BÖLÜM-12

55 7 1
                                    

Eda ve Barış nerden tanışıyorlardı? Bu soru aklımı karıştırırken Serkay lafa girdi. "Siz nerden tanışıyorsunuz?" Barış, Serkay'ın sorduğu soruyu umursamadı ve bir anda Eda'ya sarıldı.

Ona gözlerimin önünde dokundu. Ben kesin halüsinasyon görüyordum. Bu gerçek olamazdı. Benim bile dokunmaya kıyamadığım Eda'ya karşımda sımsıkı sarılmış duruyordu. Daha fazla duramazdım. Eda'yı kolundan çekip yanıma aldım. 

"Bu samimiyet nerden geliyor Barış, nerden tanışıyorsunuz siz?" Alaylı bir şekilde gülümsemeye devam etti. Barış beni hiç sevmezdi, hep soğuk dururdu. Dayısı olmama rağmen aramızda çok yaş yoktu. Benden 2 yaş küçüktü. Ben onunla iyi anlaşmak için her zaman çabalarken o hep aksine ters davranırdı. İçinde bana karşı bilmediğim bir nefret vardı sanki...

"Sakin ol Miran Yamaan. Biz Edayla aynı üniversitedeyiz. Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Burada görmeyi beklemiyordum, hele ki senin yanında." Bakışlarını tekrar Eda'ya döndürdü. Eda ters bir şekilde Barış'a bakıyordu.

"Eda bir sorun mu var?" Kafasını yavaşça bana döndürdü. Gözleri buğulanmıştı. Ne hissettiğini anlayamıyordum.

"Hayır sadece onu gördüğüme çok şaşırdım. Sen onu nerden tanıyorsun?"

"Ceyda ablamın oğlu." Şaşırmış bir şekilde bana baktı.

"Barış sen İstanbul'da okuyordun da bizim bundan neden haberimiz olmadı, Ceyda abla da bir şey demedi." dedi Serkay. Aklımdaki soruları benim yerime soruyordu sağolsun.

"Aaa Serkay, sevgili dayıcığım beni arayıp sorsaydı öğrenirdi nerede olduğumu, ne yaptığımı. Malum o kadar çok işi var ki yeğeniyle ilgilenecek zaman bulamamıştır ." İğneleyici konuşması beni aşırı sinirlendirmişti, tam bir şey söyleyeceğim sırada babaannem söze girdi.

"Miranım misafirimiz kim tanıştırmayacak mısın?" Onun, annemle babamın katilinin kızı olduğunu öğrenseler neler olacağını düşünmek istemiyordum. Ne diye tanıtacağımı da bilmiyordum. Bizimkilerin kültüründe kız arkadaş muhabbeti yoktu. Arkadaşım deseydim konağa sokmazlardı. Normalde Eda'yı alıp otele geçmeyi planlamıştım ama yolda gördüğüm mesajdan sonra gözüm dönmüştü resmen. Mantıklı düşünememiştim. 

"Tanıştırayım Eda Yaman, eşim." Eda bir anda şaşkınlıkla bana döndü. Ortaya attığım yalan başıma ne kadar büyük bela açacak bilmiyordum ama başka şansım yoktu. Eda'yı konağa sokmamın tek yolu buydu. Serkay mırıldanarak "Ne..." dedi.

"Sen ne dersin oğlum? Ne zaman evlendin!" Babaannem şaşkınlıkla bana bakıyordu. Barış'ın boynundaki damarlar belirginleşmişti. Neye bu kadar sinirlendiğini anlamıyordum. 

"Bir anda oldu her şey babaanne. Hayatıma girdi ve beni öyle çok değiştirdi ki, onsuz bir saniye bile geçirmek istemedim. Biz de evlendik." Serkay ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Eda'nın elini tuttum ve onun gözlerinin içine baktım.

"Miran Yaman sevdalandı babaanne. O kadar güzel bir kalbe ait ki onun sevgisinden kalbinden mahrum olmak istemedim." O sırada dedem merdivenlerden indi ve yanımıza geldi. Konuştuklarımızı duymuş olmalıydı. Karşımda öylece duruyordu. 

"Demek evlendin. Hem de bizden habersiz."

"Böyle olması gerekti dede. Ayrıca haberiniz olsa da nikaha gelemezdiniz. Malum İstanbul'a ayak basmamaya yemin etmiştiniz." Annem ve babam öldükten sonra ne dedem ne de babannem İstanbul'a hiç gelmemişti. En son geldiklerinde annem ve babam ölmüştü...

Dedem öfkeyle Eda'ya bakıyordu. Eda elini elimden çekmeye çalışıyordu ama izin vermedim. Dedemin Eda'ya bir şey söyleyeceğini fark ettiğimde lafa girdim.

ATEŞİN KALBİWhere stories live. Discover now