Yıldızın Dileği || Harry Pott...

By jupiterandsatrun

25.8K 1.7K 550

Ashley yıldıza bakarak hafifçe gülümsedi. Ne kadar aptalca olduğunu bilse de o gece gerçekten bütün kalbiyle... More

《CAST》
1|| Yıldızın Dileği
2|| Değişen Tren
3|| Hogwarts'a Giriş
4|| Gryffindor
5|| Kahin Kız
6|| Favori Arayıcım
8|| Havaya uçan ifrit
9|| Quidditch Maçı
10|| Harry'nin Rüyası
11|| En Derin Yansımalar
12|| Alaycı Kuşlar ve Ceza
13|| Asteria
14|| Vedalarda İyi
15|| Geri Dönüş
16|| Kovuk
17|| Diagon Yolu
18|| Hogwarts Yeniden
19|| Yanlış Tanımak
20|| Belirsiz Davranışlar
21|| Her şey yolunda?
22|| Korku
23|| Güncenin Gücü
24|| Kurtarılması Gereken?
25|| Rüyalar ve Kabuslar
Duyuru

7|| Güzel Şarkı

1K 74 12
By jupiterandsatrun

Evet bu bölüm Harry, Ron ve Hermione Fluffy'yi keşfediyor ve olaylara giriyoruz, ufff ben çok heyecanlıyım... Hazır mıyız?

7. Bölüm: Güzel şarkı

"Arayıcı ha?"

Akşam yemeğindeydiler. Harry Ron'a Profesör McGonagall'la bahçeden ayrıldıktan sonra neler olduğunu anlatmayı yeni bitirmişti. Ron ağzına bir dilim biftekli-böbrekli börek götürüyordu ki, yemeği falan unutuverdi.

"Ama birinci sınıftakiler hiç, takımda senin kadar küçük biri oynamayalı kim bilir kaç yıl olmuştur -?"

Ağzına bir parça börek atarak, "Yüz yıl olmuş," dedi Harry. O günün heyecanından sonra bayağı acıkmıştı.
"Wood söyledi."

Ashley gülerek hafifçe dirseğiyle Harry'nin kolunu dürttü,
"Hava atma Harry."

Ron öyle şaşırmış, öyle etkilenmişti ki, oturduğu yerde Harry'ye bakmaktan başka bir şey yapamıyordu.

Her ne kadar Ron ve Harry'le gülüp eğlense de kafası başka bir yerdeydi. Birazdan buraya Malfoy, Crabbe ve Goyle gelip Ron ve Harry'yi Kupa salonunda duelloya davet edecekti ama kendisi gelmeyecekti, Harry, Ron, Hermione ve Neville Filch'den kaçarken sağdaki üçüncü kat koridoruna girecek, üç başlı köpek Fluffy'i görüp köpeğin neyi koruduğunu merak edeceklerdi. Delicesine onlara dahil olmak istiyordu, Ama içinden bir ses ona Gryffindor ortak salonunda kalıp onları beklemesini söylüyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. gitmelerine engel olursa Fluffy'yi öğrenemezlerdi. Bu yüzden gitmelerine engel olmayacaktı, Gidişata engel olmak da istemiyordu ve en iyisinin Gryffindor ortak salonunda onları beklemek olduğunu düşünüyordu.

Trendeki beyaz elbiseli kadınla konuşmak istiyordu, ona niye burada olduğunu, ne yapabileceğini sormak istiyordu. Ama kadının kim olduğunu veya şimdi nerede olduğunu da bilmiyordu, itiraf etmesi gereirse biraz korkyordu. Ama her ne kadar korksa da burada olduğu için mutluydu, en son annesi onu yatılı okula göndereceği için onunla kavga etmişti ve camının önünde oturup müzik dinleyerek bir yıldızla konuşuyordu. Yıldıza bakarak bir dilek dilemişti, "...Harry Potter Kitaplarında bir karakter olmak istiyorum..." Görünüşe göre dileği gerçekleşmişti, gerçekten de şimdi Harry Potter kitaplarında bir karakter olarak yaşıyordu, Rüya gibiydi, her gece yatmadan önce haylini kurduğu bir rüya. Ve eğer bu bir rüyaysa asla uyanmak istemediğinden emindi, her ne kadar kafası sorularla dolu ve karmakarışık olsa da.

Ashley dalmış düşünürken Fred ve George Weasley salona girip Harry, Ron ve Ashley'nin oturduğu yere doğru geldiler,.

Sadece Ashley, Harry ve Ron'un duyabileceği bir sesle "Tebrikler!" dedi George. "Wood söyledi, Biz de takımdayız - Vurucu oynuyoruz."

"Söylemedi demeyin, Quiddilch Kupası'nı bu yıl biz alacağız," diye fısıldadı Fred. "Charlie ayrıldı ayrılalı alamıyoruz, ama bu yıl takım harika. İyi oynuyor olmalısın, Anlatırken, Wood'un içi içine sığmıyordu."

"Neyse, gitmemiz gerek. Lee Jordan okul dışına açılan gizli bir geçit daha bulmuş, öyle diyor."

"İlk hafta bulduğumuz geçittir, Yaltak Gregory Heykeli'nin arkasındaki. Görüşürüz."

Fred ve George yanlarından ayrıldı. Tam onlar gittikten sonra Malfoy, Crabbe ve Goyle yanlarında bitti.

"Son yemeğini mi yiyorsun, Potter? Sizi Muggle'lar arasına döndürecek trene ne zaman biniyorsunuz?"

İç çekerek "Uff al işte başlıyoruz." diye mırıldandı Ashley kendi kendine.

Harry soğukkanlılıkla, "Bakıyorum ayakların yerdeyken, yanında da minik arkadaşların varken daha cesur oluyorsun," dedi. Crabbe'yle Goyle pek de minik sayılmazlardı doğrusu, ama Yüce Masa öğretmenlerle dolu olduğu için, dişlerini gıcırdatıp yumruklarını sıkmaktan başka bir şey gelmezdi ellerinden.

"İstediğin zaman teke tek karşılaşabilirim seninle," dedi Malfoy. "İstersen bu gece. Büyücü düellosu. Sadece asalarla, dokunma yok. Ne oldu? Daha önce büyücü düellosu diye bir şey duymadın mı yoksa?"

Yerinde dönerek, "Duymaz olur mu," dedi Ron. "Ben onun yedeğiyim; senin yedeğin kim?"

Malfoy, Crabbe'yle Goyle'a bakarak onları şöyle bir tarttı.

"Crabbe," dedi. "Gece yarısı olur mu? Kupa Salonu'nda buluşuruz, orası hiç kilitlenmiyor."

Malfoy gidince, Ron'la Harry birbirlerine baktılar.

"Büyücü düellosu da nedir?" dedi Harry. "Yedeğim olacağını söyledin, yedek ne işe yarar?"

Soğumuş böreği ağzına atarak, pek sıradan bir şey söylüyormuş gibi, "Ölecek olursan yerini alır," dedi Ron.

Harry'nin bakışını fark etti sonra, hemen ekledi: "Ama insanlar gerçek büyücülerin düellolarında ölür. Sen de, Malfoy da, olsa olsa birkaç kıvılcım gönderirsiniz birbirinize, o kadar. Önemli bir zarar verecek kadar büyü bilmiyorsunuz. Zaten senin düellodan kaçacağını sanıyordu."

"Ya ben asamı sallayınca bir şey olmazsa?"

Ron akıl verdi: "O zaman asanı fırlatır atar, suratına bir tane geçirirsin."

Sonra Ron Ashley'ye döndü, "Eğer Malfoy yanında Goyle'u da getirirse onlar üç kişi olur. biz iki kişi kalrız, Sende gelsene Ashley."

Ashley hiç karışmadan sessizce yemeğini yiyordu, bunu düşünmüştü ve onun gelmesine hiç gerek olmadığını biliyordu, gidişata da engel olmak istemiyordu,

"Aslında bence gerek yok, yani siz idare edersiniz, ben sizi ortak salonda bekleyeceğim. Gelince bana ne olduğunu anlatırsınız."

"eh, tamam." dedi Ron kaşlarını hafif kaldırarak, tekrar yemeğini yemeye başladı.

Tam o anda arkalarından ince bir ses geldi,

"Özür dilerim."

Başlarını kaldırdılar. Hermione Granger'dı.

"İnsan burada ağız tadıyla bir şey yiyemez mi?" dedi Ron.

Hermione aldırmadı ona, Harry'ye döndü. "Malfoy'la konuşmanıza kulak misafiri oldum."

"Sen de bu kulak varken," diye mırıldandı Ron.

"- Geceleri okulda dolaşmaman gerek, yakalanırsan Gryffindor'un puanları silinir. Zaten yakalanırsın. Çok bencillik ediyorsun."

"Bu seni ilgilendirmez," dedi Harry.

"Güle güle," dedi Ron.

Hermione Pis bir bakış attı Ron'a, giderken de omzunun üstünden Ashley'ye "Madem onlarla gitmiyorsun engel olsana" der gibi baktı.

⚡ ✨❤️∞ ϟ 9¾ ♔ ⚯△➵ ♆❾¾

Saat on bir buçuk olmasına, yani Harry ve Ron'un kupa salonuna gitmesine on beş dakika kala Ashley Gryffindor ortak salonunda sobanın yanında yerde oturmuş yanan ateşi izliyor, kendi kendine şarkı söyleyerek onları bekliyordu.

