special gift #1

383 45 25
                                    


bolum sarkisi eski parcalarimizdan birisi 🎀
gina dirawi - live and die

young and wild

özel bölüm #1

minho & thomas

"Nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum."

Geniş omuzları kameranın açısına zar zor girerken, yüzünde nadir zamanlarda beliren utangaç gülümsemesi yerleşmişti. Elmacık kemiklerindeki kızarıklıklar, neredeyse kaşlarına ve burnunun ucuna kadar tırmanmış, dişini geçirdiği alt dudağı hafif kırmızılaşmıştı.

"Belki de çektiğim günün tarihi vermekle başlayabilirim." Sessiz ortama yayılan minik kahkahası ona bakan gencin gözlerini doldururken bu anı yaşadığına inanamıyordu.

"Günlerden çarşamba. Mayısın ortasındayız. Neredeyse iki buçuk haftadır görev nedeniyle ülke dışındayım. Yorgun olduğumu inkar etmeye çalışıyorum fakat artık bünyem kaldıramıyor."

Thomas, pürüzsüz suratı ve toy bakışlarıyla gençti. Minho, ekrandaki suratına bakarken ilk zamanları olduğunu hemen anlamıştı. Birlikte büyüdüğü adamın değişimini en yakından gören kişiydi. "Evimi özlüyormuş gibi hissediyorum."

"Sıcak çikolatamı, büyük annemin beni azarlayışını, arkadaşlarımı ve arka bahçede pineklediğim zamanları. Sanki hepsi çok arkamda kalmış gibi hissediyorum."

Parmakları saçını dağıtırken kafasını aşağı eğmiş, "Bu aptalca." diyerek homurdanmıştı. "Kendi kendime konuşuyorum. Salak olmalıyım."

Ekranın karaltısıyla Minho arkasına yaslanırken bulunduğu çalışma odasının duvarına, penceresine ve büyük kitaplığına gözlerini çevirmiş, dolan gözlerini ekrandan almak istemişti. Onu özlüyordu.

Onu o kadar çok özlüyordu ki içindeki suçluluk duygusu ve pişmanlık günler geçtikçe çoğalıyordu.

Gözlerinin önündeki vurulma anı hiç gitmiyordu. Hızlı bir film sahnesinden başka bir şey değildi. Thomas ile göz göze gelmeleri, silah ile birlikte patlamış kendi çığlık sesi. Haykırışı, kollarına aldığı bedenin sıcaklığının yavaş yavaş solması.

Minho toparlanamıyordu.

Şimdi ise karşısına çıkmış video günlüğü ile özlediği adam karşısında duruyordu.

"Minho beni deli ediyor."

Tom, oturduğu masada oturuyordu. Arka planı kendisi ile aynıydı. Yorgun gözaltlarına bakarken iş ile ilgili çalıştığı fakat aklının bir köşesinden hiç çıkmadığı anlaşılıyordu. "Odaklanamıyorum. Planlarımı gözden geçirmem gerekiyor fakat beni o kadar deli ediyor ki."

Yüzünü eli ile sıvazlamış, derin bir nefesi dışarı bırakmıştı. "Bu hala aptalca. Kendi kendime konuşuyorum ve Minho'dan bahsediyorum." Tom gülmüş, kafasını sallamıştı. "Çünkü, kimse ile paylaşamıyorum. Ona aşık olduğumu ona bile söyleyemiyorum. Hayatımda yaşadığım en boktan şey."

"Özür dilerim sevgilim." Minho parmağını, duraksayan bedenin yüzüne uzatırken Tom "Beni öptü." dedi. "Hata olduğunu söyledi ve beni tekrar öptü. Sevgilisi vardı, beni üçüncü defa öptü ve bilmiyorum. Kendi kendime konuşuyor olsam bile bunu yüksek sesle söylemek o kadar güzel hissettiriyor ki. Beni öptüğünü söylemek."

"O kızın hayatından çıkması gerekiyor. Onu sevmiyor. Neden böyle yaptığını anlamıyorum. Sormak istediğim her an gözlerinde o bakış beliriyor. Kaybolacakmış gibi bakıyor."

young and wild Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin