ᴇʙʀᴀʀ

By ezgilend

382K 20.6K 3.1K

Hep aşağılanırdım o ve üvey kuzenlerim tarafından, kimse sevmezdi beni ben Ebrar Kızıl 17 yıllık hayatımı hep... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
kapak için
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
~×××FİNAL×××~

Bölüm 3

17.3K 915 171
By ezgilend

Alarmın tiz sesiyle gözlerimi açıp yerimde doğruldum hava daha aydınlanmamıştı.

Uykulu gözlerle yataktan kalkıp banyoya girdim soğuk bir duş aldım yaralarım hala sızlıyorlardı buraya gelmeden bir gün önce de kemerle sinirini çıkarana kadar dayak yemiştim.

Soğuk suyu kapatıp çıktığımda sırtımdan sıcak bir sıvının aşağı doğru yol aldığını hissettim kanamıştı, işte o an keşke dedim keşke yaralarımı sarabilecek biri olsaydı.

Hale sultan Bursa'da kalmıştı onun yanına gidemezdim ona herşeyi anlattım ama veda etmeme bile izin vermemişlerdi.

O evden çıktığımda içimde buruk bir sevinç vardı ama onların çoşkularına diyecek yoktu ailecek çok mutlu olmuşlardı.

Derin bir nefes alıp bornoza sarındım canımı yakıyordu yüzümü buruşturdum derin bir nefes alıp eşyalarımın yerleştirildiği dolaba yöneldim.

Kıyafetlerimin hepsi koyu renkti kendimi böyle soyutlardım dışardan, dış dünyadan insanlardan nefret ediyordum çünkü onlar da benden nefret ederlerdi.

Telefonum çaldığında siyah eşofman takımını giyip eşarbımı elime alarak telefonu elime aldım gördüğüm isimle gülümsedim.

Açıp kulağıma dayadım, bir süre ses gelemyince ilk ben konuştum.

"Sultanım sabahı şerifleriniz hayır olsun inşallah" dedim sevecenlikle bu tatlı ihtiyar beni mutlu ediyordu ve onu çok seviyordum.

"Güzel kızım" dedi ağlıyordu içimden bir şeylerin kırıldığını hissetsem de bozuntuya vermeden konuştum.

"İyi misin sultanım?" Demeye kalmadan telefonumun şarjı bitmişti.

Derin bir nefes alıp telefonu şarja taktım. Eşarbımı takıp seccademi serip sabah namazına durdum huşu içinde kıldığım namazımı tesbihat ve duayla sonlandırıp ayakkabılarımı giydim.

Telefonum yeterince şarj alınca odadan çıkıp aşağı indim hava yeni yeni aydınlanıyordu. Kapıya yönelip askılıktan montumu alıp üzerime geçirdim.

Kapıyı açmamla önümde gördüğüm 4 koca bedenle olduğum yere çakılı kaldım onlar da şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. Yutkunup kenara çekildim.

Gözlerimi yere dikip içeri girmelerini bekledim. Dördü de şaşkınlıkla bana baksa da ben onlara bakmıyordum abi tayfası olmalıydılar.

Onlar içeri girdiklerinde beklemeden dışarı çıktım arka bahçeye gidip yere oturdum telefonu açıp *sultanım* yazısına basıp açmasını bekledim.

"Sultanım kusura bakma şarjım bitmiş" dedim üzgünce karşıdan ses gelmeyince biraz bekledim sonra konuştu.

"Yavrum seni özlüyorum" dedi birden gözlerim dolduğunda derin bir nefes aldım.

"Bende seni özledim hemde çok burda çok yalnızım sultanım" dedim kısık çıkan sesimle.

"Ben İstanbul'a geleceğim yavrum benim sıpalar gelmiş biliyor musun geliyim bir seni de görmeye gelirim hem benim torunlarla da tanışırsın olmaz mı gerçi benimkiler hepsi erkek bir kız torunum vardı o da değilmiş" dedi sıkkın bir sesle. Güldüm.

"Aşk olsun ben senin torunun değil miyim?" Dedim eğlenir bir sesle bana o kadar iyi geliyordu ki bazen çocuk gibi davranıyordu ve bunu sadece benim için yapması da ayrı güzeldi.

