FİNAL (SON)

15.3K 772 129
                                    

Zihnimde duyduklarımı hala reddetmek için çabalarken araba durunca irkildim. Onun o iğrenç yüzünü yeniden görmek bana berbat bir his yaşatacaktı.

Kapılar açılıp adamlar kolumu nazikçe tutup beni aşağı indirdi. Aslında bu durum tuhaftı yani sonuçta Kuzgun nazik davrancak bi insan değildi. Belki torununu taşıyorum diye... Ama hayır çocuğuna acımayan biri neden torununa iyi davransın ki.

Bir süre beni nazikçe ve son derece dikkatli bir şekilde ilerlettikten sonra durduk. Elimle hazalı arayıp nihayet gelinliğini bulunca sıkıca tuttum. Onu korumalıydım. Ve kesinlikle bebeğimi korumalıydım. Bunun için elimden geleni yapacaktım. Kuzguna karşı sessizce bekleyip birşeyler yapmasını beklemeliydim. Gerekirse evet...

Gözüme bağladıkları ipin bağını çözdüklerinde yüzüme vuran bir ışıkla gözlerimi açtım. Herşey yavaş yavaş netleşmeye başlarken içimden bir küfür savurdum.

Rüzgar ve Ege bir damatlıkla karşımızdaydı. Bizde gelinlikliydik. Rüzgarın sırıtan suratına şaşkın şaşkın bakıp etrafı inceledim. Armi Buğra Kübra ve Violeta şık bir giyimle bizi alkışlıyorlardı. Kenan ve Tuğçede aynı şekilde... Arkada duran kalabalıkta bir kaç sima gördüm. Liseden birkaç arkadaşım vardı. Etrafı iyice süzdükten sonra Rüzgar yanıma gelip elimi çözdü.

"Düğünümüze hoşgeldin karıcım."

O Bana otuz iki diş gülerken ben dudaklarımı şu bebeklerin ağlama şekli gibi büzdüm ve sesli sesli ağlayıp bir yandan da Rüzgarın koluna vurmaya başladım.

"Sen manyaksın tamam mı? Böyle bir şey nasıl yaparsın. Ödüm koptu Kuzgun ölmedi sandım. Kafayı yemişsiniz siz. Ya bebeğime birşey olsaydı. Çok korktum."

Ardarda koluna vururken o ağladığıma şaşırmış bir şekilde beni durdurmaya çalıştı ama benim durmaya niyetim yoktu. En sonda kollarını sıkıca bana sarınca durup yaşlı gözlerle ona baktım.

"Mirayım bizim sıradan bir düğünümüz olamazdı bunu bilmiyor musun?"

Gözlerimi silip ağlamaktan bir kere hıçkırıp konuşmaya çalıştım.

"Ya korkudan bebeğimiz düşseydi."

"Sen güçlü bir kızsın yapardın."

Son cümlesiyle yarım yamalak gülümsedim ama hıçkırmaya devam ediyordum.

"Ağlamış yüzlü gelin olmak istemiyorum."

Bir el kolumu tutup çevirdi.

"O iş bende."

Armi ile yüzyüze gelince bi yumruğumdan o da nasibini aldı. Kolunu tutup çatık kaşlarla bana baktı.

"Ben ne yaptım şimdi?"

Gözlerimi kocaman açarak üzerine yürüdüm.

"Naptım mı? Mesela çok güzel bayıldınız Armi Hanım ne kadar korktum biliyor musun?"

Ellerini çenesinin altında birleştirip başını yere doğru eğdi.

"Çok özür dilerim Miray ama beni tehdit ettiler."

Yüzümdeki tüm ciddi ifadeyi biraz daha koruduktan sonra kendimi tutamayıp gülümsedim.

"Ceza olarak benle Hazalı prenses gibi gelinler yapıcaksın."

Hazal bir kolunu omzuma atıp beni onayladı. Daha sonra Armi ile arkada ki bir odaya geçtik. Makyaj malzemelerinin olduğu kocaman bir çanta ve iki tane tanımadığım kadın ellerinde fön makinesi ve maşayla bize bakıyordu. Sessizliği Hazal bozdu.

3 TATLI BELA(TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin