ATEŞİN KALBİ

By tugbamiyyy

3K 202 25

Bazı tesadüfler mucizelere neden olur ve o mucizeler hayatımızın dönüm noktası olabilir. Eda için de öyle. Bi... More

BAŞLANGIÇ
BÖLÜM-1
BÖLÜM-2
BÖLÜM-3
BÖLÜM-4
BÖLÜM-5
BÖLÜM-6
BÖLÜM-7
BÖLÜM-8
BÖLÜM-9
BÖLÜM-10
BÖLÜM-11
BÖLÜM-12
BÖLÜM-13
BÖLÜM-15
Açıklama
BÖLÜM-16

SEZON FİNALİ

84 10 1
By tugbamiyyy

Canlarım öncelikle merhaba❤ Ateşin Kalbi için sezon finali olma zamanı geldi. Bir süre ara vermek iyi gelecek diye düşündüm. Umarım geri döndüğümde kocaman bir aileyle karşılaşırım. Ne zaman geri döneceğimi bilmiyorum. Bir bakmışsınız 2 hafta sonra burada buluşuruz tekrardan. Sizleri seviyorum. Bölüme yorum yapıp oylarsanız sevinirim❤

"Na-...Nasıl Eda'ya her şeyi anlatacak?! Bir adama sahip çıkamadın mı Serkay!" Her şey mahvolmak üzereydi. Ben Eda'ya her şeyi anlatacaktım. Bunu benden duyması lazımdı. Eğer Barış'tan duyarsa onu asla geri döndüremezdim.

"Yeni kendime geldim, vurmasıyla bayılmışım Miran! Lütfen çabuk konağa geç, Eda öğrenmeden engelle onu!" Ne bitmek bilmeyen geceydi böyle.

"Tamam Serkay, sana bizim adamları yolluyorum. Onlar seni konağa getirir." Telefonu kapatmayla arabayı koştum, dedem de peşimden geliyordu.

"Noldu Miran, kötü bir şey mi var?"

"Her şey mahvolacak dede, her şey..." Hemen arabaya bindik. Son hız arabayı sürmeye başladım. Yüzleşmeye hazırdım onunla. Her ne olursa olsun onu asla bırakmayacaktım...

***

Konağın önüne geldiğimiz de hızlıca arabadan indik. Arabada korumalardan birini arayıp Serkay'ı getirmesini istemiştim. Benden önce gelmişlerdi.

Dedem de arabadan indiğinde babaannemin bağırışını duydum içeriden. "Kızım nolur bırak o silahı, elinden bir kaza çıkacak!" O an dedemle birbirimize baktık. Hızlıca içeri girdik. İçeriyi girdiğimiz de gördüğüm manzara karşısında öylece kalakaldım.

Eda perişan olmuş bir haldeydi. Saçı başı dağılmış, ağlamaktan bitap düşmüştü. Elindeki silahın ucu Barış'a doğrulmuştu. Gözüme bir anda Serkay ilişti. Yüzü kanlar içindeydi. Şerefsiz Barış onu ne hale getirmiş.

Eda beni görünce gülümsemeye başladı. Silahı bu kez bana doğrulttu.

"Oooo Miran Bey, aa pardon Ateş Bey'de teşrif etti sonunda. Nerede kaldınız, gözümüz yollarda kaldı?!" Sinirleri bozulduğu belliydi. Onu nasıl sakinleştireceğimi bilmiyordum.

"Eda o silahını bana ver. Bir kaza çıkacak bak!"

"Emir vermeye ne kadar çok seviyorsun. "Eda benimle gel Mardin'e gidiyoruz." " Eda silahı ver"" Eda o kitaba dokunma." Sen kimsin ya! Ben nasıl bir şeyin içindeyim?! Ailenin katilinin kızını neden korudun Miran Yaman söylesene!" Her an bayılacak gibi bir hali vardı. Bir adım attığım anda silahı kendi başına dayadı.

"Edaaa bırak o silahı!! Bak zarar vereceksin kendine, yapma lütfen!"

"Çok mu önemsiyorsun beni? Öldürmek istediğin kızı çok mu önemsiyorsun?" Barış bir anda kahkaha attı. Bir adım attı ve Eda'ya yaklaştı. "Ah Eda, sen de bu kadar saf olma. Seni hiç tanımayan birinin seni önemseyeceğini mi düşündün? Herkes ben miyim ki seni o kadar iyi tanısın?"