"Tabi kız sen sadece benim torunum değilsin kızımsın da bunu unutma" dedi şefkatle hiç nineler gibi konuşmazdı kafa dengi bir karıydı kendisi.

"İlaçlarını alıyorsun değil mi ihtiyar" dedim gülerek homurdanması geldi kulaklarıma kıkırdadım.

"Alıyorum alıyorum ben ihtiyar değilim kaç kere dedim sana daha 67 yaşındayım ben" dediğinde güldüm deli şey ya.

"Tamam sultanım sinirlenme takılıyorum sadece" dedim kısık bir sesle güldü. Sonra da suskunlaştı.

"Yaralarını kim pansuman yapıyor yavrum" dedi şefkatle sıkıntıyla bir nefes alıp etrafıma bakındım.

"İyileştiler sultanım kimseye gerek kalmadı" dedim sıkkın bir sesle inanmaz homurdanmaları ilişti kulağıma.

"Sana nasıl davranıyorlar bakalım" dedi şefkatle ondan hiçbir şey saklamazdım.

"Kadın ve adam iyi davranıyor sultanım benden küçük olan çocuk bir garip sanırım benden önceki kız onlara kötü davranmış onun gibisin felan dedi" dediğimde sinirli sesi doldu kulaklarıma.

"Sen bir şey demedin mi?" Dedi sinirle, gözlerimi kapatıp açtım başımı gökyüzüne çevirdim.

"Ne diyeyim sultanım boşver, abiler var bir de tabi az önce bahçeye çıkarken onlar da gelmişti yeni geldiler tatilden mi ne gelmişler pek iyi bakmadılar doğrusu çekeceğim var" dedim burkça gülüp sanki şimdiye kadar az çekmişim gibi.

"Söylemeye utanıyor musun?" Dedi şefkatle gözlerim dolduğu için gözlerimi bir kaç kere kırpıştırdım.

"Hayır, ama bana acımlarını istemiyorum beni seveceklerse olduğum gibi sevsinler sevmeyeceklerse de sevmezler zaten kimsem yoktu şimdiye kadar sen hariç şimdiden sonra olmasa da olur" dedim sırtımda hissettiğim elle hızla arkamı döndüm tabi bu yüzden sırtım ağrımış ve kısıkça inlemiştim.

"Yavrum" dedi tedirginlikle yüzümü buruşturdum.

"Sultanım benim kapatmam gerekiyor sonra ararım seni ilaçlarını almayı unutma" dedim. Vedalaşıp kapattım arkama baktığımda Batu'nun şok içinde eline baktığını gördüm.

Ayağa kalkıp eline baktım kandı hadi be şansıma küfredip yüzüne baktım.

"Sırtın kanıyor" dedi dehşetle yutkundum kolunu tutup bana bakmasını sağladım.

"Kimseye söyleme" dedim düz bir sesle kaşlarını çatıp bana döndü 15 yaşındaydı ve uzundu ben ise 17 yaşında olmama rağmen ondan daha kısaydım.

"Sırtına ne oldu!?" Dedi gözlerinde afallamış bir ifade vardı yüzü ise sinir ve acı çekiyormuş karışımıydı.

"Bir şey olmadı sadece kimseye söyleme" dedim bakışlarını bana çevirdi ellerini yumruk yaptı neden bu kadar sinirlenmişti ki.

"Çocuklar Hakan bey ve Sevim hanım yemeğe çağırıyorlar" dedi Banu abla ikimiz de ona döndük onayladıktan sonra tam gidiyordum ki Batu kolumdan tuttu.

"Kahvaltıdan sonra konuşuyoruz" diyip içeri girdi bende derin bir nefes alıp içeri girdim az önce montumu çıkarıp bacaklarıma sarmıştım ve bu yüzden sırtıma dokunduğunda eline kan gelmişti en son isteyeceğim şey bile değildi bu.

Montumu elime alıp askıya astım içeri girip yemek odasına ilerledim içerden bağırtılar geliyordu.

Yumruklarımı sıkıp içeri girdim Batu yoktu. Diğerleri ise tartışıyordu beni görür görmez bütün nefret dolu bakışları beni buldu. Hepsinin gözündeki açık nefret akıyordu.

