young and wild

By extaecy

26.5K 2.9K 4.5K

[tamamlandı] Kırdım, kırdın, kırdık ve kırıldık. Bir daha güvenemeyecek duruma gelene kadar. s | 21' More

young and wild
cp.1 "kasıtlı hata"
cp.2 "geri almak"
cp.3 "karşılıklı vals"
cp.4 "kararlar almak"
cp.5 "paramparça olmak"
cp.6 "resmi tanışma"
cp.7 "karşılıklı iş"
cp.8 "adım atmak"
cp.9 "sahne arkası"
cp.10 "ruhuna ilk adım"
cp.11 "koruma içgüdüsü"
cp.12 "karanlığa sırt çevirmek"
cp.13 "arkasında duran tehlike"
cp.14 "bileklerinde kelepçe"
cp.15 "soğuk koridorlar arasında"
cp.16 "kendi içinde savaş"
cp.17 "seninle birlikte kalacağım"
cp.18 "yokluğun intikamı"
cp.19 "hayatını mahvettiğin gün"
cp.20 "yıldızları gizlemişsin"
cp.21 "yeniden doğmak"
cp.22 "geçmişin geleceğindir"
cp.23 "gitmeden önce dinle"
cp.23'5 "beni yine terk et"
cp.24 "tek başına kaldığında"
cp.25 "bitmeyen kalp yarası"
cp.26 "tekrar kapanmayacak"
cp.27 "kalbinin sesini dinle"
cp.28 "sona yaklaşırken"
cp.29 "yok olacaksın"
cp.30 "yeni yıl"
(f)cp.31 "her şey bittiğinde"
special gift #2
special gift #3

special gift #1

384 45 25
By extaecy


bolum sarkisi eski parcalarimizdan birisi 🎀
gina dirawi - live and die

young and wild

özel bölüm #1

minho & thomas

"Nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum."

Geniş omuzları kameranın açısına zar zor girerken, yüzünde nadir zamanlarda beliren utangaç gülümsemesi yerleşmişti. Elmacık kemiklerindeki kızarıklıklar, neredeyse kaşlarına ve burnunun ucuna kadar tırmanmış, dişini geçirdiği alt dudağı hafif kırmızılaşmıştı.

"Belki de çektiğim günün tarihi vermekle başlayabilirim." Sessiz ortama yayılan minik kahkahası ona bakan gencin gözlerini doldururken bu anı yaşadığına inanamıyordu.

"Günlerden çarşamba. Mayısın ortasındayız. Neredeyse iki buçuk haftadır görev nedeniyle ülke dışındayım. Yorgun olduğumu inkar etmeye çalışıyorum fakat artık bünyem kaldıramıyor."

Thomas, pürüzsüz suratı ve toy bakışlarıyla gençti. Minho, ekrandaki suratına bakarken ilk zamanları olduğunu hemen anlamıştı. Birlikte büyüdüğü adamın değişimini en yakından gören kişiydi. "Evimi özlüyormuş gibi hissediyorum."

"Sıcak çikolatamı, büyük annemin beni azarlayışını, arkadaşlarımı ve arka bahçede pineklediğim zamanları. Sanki hepsi çok arkamda kalmış gibi hissediyorum."

Parmakları saçını dağıtırken kafasını aşağı eğmiş, "Bu aptalca." diyerek homurdanmıştı. "Kendi kendime konuşuyorum. Salak olmalıyım."

Ekranın karaltısıyla Minho arkasına yaslanırken bulunduğu çalışma odasının duvarına, penceresine ve büyük kitaplığına gözlerini çevirmiş, dolan gözlerini ekrandan almak istemişti. Onu özlüyordu.

Onu o kadar çok özlüyordu ki içindeki suçluluk duygusu ve pişmanlık günler geçtikçe çoğalıyordu.

Gözlerinin önündeki vurulma anı hiç gitmiyordu. Hızlı bir film sahnesinden başka bir şey değildi. Thomas ile göz göze gelmeleri, silah ile birlikte patlamış kendi çığlık sesi. Haykırışı, kollarına aldığı bedenin sıcaklığının yavaş yavaş solması.

Minho toparlanamıyordu.

Şimdi ise karşısına çıkmış video günlüğü ile özlediği adam karşısında duruyordu.

"Minho beni deli ediyor."

Tom, oturduğu masada oturuyordu. Arka planı kendisi ile aynıydı. Yorgun gözaltlarına bakarken iş ile ilgili çalıştığı fakat aklının bir köşesinden hiç çıkmadığı anlaşılıyordu. "Odaklanamıyorum. Planlarımı gözden geçirmem gerekiyor fakat beni o kadar deli ediyor ki."

Yüzünü eli ile sıvazlamış, derin bir nefesi dışarı bırakmıştı. "Bu hala aptalca. Kendi kendime konuşuyorum ve Minho'dan bahsediyorum." Tom gülmüş, kafasını sallamıştı. "Çünkü, kimse ile paylaşamıyorum. Ona aşık olduğumu ona bile söyleyemiyorum. Hayatımda yaşadığım en boktan şey."

"Özür dilerim sevgilim." Minho parmağını, duraksayan bedenin yüzüne uzatırken Tom "Beni öptü." dedi. "Hata olduğunu söyledi ve beni tekrar öptü. Sevgilisi vardı, beni üçüncü defa öptü ve bilmiyorum. Kendi kendime konuşuyor olsam bile bunu yüksek sesle söylemek o kadar güzel hissettiriyor ki. Beni öptüğünü söylemek."

"O kızın hayatından çıkması gerekiyor. Onu sevmiyor. Neden böyle yaptığını anlamıyorum. Sormak istediğim her an gözlerinde o bakış beliriyor. Kaybolacakmış gibi bakıyor."

"Korkuyorum. Onu kaybetmekten korktuğum için adım atamıyorum."

Ekran karardı. Minho dudaklarını birbirine bastırmış, Tom'un klasöründe daha aşağılarda kalan videolardan birine basmıştı.

"Felix tam bir çocuk gibi davranıyor." Tom ayaklanıp arkasında kalan tezgahtan kahvesini almış, mutfak tezgahına bırakırken bilgisayar başına yerleşmişti. Üzerinde ince bir beyaz tişört vardı, yakası açıktı. Kolundaki dövmesi kendisini gösteriyordu. "Fresha ile aynı düşüncedeyiz fakat ona katıldığımı söylersem tam tersi hareket eder diye ağzımı açmıyorum."

Kahvesini yudumlamış "Farkındaysan." demişti. "Artık daha normal konuşmaya başladım. Bu video günlük işine ısınıyorum sanki, ha?"

Gülüp kendisine "Aptal." dedi. "Tam bir aptalım."

Minho "Sevimlisin." diye fısıldamaktan kendisini alıkoyamadı. Üzerindeki siyah hoodie ile neredeyse bütünleşmiş, Tom'un gitmeyen kokusunu içine çekerken büyük sandalyede dizlerini kendisine çekmişti. Kolları ile bacaklarını sarmış, çenesini dizi üzerine yaslamış yanaklarından süzülen damlalar ile sevdiği adamın utangaç halini izliyordu.

Tom için binlerce kelime kullanabilirdi. Fakat hiçbiri içinde utangaç birisi olduğunu düşünmezdi. O kadar şeker görünüyordu ki, kendisine yansıtmadığı için kızgındı.

"Ayrıldılar."

Thomas yerinde duramıyor gibi görünüyordu. Üstü çıplaktı. Sallanıyordu ve heyecanlı surat ifadesi, hafif çıkmış sakallarına rağmen çocuksuydu. "Biraz da benim yüzümden ama suçlu hissetmiyorum. En başından beri kaderimizin birlikte yazıldığını biliyorum."

Gözlerini ekranın arkasına çevirirken Minho, arka planına baktı. Kendi odasına benziyordu. "Şu anda uyuyor. Birlikte olduk. Bana o kadar öfkeli bir şekilde geldi ki, ona rağmen mutluyum. Onunla olduğum her an mutluyum."

Bilgisayarını kucaklayıp pencere kenarına geçerken, kucağına yerleştirmiş sigarasını rahatlıkla yakmıştı. "Minho bazen benden nefret ediyormuş gibi davranıyor. Kendisine yediremediğini düşünüyorum. Beni seviyor. Bunu görebiliyorum ama nefret ettiğini de görüyorum. Belki de duygularını en iyi bu şekilde ifade ediyordur. Onu böyle mi kabullenmeliyim?"

Ekranı arkasında kalan uyuyan bedenine çevirdi. Minho huzurla uyuduğunu görebiliyordu. O günü hatırlıyordu.