"Upon one summer's morning, I carefully did stray
Down by the Walls of Wapping, where I met a sailor gay
Conversing with a bouncing lass, who seemed to be in pain
Saying William, when you go, I fear you will never return again

My heart is pierced by Cupid
I disdain all glittering gold
There is nothing can console me
But my jolly sailor bold

His hair it hangs in ringlets, his eyes as black as coal
My happiness attend him wherever he may go
From Tower Hill to Blackwall, I'll wander, weep and moan
All for my jolly sailor, until he sails home

My heart is pierced by Cupid
I disdain all glittering gold
There is nothing can console me
But my jolly sailor bold..."

Söylediği şarkı bir miyavlama ile kesildi. İrkilerek başını kaldırıp arkasına baktı Ashley. Harry kucağında Jüpiter ile birlikte karşısında duruyordu. Harry yavaş ve nazikçe Jüpiter'i Ashley'nin kollarına bırakıp yanına oturdu.

Şaşkınlıkla ona baktı Ashley,

"Uyanık olduğunu tahmin etmiştim, bizimi bekliyordun?" dedi Harry, sersemlemiş gibi bir hali vardı.

Kedisinin başını okşarken "Evet, onu nerede buldun?" diye sordu Ashley.

Harry güldü. Ashley'ye biraz daha yaklaşıp Jüpiter'i okşamaya başladı o'da. Yüzleri birbirine yakındı, Harry Ashley'nin rengi neredeyse buza benzeyen gözlerini net bir şekilde görüyordu. Bir yandan dünyanın en soğuk ama bir yandanda dünyanın en sıcak gözlerine baktığını düşündü.

"Her zaman yatağıma gelip duruyor." dedi kedinin başını okşarken gülümseyerek.

"Gerçekten mi? Şey üzgünüm," diye geveledi Ashley. "Onu engellemeye çalışırım, rahatsız olmamışsındır umarım."

"Hayır hayır, Aslında baykuşum Hedwig ile garip bir şekilde iyi anlaştılar. Hem bende onu sevdim, çok uysal bir kedi, Jüpiter ile Hedwig'den daha iyi anlaştık." Gözlerini kısıp bir saniyeliğine durakladı, "Ama bunu Hedwig'e söyleme."

Bu sefer gülen Ashley'di, eliyle ağzına fermuar çeker gibi bir hareket yaptı.

Salonu sadece Ashley ve Harry'nin yanında oturduğu sobadan gelen ateş aydınlatıyordu bu yüzden etraf karanlıktı. Yinede ateşin sıcak, turuncu ışığı onların birbirinin yüzlerini görmesine yetiyordu. Birkaç dakika sohbet ederek Ashley'nin kucağında yatan Jüpiter'i okşadılar, Saat tam on bir buçuğa yaklaşırken erkekler yatakhanesinin merdivenlerden Ron aşağı indi,

"Hadi gitme vakti," dedi Ron Gryffindor ortak salonunun çıkışına giderken Harry'ye bakarak.

Ron ile birlikte Gryffindor ortak salonunundan çıkmak ayağa kalktı Harry, ama tam kalkarken sadece Ashley'nin duyabileceği bir sesle onun kulağına bir şey fısıldadı.

"güzel şarkı."

Sonra Ashley'nin yüzüne hiç bakmadan Ron'un yanına gitti, Öylece arkasından bakakaldı Ashley.

Tam Ron ve Harry kapıya yaklaşmışlardı ki karanlıkta kalan bir köşedeki koltuktan ince bir ses geldi,

"Bunu yapacağınıza inanmıyorum."

Bir lambanın titrek ışığı belirdi. Hermione Granger'dı bu, pembe bir sabahlık geçirmişti sırtına, kaşlarını çatmıştı.

Öfkeyle, "Sen!" dedi Ron. "Gidip yatsana sen!"

"Az kalsın kardeşine söyleyecektim," diye atıldı Hermione. "Percy'ye - sınıf başkanı o. Bunu durdururdu."

Harry bir başkasının kendi işlerine bu kadar burnunu sokmasına inanamıyordu.

"Hadi," dedi Ron'a. Şişman Kadın resmini iterek açtı, delikten geçti.

Hermione kolay kolay pes etmeyecekti anlaşılan. Ron'dan sonra o da geçti resimdeki delikten, bir yandan da öfkeli kazlar gibi tıslıyordu onlara.

"Siz hiç Gryffindor'u düşünmez misiniz, hep kendinizi mi düşünürsünüz? Kupayı Slytherin alacak, Büyü Değiştirme'yi bildiğim için Profesör McGonagall'dan topladığım bütün puanlar sizin yüzünüzden silinecek."

"Gitsene sen."