"Sen sus lan!! Tek kelime dahi edersen sana yemin olsun ki gözümü kırpmadan seni şurada öldürürüm." Bunu yapabileceğimi iyi biliyordu. O yüzden sustu. Tekrar Eda'ya döndüm. Ona yaklaşmaya çalıştığımda geri adım attı. Kendine zarar vermesinden korktuğumdan daha fazla üzerine gitmedim .

"Eda ben 8 senedir seni takip ediyorum, evet. Ama bir kere bile seni öldürmeyi düşünmedim. Çünkü aklımda oturmayan şeyler vardı. Ben senin babanın katil olmama ihtimalini bile düşündüm. Baban katil olmuş olsa bile, bu hikâyede benim nasıl suçum yoksa senin de suçun yok. Bunun hep bilincindeydim. Tam karşına çıkacakken annenin olayı oldu. Senin çaresizliğini gördüm. Seni korumak istedim her şeyden, herkesten."  Dediklerime inanmamış bir şekilde kafasını salladı.

"Beni o yangından neden kurtardın? Öldürmen için önüne böyle bir imkan gelmişken... Yoksa se-..."

"Hayır Eda, ben sana asla öyle bir şey yapmadım. O yangını ben çıkarmadım. Sana yemin ederim ben yapmadım!"

"Eda annem yaptı, dolaylı olsa da Ateş yapmış oldu. Sen o güzel kafanı yormadan ben söyleyeyim." Barış'ın bu davranışı bardağı taşıran son damla olmuştu. Onun yanına gittim ve sertçe bir yumruk attım. Olduğu yere yığıldı. Babaannemin feryadı konağı inletiyordu. Dedem ise öylece tepkisiz duruyordu.

"Serkay silahını ver!" Serkay anlamamış bir şekilde bana bakıyordu.

"Silahını ver dedim anlamıyor musun lan!" Serkay belinden çıkardığı silahı bana verdi. Aldığım silahı Barış'ın kafasına dayadım. Eda elindeki silahı kendi kafasına doğrultmuş öylece duruyordu. Onun bu hali canımı acıtırken Barış'ın canı umurumda değildi şuan.

"Seni şurada öldürsem sence arkama dönüp bakar mıyım?! Sence bu ilk cinayetim mi olur?!! Yapmadığım bir şey mi Barış Altuğ!!!" Korku dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Anneni alıp buradan siktir olup gideceksin anladın mı?!! Bu saatten sonra benim hayatımda ne Barış ne de Ceyda diye biri var. Anladın mı lan?!!" Silahı belime yerleştirip ondan uzaklaştığımda tek bir cümle söyleyip bütün benliğimi öfkeyle bertaraf etmişti.

"Bir oruspu için aileni siliyorsun öyle mi?!" Ani bir hareketle belimden silahı çıkarıp kasığına atış ettim. Bu onu öldürmezdi ama canını yeterince yakardı. Babaannem koşarak Barış'ın yanına gitti. Bağırışı konağı inletiyordu. O kanlar içinde yatıyordu ama bilinci yerindeydi. Hala gülüyordu karşımda. Resmen manyağın tekiydi pislik herif.

"Bilincini kaybedene kadar ambulans çağıran bir kişi dahi görürsem ona da hiç acımam haberiniz olsun!" Konağın çalışanları camdan izliyorlardı, korkudan dışarı çıkamadıkları için. Bu sözüm onlaraydı. Evin kahyasına baktığımda beni kafasıyla onayladı.

Eda'ya tekrar döndüğümde bana bir adım attı ve gözlerimin içine baktı. Elindeki silahı almaya çalışsam ona zarar vermekten korkuyordum.

"Biliyor musun ben senin merhametini sevmiştim. Benim için yaptığın her şeyde diyordum ki ben ne iyilik yaptım da benim karşıma böyle güzel kalpli biri çıktı. Annem öldü, sen vardın yanımda. O yangının içine düştüm ben, sen kurtardın beni. Hastanede gözümü açtım, annem diye bir umut döndüğümde yanımda olan sendin. Bunca yaşanan şeye rağmen hiç mi vicdanın sızlamadı? Yanında ağlarken hiç mi canın acımadı? Senin bana bunu yapmaya ne hakkın vardı?"

Söylediği her cümle kalbime bir hançer gibi saplanıyordu. Canım en son annem ve babam öldüğünde bu kadar acımıştı. Ağlamaya başlamıştım. Tıpkı bir çocuk gibi... Önünde olduğum yere öylece çöktüm.

"Öldür beni. O silah senin başında durmayı hak etmiyor. O namluyu bana doğrult yalvarırım Eda..." O da benimle birlikte yere çöktü. " Sonumuzun böyle olacağını bilmiyor muydun?" Cevap veremedim. Ağlamaya devam ediyordum. Silahı yavaşça yere bıraktı. Yüzümü avuçları arasına almıştı. O da ağlıyordu.

"Bizim sonumuzu sen yazdın Ateş. Beni sen yaktın, sen kül ettin. Kalbime koyduğun o umudu kalbimi kanata kanata geri çıkardın. Keşke öldürseydin beni. Sana olan sevgim kalsaydı geride. En azından ölürken bana gerçekten değer veren biri olduğunu bilerek ölseydim. Sen beni kimsesiz bıraktın. Bu beni son görüşün. Bir daha asla karşılaşmayacağız. Karşıma çıkmayacaksın. Peşimden gelmeyeceksin." Yapamazdım, onsuz olamazdım.

"Hayır Eda, bırakm-.." Alnıma ufak bir öpücük kondurdu. Ayağa kalktı. " Sakın peşimden gelmeyin! Eğer bir kişiyi dahi peşimde görürsem annemin üzerine yemin ederim ki kendimi öldürürüm." Gözlerimi sımsıkı kapattım. Kâbus olmasını istedim. Bu an hiç yaşanmamış olsun istedim ama her şey gerçekti.

Eda kapıya yöneldi. Oturduğum yerden kalkamadım, o gücü kendimde bulamadım. Olduğum yerden ona bakıp geri dönmesini bekledim.

"Eda..." Duraksadı ve bana baktı.

"Gitme..." Hiçbir tepki vermeden kapıdan çıkıp gitti. Bense arkasından öylece bakakaldım.

**

"Miran kalk kardeşim hadi, içeri geçelim." Serkay'ın sesiyle kendime geldim. Ne zamandır burada duruyordum bilmiyordum. Boş gözlerle ona baktım.

"Saatlerdir yerde öylece oturuyorsun, hasta olacaksın bak. Sonra bir de seninle mi uğraşayım?" Serkay hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. "Gitti..."

"Beni bıraktı gitti Serkay!" O da yere çöktü. Elini omzuma koydu. "Bu da geçecek. Sen neler atlattın? Bunu da atlatırsın."

"Eda buraları bilmez ki, gece gece korkar hem dışarda tek başına. Beni bekler o şimdi, gelme dedi ama bekler beni..." Hızlıca ayağa kalktım. Kapıya yöneldiğim sırada Serkay kolumdan tuttu. "Yapma bunu kendine. Eda'nın dediğini duydun. Ona zaman ver. Aradan biraz zaman geçsin söz onunla konuşman için elimden ne geliyorsa yapacağım."

"Söz mü?" Bir umut bekliyordum artık, her şeyden herkesten. Ağlıyordum, gözümün yaşı hiç dinmemişti.

"Söz kardeşim. Hatırlıyor musun beni o bataklıktan kurtardığında bana ne dediğini?" Serkay da benimle birlikte ağlamaya başlamıştı.

Serkay ile tanıştığımda başı büyük beladaydı. Onu kurtarmak için ben de o belanın içine atmıştım kendimi. Birlikte çıkmıştık o bataklıktan. Onu vurulmak üzereyken kurtarmıştım. "Seni ne olursa olsun yalnız bırakmayacağım. Hangi hatayı yaparsan yap hep senin yanında olacağım." Demiştim ona.

"Ben de her zaman senin yanında olacağım. O sözü şimdi sana ben söylüyorum. Hadi kalk içeri geçelim." Tamam anlamında kafamı salladım. Ayağa kalktığımda yerdeki kanı gördüm. Ne yaptığım yeni aklıma gelmişti.

"Şerefsiz pisliğe noldu?"

"Bilincini kaybedince hastaneye götürdüler. Dedenle babaannen de onla birlikte gittiler. Durumu stabilmiş."

"Kötüye bir şey olmaz diye boşuna dememişler." Konağa girdiğimde Serkay da kendi odasına çıktı. Ben de kendi odama girdiğim sırada bir anda duraksadım. Eda'nın kokusuydu bu. Odaya sinmişti kokusu. Bu kokuyu bu odadan çıktığımda bir daha hissedemeyecektim. Tekrar gözlerim yaşardı ama ağlayacak dermanım yoktu.

