ᴇʙʀᴀʀ

By ezgilend

383K 20.7K 3.1K

Hep aşağılanırdım o ve üvey kuzenlerim tarafından, kimse sevmezdi beni ben Ebrar Kızıl 17 yıllık hayatımı hep... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
kapak için
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
~×××FİNAL×××~

Bölüm 19

9.6K 555 79
By ezgilend

Sabah namazımı kılmış odamdaydım şuan, bugün yeni okulumun ilk günüydü.

Okulun üniforması bej rengi pantolon ve siyah okulun armasının arkasında olduğu siyah bir sweatti.

Hakan bey okul formasını getirdiğinde kısa olduğunu düşünüp isteksizce giymiştim fakat tam bir kapalıya uygun kıyafetlerdi.

Pantolon bol, sweat ise dizimin bir karış altında bitiyordu.

Kıyafetleri giyip siyah bir şal taktım. Bir gün önceden Batu ile yaptığımız alışverişten de aldığımız okul malzemelerinin bulunduğu çantamı koluma takıp Batı'nın odasına geçtim.

Batı çok çabuk alışmıştı buraya sebebini bilmesem de, içimden bir yerde bu durum çok hoşuma gidiyordu.

Okulun giriş katında olan genellikle öğretmen çocuklarının gittiği anaokuluna yazdırımıştık onu da.

Gözümün önünde olsun istiyordum hep, hâlâ uyuduğunu fark ettiğimde saate baktım daha erkendi.

Yarım saat sonra gelir kıyafetlerini giydirip Batu ile çıkardık evden.

Yavaşça indim aşağıya, okula geç başlasam da sıkıntı etmiyordum konulardan geri değildim.

Açıktan okuduğum için ona göre çalışıyordum, önceden okuldaki hocalarla da görüştüğümden dolayı daha rahattım sanırım.

Mutfağa geçip bir bardak su içtim sabahları ne zaman hatırlasam içerdim sabah hiç bir şey yemeden mide boşken su içmek temzilermiş içimizi.

6. Sınıfa giderken fen hocam vardı sarı saçlı tatlış bir kadındı. Onu severdim belki de bu yüzdendir verdiği öğüt ne zaman gelse hatrıma uygularım.

Kahvaltıda yemek yemezdim ama buna da alışmalıydım sanırım.

Biraz da bahçeye çıkmak istedim, hava esse de çardakta oturup gözlerimi kapatırım en azından.

Arka kapıdan bahçeye çıktığımda bir kaç adım yaklaşmıştım ki, bahçe duvarına yaslanmış ileri bakarak sigarasını içen Barlas'a kaydı bakışlarım.

Hızla içeri girmek için hamle yapmıştım ki beni fark etmesiyle olduğum yerde donakaldım.

Benden rahatsız olmuştu sanırım. Sigarasını duvarda söndürüp yanıma doğru adımladı, kararlı ve keskin adımları beni korkuturken yutkundum.

"Kusura bakma burda olduğunu bilseydim r.rahatsız etmezdim" dedim tek nefeste ve onun derince çatılan kaşlarıyla daha fazla panikleyerek eve girecekken konuştu.

"Sesinin titremesinin sebebi ben miyim!?" Sesinde alenen bir dehşet vardı.

Şaşkınca baktım suratına 'tabiki sensin, ne sandın' demek isteyen içimde çığlık çığlığa bağıran benliğimi yok saymaya çalışarak gözlerimi yere dikip cevap verdim.

"Hayır.. sadece fazla telaş yaptım!" Yutkunarak güç bela kurduğum cümlenin ardından hızla devam ettim.

"Ben içeri girsem iyi olacak" diyip tam gidecekken kolumdan tutulmam bir oldu.

Kolumu nazikçe kavrayan koca eline baktım daha sonra elin sahibi koca cüsseye.

"Gel benimle biraz konuşalım" diye nazikçe ve ürkütmekten korkar gibi sordu sorusunu.

Sakince salladım başımı kolumu elinden kurtarınca bir süre boşluktaki eline baktı daha sonra ise kafasını sallayıp beni de peşine taktı.

Çardağa oturduğumuzda yan yana oturuyorduk ben her ne kadar istemesem de yanıma geçivermişti.

"Biliyorum Eda hakkında bahaneler duymak istemiyorsun haklısın da ilk geldiğin gün.." yutkunamadığını hissettim.

Bakışlarımı ellerime sabitleyip onlarla oynamaya başladım.

"Öyle olmak zorunda hissettim kendimi, kardeşlerimi korumak için özrüm kabul olmaz belki, sana o dört beş günü cehennem ettik farkındayım ben empati falan kurmasını beceremem o işi Utku ve Pars ab.. yapar evde anlayışlıdır ikisi de.." dedi ve duraksadı ben ise konudan tamamen bağımsız bir soru sordum ona.

"Pars abime neden abi demiyorsun senden üç yaş büyük sonuçta" gözlerinin içine ilk defa merakla da olsa bakmam onu şaşırtmış olacak ki, şaşkınca baktı irileşmiş gözlerime.

"Çok tatlısın.." bir şeyler mırıldanarak baktı yüzüme fakat anlamamıştım.

"Uzun bir mesele, neyse, sana asıl söylemek istediğim ilk geldiğinde.. insan gibi davranmadım davranmadık sana o dört beş günde çok yaktık canını özür dilemek hataları düzeltmez ama Pars'a nasıl abi diyorsan ona nasıl sığınıyorsan bana da sığınmanı istiyorum ben, ben küçük bir cadım olsun istiyorum." Dedi ve yutkundu alışık olmadığım bir harekette buldunduğunda ise donup kalmıştım.

Avcumun içine sıcak bir öpücük bırakıp baş parmağıyla sevdi elimi daha sonra ise ayağa kalkıp hızla içeri girdi.

Arkasından şaşkınca bakarken tekrardan içime ılık bir şeylerin aktığını hissettim avuç içimi açıp içine bakakaldım o sırada gözlerim de dolmuştu.

Yutkunup bakışlarımı yukarı kaldırdım ağlamamak adına, 'bu neydi şimdi?' içimde kendimle girdiğim çatışma fazla bunaltıyordu kafamı.

Derin bir nefes verip ayağa kalktım. Hızla yukarı çıkıp elimi yüzümü soğuk suyla yıkayıp iyice sıvazladım.

Şalımı çıkarıp yeni siyah bir şal taktım. Batı'nın odasına geçtim uyanmıştı ve yatağında bağdaş kurmuş her zamanki gibi beni bekliyordu.

"Benim yakışıklı lordum uyanmış mı bakalım?" Diye sevimlice konuşup yanına oturduğumda bana bakıp hafifçe gülümsedi.

Dumura uğradım, şaşkınca suratına bakarken odaya dalan Batu elini önümde sallamaya başladı.

"Abla, abla.. ABLA!?" hızla yerimden sıçrarken gözlerimi kırpıştırıp Batu'yla Batı'ya baktım.

"Ne var be ne bağırıyorsun oğlum kulağımın dibinde" dedim ona ters ters bakarken sırıtıp kolunu omzuma attı.

"Ne diye Batı kuşuma öyle bakıyorsun bir an bayılacaksın sandım" dedi gülerek elimin tersiyle ağzına vurup yanağını sıkıştırdım.

"Çık hadi ben bu yakışıklıyı giydirip geliyorum" dediğimde Batu başını sallayıp yanağıma sulu bir öpücük bıraktı Batı'ya ise asker selamı verip hızla çıktı odadan.

"Sen bana mı gülümsedin az önce bebeğim yoksa ben mi yanlış gördüm" büyük bir şaşkınlık ve mutlulukla dizinin dibine çöktüğünde dudaklarını büzüp tekrar gülümsedi ve başını salladı.

"Ayyyy yerim amaaaaaa" diye küçük çaplı bir çığlık atıp sıkıca sarıldım.

İlk defa böyle davranmanın tuhaflığını üzerimden atıp yanağından makas aldım ve saçlarını karıştırarak dolabına yöneldim.

Batı vücudunu açıkta bırakan şeyler giymekten nefret ettiği için Sevim hanım siparişleri ona göre vermişti.

Bunun nedenini bilsem de bilmiyormuş gibi yapmak bizim için en iyisi olacaktı.

Mavi bir kot pantolon üzerine siyah bir kazak giydirdim havalar yavaştan soğuduğu için mavi kot bir ceket de giydirip ayağına siyah ayakkabılar giydirip kucağıma aldım koltuğun üzerindeki çantamı da parmağıma takıp Batı ile birlikte indik aşağıya.

Masaya doğru geçtiğimizde kimseye bakmadan yavaşça Batu'nun yanına ilerledim.

"Aslanım artık koca adam oldun in bakalım ablanın kucağından" bakışlarım sesin sahibine dönerken kucağımdan hızla atlayan Batı'ya ağzım bir karış açık baktım.

Aras sırıtarak Batı'ya göz kırpınca kaşlarımı çattım istemsizce, Batı elimden tutup masaya çekiştirirken beni ona bakıp derin bir nefes aldım.

"Ama ben rahatsız olmuyorum ki Batı" üzgünce ona baktığımı görünce dudaklarını büzüp yanağıma küçük bir buse kondurdu.

Şuan gözlerimden kalpler fışkırdığına yemin dahi edebilirdim.

Aras'a bakıp gözlerimi kıstım bana sevimlice bakınca göz devirdim.

Cihan suçlu bir çocuk gibi yemeğini kurcalıyor arada bana da kısa bakışlar atıyordu.

Utku'nun gözleri yarı açık yarı kapalıydı çatalına aldığı salatalığı bir türlü ağzına sokamıyordu.

"Bence gidip dinlenmelisin" diyip tabağımla oynamaya başladım çayımdan bir yudum aldım.

"Bana mı dedin abim" diyen Utku'ya göz devirmemek için büyük bir çaba sarf ederken başımı salladım.

"Bence de yavrum git biraz dinlen kardeşin haklı" dedi Sevim hanım bana bakıp gülümseyerek.

Bu masada daha önce yaşadığım anılar aklıma gelince yutkunup elimdeki çatalı sıktım.

Derin derin nefesler alıyordum, Batu hızla bana su uzatırken hiç tereddüt etmeden tek dikişte bitirdim suyu ve derin bir nefes aldım.

Masada odak noktası haline gelmiştim bile boğazımı temzileyip yemeğimi yerken masada bulunmayan iki kişinin boş sandalyeleri takıldı gözüme.

"Pars abim nerede?" diye Batu'ya fısıltıyla sorduğumda elindeki böreği bir kenara bırakıp bana doğru eğildi ve aynı şekilde konuştu.

"Barlas abimle işleri çıktı akşama gelirler büyük ihtimalle" dediğinde işlerinin ne olduğunu sormak istesem de başımı sallamakla yetindim.

Yediğimiz yemekten sonra Hakan beyin arabasıyla okula vardığımızda Batı dahil hepimizin anlından öpüp iyi dersler dileklerinde bulundu.

Okulun kapısından içeri girerken Batı'nın elini tutmuştum Batu ise elini omzuma atmıştı.

Yavaşça içeri girerken birkaç kişi dışında kimsenin dikkatini çekmemek hoşuma gitmişti.

Batı'nın sınıfına geldiğimizde onu öğretmenine emanet edip kendi sınıflarımıza çıktık.

Ben 12-E sınıfındaydım Batu ise bizim kattaki 10-D sınıfındaydı.

Yanağıma sulu bir öpücük bırakıp koşar adım sınıfına giderken bu haline gülüp yanağımı temziledim ve sınıfıma geçtim.

Bakışlarım yerde başım dikti her zamanki gibiydim işte bazen yumuşasam da ben bendim sonuçta.

Bütün sıralar doluydu. Sıkkın bir nefes alıp etrafıma baktım. Kitaplarda arkalarda veya önlerde illaki boş sıra olurdu.

"Yeni misin?" Diye merakla soran kişiye döndüğümde kısa siyah saçlı tatlı bir kızla karşılaştım.

Kahverengi gözleri ve meraklı bakışlarıyla gözüme çok tatlı görünmüştü.

Başımı sallamakla yetindim sadece.

"Maalesef sınıfımızda boş yer yok istersen müdüre birlikte gidelim masa ve sandalye göndersin" dediğinde gülümseyip başımı salladım.

Çantamı onun masasına bırakıp diğerlerine hiç bakmadan çıktık sınıftan.

"Adın ne?" Diye sordu bu sefer ona kısa bir bakış attım.

"Ebrar" dedim düz bir sesle gülümseyerek başını salladı.

"Sormadın ama benim ismim de Esma" dedi gülerek hafif gülümseyip başımı salladım.

"Tanıştığımıza memnun oldum Ebrar" dedi sevecenlikle sıkkın bir nefes alıp önüme bakmaya devam ettim.

"Umarım memnun oluruz" diye mırıldanınca şaşkınca baktı suratıma.

"Sen Ebrar Barkın'sın öyle değil mi? Aynı Barlas abiye benziyorsun abimle arkadaşlar oradan tanıyorum" diye hızla konuşmaya başladı.

Onun konuşmasını dinlerken nezaketen başımı sallıyordum kırılmasın diye.

Müdür odasına gelebildiğimizde sonunda susmuştu.

Müdüre sorunu bildirdiğimizde sınıfa çıkmamızı ve beklememizi istedi.

Sınıfa çıktığımızda iki tane hademe sandalye ve masayı arka sıraların duvar kenarına koyup gittiler.

Esma'ya teşekkür edip çantamı alarak sırama geçtim.

Önüme koyduğum defteri karalamaya başladığımda sınıfa ha bire yeni birileri geliyordu.

Kapı hızla açıldığında başımı kaldırdım ve gelen kişiye baktım.