"Peki, ama uyardım sizi, yarın eve dönerken trende hatırlarsınız, siz nasıl insanlarsınız, biliyor musunuz? Siz -"

Tam o sırada porte deliği kapandı ve Ashley ortak salonda yanlız başına kaldı, seslerini duyamıyordu, şimdi şişman hanım başka bir yere gittiği için Hermione ortak salona giremeyecekti ve onlarla birlikte gidecekti. Ve birde hastane kandından dönen ama şifreyi hatırlayamadığı için salona giremeyen Neville. Ashley Hermione'ye kapıyı açabilirdi ama gidişatı etkilemek istemediği için yapmadı. orada öylece oturup kalmıştı.

Harry'yi düşünüyordu, "güzel şarkı.." nedensiz bir şekilde utandı, acaba ne kadarını duymuştu, ne zamandır orada onu dinliyip izliyordu. kendi kendine kızdı, belki de Jüpiter miyavlamasaydı daha da fazla orada duracaktı, 'uffff, tam bir aptalsın Ashley!' diye azarladı kendini. ama bir yandan kendini çok iyi hissetti, Harry ona güzel şarkı söylediğini söylemişti. Vay canına... gülümsedi kendi kendine, her ne kadar utansa da hoşuna gitmemiş değildi.

Beklemeye başladı. 10 dakika, 15 dakika, 20 dakika, yarım saat...

Ashley'ye saatler gibi gelen dakikalar ilerledikçe göz kapakları ağırlaşmaya ve kapanmaya başladı yavaş yavaş. Yanında oturduğu sobadan gelen ateşin sıcaklığı onu mayıştırarak vicudunun gevşemesini ve iyice uykusunun gelmesini sağladı, kafası yavaşça omzuna düştü ve göz kapakları kapandı.

Tam uyku onu ele geçirmeye başlamışken ortak salon kapısının hızla açılmasıyla irkilerek yerinden zıpladı Ashley.

Harry, Ron, Hermione ve Neville hızla salona girip koltuklara yığıldılar, zangır zangır titriyorlardı.

Hızla ayağa kalktı Ashley,
"Sonunda geldiniz! ohh bekle, siz iyi misiniz?"

Hiçbiri ağzını açmadı ama Harry ve Ron başlarını salladı sessizce. Ashley'de bir koltuğa oturup onların sakinleşmesini beklemeye başladı.

Sonunda, "Bunlar ne yaptıklarını sanıyorlar?" dedi Ron.
"Böyle bir şey okulda kapalı tutulur mu? Köpek dediğin azıcık gezdirilmek, dolaştırılmak ister. Hele bu..."

Hermione kaşlarını çatıp o kötü huyuna geri döndü,
"Siz hiçbiriniz bakmayı bilmiyorsunuz." Diye atıldı.
"Köpek neyin üstünde duruyordu, dikkat ettiniz mi?"

"Yerde mi?" dedi Harry. "Ayaklarına bakmıyordum, kafalarına bakıyordum."

Ashley'nin orada olduğunu unutmuşlardı bile.

"Yerde değil. Bir kapağın üstünde duruyordu, bir şeyi koruduğu apaçık ortada."

Ayağa kalkarak patladı,
"Yaptığınız işten memnunsunuz herhalde. Hepimiz ölebilirdik - daha kötüsü kovulabilirdik! Şimdi, izin verirseniz ben yatmaya gidiyorum."
Hızla ayağa kalkıp kızlar yatakhanesine gitti.

Ron, ağzı bir karış açık Hermione'nin arkasından bakakaldı.
"İzin senin," dedi. "Sanki zorla götürdük onu."

Ashley Harry ve Ron'a bakıp köpeği ona anlatmalarını umdu, eğer anlatmazlarsa onlara yardım edemezdi.

İki çocuk Ashley'nin onlara baktığını fark etti, açıklama yapma ve ne gördüklerini anlatmaya karar verdiler.

Harry kaşlarını kaldırdı ve derin bir nefes aldı,

"Ne gördüğümüze inanamazsın."

Continue Reading

You'll Also Like

79K 6.2K 200
Wattpad'deki kurgu olmayan Marvel kitaplarını aklınıza getirin. Hepsi belli bir konsept içerisinde insanlara eğlendirip bilgilendirmeyi amaçlayan değ...
6.3K 645 20
Özgür bir Diggorynin hayat hikâyesine hoş geldiniz. Bu kitap aşk'la birlikte hogwartstaki dostluk, eğlence, ve macerayla dolu olacak. Eğer bane karak...
38.9K 2.7K 64
Yıllar önce yazılmış bir kurgudur daha iyi versiyonunu okumak için hesabıma bakıp A Little Help adlı versiyonu okuyabilirsiniz. Bütün bunlar kafanın...