Küçük Sevgilim/ TEXTİNG

By _MissLala_

1.2M 88.5K 68.9K

Benim küçük sevgilim, sen bana neler yaptın.. More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.6
6.7
6.8
6.9
~FİNAL~

6.5

9.9K 969 990
By _MissLala_

Bu bölüme binden aşağı yorum gelirse sizi dava ederim.

Keyifli okumalar❤ :)))

"Hâlâ sinirlerim tepemde."

Elimdeki kartı aynalı komodine koyup bileğimdeki tokayla nemli saçlarımı gelişigüzel topladım.

"Artık sakin mi olsan?"

Sinir dolu bakışlarımı Umut'a çevirdiğimde dudaklarını birbirine bastırıp ellerini havaya kaldırdı. "Tersin pismiş bu arada, sinirlenince yavru bir kangal gibi hırçın oluyorsun."

Yatağın üzerine otururken ona göz devirmiştim.

Ettiğimiz kavga kadın ve kocasının otelden çıkış yapmasıyla son bulmuştu. Olay tamamiyle yanlış anlaşılmaydı, bize verilen oda aslında o çifte verilecekti fakat sistemdeki yanlışlık dolayısıyla bize denk gelmişti. Adamın bizim odanın kartına sahip olması da bu yüzdendi. Kart hem onlara, hem de bize verilmişti. İşler bir hâyli karışıktı ama sonuç olarak çözülmüştü. Kadın da gitmeden önce benden özür dilemişti. Yani, biraz hırpalandığı için dilemek zorunda kalmıştı.

"Ben duşa giriyorum."

Umut'a başımı sallayıp komodinin üzerindeki telefonumu alarak yatağa tekrar uzandım. Günün yorgunluğunu şimdi daha net hissediyordum. Kızlarla Whatsapp'ta durumun dedikodusunu yaparken kapanan gözlerim banyonun kapısının açılma sesiyle aralanmıştı. Umut'un elindeki havluyla saçını kurulayan görüntüsü görüş açıma girdi. Altında siyah şortu vardı ama üzerinde bir şey yoktu. Telefonumu komodinin üzerine koyarak derin bir nefes aldım.

"Tişört giy artık Allah için," dedim göz devirerek. Can sağlığım için bunu yapması gerekiyordu.

Havluyu koltuğun üzerine bırakıp yanıma geldi. "Ama çok sıcak."

"Bana da çok sıcak, ben tişörtümü çıkarıyor muyum?"

"Çıkarabilirsin bebeğim." dedi sırıtarak. "Hoşuma gider."

Göz devirip yana doğru kaydığımda yanıma uzandı ve kafasını göğüsüme yaslayıp boynumu öptü. "Sakinleştin mi?"

Başımı onaylarcasına sallarken elimi nemli saçlarında gezdiriyordum. Çeneme vuran nefesi uykumu daha da getirmişti.

"Bu gece tercihler açıklanacak."

Mırıldanarak konuşmasıyla kalbimin hızlandığını hissettim. O söyleyene kadar aklımdan tamamen çıkmıştı ve zar zor zapt ettiğim stresim tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Puanım beklediğimden çok daha iyiydi, tercihlerimi ona göre yapmıştım. İstediğim üniversiteye yerleşeceğimden neredeyse emin gibiydim ama yine de gerginliğimi atamıyordum.

"Hıhım," dedim gülerek. "Doktor kocası olmaya hazır mısın?"

Güldü. "Çok hazırım."

Komodinin üzerine bıraktığım telefonum çalmaya başladığında ekrana bakmasam da kimin aradığını tahmin edebiliyordum. Umut, elini geriye doğru atıp telefonumu aldı ve bana uzattı. "Babanın psişik güçleri var, buna eminim."

Aramayı yanıtlamadan önce Umut'tan uzaklaşmaya çalıştım fakat buna izin vermediği gibi belimdeki kollarını iyice sıkılaştırmış ve yüzünü boynuma saklamıştı. Pes edip telefonu açtım ve kulağıma koydum.

"Efendim babacığım?"

"Güzel kızım ne yapıyorsunuz?"

"İyiyiz, sahilden geldik şimdi. Dinleniyoruz. Siz ne yapıyorsunuz?"

Umut bu kadar yakınımdayken babamla konuşmam çok zordu. Kafamı geri çekip kendime alan yaratmaya çalıştığımda tekrar bana doğru yaklaşıp dudaklarını boynuma sürttü.

"İyiyiz biz de, oturuyoruz İnci ablanla. Merak ettik sizi. Nasıl geçiyor tatiliniz?"

"Güzel geçiyor," dedim zar zor. Konuşmam gittikçe zorlanıyordu. Bu hâlimin onu keyiflendirmesini sırıtmasından anlayabiliyordum. Belimi saran kolunu geri çekerken tişörtüm de koluyla birlikte yukarı doğru sıyrıldı. Sol elini sağ tarafımdaki boşluğa koymadan önce karnımda gezdirmişti.

Yataktaki elinden destek alarak üzerime eğildi. Boynumda olan dudaklarını önce çenemde gezdirdi uzun bir süre, daha sonra dudaklarıma yönelecekken durdu. Nefesi yüzüme çarpıyordu.

Babam, "Yok bir yaramazlık değil mi?" diye sorduğunda konuşma gibi bir yetimin olduğunu unutmuştum. "Hıhım," dedim boğazımın gerisinden gelen bir sesle. Dudaklarımı kıpırdatıp "Yok." dediğimde dudaklarım, onun dudaklarına değmişti. Konuşmayı kestiğimde dudaklarımızın arasındaki mesafeyi sıfıra indirip beni öpmeye başladı.

Bu telefon konuşması biraz daha devam ederse beni otelin az ilerisindeki hastaneye kaldırabilirlerdi.

"Elçin'i aradık ama açmadı, yanındaysa verir misin onun da sesini duyalım."

Vücudumu saran telaşla birlikte yanlışlıkla Umut'un alt dudağını ısırmıştım. Dudaklarımızı ayırıp Umut'u üzerimden attım ve ayağa kalktım. "Baba Elçin duşta şuan, çıkınca arar o sizi olur mu?"

Bu kadar da hızlı yalan söylenmez be Deren.

"Tamam kızım, dikkat edin kendinize. Selam söyle herkese. Görüşürüz."

"Söylerim, görüşürüz babacığım."

Telefonu kapatıp derin bir nefes alarak biraz soluklandım. Babamla yaşadığım en stresli telefon konuşması olabilirdi bu.

"Ne oldu bebeğim?"

Umut, dirsiğini yatağa yaslayıp sırıtarak bana bakarken kenardaki yastığı alıp suratına fırlattım. "Bir de soruyor musun? Babamla konuşuyorum, babamla!"

"Sevgilim sakinleşirsin belki diye.."

"Sus." dedim yastığımı alıp yatağa geri yatarken.

"Devam etmedim diye mi kızdın yoks-"

Sinirli bakışlarımı ona çevirdiğimde kahkaha atmıştı. Ona göz devirip arkamı döndüm. "Uyu hadi."

"Ama sarılmadan uyuyamam ki." dedi beni kendine doğru döndürürken.

"Sanki yirmi üç yıl boyunca hep bana sarılıp uydun Umut."

Omuz silkti. "Açığı kapatmam lazım.."

~~~

Aynanın karşısına geçip küpelerimi taktığımda akşam yemeği için hazırdım. Yaklaşık bir saat önce karnımızın açlığıyla uyanmış ve yemeğe gitmek için diğerleriyle haberleşmiştik. Kendime aynada son bir kez bakıp küçük çantamı omzuma astığımda Umut saçlarını düzelterek banyodan çıktı.

"Kız ne güzel olmuşşun öyle sen."

Beni baştan aşağı süzüp gülümseyerek konuştuğunda elimi belime koyup poz verir gibi yaptım. Gülmesi artarken yanıma gelip alnımdan öptü. "Yerim seni."

"Bizimkiler çıkıyormuş," dedim at kuyruğu olan saçımı düzeltirken. Koltuğun üzerindeki telefonunu alıp cebine attıktan sonra yanıma geldi ve elimi tuttu. "Çıkalım biz de o zaman."

Kapıya doğru ilerlediğimizde duraksamış ve sırıtarak ikimizin üzerine bakmıştı. "Annem biz küçükken her bayramda bizi Alina'yla uyumlu giydirirdi, kendimi bayramda gibi hissettim."

Üzerimdeki krem rengi askılı crop ve açık mavi şort eteğime baktıktan sonra onun üzerindeki krem rengi keten pantolona ve yazlık beyaz gömleğe baktım. Birbirimize ne giyeceğimizi söylemeden uyumlu giyinmek ilişkimizi bir adım öteye taşıdığını hissetmiştim.

Kapıyı açıp odadan çıktığımızda diğerleri de yavaş yavaş çıkıyordu.

"Ne kadar yakışıklı olduğum hakkında yorumda bulunun hemen."

Barkın ellerini iki yana açarak etrafında döndüğünde Buğra göz devirdi.

"Her an birini dolandıracak gibisin."

"Sakın pezevenk gömleğim hakkında tek bir kelime etme," diyerek parmağını ona salladığında gülmüştük. Hep birlikte asansöre bindiğimizde Elçin'e döndüm.

"Babamı aradın mı?"

Başını salladı. "Aradım aradım. Adama tek ayak üstüne kırk tane yalan salladım, inşallah bunlar öbür tarafta çıkmaz. 

"İnşallah," dedim gülerek. Otelden çıkıp Çağla'nın önceden araştırarak bulduğu, çok da uzak olmayan bir mekana gittik. Hepimizin tek istediği karnımızın bir an önce doymasıydı.

"Yalnız bugün Deren'e çok şaşırdım," dedi Asena, şaşkınlığı yüzünden belli oluyordu. "İlk defa kavga ettiğine şahit olduk."

Barkın bana dönüp "Evet kanka ya," dedi. "Seni ilk defa bu kadar sinirli gördüm."

"Ne yapsaydım?" diye sordum gülerek. "'Kocanız odama girdiği için çok özür dilerim, ne olur beni affedin' mi deseydim?"

"İyi yaptın," diye destekledi beni Alina. Sırtıma vurmayı ihmal etmemişti. "Keşke daha fazla yapsaydık. Kolay mı ya hiç tanımadığın birine o imayı yapmak?"

Elçin sinirle başını salladı. "Yiyorsa bir daha desin, bir yetmiş sekiz boyumla voleybol topu gibi filenin öbür tarafına gönderirim onu."

Gülümseyerek öpücük attığımda göz kırptı. Eray gülerek, "Ablasını da korurmuş." dediğinde Elçin gururla göğüsünü kabarttı. "Tabii ki."

"Arkadaşlar olay o değil."

Alina garip bir gerginlikle araya girdiğinde hepimizin gözleri onu buldu.

"Bu akşam tercihler açıklanıyor."

"Ay sus!" Çağla ağlamaklı bir şekilde bağırdığında sessiz bir şekilde yemeğini yiyen birkaç kişi bize bakmıştı.

"Rahat olun ya." dedi Barkın çatalının ucundaki kocaman et parçasını ağzına tıkmaya çalışırken. Ancak et ağzına büyük gelmişti, oflayıp tabağına geri koydu ve bıçakla kestikten sonra tekrar ağzına attı. "Babamızın şirketi var."

"Ulan hep aynı şeyi söylüyorsun, babamlar sence üniversite kazanmayan birini işe alırlar mı?"

"Ben onun evladıyım, soyunun devamıyım, şehzadesiyim, canının ciğeriyim. Almayıp ne yapacak?"

Buğra göz devirdi. "Tamam sensin."

"Arkadaşlar bir yeri kazanamazsanız dert etmeyin, tekrar girme gibi bir şansınız var."

Umut'un dediğine Elçin ofladı. "Sonra bizim rakibimiz artıyor."

Umut içeçeğini yudumlamadan önce güldü. "Bu salaklar senin rakibin olamaz abim laf olsun diye söylüyorum."

"Gereksiz yere gerildim şimdi bak."

Arda tişörtünün yakasıyla oynayarak konuştuğunda Okyanus güldü.

"Ezikler."

Çağla, "Seneye göreceğiz seni de." dediğinde omuz silkmişti. "Ben Demirci aşiretinin ağası olacağım."

"Bok olursun."

Atlas kardeşinin kafasına vurup güldüğünde Okyanus ofladı. "Olacağım işte."

Eğlenceli yemeğimizin ardından tur rehberimiz Çağla'nın önderliğinde canlı müzik olan, bar tarzı bir yere gelmiştik. Saat on ikiye yaklaşıyordu ama burası oldukça kalabalıktı. Hepimizi alacak kadar kocaman bir masaya geçip içkilerimizi söyledik.

Tercihlerin açıklanmasına kalan süre azaldıkça stresim artıyordu, stresim arttıkça önümdeki içkiden büyük yudumlar alıyordum. İki biradan sonra sarhoş olan bir bünyem olduğu için bu gece kesin olarak sarhoş olacağımı anlamıştım.

Zamanın geçmesi için sohbetler edip saçma esprilerle kendimizi güldürmeye çalışıyorduk ama hiçbir işe yaramıyordu. Barkın hariç hepimizin yüzünden gerginlik akıyordu. Barkın'ın sülalesi rahattı zaten.

"Hadi arkadaşlar vakit geldi."

Umut, telefonundan saate bakarak konuştuğunda yarımdan az kalan içkimi kafaya dikip telefonumun kilit ekranını açtım. Diğerleri de istemeye istemeye benimle aynı şeyi yapmıştı.

"Site çökmüş," dedi Çağla rahatlayarak. O da sonucunu öğrenmek istemiyordu.

"Herkes zaten akın etti siteye, bir de salak gibi hepiniz aynı anda girmeye çalışıyorsunuz. Biraz bekleyin, teker teker denersiniz."

Elçin'in pırıltı dolu fikriyle telefonu kapatıp kollarımı bağladım ve geriye yasladım.

"Biriniz baksın hadi."

"Ben en son bakmak istiyorum."

Alina da benim gibi geriye yaslanırken Barkın, "Benim pek umrumda değil hacı, merak edenler baksın." diyerek ağzına cips attı.

"Arda hadi," dedim. "Senin kesin istediğin yer gelmiştir."

"Eray baksın ilk, ben bakamam."

O da topu Eray'a attığında Eray göz devirdi. "Ben bakarım." Ardından siteye girmek için uzun dakikalar harcadığında yüzündeki sevinçle telefonunu bize çevirdi. "Galiba doktor oluyorum!"

Masaya coşku hakim olurken ilk sonucun güzel olması hepimize cesaret vermişti. Sıradaki kişi olan Çağla siteye girdikten sonra biraz bekledi ve sırıtarak bize baktı.

"Görsel İletişim Tasarımı okuyorum artık, influencer olmayanlar benimle muhattap olmasın."

Aynı coşkuyu tekrar yaşarken sıra Alina'daydı.

"Grafik Tasarımı bölümü kazandım, cin ali çizemeyene saygım yok bundan sonra."

Üçte üç giderken her bölümü açıklayandan sonra ufak bir alkış tufanı koparttığımız için ilgi odağı olmuştuk. Allah'tan buradaki herkesin kafası iyiydi, hatta bizimle birlikte alkışlayanlar bile oluyordu yoksa atılmamız an meselesi olabilirdi.

Sıranın bana gelmesiyle derin bir nefes alıp giriş yaptım. Biraz bekledikten sonra sonuçlar ekrana düşmüştü.

"Bizim evlenme işi uzun yıllar ertelenecek gibi duruyor," dedim heyecanlı sesimle Umut'a dönüp. "Artık Tıp okuyan bir sevgilin var..."

Alkış tufanı tekrar koptuğunda Umut mutlulukla bana sarıldı. "Başaracağını biliyordum."

Sona kalan Arda, Atlas, Buğra ve Barkın da sonuçlarına baktığında Atlas'ın Hukuk, Arda'nın Matematik Öğretmenliği, Buğra ve Barkın'ın da İşletme kazandığını öğrendik. Hepimizin aklında olan bölümleri kazandığı için epey mutluyduk.

"O zaman," dedi ve mutlulukla kadehini kaldırdı Barkın.

"Türkiye'de yaşadığımız için yıllarca okuyup işsiz kalmaya hazır mıyız?"

"Hazırız kaptan!"

~~~

UMUT AKAY

Asansörün yavaşça açılan kapısından sürü hâlinde çıktığımızda düşmemesi için Deren'i belinden kavradım.

"Bacaklarım yok!"

Telaşla bağırmasına kendimi tutamayıp güldüğümde elini bacaklarına koyup derin bir nefes aldı. "Tamam buradaymış, sıkıntı yok."

"Bir daha bu kadar içmene izin vermeyeceğim."

"Lütfen verme," dedi dudak bükerek. Normalde çok içmemesine rağmen bu gece kutlama için biraz fazla kaçırmıştı.

"İyi geceler can kardeşlerim benim. Hepinizi çok seviyorum. Öl deseniz ölürüm yemin ederim!"

Alina burnunu çekerek konuştuğunda diğerleriyle birlikte ufak bi' gülme krizine girdik. Otele gelene kadar herkes altına işeyecek derecede gülmüştü ama bir kişi bile neye güldüğünü bilmiyordu.

"Kurban olurum sana, ağlama."

Gülerken ne zaman yanımdan ayrıldığını göremediğim Deren, sarsak adımlarla Alina'nın yanına gitti ve alnından öptü. "Canımın içi."

"Yeter bu kadar sevgi pıtırcıklığı," diyerek onları ayırdım. "Herkes uyumaya gidiyor."

Alina tekrar "Sizi çok seviyorum." dedi ve Atlas'ın koluna girdi.

"Bir şey olursa arayın." diye ikazda bulunduktan sonra Deren'le birlikte odaya girdik.

"Sana bir sorum var,"

Baş parmağını kaldırarak konuştuğunda tatlı surat ifadesi beni güldürdü. "Sor bakalım," diyerek onu dikkatlice yatağa oturttum. Çıkarken klimayı kapatmayı unuttuğumuz için odanın içi buz gibi olmuştu. Aynalı masanın üzerinde duran kumandayı alıp klimayı kapattım.

"Çamaşır suyunun çamaşırlarda kullanılmamasına rağmen isminin çamaşır suyu olması hakkında ne düşünüyorsun?"

Sorunun saçmalığına gülerek ona döndüğümde giydiği bluzu eteklerinden tutup üzerinden çıkarmasıyla gülüşüm dondu.

"Hm?" dedi cevap almak istercesine, diğer yandan saçındaki tokayla uğraşıyordu.

Sakin ol Umut. Sen bu kızı altında bezle gördün, sütyenle görünce de bir şey farketmemesi gerekiyor...

"Saygı duyuyorum."

Sorduğu soruyu bile unutmuştum.

Nihayet çözdüğü saçlarını dağıtıp başını onaylarcasına salladı. Biraz daha bu şekilde durursa akıl sağlığımı tamamiyle kaybedebilirdim.

"Uykum geldi." diye mırıldanıp yatağa uzandığında "Dur!" diye bağırdım. Sesim gerektiğinden fazla çıktığı için kaşlarını çatarak bana bakmıştı. "Neden ya?"

Neden diye soruyor muydu bir de?

Hızlı adımlarla yatağın yanına ilerledim. Kolundan tutup onu kaldırdığımda bana birkaç saniye baktıktan sonra gülümsemiş ve dudaklarımdan öpmüştü.

"Bu kız bizi günaha sokacak bu gece," diye söylenerek bavuluna ilerledim ve tişörtlerinden birini aldım.

"Giy bakalım."

Tişörtü kafasından geçireceğim sırada ellerimi ittirip başını iki yana salladı.
"İstemiyorum."

"Biraz beni düşünüp şu tişörtü giyer misin Deren?" dedim ağlamaklı bir ifadeyle. Kafayı yememe ramak kalmıştı.

Sırıttı. "Seni düşündüğüm için giymek istemiyorum."

İçime tüm dünyaya yetecek kadar oksijen çektikten sonra hızlıca tişörtü giydirdim. "Ama.."

"Sus artık." deyip yalandan kaşlarımı çattım. "Ne arsız bir kız oldun sen öyle?"

Gülerek ayağa kalktı ve kollarını boynuma sardı. Aniden kalktığı için dönen başı onu yalpalatırken belinden tutup düşmesini engelledim. Yüzünü bana iyice yaklaştırıp dudaklarımızın arasında milimlik bir mesafe bıraktı.

"İlişkimizdeki arsızlık unvanını sırtlanmaya karar verdim."

Elini saçımda gezdirerek fısıldaması zar zor koruduğum irademi bozduracak gibiydi. Sabahki olayın acısını çok fena çıkarıyordu.

"O işi bana bırak," diyerek onu tekrar yatağa oturttum.

Aynalı masanın üzerindeki makyaj malzemelerinde gezdirdim gözümü. Yüzündeki makyajı silmeden uyuması zararlıydı, Alina'dan duymuştum. Temizleyici olduğunu düşündüğüm iki şeyi alıp ona döndüm.

"Hangisiyle siliyorsun makyajını?"

Elimdeki malzemelere baktıktan sonra sağ elimdekini işaret etti. Diğerini bırakıp pamuk arayışına girdim. Onu da kısa sürede bulduktan sonra tekrar yanına ilerleyip pamuğa temizleme zımbırtısından döktükten sonra bastırmadan, dikkatli olmaya özen göstererek silmeye çalıştım.

"Peki solucan olsam yine bana aşık olur muydun?"

Sorduğu alakasız soru beni güldürdü.

"Olmazdım."

Sinirle kendini geri çekti. "Niye?!"

"Deli misin bebeğim niye bir solucana aşık olayım?"

"Ama o solucan benim."

"Sen olduğunu nereden bilecektim ki?"

Sorduğum soru onu duraksatmıştı. Yenilgiyi kabul edip başını salladı. "Tamam o zaman."

Gülüp makyajını silmeye devam ettim. Çok fazla yapmadığı için silmem zor olmamıştı.

"Artık uyuyabilirsin."

Pamukları çöpe attıktan sonra yatağa uzanmasını sağlayıp üzerini örttüm. Gülümseyip gözlerini kapattı.

"İyi uykular..."










Bu bölümü yazarken az daha utançtan bayılacaktım...

HELLOO, BEN GELDİM!

Bölümü nasıl buldunuz? Umarım beğenmişsinizdir. Benim maksimum yakınlaşma olarak yazacabileceğim şey bu arkadaşlar bundan ötesi gelmez ısrar etmeyin tşk ii akşmlr.

Bayramınız mübare olsun bu arada❤

Diğer bölüm ne zaman gelir bilmiyorum.

FİNALE SON 5 BÖLÜM :")

Sizi seviyorum, öptüm KOCAMAN😘

İnstagram 👉🏼misslala_hikayeleri

Continue Reading

You'll Also Like

448K 16.8K 50
Gecenin bir vakti sıkılır ve bir numaraya yazarsın ama yazdığın kişi ülkenin zengin iş adamlarından biridir. Akif: Kimsin sen? Akif: Gece gece rüyand...
4.3M 318K 105
Kendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum. Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fotoğraflarımı izinsiz kullanıyorsun??' diy...
11.4K 639 13
Siz:SELAAAMMM Siz:Pışt baksana cinsiyetinin ne olduğunu bilmediğim için seslenemediğim kişiii. Siz:BAKSANA LAAAN. Siz:Mal mısın lan sen? Siz:Nuğlar b...
5.7M 263K 86
0537******* ; Yanıyorum Akif 0537*******; Söndürelim mi? Başlama Tarihi: Aralık 2021