Yatağın üstüne oturdum. Eda'nın hırkası yatağın üstünde duruyordu. Elime aldım ve hırkayı burnuma götürdüm, kokusunu içime çektim. Resmen bu kokuya zaafım vardı...

Bu odada daha fazla durmak istemiyordum. Elimde hırka, hızlıca konaktan çıktım. Arabayı çalıştırıp nereye gittiğimi bilmeden gaza yüklendim. Sanki hız yaptıkça kendime olan nefretim, öfkem bir nebze olsun azalıyordu. O sırada telefonum çaldı, arayan Eda'ydı. Hemen arabayı kenara çektim. Heyecanla telefonu açtım.

"Eda nerdesin, lütfen bana nerede olduğumu söyle."

"Aaaa sevgili kardeşim, ben aradığım zaman hiç böyle heyecanlı açmıyorsun telefonu. Cık cık cık hiç yakıştıramadım." Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Ablam yapmaması gereken en son şeyi yapmıştı.

"Ceyda Eda nerede, benim sabrımı sınama."

"Ceyda demek, ablana noldu?"

"Onu sen öldürdün, söylediğin yalanlarla onu sen öldürdün!!" Bir anda gülmeye başladı.

"Sen de benim oğlumu öldürmeye çalıştın, ödeştik bence ne dersin?" Onun cidden tedavi olması gerekiyordu. Yıllardır ben bunu nasıl fark edememiştim?

"Senin oğlun yaptığı şeylerin cezasını çekti Ceyda."

"O zaman sıra Eda'da. Gül gibi kız gençliğin baharında ölüp gidecek. Sorun ne biliyor musun kardeşim? Eda'nın ölme sebebi sensin. Eğer Barış'a dokunmasaydın onun ölmesi bu kadar erken olmazdı. Aşkınızı biraz daha yaşamış olurdunuz. Çok acıklı bir son olacak sizin için." Ellerim buz kesmişti resmen. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ona zarar verebilirdi. Ne olursa olsun onu sakinleştirmem lazımdı.

"Abla nerdesin söyle, yanına geleyim. Oturup konuşalım. Lütfen sakin ol."

"O iş geçti Ateş Yaman. Şimdi size bir kıyak geçeceğim. Malum ben sizin kadar insafsız değilim. Al telefonu, sakın yanlış bir şey yapma sonuçta ölürken acı çekmeni istemeyiz değil mi?" Etrafta sessizlik oldu. Gözlerimi sıkıca yumdum.

"Mi-...Miran." Onun sesiyle gözlerimi açtım.

"Eda iyi misin, sana zarar verdi mi?"

"Hayır vermedi." "Hadi ama son 1 dakikanız kaldı. Zamanınızı güzel kullanın."

"Seni bulacağım Eda. Sana bir şey olmayacak." İkimiz de ağlıyorduk. Arabadan indim sanki nefes alamıyordum. Gün çoktan doğmuştu ama içimin karanlığı beni boğuyordu.

"Beni dinle. Eğer bana bir şey ol-..."

"Hayır hayır hayır!! Sana asla bir şey olmayacak."

"Mardin'e gelirken evdeki çalışanlara izin vermişsin. Evin anahtarını bana vermişlerdi. Anahtarı kapının önündeki saksının altına koydum." Bağıra bağıra ağlıyordum, anlıyordum veda ediyordu bana...

"Bahçede saksılara gül diktim. Onl-.. Onları sulamayı unutma tamam mı?" Ağlamaktan konuşamıyordu.

"Miran sen-...."

"Süre bittiiiiii. Çok duygulandım ama işte kader naparsın?"

"Hayır abla yalvararım yapma. Ona zarar ve-...." Silah sesiyle etrafta sessizlik oldu. Öylece olduğum yerde kalmıştım.

"Ben de seni seviyorum meleğim..."

Continue Reading

You'll Also Like

48.2K 4.1K 34
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...
295K 10K 43
"bir daha bu sokaktan geçmeyeceksin demedim mi lan"...... genç adam deliye dönmüştü. uyarmasına rağmen bu sokatan geçmişti. ...
67K 4.2K 24
Beni özlediğinde yıldızlara bak.
2.6M 86K 42
Sizden bir bebek isteniyor... Hem de 12 yaş sizden büyük bir adamdan... Cevabınız her ne olursa olsun hayatınız yokuşa hızlı adımlarla düşmeğe başla...