Sevim Hanım'ın yanındaki boşluğa oturup ağzıma bir salatalık attım bir yudum da su içip bakışlarımı masadakilere çevirdim hepsi bana bakıyordu.

Hakan bey rahatlıkla yemeğini yerken Sevim hanım da gerginlikle bir bana bir de oğullarına bakıyordu.

Batu gelip yanıma oturdu elini yıkamıştı sanırım Hakan bey yemekten başını kaldırıp hepimize baktı sonra bana döndü.

"Kızım bu Barlas abin 26 yaşında en büyük abin mimarlık okudu şirkette çalışıyor" dedi siyah saçlı kahverengi gözlü yapılı koca adamı gösterirken bana o kadar nefretle bakıyordu ki korkup gözlerimi kaçırmıştım ama çok yakışıklıydı Allah var.

"Bu Utku abin 23 yaşında doktor bize ait hastanede çalışıyor o da" dedi aynı diğer abisi gibi bakıyordu bana bal rengi saçları ve ela gözlüydü hepsi iri yapılardı ve hepsi çok yakışıklıydı.

"Bu Aras abin 20 yaşında mekatronik mühendisliği 2. Sınıf öğrencisi bize ait olan üniversitede okuyor" dedi kumral kahverengi gözlü ve diğer iki abisi gibi yapılıydı.

"Bu da Cihan abin 19 yaşında mezuna kaldı" dedi bu biraz daha az nefretle bakıyordu ama nefret nefrettir sonuçta. Bu da sarışını ama simsiyah gözleri vardı ve bu onu daha sempatik gösteriyordu.

Hepsine baş selamı verdim ama karşılaştığım tek şey boş ve nefret dolu bakışları göz devirip Hakan beye döndüm.

"Hakan bey biz nasıl ve nerde karışmışız bu konu hakkında hiç konuşmadık" dedim düz ve ifadesiz bir yüzle ses tonum ise ilgisizdi.

Derin bir nefes aldı masadaki herkesin odak noktası olmuştu.

"Biz annemi ziyarete Bursa'ya gelmiştik o dönem Sevim gelmek için çok ısrar etmişti bu yüzden onu da getirdim Bursa'ya, yoldaydık daha doğum başladı ve hastaneye zor attık kendimizi o sırada başka bir aile daha gelmişti hemşireler karıştırmış seni nasıl bulduğuma gelecek olursak Eda kendisi DNA testi yaptırmış nedenini sorduğumda ise hiçbirimizi sevmediğini uzun zamandır kendini suçlu hissettiğini söyledi sonuç olarak o bizim kızımız değildi. Uzun araştırmalar sonucunda seni bulduk" dediğinde ben boş boş ona bakıyordum o ise Eda'nın adı geçtiğinde sesi kırgın çıkmıştı.

Derin bir nefes alıp başımı salladım telefonumun arkasından kimliğimi çkarıp önüne koydum mutlulukla aydınlanan yüzüne bana baktı.

Daha sonra Sevim hanım bana bakıp gülümsedi hafif tebessüm ettim. Oğullarına dönüp konuşmaya başladı.

"Oğlum kardeşinizle tanışmayacak mısınız?" Diye şefkatle sorunca hepsi bana öldürücü bakışlar atmaya başladı.

"Bizim kardeşimiz yok anne" diyen Cihan'a kısa bir bakş atıp önüme döndüm kardeşiniz olmak isteyen kim acaba?

Bölüm sonu.

Nasıldı? abiler, Ebrar ve Batu

İyi okumalar diğer bölümde görüşmek dileğiyle. ❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

162K 11.6K 21
"Bu bir emirdir binbaşı! Sen ve Şüheda yarın akşam eve geliyorsunuz!" Eğer samimiyetimiz olsaydı şurada kahkaha atmaktan bayılırdım. Ama samimiyetimi...
89.3K 3.3K 37
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...
60.8K 6.4K 16
Uyku ile uyanıklık arasında gezindiğim o ince çizgide yatağın bana ait olmayan kısmı çöktü yavaşça. Ardımdaki beden sanki üşümemi istemez gibi yorgan...
477K 26.9K 52
TAMAMLANDI... ... Gözlerim açıldığında ışığa alışmaya çalışıyordu. Hastane kokusu burnuma dolunca huzurla gözlerimi kapattım. Herkesin aksine hastane...