Bölüm 1

94K 2.5K 282
                                    

Medya : Miray


Kader... Bu beş harf hayatımızı belirliyor. Annem herzaman doğduğumuz zaman alnımızda öleceğimizin tarihinin yazıldığını söylerdi. Ne annemizi ne de babamızı seçebiliyoruz. Bu değişemiyecek bişey. Sizin elinizde olmayan şeyler. O zaman zorlamaya gerek yok. Peki ya değiştirebileceğimiz bir kader gerçekten var mı?

Gözlerimi açar açmaz gözümü tavanda ki bir noktaya odakladım. Hergün hayatım daha fazla zorlaşıyor bunları atlatmak içinde bu yataktan güçlü kalkmak zorundaydım. Babama hakim olabilmek için yeterince güçlü olmalıyım. Kendime ve sinirlerime hakim olabilmek için ise daha fazla güçlü olmalıyım çünkü son zamanlar da yaşadığım her olay sabrımı yeterince zorlamıştı.

Yaklaşık iki dakika daha tavana odaklandıktan sonra yataktan kalkıp hemen lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp aynadaki yansımama baktım. Her zamankinden daha şişmiş gözaltlarımı biraz ovuşturup kocaman ofladım.

Ardından lavabodan çıkıp mutfağa gittim. Babam sandalyede oturmuş önündeki telefona bakıp duruyordu. Bu sahneyi defalarca görmüştüm. Onu her uyardığımda sonunda ağlayarak evden çıkıp evimizin az ilerisinde ki parkta saatlerce oturuyordum. Bu sefer onu görmezden gelerek bir bardak su içtim. Daha sonra bardakların bulunduğu raftan zarfı alıp telefonun üstüne koydum.

Bu ne dercesine bana baktı. Gözlerimi devirip istemeyerek konuşmaya başladım.

"Patrondan avans istedim. Borcunun çok az kısmını olsada öde."

Elini zarfa götürüp açtı. Parayı sayıp cebine koyunca hayret eder bir şekilde güldüm. Uyarmayacaktım ya da müdahale etmeyecektim ama sabrımın son raddesindeydim aynı zamanda. Gülmemin ardından babam kafasını bana çevirip ' Ne var?' dersicesine kafasını salladı.

"Baba lütfen yeter. Bir daha asla borç filan alma. Ben bir şekilde kumar borçlarını ödeyeceğim. Ama lütfen başka borç alma kimseden."

Bir süre bana bakıp kıpkırmızı gözlerini devirerek tekrar telefonuna baktı.

"Miray çok büyük bir hata yaptım. Bunu nasıl ödüyeceğiz bilmiyorum."

Duyduğum karşısında refleks olarak elimdeki suyu babamın yüzüne fırlattım. Daha sonra bu yaptığıma pişman olarak elimle ağzımı kapattım. Ama olan olmuştu. Babam bir hışımla ayağa kalktı sinirden daha da kızaran ıslanmış yüzü ve gözünü eliyle silip bana bir tokat atıp Evden çıktı.

Evden çıkana kadar attığı her adımı izledim. Kapıyı sinirle açıp sert bir şekilde ardından kapatınca gözyaşlarımı serbest bıraktım.

"Sende beni annem gibi terk ediceksin değil mi?"

Elimdeki boş bardağı yere atıp kırılma sesinin ardından odama doğru koştum. İçimi dökmek için biraz daha ağlamak için kendime izin verdim. Bu son olmalıydı.

Sakinleşene kadar yatağım da oturdum. Daha sonra hazırlanıp okula gitmem gerektiğini kendime hatırlatıp hızlıca üniformamı giyindim. Hırçın açık kumral saçlarıma azda olsa şekil verdikten sonra çantamı hazırlamaya başladım. O sırada kapı çalınca hemen bir kitabı daha çantama koyup kapıya koştum.Dolaptan ayakkabımı alıp kapıyı açtım. Hazal ve Armi derse geç kalma endişesiyle bana bakıyorlardı. Ayakkabımı giyip az önce yaşadığım şeylere rağmen zorla gülümseyerek onları karşıladım.

"Günaydın kızlar!"

Dakik ve endişeli Armi acele acele "Günaydın kanka ama acele et geç kalcaz." dedi.

Başımı tamam anlamında sallayıp kapıyı kapattım. Armi ve Hazalın evleri bizim eve iki dakikalık mesafelerdeydi. Bu arada Hazal ve Armi benim küçüklüğümden beri arkadaşlarım. Aslında Arkadaştan çok kardeşlerim. Annem beni terk etmeden önce bile yanımdaydılar. Hatta annemin gidişinden sonra beni ayakta tutan şey onlardı. Babamın borçluları kapıya dayandığında onları Hazal ve Armi ile birlikte ikna ediyorduk. Yani şuan hala kaçıp gitmemiş olmamın nedenleriydi kısaca.

3 TATLI BELA(TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin