İZLER KALIR

By afroditmavisi

12.2M 881K 682K

"Sana hiç söylemedim ama sana aşıktım. Bunu yüzüne karşı söyleyememek de benim ayıbım olsun." 070822 ☁️ More

1
2
3
4
5
6
7
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
FİNAL : PART 1
FİNAL : PART 2
FİNAL : SON PART
ÖZEL BÖLÜM | PART 1
ÖZEL BÖLÜM | PART 2

8

223K 17.3K 13.2K
By afroditmavisi

Duman - Dibine Kadar

Sabah okula gelir gelmez ilk işim lavaboya gidip yüzüme su vurmak olmuştu. Gece geç saatlere kadar İngilizce ödeviyle uğraştıktan sonra uyuyasım gelmemişti. Sabaha kadar şarkı dinleyip test çözmüştüm, şimdiyse bunun bedelini açılmayan göz kapaklarımla ödüyordum.

Yüzüme birkaç kez su çarptıktan sonra çantamdan çıkardığım mendille yüzümü kuruladım. Uyku saatlerim hep çok düzenli olmuştu, gece uyuduğum saat aralığı ve sabah uyandığım saat aralığı genellikle aynı olurdu. Bünyem gece uyanık kalmaya alışık olmadığından bugün fazlasıyla yorgun hissediyordum kendimi.

Yüzüme son bir kez aynada göz gezdirdim. Gözlerimin içi kıpkırmızıydı, onun dışında farklı görünen bir şey yoktu. Bunun için de elimden bir şey gelmeyeceğini bildiğimden elimdeki mendili köşedeki çöp kutusuna atıp lavabodan çıkmak için kapıya doğru yürümeye başladım. Kapıya birkaç adım kala kapı hızla açıldı ve duvara çarparak büyük bir gürültü çıkardı. Kaşlarım çatılırken kol kola içeriye giren Ceylinle Meryem'e ters bir bakış attım. "Yavaş olun biraz."

Bir adım daha önde olsaydım kapı sert bir şekilde bana çarpabilirdi. Ben olmasaydım bir başkası olabilirdi, ortak kullanıma açık bir yerde bu denli düşüncesiz davranmaya hakları yoktu.

"Sağ ol uyardığın için," dedi Ceylin alayla. Dudaklarını büzdü. "Bir dahakine öyle yaparım Pollyanna."

Kime neyi anlatmaya çalışıyordum ki ben? Bıkkınlıkla nefesimi verip yanlarından geçerek kapıya yöneldiğim sırada Ceylin benden önce davranarak kapının önüne geçti. Sırtını kapıya yaslayarak bir elini omzuma götürüp beni geriye doğru ittirdi. "Dursana sen biraz." Elimin tersiyle onunkine vurarak omzuma değen elinden kurtuldum. "Ne yapıyorsun? Çekil önümden."

"Geçen gün sen ne saçmaladın öyle mesajlarında?"

Evet, karın ağrısı belli olmuştu.

"Sen söyle," dedim kollarımı birbirine bağlarken. "Saçmaladım mı yoksa haklı mıydım?" Bana kalırsa fazlasıyla haklıydım ama elbette ki Ceylin bunu sonuna kadar inkar edecekti. Kendi gururuna asla yediremezdi bir 'ucubeden' hoşlanmayı.

Sorun onun Soner'den hoşlanması değildi. Sorun, ona karşı duyguları varken yanında başkaları olduğunda Soner'i devamlı kötülemesi, küçük düşürmeye çalışmasıydı. Allah aşkına bu nasıl hoşlantıydı? İnsan sevdiği kişiye bunu nasıl yapabilirdi? Vicdansızlıktı bu resmen.

"Tabiiki de saçmaladın." Yüzünü buruşturarak devam etti. "Ne sanıyorsun, sence bir ucubeden hoşlanacak kadar kriterlerim düşük mü?"

"Hoşlandığın kişiyi ucube diyerek kötülemek mi? Bu da yeni bir sevgi tarzı mı yoksa?"

"Ay sen ne saçmalıyorsun acaba?" Meryem'in sesini duyduğumda kafamı çevirip geride kalan ona baktım. Duvara yaslanmış bizi izliyordu. "Ceylin ondan hoşlanacak kadar düştü mü? Ne saçma senaryolar kuruyorsun kafanda sen öyle ya."

"Öyleyse ona o gün sorduğumda niye inkar etmedi, sorsana sen bunu bi' kankana." Meryem'in bakışları Ceylin'e çevrildiğinde ben de ona bakmıştım. Ben Ceylin'e yazdığımda bir şeyler yazıp yazıp silmiş ardından da sohbetten çıkmıştı. Bir daha da mesaj atmamıştı. Madem ortada böyle bir şey yoktu o zaman neden o gün direkt inkar etmemişti? Belli ki bu hoşlantıdan Meryem'in bile haberi yoktu.

"O an işim çıktı ve yazamadım. Cevap vermedim diye olağanüstü komplo teorilerinin doğru olduğunu mu düşündün?"

Kafamı iki yana sallarken bu ikisine asla laf anlatamayacağımın bilincindeydim. "Boş ver Ceylin ya. Çekil önümden gideyim hiç bunlarla uğraşamam."

Bir adım atarak bana yaklaştı. "Birine bu konuyla alakalı tek bir kelime söylersen..." Sözlerinin devamını getirmedi. Dudaklarımı birbirine bastırarak gülümsedim ve kafamı salladım. "Ne yaparsın yoksa beni sınıfta dışlatır mısın?" Doğrusunu söylemek gerekirse bu sınıftaki herhangi birisi tarafından dışlanmak bana koymazdı. Kimseyle kafa yapımın uyuşmadığı gibi doğru dürüst hiçbirisini sevmiyordum da.

"Onu da yaptığında görürsün." dedi ve kapının önünden çekilerek ekledi. "Çakma Pollyanna."

Gözlerimi devirerek hiçbir cevap vermeden tuvaletten çıktım. Kapıyı arkamdan kapatıp birkaç adım attığımda kendi kendimi söylenmeye başlamıştım. "Kendimi Cahiliye Dönemi'nde gibi hissediyorum bu okula her gelişimde, bıktım ya." Soner olmasa çoktan kaydımı aldırmış ya da açığa geçmiştim ama Soner gibi bir faktör vardı işte.

Sınıfa çıkmak için merdivenlere ilerlediğim sırada arkamdan gelen birisinin adımı seslendiğini duymuş ve durmuştum. Arkamı döndüğümde bu kişinin Seray olduğunu görünce şaşırmadım desem yalan olurdu. Aynı sınıfta olmamıza rağmen çok fazla diyaloga geçtiğimiz birisi olduğu söylenemezdi. Gerek oldukça konuşuyorduk o kadardı. Seray hızlı adımlarla yanıma geldi. "Günaydın."

"Günaydın." dedim garipser bir sesle. Birlikte merdivenleri çıkmaya başladık.

"Ben sana Tarih notların var mı diye soracaktım, ilk ders sınav var ya. Ben sabah aceleyle çıkınca tüm notlarımı evde unuttum." Çantamdaki dosyada duran notlarımın varlığını hatırlayınca kısa bir kafa sallamasıyla dediğini onaylamıştım. "Var, sınıfa geçince veririm sana." Benim tekrar göz gezdirmeme gerek yoktu, her şeyi en gereksiz ayrıntısına kadar biliyordum zaten.

"Böyle de senden faydalanıyormuşum gibi oldu," dedi mahcup bir ses tonuyla. "Ama sınıfta senden başka düzgün olduğunu düşündüğüm birisi yok. Kimseyle yıldızlarımız pek uyuşmuyor, aklıma sadece sen geldin."

Gülümsedim. "Öyle düşünmemiştim ama sorun yok. Seni anlayabiliyorum."

Aynı samimiyetle gülümsedi. "Teşekkür ederim."

Merdivenleri bitirip sınıfa ulaştığımızda esnemek için açılan ağzımı elimle kapatmıştım. Çantamı sırama bıraktıktan sonra kantine inip bir kahve alsam iyi olacaktı. Uykum açılmazsa sekiz saat boyunca tüm dersleri kaçırabilirdim.

Sırama doğru ilerlerken masanın üzerinde bir karton bardak olduğunu fark etmiştim. Merakla adımlarımı hızlandırıp saniyeler içerisinde masama ulaştım. Bardağın içerisinde kahve vardı, dumanı hâlâ üzerinde tütüyordu. Yeni konulduğu belliydi ama kim koymuştu?

"Mustafa," dedim uzanıp omzunu dürterken. Mustafa bizim önümüzde oturuyordu. "Bu kahveyi buraya kim bıraktı gördün mü?"

Mustafa bardağa bakıp kafasını iki yana salladım. "Bilmiyorum. Ben de daha yeni girdim sınıfa, geldiğimde oradaydı."

"Anladım, sağ ol." Mustafa önüne dönerken gözlerimi sınıfta gezdirdim. Sınıfta bir sürü kişi vardı, hiçbirisi de kimin bıraktığını görmemiş olamazdı. Bakışlarım tüm sınıfı turlayıp en sonunda Soner'in masasına denk geldiğinde kafasını cama doğru çevirdiğini fark etmiştim. Ben ona bakana kadar beni izliyordu, ben Soner'e baktığımda ise hızla bakışlarını kaçırmıştı. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken bardağa indirdim bakışlarımı.

Kahveyi Soner alıp masama bırakmıştı.

Kalbimde bir kıpırtı oluşurken sanki bir anda tüm uykum kaçmış gibi hissetmeye başlamıştım. Anlık bir çarpıntı tüm yorgun hâlimi alıp götürmüştü. Heyecanla yerime otururken kahveyi içmek için bardağı elime aldığımda altındaki renkli not kağıdı gözüme çarpmıştı. Şaşkınlıkla elimi nota uzattım.

"Gece uyumayan birisi için." Hemen altında da bir şarkı adı yazıyordu. Duman, Dibine Kadar.

Benim ona yaptığım gibi o da bana şarkı önermişti. Gülümsememi yüzümden bir türlü silemezken kahveden bir yudum almıştım. Kahve bile en sevdiğimden, üçü bir arada sütlü köpüklü olanındandı. Bu bir tesadüf müydü?

Soner'e yazmak için çantamdan telefonumu çıkarırken heyecandan ellerim titriyordu. Yanına gidip teşekkür etmeyi deli gibi istesem de öğretmenler masasında oturmuş telefonuyla uğraşan Ozan buna pek fırsat tanımıyordu. Biliyordum ki herkesin içinde gidip Sonerle konuşmaya çalışsaydım bana bir şey olmazdı ama Ozan, Soner'i rahat bırakmazdı.

Aynısını bir kez Seray bu sınıfa ilk geldiği zamanlarda denemişti. Soner'in yanına arkadaş olmak için gitmişti ve Ozan birkaç gün boyunca bulduğu her fırsatta Soner'e sataşmıştı. Zaten bunun için bahane arayan birisine istediğini vermeyecektim. Öğle arasında mutlaka bir ara sınıf boş olurdu, o zaman gidip Sonerle konuşmam daha mantıklıydı.

Ama yine de mesaj atabilirdim.

Sırtımı sıraya yaslayıp telefonumun ekranını açtım. Sonerle olan sohbetimize girdiğimde son görülmesinin bir saat öncesine ait olduğunu görmüştüm. Parmaklarımı klavyede gezdirmeye başladım.

Beste; SEN BANA KAHVE Mİ ALDIN

Yazdığım mesajı geri sildim.

Beste; BİR DE ŞARKI ÖNERMİŞSİN

Bunu da silmiştim.

Beste; Delireceğim mutluluktann

Silinen mesajlara bu da eklenmişti.

Beste; Kahve için teşekkür ederim :')

Beste; Tam da ihtiyacım olduğu bir ana denk geldi

Soner'in mesajları görmesini beklerken kafamın acaba kahve bardağını atmasam çok mu abartmış olurum düşüncesi geçmişti. Hızlı bir şekilde kafamı iki yana salladım. "Yuh Beste, abarttın iyice."

Soner'in çevrimiçi olduğunu gördüğümde gözlerimi yan masaya çevirmiştim. Profilinden gördüğüm kadarıyla mesajları okurken yüzü ifadesizdi. Cevap yazmayıp ekrana bakmayı sürdürdüğünü fark edince kendim yazmaya başladım.

Beste; Anlaşıldı sen cevap yazmayacaksın

Beste; Ben bugünkü hakkımı yazdığın notta kullandım galiba

Gözlerim nota kayarken yazısının ne kadar güzel olduğunu düşünmeden edememiştim.

Beste; Yazın ne kadar da güzel

Beste; Benimki karman çorman

Beste; Bu inci gibi yazınla benim için Tarih notu çıkarsan hiç fena olmazdı şsödğwödğs

Beste; Tamam şakaydı

Beste; Ama yazın hâlâ çok güzel

Beste; Notu saklayacağımı bilmesen de olur (Gönderilmedi.)

Beste; Ben bu manyaklıkla bardağı bile saklayabilirim (Gönderilmedi.)

Beste; İyice aptal aşıklar gibi davranmaya başladım ama sorun şu ki aşık değilim (Gönderilmedi.)

Beste; Hislerimin ne olduğunu ben bile bilmiyorum (Gönderilmedi.)

Beste; Bana mesaj attığında çok heyecanlanıyorum (Gönderilmedi.)

Beste; Ya da ne bileyim göz göze geldiğimizde falan kalbim çıkacakmış gibi oluyor (Gönderilmedi.)

Beste; Seninle ilgili her şeyi bilmek istiyorum, sürekli seninle konuşmak istiyorum (Gönderilmedi.)

Beste; Ama geçip karşıma neden bana bu kadar ilgilisin diye sorsan sana bir cevap veremem (Gönderilmedi.)

Beste; Çünkü sana olan ilgimin nedenini ben de bilmiyorum (Gönderilmedi.)

Beste; Off Soner (Gönderilmedi.)

Beste; Sen benim feci hoşuma gidiyorsun (Gönderilmedi.)

Yazıp yazıp sildiğim mesajlar içimi bir yerlere dökmenin etkisiyle beni biraz rahatlatmıştı. Hiçbirini göndermemiştim ama sanki göndermişim gibi ferahlamıştı içim.

Beste; Nota yazdığın şarkıyı açıyorum şimdi

Ben sürekli bir şeyler yazıp silerken Soner sohbetten hiç çıkmamıştı.

Çantamdan kulaklığımı çıkarıp telefonuma taktım. Spotify'dan adını ilk defa duyduğum bu şarkıyı açıp tekrar WhatsApp'a döndüğümde Soner'in hâlâ çevrimiçi olduğunu görmüştüm. Şarkı kulaklarıma dolmaya başladığı an gözlerimi yavaşça yummuştum. Sanırım saatlerce bu şarkıyı dinleyecektim.

Gözlerimi açtığımda ekrandaki 'Soner yazıyor...' yazısı beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı.

Soner; İyi dinlemeler

Beste; Teşekkürler

Ekranı kapatmadan telefonu masaya bıraktım. Elime aldığım bardaktaki kahveyi yudumlarken bir yandan da kulağıma dolmakta olan şarkıyı dinliyordum. Daha ilk dinleyişte beni kendisine hayran bırakmıştı.

Soner sohbette tam on iki dakika daha durduktan sonra çevrimdışı olmuştu.

Çenemi avucumun içine yaslarken yan masaya kaydı gözlerim. Soner her zamanki gibi camdan dışarıyı izliyordu. Siyah saçları yataktan yeni kalkmış gibi dağınıktı fakat bu ortaya kötü bir görüntü çıkarmıyordu, aksine bu hâli... Fazlasıyla etkileyiciydi. Kafasını yana çevirerek gözler önüne serdiği boynunda boylu boyunca belirgin olan o damar dikkatimi çekmişti. Bu mesafeden bile kendisini belli ediyordu damarları. Öyle yakışıklı, öyle dikkat çekiciydi ki Soner...

Bir kez bakanın dönüp bir daha bakmamasına imkan yoktu. İç geçirerek kendimi toparlayıp önüme döndüm.

İçimden bir ses masadaki telefonuna bağlı olan kulaklığından sızan şarkının, bana önerdiği şarkıyla aynı olduğunu söylüyordu.

***

Bir şarkı var... Kitapta kullanmak için can atıyorum, ancak bu kadar uyumlu olabilir...

Continue Reading

You'll Also Like

1.5M 87.8K 56
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
11.2K 174 2
Meleklerin aşkı ve sadakati sadece yaratıcıları Tanrıyadır. Onun dediklerini yapmakla yükümlüdürler ve üzerine söz söylemeye hakları yoktur. Kendi i...
12.2K 2.3K 9
Onu her gün gördü. Ona her gün gülümsedi. Ama onunla hiç tanışamadı. xxx İthaf: Beni fark etmeyen, fark etmediklerim, fark edilmeyen ve fark etmeyen...
575 233 9
"Sizde kimsiniz?" "Biz kim miyiz? Bizlere kimsiniz diye sorarsanız buna bizden önce bir çok kişi cevap verecektir. Onlara göre seviyesizleriz. İstedi...