"Onu çok sevdiğimi haykırmak istiyorum. Neden bu kadar heyecanlıyım? Bir şeyler değişir mi? Kafamda o kadar fazla soru var ki, ne yapacağımı bilmiyorum. Bu kadar telaşlı bir insan değilim. Normalde sakinimdir. Konu Minho olduğu her an kafam patlayacakmış gibi hissediyorum."

"Aşk böyle bir şey mi?"

"Eğer buysa, ona aşığım."

Ekran kararmadan önce görünen tek şey Tom'un ay ışığı altında parlayan surat ifadesiydi.

"Günlerden çarşamba. Birazdan Minho geleceği için hazırlık yapıyorum." Tom bilgisayar ekranı ile yürürken telaşlı görünüyordu. "Felix, Fresha ve Hyunjin de burada olacak fakat önemli değil. Muhtemelen oyun gecelerimizden birini gerçekleştireceğiz. Hyunjin ve Felix üniversiteye, yeni evlerine ve parasız hayatlarına alışmaya çalışıyor. Onlara sürekli havale gerçekleştiriyorum. Umarım fark etmezler."

"Ah, tanrım!" Tom'un telaşla açılan suratıyla Minho kaşlarını kaldırırken arka planı bahçesini gösteriyordu. "Neredeyse günlüğüme konuşmayı unutuyordum. Haftada bir bunu gerçekleştirmeye devam edeceğim gibi görünüyor."

"Dünyanın en aptal olayı."

"Tam bir salağım, tanrım. Kendine arkadaş bul Thomas."

Minho gülmüş, kendini azarladığı mimiklerine bakarken "Aptalım." demişti. "Asıl aptal olan benim."

"Pazar gecesi saat on ikiyi çeyrek geçiyor. Nasıl, profesyonel görünüyor muyum? Bence alıştım. Yıllardır bunu yapıyor olmama rağmen hala tuhaf hislerimin kurbanıyım. Üzgünüm."

"Her neyse. Hyunjin aşık, Felix çocuk, Fresha diktatör ve Minho hayatımın aşkı. Son konuşmamızdan beri değişen hiçbir şey yok. Bu ara görevlerim fazla art arda gelmeye başladı. Süreleri de uzun oluyor. Onları özlüyorum fakat Minho hiçbir şeyden geri kalmamam için bana yazıyor. Arada arıyor, açamıyorum. Ağlarsam üzülebilir. Duygusal yanımı yansıtmak istemiyorum."

"Onu özledim."

"Yanında olmama rağmen onu çok özlüyorum. Bensiz yapamayacağını ne zaman fark edecek?"

Thomas doğrulup gözlerini ekrana çevirdi. Minho onunla kurduğu göz bağıyla vücudundaki titremeye engel olamadı. "Minho, bensiz yapamayacağını ne zaman fark edeceksin?"

Minho dökülen göz yaşıyla birlikte bilgisayar ekranını hızlıca kapatıp ayaklandı. Hıçkırıkları her yerdeydi. Yankılama yapıyor, vücudunu titretiyordu. Thomas'ın sözleri beynine işlerken başının döndüğünü hissetti.

Onsuz yapamayacağını, onu kaybedince anlamıştı.

beni özlediniz mii

ben özledim........

dört bölümlük özel seriye hoş geldiniz, gerçi bu bölümle hoş mu karşıladım bilemiyorum fakat.. üzgünüm

her çiftimiz için birer bölüm yayımlanacak, ne durumda olduklarını, nasıl hayatlarına devam ettiklerini, olgunlaştıklarını ve birbirlerine kucak açtıklarını görmenizi istedim

uzun bir zaman sonra yazı yazmak için bilgisayar başına oturduğumda güncel kurgularım yerine yazmak istediğim ilk şey mintom oldu, tom birkaç gecedir rüyama giriyor ve en sonunda dayanamadım

benim için yerleri çok ayrı ve her zaman o şekilde kalacak

fresha, changbin ve hyunjin, jisung arasında kalmış durumdayım sonraki özel bölümde kim gelsin istersiniz? bana yol gösterin

öpüyorum

Continue Reading

You'll Also Like

423K 34.7K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
19K 2.1K 37
lee minhoyu tanıyorum. okuldan kaçarken yüzüne endişeli bir hal olsa da endişelenmediğini biliyorum. kendisine yapılan acımasız şakaları aslında komi...
4.6K 601 18
I hate accidents except when we went from friends to this
201K 20.1K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.