Cihan sırıtarak elinde tuttuğu defterle yanıma doğru adımlıyordu.

Kaşlarımı çattığımda gelip tam yanıma oturdu ve arkasını yaslanıp bana baktı.

"Selam bebek" dediğinde göz devirip defterimi karalamaya devam ettim.

Bu çocuk mezuna kalmamışmıydı yahu ne alaka benimle aynı sınıfta okumak.

"Sen mezun olmamış mıydın be" dedim sonunda dayanamayarak burnumu sıkıştırıp zorla kolunun altına aldı beni.

"Güzelim abin seni korumak için bir sene daha okuyacak hem dersleri de tekrar etmiş olurum." Diyip yanağımı sıkıştırdı bu sefer.

"Yılışma be, ve burası eşit ağırlık sınıfı hatırlatırım" dedim sinirle kaşlarımı çatıp.

"Oy benim çirkef kardeşim ben de eşit ağırlıkçıyım bebeğim" diyip yine sırıttı elini yanağıma atacakken tutup ters çevirdim.

O ise diğer elini benim elimin üstüne koyup hiç acıtmadan nasıl yaptığını bilmediğim bir hareketle beni kendine çekti.

"Bu hareket kızlarda işe yarar mı sence böyle hop kucağıma düşerler" diyince yüzümü buruşturp elimin tersiyle ağzına vurdum.

"Biz seninle bu kadar samimi değiliz anladın mı mesafeni koru" dedim sinirle ve önüme döndüm.

"Tabi gülüm nasıl istersen ama abinin güvenli kolları senin için hep açık unutma" diyip arkasını yaslandı.

O an fark ettim ki bütün sınıf şaşkınlıkla bize bakıyordu.

Bazıları kıskançlık bazıları hayranlıkla bakıyordu bize fakat kızların bakışları Cihan'ın üstünden bir an olsun ayrılmıyordu.

Sinirle homurdanıp defterimi karalamaya devam ettim.

Cihan'a kısa bir bakış attığımda sırıttığını fark ettim.

Sınıfa giren hocayla hepimiz ayağa kalkarken beyzade ayağa kalkmadığında koluna çimdik attım.

Bana ters bir bakış atıp ayağa kalktı. Hoca oturun diyince hepimiz oturduk.

"Bugün sınıfımızda iki yeni kişi var evet gençler kendinizi tanıtır mısınız önce hanımlar" deyince Cihan homurdanmıştı.

Ayağa kalkıp hocaya baktım.

"Ebrar Barkın hocam" diyip oturunca hoca gülümseyerek konuştu.

"Başka" diyip bana baktı.

"İsmim yeterli bence hocam zamanla tanırsınız" gülümseyip saygıyla başımı sallayınca o da gülümseyip Cihan'a döndü.

"Evet Cihan seni tanımayanlar olabilir kendini tanıt." Diyince Cihan oturduğu yerden hiç kalkmadan konuşmaya başladı.

"Cihan Barkın, bu sene hazırlığa kalmıştım fakat kardeşimle birlikte okumak daha cazip geldi keyfim ve kahyası böyle istedi bende onları kıramadım bu sebeple kabul ettim. Bu cadının abisiyim ona göre" diyip kolunu omzuma attı.

Ona ters bir bakış attığımda sırıtıyordu.

Hoca gülüp derse başladığında bende hem not alıp hemde dinlemeye başladım.

...

Yeni bölüm geldiii.

Bu kadar zorlluğa rağmen atıyorum şarjım %1 az sonra kapanır bu bölümü atıp çıkıyorum yazmaya başladığımda şarj %16'ydı.

Ultra tasarruf modunda bile dayanmıyor neyse size iyi okumalar ben kaçar.

Bölüm 1781 kelime bu arada elimden geldiği kadar uzun yazmaya çalıştım seviliyorsunuz ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

177K 9.2K 35
İlk ve tek aşkı bayrağı olan bir kadın, ana kucağından alınıp gecenin zifiri karanlığına mahkum edilmiş bir deniz kızı! O Eftalya Ateş! Hayatında k...
92.4K 3.8K 26
"Ne sanıyorsun sen kendini? Sevgili değiliz, asla olamayız, sen beni korkutuyorsun ve zarar veriyorsun!" Dedim direkt, kısa bir sessizliğin ardından...
171K 11.3K 29
Üniversite okumak için taşındığım şehirde mahallenin yavşağına aşık olacağımı nerede bilebilirdim...
712K 32.5K 65
Üvey ailesinden şiddet gören melek hayat onun yüzüne güler mı? Tam yeniden hayata geri dönüyor derken bu sefer ona takıntı olan adamın karşına güçlü...