NADİDE

By yagmurcinim1

142K 10K 4K

İliklerine kadar sevgiyi hissetmek isteyen narin ruhları kitabıma davet ediyorum. Keyifli okumalar kuzular.. ... More

TANITIM
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.Bölüm

13.BÖLÜM

6.4K 679 353
By yagmurcinim1

Belki biraz yaralı olabilirim,
Çünkü ben dürüstlüğün affedilemediği bir dünyadan geldim.
İçinde ne olduğunu bilmediğim bir kalp taşıdığım yıllarım oldu.
Yüzüme bakınca anlaşılmayan bir dizi hüzün saklıydı kalbimde.
Bir gülüşle örtüyordum..
Üzgün bir kahkahaydım ben..
İnsanlarla çevrili bir hapishanedeydim.
Yıksam üstüme düşeceklerdi,yıkmasam altlarında ezilecektim.
.
.

_________________________________________

Çelik'ten Devam:

Elimdeki kanlı gömleği bir hışımla yere attım.

KIZIM YOKTU!!

Bu sorguladığım kaçıncı adamdı ama hiçbir şey yoktu!.

Nalet olsundu ki hiçbiri de hiçbir şey bilmiyordu!

Geçen her saat, dakika, saniye bana daha da zehir oluyordu.

Delirmeme ramak kalmıştı!

Ciğerlerim kızımın kokusuyla yanıp tutuşurken içime çektiğim şu oksijen haramdı bana.

Gözlerim o bir çift gözleri göremeyince tüm renkleri almıştı benden. Şimdi her şey soluktu onsuz..
Kulaklarım kızımın gülüşü olmadığı sürece duymayı reddediyordu.
Sağır kalmıştım onsuz..
Tenim küçük kızımı sarıp sarmalayamayınca hissedemiyordu.
Hissiz kalmıştım onsuz..

Kaybolmuş gibiydim..

Ellerim iki yanımdan yumruk oldu yavaşça.

Çok öfkeliydim.!

Ardından gözlerim doldu bu seferde.

Ağlayacaktım...

Ağlamak istiyordum...

Ama ağlamamalıydım. Eğer ben yenilersem kardeşlerim de yenilirdi. O yüzden yumruklarımı daha da sıkarken dişlerimi de sıktım.

Ağlamayacaktım!

Burada küçük çocuklar gibi ağlamayacaktım ben!!

Ben ağlayarak kızımın yokluğunu kabul etmeyecektim. Bulacaktım onu!

Babasıydım onun ben bir kere..

Tekrar kollarım arasına alacak ve o huzur bulduğum kokusunu hasretiyle bitap düşmüş ciğerlerime hapsedecektim.!

Onu bulacaktım!!!

Baran'dan Devam:

Barın'la beraber Lida'nın odasında sırtımızı duvara vermiş oturuyorduk öylece.

İkimizin de sanki nefes almaya bile hali kalmamış gibiydi.

Şu son bir kaç gündür ölüydük ama yaşıyorduk işte..

Geçen her saniye bize zehir de olsa yaşıyorduk..

-Baran?

Gözlerimi duvarda asılı üçümüzün resmine dikip cevap verdim.

-Efendim.

Bu ses bana mı aitti?

Bu bitik ve yorgun ses..

-Çok özledim lan ben...

İkizimden gelen benimkiyle eş değer yorgun sesle kanlanmış gözlerimi kanlanmış gözlerine diktim.

Işığı yoktu gözlerinin..

Gözlerim yine duvardaki çerçeveye çevirip fısıldadım.
-Bende. Bende çok özledim..

Pars'tan Devam:

Nasıl olmuştu da canını yakmak istediğim kızı canım yapmıştım bu bir kaç günde anlayamıyordum.

Kalbim ve beynim birbirine girmişti resmen.

Ruhum hem çok yorgundu hem de çok huzurluydu bu küçük kız sayesinde.

Yorgundum çünkü hastalıklı düşüncelerim beni tüketmişti..

Yorgundum çünkü bu küçük kızı kandırıyordum.

Bana baba diyen küçük kız, benim küçük kızımdı artık.

Hissettirdiği duygular eşsizdi benim için.
Sanki hayatımda ilk defa güzel bir şey olmuştu.
Sanki hayat beni de görmüştü sonunda.

Yaşamak eskisi kadar zor gelmiyordu şu son bir kaç günde.

Ama aklımı kurcalayan beni deli gibi korkutan zehirli düşüncelerde vardı işte.

Benim küçük kızımın babası yerine koyduğu biri vardı ki..
Kalbine sığdırdığı kocaman bir ailesi de vardı..

Peki ben...

Ben aslında hiçtim ki onun için.

Kalbinde yerim bile yoktu benim.

Şimdi ya bana hissettirdiklerinden sonra gerçekleri hatırlayıp beni tek başıma bırakırsa.

Ben napacaktım o zaman..

Çelik varken bana neden baba desindi ki. Onu yıllarca koruyup büyüten bir babası vardı sonuçta. Eğer bir seçim şansı olsa onu seçerdi. Ben seçenek bile değildim ki küçük kızım için..

Bu düşünceler nefes almamı engellerken odamın kapısının pat diye açılmasıyla anında sıyrıldım bu kafadan.

Çünkü küçük kızım gelmişti.

Zaten bu hareketi ondan başka kimsenin yapabilecek cesareti de yoktu.

-Babacığım gelebilir miyim?

Boncuk gözlerini kocaman açmış benden cevap bekleyen kızla dudağımın köşesi kıvrıldı.

Ne kadar tatlı olduğundan haberi bile yoktu..

-Gel bebeğim.

Tıpış tıpış yüzündeki sırıtmayla gelip yanıma oturmasıyla tutup kucağıma çektim küçük bedeni.

Hızla göğsüme sırnaşan küçüğümle yüzümde tam bir gülümseme oluştu.

Öylece birden gelmiş ve kalbimin tek sahibi olmuştu bu küçük kedi.

-Noldu bebeğim bir sorun mu var?

Meraklı sesim konuşmasını teşvik edercesine yumuşaktı.

-Baba ben birden bir şey hatırladım ama anlamadım. Biz hiç Baran veya Barın diye biriyle tanıştık mı?

Kalbim gelen soruyla birlikte göğüs kafesimi döverken hızla yüzünü bana dönük olacak şekilde tekrar otutturdum onu.

- Bu da nereden çıktı bebeğim?

Omuzlarını kaldırıp indirdi sorum üstüne.

-Bimiyorum ki babacığım. Birden gözümün önüne birlikte sarılıp uyuduğum iki beden geldi. Onlara Baran ve Barın diyordum. Ve bana çok benziyorlardı biliyor musun.

Ne diyeceğimi bilemez şekilde gözlerine baka kalmıştım.

Üçüzlerini hatırlamaya başlamıştı..

-Baba üstelik içimde bir ağırlık var. Sanki birileri çok üzgün ve bu duygular bana ait değil. Birileri çok üzgün de ben içimde onu hissediyormuşum gibi. Acaba hasta mı olacağım ki baba?

Üçüzlerini hissediyor olmalıydı..

Küçüğümün yokluğu onları üzmüş olmalıydı.

Ne yapacaktım peki ben şimdi.

Eğer gerçekleri anlatırsam yine yapayalnız kalırdım. Ama eğer anlatmazsam da benim küçük kızım eksik kalırdı.

Çok seviyordu onları.

-Başka ne hatırlıyorsun bebeğim?

Ne kadarını hatırlıyor bilmem gerekiyordu.

-Sanki biri kulağıma sürekli kar tanesi diyor bana baba. Ve bu sesi sanki bir yerde duymuştum gibi.

Hatırlamaya başlıyordu..

Onların varlığı beni silerdi ki..

-Baba bu çok garip bir şey. Sanki bir şey unutmuşum ama bir türlü hatırlayamıyormuşum gibi. Ya da bir şeyler eksikmiş gibi sanki. Ben bu hisleri sevmedim hiç.

Burukça gülümseyip bir şey demeden göğsüme çekip sıkıca sarıldım benim küçük kızıma.

Belki bir kaç gündür benimleydi ama dünyaları vermişti bana.

Beni yeniden yaşatan birine bu kötülüğü yapamazdım.

Bir baba kızına bunu yapmazdı..

O yüzden sarıldım son kez küçük kızıma. Sıkıca sardım onu. Sanki göğüs kafesime onu katmak istercesine sarıldım.

Gözlerimi kapatıp birazdan kendi ellerimle yıkacağım duyguları hissettim.

