FİNAL PART/1

12.6K 616 145
                                    

İnsanların hayatında zor geçirdikleri dönemler vardır. Ben yıllardır o dönemi yaşayıp sınavı kazanmıştım.

Ödülüm ise yanımda uyuyayan Rüzgardı...
Rüzgar kendiyle verdiği savaşta çok eziyet görmüştü. Sevdikleri ile sınanmıştı. Ve herzaman benim onun hayatını kurataran meleği olduğunu söylüyordu. Benim olduğum gibi onunda benim üzerimde sihirli dokunuşları vardı. Şuan bunları açıklayacak cümleleri kurmakta zorlandığım bir gerçekti ama en basitinden olayların üstesinde gelmemde bana büyük destek olmuştu.

Elimi yüzüne götürüp yanağını okşadım. Aslında bu masum yüzünü ilk defa babamı öldürdüğü gecenin ardından görmüştüm. Koltukta uyurken o kadar masum ve sıcaktı ki o zaman böyle düşündüğüm için kendimden nefret bile etmiştim. Ama şuan gerçekten çok masumdu. En azından uyanıkken kendine taktığı o sert adam maskesinden eser yoktu. Elimde olmadan bu düşünceme gülüp onu yanağından öpüp yataktan kalktım. Üzerime salaş bi tşört ve altıma bi şort giyip mutfağa gittim. En azından güzel bir kahvaltı yapmalıydık. Mutfağa yönelmişken telefonumu da elime alıp Armiyi aradım.

"Alo!"

"Armi iyi misin bitanem sesin iyi gelmiyor?"

"Yok iyim kanka. Violeta yürümeye başladığından beri peşinden koşturup duruyorum. Ona sinirlendim biraz."

Bir elimi saçıma koyup diğer elimlede lavabodan destek alarak Armi ile konuşmaya devam ettim.

"Yeğenime sakın kızma hem uzun süredir görmüyorum. Hadi Buğrayla birlikte bize kahvaltıya gelin."

"Yaa aslında gelmezsek daha iyi hizmetçi yok akşam için yemek filan..."

Sözünü kesip sitemkar ses tonumla devam ettim.

"Ya gelir misiniz demedim. Gelin dedim. İtiraz kabul etmiyorum. Hadi 1 saate burada olun öptüm bay."

Armiden cevap beklemeden telefonu kapatıp. Kendi kendime gülümserken bir yandan da hemen Hazalı aradım. Ege tekerlekli sandalyeden kurtulmuştu ama hala yürümesinde bi aksaklık vardı. Kuzgun beline vurduğu için omur iliğindeki sinirler zarar görünce etkisi uzun süre geçmemişti. Bu süre zarfında Ege Hazala evlenme teklifi etmişti. Fakat bizim özgür ruhlu Hazalımız evlilikten çekiniyordu. O yüzden hala cevap vermemişti.

Aslında Rüzgarla benimde düğünümüz olmamıştı. Ne Rüzgar ne de ben istemiştik. Yanyana olmaktan başka bir isteğimiz yoktu şimdilik. Fakat annesi bir düğün yapmamız konusunda sürekli bi ısrar içindeydi. Onu kıramazdık elbet bi düğün yapcaz ama ne zaman olur orasını bilmiyorduk.

Ben bunları düşünürken Hazal telefonu açmış iki kere "Alo Miray orda mısın?" Diye sormuştu. Beklemeden cevap verdim.

"Bitanem Egeyi de al bize kahvaltıya gel."

"Şimdi mi?"

"Yok akşam üstü. Tabiki de şimdi."

Hazalın kahkaha sesiyle bende bi kahkaha patlattım.

"İğrençleşme Miray. Espiri yeteneğin yerlerde."

"Biraz öyle olabilir. Neyse bak ben hazırlık yapıyorum. Sizde 1 saat için de burada olun."

"Tamam geliriz."

"Hadi görüşürüz kankacığımm."

Telefonu kapattıktan sonra hala gülümser haldeyken buz dolabının kapağını açtım. O sırada belimde hissettiğim bi elle hemen arkamı dönüp Rüzgara baktım.

"Günaydın!"

"Günaydın evimin kadını!"

Alnımdan öpünce dudağımı ısırıp ona baktım.

3 TATLI BELA(TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin