AŞKIN RENKLERİ

By rbanusu

83.4K 1.5K 650

Dizeler zihninden geçerken etkileyici bir parfüm kokusu doldu burnuna. Kokunun kimden geldiğini anlamak için... More

Tanıtım
1. Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4. Bölüm
5 Bölüm
6 Bölüm
7. Bölüm
8.Bölüm
9. Bölüm
10.Bölüm
11.bölüm
12.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm
19. Bölüm
20 Bölüm
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 27

Bölüm 26

172 9 0
By rbanusu




Dila

Gittiğinden beri bir kere bile aramamıştı. Bende çekirdek ailem hariç arayan kimsenin telefonuna bakmıyordum. Yüreğim beni nereye götürürse oraya gidiyor geziyor ve tozuyordum. Gündüzleri uyuyor geceleri doyasıya yaşıyordum. Alacaydı hayatım bende karanlıkla soluk alır olmuştum. Umursadığım herşey yerle bir olmuş umutlarım solmuştu. Yataktan kalkıp odanın camına doğru ilerledim. Kara bulutlar tüm göğü kaplamış yıldızlar görünmez olmuştu. En sevdiğim hava olmuştu yağmurlar... Hızla üstüme montumu alıp oda anahtarını cebime attığım gibi merdivenlerden inmeye başladım. Tıkılı kaldığım yerden çıkıp rüzgarlı hava ile karşı karşıya kalınca başımı göğe çevirdim. Birkaç damla burnuma düşünce minik bir tebessümle avuçlarımı göğe çevirip kaldırmaya başladım. Yağmur hızını arttırınca avuçlarıma damlayan su tenimi ıslattı. Denize doğru yürümeye başladım yağmur hızını artırırken bende adımlarımı hızlandırdım. Ankara'dan ayrıldıktan sonra aileme Alaz'ın iş için yurtdışında olduğunu belirtmiş ve yazlığa gideceğimi söylemiştim. Annem dinleneceğimi düşündüğü için bir şey söylememiş bende fazla üstelememesi için sesimin neşeli çıkarmak için elimden geleni yapmıştım. Ama içimde o denli acı varken bunu yapabilmek gerçekten çok zordu. Damlalar hızını arttırırken günlerdir doğru dürüst bir şeyler yiyemediğim için bulanan mideme rağmen yürüyüşüme devam ettim. Çimleri geçip toprak yoldan ilerlerken bir anda gök aydınlandı. Ve bir kaç saniye sonra gökgürültüsüyle yer gök inlemişti. Mide bulantım giderek artınca elim istemsizce karnıma giderken bacaklarım ayakta kalma iradesini kaybetti. Dizlerim yere vururken yağmura bulanan toprak kokusu ciğerlerime doldu. Midemde duran elim usul usul toprağa değip diğer elimde yanına alınca midemde ne var ne yoksa çıkarmaya başladım. Öylece düşüp kaldığım çamur birikintisi içinde yavaş yavaş kendime geldiğimde yağmur tüm şiddetiyle yağıyordu. Safra haricinde içimden hiç birşey çıkamamıştı çünkü saatlerdir hiç bir şey yememiştim. Benden giden adamın ardından düştüğüm durum sonrası kalbimi hissedemiyordum. Elim titreyerek yüreğimin üzerine ulaştığında göz yaşlarım yağmura karıştı. Yüzüme ve bedenime damlayan her damla sanki tenimi dağlıyordu. İlk günden beri gidişini kabullenemedim. Beni ardında bırakışı o yaşadığımız geceden sonra benden kopup gidişine inanamıyordum. İnanmadığım halde neden bu kadar acı çekiyordum. Göğsümün ortasında çöreklenen bir yumru vardı, arınamıyordum. Nefes alamıyor aldığımda da yüreğime iğneler batıyor gibi canım acıyordu. Bebeğimiz bizden gittiğinde çok üzülmüştüm. Kötü olan ne varsa bitti derken o geceden sonra paylaştığımız mutluluktan ve tutkudan sonra bu gidiş neyin nesiydi. Sevdiğim adamı gözlerinde yarattığım hayal kırıklığını yok edememiştim. Denemiştim çabalamış ama yapamamıştım. Yatakta sıkıcı tutup bedenlerimizi birbirine mühürlediğimiz o gecedeki gibi beni sıkı sıkıya tutmasını istiyordum. Bedenim ıslanmayla birlikte üşümeye başlamış kollarım titreyerekte olsa kavuşmuştu. Sıkı sıkıya tutunup kendimi sarılarak ısıtmak isterken kulağıma yağmur sesinin arasından bir uğultu gibi sesler gelmeye başladı. Alaz beni bırakıp giderken nasıl hissedememiştim. Benden giderken ne düşünmüştü beni ne hale getireceğini bilmiyor muydu? Neredeydi şimdi? Beni nasıl bırakıp gitmişti. Neredesin Alaz? derken bükülü dizlerim ve bedenim sağ tarafaa doğru yavaş yavaş salınmaya başladı. Gözlerim kapanırken derman kalmayan kollarım düşmeme engel olmak için göğsümden açılıp tutunamamıştı bile toprağa. Başım çimenlere sertçe çarparken tanıdık bir sesin bağırışı çalındı kulaklarıma...

"Ahh Dila şu haline bak nasıl ıslanmışsın. Hadi ayağa kalk"diyen adama çevirdim başımı gülümseyerek elimi kaldırdığımda havalandım. Koyu karanlık, bir girdap gibi beni yavaşça içine çekerken yarı aralık gözlerimi ne tam açabiliyor ne de kapatabiliyordum. Karanlığa teslim olmak istemiyordum direndikçe içimin titremesi daha da artıyor göz yaşlarım birbiri ardına dökülüyordu.

"Seni kaybetmek istemiyorum Alaz"derken dudaklarım onca yağmur damlasına rağmen kurumuş, boğazım ağlayışlarım yüzünden yanıyordu. Cevap gelmeyince direncim daha fazla gözlerimi açıkta tutmama yardımcı olmadı. Kop koyu bir karanlık içine çekildim. Korkuyla bağırmak istedim nefes alamıyor gibi boğazım bir el tarafından sıkılıyor gibi hissedince kapalı gözümden tek bir damla yaş daha aktı...

Aradan ne kadar bir zaman geçti bilmiyorum. Ama bedenim bazı şeyleri ezbere biliyordu bir ömür geçse mecbur bırakılmasına rağmen alışamadığın gerçekler vardı. Bunlardan biride hastanelerin mide bulandırıcı kokularıydı. Gözlerimi açmama da bir şeyleri duymama da gerek yoktu. Bir hastane odasında olduğumu kolumda bağlı olan serumdan anlamıştım. Ne olmuştu ne yaşanmıştı da buradayım diye düşünürken dün gecenin görüntüleri geldi gözlerimin önüne... Yağmur ve yere düşüşüm sonra birinin beni kucaklaması tanıdık ses. Bir anda gözlerimi açıp sağıma ve soluma dönüp yatakta doğrulmaya çalışınca sandalye sesi geldi. Başımı daha da çevirip arkama baktığımda

"Dila yavaş hareket et"diyen Ayaz ile göz göze geldim. O an kapı açılıp Lila'da elinde iki bardak suyla içeri girdi. Beni yatakta gözleri açıp görünce önce hafifçe tebessüm etti sonra hızla elindeki bardakları bıraktığı gibi yatağın yanına doğru yürüdü.

"İyi misin?"diye soran sesi telaşlıydı. Başımı sallarken gözümden bir damla yaşın firar edip yanaklarıma doğru savrulduğunu hissederken Ayaz da diğer tarafıma geçip elime uzandı.

"Sana ne oldu?"der demez sorusuna yanıt vermeden

"O burada mı?"dedim. İkisi önce birbirine bakmış sonra tekrar bakışlarını çevirmeye başladıklarından ellerinden ellerimi çekip hızla kendimi yatağa doğru bıraktım.Yana dönüp iki elimi yanağım altına aldığımda gece gördüğümün Ayaz olduğunu idrak ettim. Karanlık ve bulanık düşüncelerdeyken onun geldiğini sanmıştım. Kavga etmeye kırılıp parçalanmaya bile razıydım. O ama burada olmasına ihtiyacım vardı. Bebeğimizi kaybettiğimiz zaman ki gibi. Ama yoktu gelmemişti gelmediği gibi ne durumda olduğumu da bilmiyordu aynı benim onun ne durumda olduğunu bilmediğim gibi. Bu bilinmezlik içinde yuvarlanıp giderken Lila ve Ayaz devama konuşuyorlar ama ben onları dinlemiyordum. İyi olacaksın birazdan doktor gelecek diyen Ayaz'ın sözleri sonrası hızlı hızlı nefes alarak kolumdaki seruma uzanmak için doğruldum. Sertçe serumu çektiğimde Lila çığlık atarak ellerini uzatıp bana engel olmak istedi. Ama iş işten geçmişti. Kolumdaki bantı yerleştirip kıvırıp yataktan inmek için ayaklarımı aşağıya uzattım.

"Ona bunu ödeteceğim"derken Ayaz'ın desteği ile ayakta durdum. Koluma giren Lila ve Ayaz kapı açılıp doktor odaya girince başlarını kaldırdılar. Doktor hayretle bana bakarken bir kaç adım attı.

"Dila hanım yatakta olmalıydınız"dediği anda

"Gitmem gerek"diye inatla yanıt verdim. Yaşlı doktor elini omzuma uzatarak hafifçe sıktı.

"Hastasınız ve durumunuz biraz hassas susuz ve gıdasız kalmışsınız. Bunlara dikkat etmeniz gerekli. Şimdi lütfen yatağa dönün ben bir hemşire çağırıp serumuzu tekrar taktıracağım. Ve siz bundan böyle kendinize çok dikkat edeceksiniz. Tamam mı?"

"Tamam doktor bey"deyip gerisin geriye yatağa dönerken

"Dila hanım bu arada"deyip cümlesine devam ederken ne söylediğini anlamak için dikkatle yüzüne baktım. Dudaklarından dökülen sözler sonrası ne söyleyeceğimi bilemeden yüzüne bakmaya devam ettim. Bir rüyanın içinde miydim yoksa gerçekliğin kıyısında mıydım emin olamıyordum. Üzerime üşüşen düşüncelerden uyuşmuştum. Doktor gittikten sonra odada Ayaz ve Lila ile yalnız kalmıştım. İkiside suskun bir şekilde bana bakarken tepkimi merak ediyor gibilerdi. Ben ne hissettiğimi bilemeden ikisinin ne düşündüğünü anlamak için yüzlerine dikkat kesildim. İkisinde de aynı benim gibi donmuşlardı. Bir anda odada çalan telefonun sesi bizi kendimize getirdiğinde,

"Ben bir telefona bakayım"diyen Ayaz'ın çıkışından sonra odada Lila ile baş başa kaldım. Mavi gözleriyle dikkatle bana bakarken,

"Eve dön Dila"dedi.

"Niye?"

"Böyle bitmemeli"

"Beni terk edip gitmedi mi?"

"Gitti"dediğinde avuçlarımı havaya kaldırırken hafifçe buruk bir tebessümle yüzüne baktım. Söylenecek sözler bitmişti aynı cevapların bittiği gibi. Yatağa oturup sırtımı yastıklara dayadığımda bir hemşire odaya grip serumumu tekrar koluma taktı. Ayaz telefonunu bitirip odaya döndüğünde Lila'ya bir şeyler söyledi. Onları duyamayacak bir boyuttaydım bacaklarımı kendime çektim. Dizlerime sarılıp yanaklarımı diz kapaklarıma dayadığımda gözlerimi kapadım. O geceye gittim ilk defa seviştiğimiz gece de sadece bir kere birlikte olmamıştık.

Tuvalete gitmek için yataktan kalktığımda arkamdan gelip duşa kabinin kapısını açtı. Ellerimi yıkarken aynada bakışlarımız karşılaştı. Tutkuyla kısılmış grilikleri ile bakarken musluğu kapatıp arkama döndüm. Bir adım mesafemizi ne zaman kapatıp bileğimden tutup beni çektiğini fark edemeden kendimi duşun içinde buldum. Kapı arkamızdan kapanırken çekingenlikle irkilip ona doğru döndüm. Bana doğru yaklaşarak tam dibimde durdu. Hissetmemem mümkün değildi ikimiz bu şekilde küçücük duştayken alev alen yanardık. Suyu açmak için uzanırken başı o denli yüzüme yaklaşmıştı ki erkeksi kokusunu duymamak imkansızdı. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadığımda su damlaları yavaşça saçlarıma dökülmeye başladı. Başımı yana eğip suyun boynuma akmasına izin verirken fayanslara dayanan ellerinin sesleri ile gözlerimi açtım. Tutku ve ihtiras etrafımızı sardı. Çıplak bedenlerimiz beni utançla kıvrandırırken ellerimi bedenime sarma ihtiyacıyla kaldırırken hamlemi bertaraf ederek kendi elleriyle soğuk fayanslara dayadı. Dudaklarımdan titrek bir nefes kaçarken boynuma uzanıp beni kendine çekti. Dudakları dudaklarıma dolanırken sakince alt dudağımı emmeye başladı. Üstümüzden akıp bedenlerimizi saran ılık su bizi daha da sırılsıklam yaparken elleri belime kayarak oradan kalçalarıma indi. Tenimi nazikçe okşarken beni tarumar ediyordu. Yanıyordum hem de diri diri. Derin nefesimde gözlerime dikkatle baktı. Sormak istediklerim vardı almak istediğim cevaplarım vardı. Sustum ben sustukça o konuştu. Elleri her yerimde gezinirken belimden tırmanıp göğsümü kavradı. Avucunu dolduran göğsümü sıkışı ile acıyla inlerken o istekle dudaklarıma abandı. Ateş gibi kavrulan ağzımın içinden dilini yavaşça koparıp önce boynuma sert bir baskı uygulamış sonra yavaş yavaş omuzlarıma doğru yol almıştı. Ufak ısırıklarla canımı yakarken belime sıkıca sarılıp beni kucakladığı gibi sırtımı fayanslara dayadı. Bacaklarımı beline dolarken tırnaklarım omuzlarına gömüldü. Boynuna sarıldığımda bende ona dokunmak ve tenini tatmak istiyordum. Boynuna gömdüğüm dudaklarım omuzlarına doğru ilerlerken kasıldı. Erkeksi sesi ile banyoyu doldururken kendini içime itti. Beklemediğim bu itiş tüm uzuvlarımı titretirken gözlerim kapandı.