Belki yanlıştı ama bu küçük kız hayatım boyunca yaptığım en iyi yanlış olarak kalacaktı.

-Babacığım sen iyi misin?

Küçük bebeğimden gelen sesle gözlerimi açıp yavaşça ayrıldım ondan.

Merakla gözlerimin tam içine bakıyor ve beni anlamaya çalışıyordu.

Acıyla gülümseyip derin bir nefes aldım.

Onun için ondan vazgeçecektim.

Belki bu çok acıtacaktı dünyada hiçbir şeyi olmayan birinden her şeyini almak..

Ama her şeyi mutlu olacaksa değerdi.

-Bebeğim beni iyi dinle tamam mı. Eğer sözümü kesersen bir daha bunu yapacak cesaretim kalmayabilir. O yüzden beni sonuna kadar dinle tamam mı babacığım.

Gülümseyip yanağıma bir öpücük kondurup kafa salladı hızla.

-Sen yaşadığın bir travmayla hafızanı kaybettin bebeğim. Az önce bana anlattığın tüm bu şeyler travmanın geçici olduğuna ve senin tüm bunları hatırlamaya başladığını gösterir.

Gözlerini kocaman açmış bana bakarken gülmek isedim.

-Senin üçüzlerin var küçüğüm. Baran ve Barın senin üçüzlerin. Az önce bahsettiğin hisler onlara ait olmalı. Sana kar tanesi diyen de Asel abin. Az önce de onu anımsadın. Enis ve Tuna abin var birde. Henüz onları hatırlamıyorsun galiba ama bu en yakın sürede düzelecektir. Ve son olarak senin boynuna babam diye sarıldığın biri var zaten küçüğüm. Çelik abin. Seni büyüten ve her daim koruyan baban o. İçindeki eksiklik onlara duyduğun özlemden kaynaklı küçüğüm.

Sözlerimin bitmesiyle hızla kucağımdan kalkıp kafasını iki yana salladı.

-HAYIR ŞIMDİ UYDURDUN BUNLARI BABA. YOK ÖYLE BIR ŞEY. SEN SADECE BENİ KANDIRIYORSUN.

Boğazıma bir yumru otururken konuşamadım.

Küçük kızımı benden gitmesi için ikna etmem gerekiyordu.
Onun mükemmel bir hayatı zaten vardı ama ben bunu mahvetmiştim.

Onu hatırlayamadığı mutluluğundan sırf kendi bencilliğim için alı koyarsam kendimi affedemezdim.

Sevmek o mutlu olsun diye kendi mutluluğundan vazgeçebilmektir diye bir cümle okumuşum bir kitapta.

Önceden sevgi nedir bilmeyen bir adam için saçma ve anlamsız gelse de şimdi daha bir anlamlıydı bu söz.

-Yaptığım şeyden sonuna kadar pişmanım bunu unutma olur mu küçüğüm. Ve şundu da bil ki sevmeyi bilmeyen bir adam en fazla ne kadar sevebilirse o kadar çok sevdim seni babacığım..

Bu kelimelerim ağzımdan bir bir çakıl taşına dönüşüp boğazımda bir yumru oluştururdu.

Benim kelimelerim küçük bir çocuğun en sevdiği oyuncağına veda etmesi gibiydi.

Dolu boncuk boncuk gözler bana anlamsız bakıyordu.

Etrafı birden gür bir ses yankılanırken gülümsedim burukça.

-LİDAAA! GELDİM BABACIĞIMM.

Elveda babacığım..










.
.





Bölüm nasıldı aşklar?

Çelik sonunda buldu kızımızı..

Pars üzümlü kekim kalbim acıdı seni yazarken..

Sizce neler olacak sonrasında?

Kızımızın tepkileri neler olacak gelişen bu olay akışında dersiniz?

Sevmek o mutlu olsun diye kendi mutluluğundan vazgeçmektir..

Çelik ve Pars bebeğim ikinizi de çok seviyorum. İkinizde mükemmel birer kalbe sahipsiniz..

Oy vermeyi unutmayın

Sizi seviyorum

Görüşmek üzere

440 OY ve 300 YORUM

Continue Reading

You'll Also Like

712K 40.7K 33
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
606K 40K 29
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
226K 17.8K 47
Bebekliğinden beri kendi elleriyle büyüttüğü çocuğun yaramazlıkları ile uğraşan bir adam.
469K 21K 15
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...