"Gözlerin açık kalsın"sözleri ile zorlanarakta olsa gözlerimi açtığımda ihtirastan koyulaşmış gözleri ile bana bakan adamla göz göze geldim Burunlarımızı birbirine sürttükten sonra dudaklarıma uzanmış ve büyük bir açlıkla beni öpmeye başlamıştı. Her içimde geliş gidişi ayrı bir haz verirken yorgunluktan bedenim kendini yavaş yavaş ona doğru bırakmaya başladı. Bunu fark eden Alaz belime sardığı ayaklarımı açarak yere indirdikten sonra tekrar içime doğru bir hamle yaptı. Derman kalmayan ruhuma birde bedenim eklenince hareket bile edememeye başlamıştım. Boynuna kollarımı sıkı sıkıya sarıp yaslandığımda son bir darbe daha vurup derin bir nefes aldı. Hızlanmış solukları ile omzuma yaslanıp ufak bir öpücük kondurduktan sonra suyu kapatıp beni kucakladı. Havalanan bedenim iyice pelteleşince göğsüne sığınıp gözlerimi kapadım. Beni yatağın kenarına bırakıp banyodan getirdiği havlu ile kuruladıktan sonra alnıma bir öpücük kondurdu. Geriye çekildiğinde gözleride geri çekilmiş gibiydi. O an içim buz gibi oldu. Sesimin titremesine aldırmadan,

"Bu gecenin her anında gri gözlerinle beni benden aldın. Ama bir şeyler saklıyorsun gibi hissediyorum doğru mu?"dediğimde hiç yanıt vermedi.

Bu his neydi yada nereden gelmişti bunca yaşanan andan sonra ama bir şeyler eksik yada yanlıştı. Gözlerim korkuyla dolarken gözlerindeki temasımı kesip yaana dönüp yatağa avuçlarımı dayadım. Dizlerimden destek alarak yastığa doğru giderken bir kaç damla yaş çarşaflara döküldü. Camlara dönük yatıp avucumu yanağımın altına aldığımda yatağa oturdu. Başının yastıklara değdiğini hissettiğimde içimde,

"Gidecek misin?"diye tüm cesaretimi toplayarak sordum. Yanıt vermedi vermediği gibi yaşadığımız onca şeyden sonra o denli tepkisiz kalmıştıki içim buz tuttu. Gözlerim geceye kapanırken bir umudumuz olması için sessizce dua ettim.

O duam hiç bitmemişti. Serum bitince Lila üstüme giyinecek bir şeyler getirdi. Ayaz tüm prosedürleri hallettikten sonra odaya geri geldiğinde,

"Hadi Dila artık gidelim"dedi. Yataktan kalkıp Lila'nın koluna girdiğimde Ayaz'da destek olmak için diğer koluma girmişti. Kendime acıdım en çokta şu anda... Ve bir söz verdim artık asla kendime acımayacaktım.

Lütfen yıldıza ⭐️ dokunmayı unutmayın...

Continue Reading

You'll Also Like

370K 28.7K 40
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
4.8K 193 42
Belkide geçmiş dediğimiz şey hatırlanmaması gerekenlerden ibarettir... Herkesin geçmişi hatırlanacak kadar iyi değildir. Herkes bu kadar şanslı değil...
Kayıp Parça By Rabikce

General Fiction

112K 9K 16
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...
2.6K 144 37
Genç kız üzgündü bıkmış yorulmuş yıpranmıştı hayatı son 1yil içinde bi daha düzelemeyecekti ama canından çok sevdiği dostu vardı o yardim ederdi zat...