Rus Damat||Texting

By _ZeyNaz_

2.3M 153K 77.3K

Bilinmeyen: Biz evlendiğimizde bir futbol takımı kurunca Rusya mı olacaz Türkiye mi? Bilinmeyen: Bence ortada... More

Bir
İki
Üç
Dört
Beş
Altı
Yedi
Sekiz
Dokuz
On
On bir
On iki
On üç
On dört
On Beş
On altı
On yedi
On sekiz
On dokuz
Yirmi
Yirmi Bir
Yirmi İki
Yirmi Üç
Yirmi Dört
Yirmi Beş
Yirmi Altı
Yirmi Yedi
Yirmi Sekiz
Yirmi Dokuz
Otuz
Otuz Bir
Otuz İki
Otuz Üç
Otuz Dört
Otuz Beş
Otuz Altı
Otuz Yedi
Otuz Sekiz
Kırk
Kırk Bir
Kırk İki
Kırk Üç
Kırk Dört
Kırk Beş
Kırk Altı
Kırk Yedi
Kırk Sekiz
Kırk Dokuz
Elli
Elli Bir
Elli İki
Final
❤️Duyuru❤️
Fatih ile Sırma
Gelün Gelün
2M 100Bin olmuşuz ne

Otuz Dokuz

34.6K 2.5K 1.9K
By _ZeyNaz_

Bölüm ithafı: @O1Mafaz

Siz sürkeli sormak 'yeni bölüm ne zaman gelecek?' Ama hiç sormamak 'yazarım bir derdin var mı? İyi misin?' Neyse kdldjslfdkx alın size bölüm.

Bölüme geçmeden önce de şu akrabalık bağlarını bir anlatmak istiyorum size çünkü çok sorun çıkmış ndlskdşdmdö

Yıllar önce Ardaların babasının kuzeni olan Berfin Hanım, başka birisi ile kaçmış. Bu durumda Ardalar ve Ranalar kuzen çocukları oluyorlar. Yani, kuzen bile değiller ve aralarındaki akrabalık bağları o kadar fazla değil. Olsa olsa genlerinin %2 si falan aynıdır çünkü araya başkalarının genleri de giriyor. Sonuçta Arda ve Fatihi babası doğurmadı ya da Berfin Hanım kendi kendine üretmedi Rana'yı.

Bunu biraz büyütenler olmuş ama kendi tercihleri. Ben bu kadar rahatsız olunacak bir konu olduğunu hiç düşünmemiştim çünkü kuzen bile değiller, üçüncü kuşaktan akraba falan oluyorlar anca.

Neyse yine de sizin kararınız, bu kadar küçük bir detay için kitabı bırakacaksanız da siz bilirsiniz. Benim hiç bir şey demeye hakkım yok çünkü kendi tercihiniz.

Gönül isterdi, buraya komik bir giriş yazayım. Ama nasip değilmiş... Çünkü sinirden, ne yazacağımı unuttum xksşxkdşxkdlxm

——————————————-

Rana Deniz'den

''Yemekten sonra yan konağa gideceğiz. Nikah orada kıyılacak''

Babamın cümlesi, sessizliğin içine bomba gibi düşmüştü. Elimdeki çatalın tabağa düşünce çıkarttığı ses ile herkes bana dönmüştü. Şaka mı bu? Reşit bile değilim ben! İstemiyordum. Arda'ya aşık olsam bile, daha küçüktüm ve istemiyordum. Beni istemediğim bir şeye zorlayamazlardı.

''Bu kadar çabuk mu?''

Annemin titrek çıkan sesine karşılık, babam başıyla onayladı. ''Buraya bunun için gelmiştik zaten. Nikahı gözlerinin önünde kıydıktan sonra gideceğiz''

Bu saçmaydı. Annemle babamın günahını neden ben çekiyordum? Ki, yaptıkları şey günah bile değildi! İkisi de kendi rızası ile evlenmişlerdi.

Günah olsa bile, onların günahı olurdu. Kime ne?

''Anne...'' dedim, bıkkın bir sesle. Gözlerim dolu doluydu fakat yaşların akmaması için kendimi tuttum. Sofradaki herkes bana dönerken derin bir nefes aldım. ''Ben evlenmek istemiyorum. Bu kim olursa olsun, reşit bile değilim!''

Sofradakiler, ellerinde tuttuğu çatallar ile kala kalırlarken annem, bakışlarını babama çevirdi. Babam, ağzına götürmek için hazırda beklettiği çatalını yavaşça tabağına bıraktı. Ardından başını olumlu anlamda salladı ve ayağa kalktı.

''Haklısın kızım, en azından liseyi bitirmelisin''

''Üniversite'' diye düzelttim. ''Üniversiteyi bitirmeden evlenmeyeceğim. Mesleğimi elime almam lazım''

Bıkkın bir nefes aldı ve sandalyesini, masaya yerleştirdi. Ardından yavaş adımlar ile mutfaktan çıktı.

Derin bir nefes aldım ve yavaşça ayağa kalktım. Anneme döndüğümde, bana bakmıyordu. Hatalıydılar fakat kime göre? Bu saçma şeylerden bıktım usandım. Cidden... İki insanın birbirini sevmesinden daha doğal ne olabilirdi ki? Asıl onlara izin vermeyerek hata yapanlar, aşiretin kendisiydi.

Tabi... Bu saçma şeyin cezasını ben çekecektim. O ayrı. Ama, cidden. Çocuğa sürekli dini nikahla evliyiz diye diye ciddi anlamda dini nikahla evli çıkmamız?

İstemsizce yüzümde bir tebessüm oluştu. Ağlanacak
halime gülüyordum resmen.

"Anne... Ben dışarı çıkaca-"

"Hanımım" odaya aniden giren Ayşe Teyze ile, sözüm kesilmişti. "Arkadaşlarınız geldi"

Kaşlarım havaya kalkarken, anneme sorma ihtiyacı bile duymadan hızlı adımlar ile odadan çıktım. Uğur zaten benim bir tanecik süt kardeşimdi fakat Sırma, Sedef ve Hayat ile, bu kısacık zamanda bile çok iyi anlaşmıştım.

Uzun bir süre arkadaş edinememiştim. Pek fazla kimseye güvenmezdim fakat onlara aşırı kanım ısınmıştı. Onlar, benim edindiğim ilk gerçek arkadaşlar olabilirlerdi.

Hızla konağın büyük kapısından dışarı çıktığımda, görmeyi beklediğim kişilerden bir kişi fazlalardı. Okula transfer olan yeni Rus öğrenci Efe'nin burada ne işi vardı?

Hızlı adımlar ile yanlarına gittiğimde, beni ilk fark eden Sedef olmuştu. Ondan bir tık uzun olduğum için parmak uçlarına çıkarak bana sarıldığında, ben de ona karşılık vermiştim. Gerçi çekildiğinde, saçlarımdan iki tutam alıp ellerini saçlarımdan geçirdi. Ardından gerçi çekilip, üzerimdeki kırmızı elbiseye baktı.

"Aynısından istiyorum"

Kıkırdadım. "Odama gidelim, buluruz bir şeyler"

"Biz çünkü burada baş çavuşun boklu eşeğiyiz?"

Sedef'in arkasından Hayat'ın sesi geldiğinde, ikimiz de onlara dönüp kahkaha attık. Hayat ve Sırma, kollarını bağlamış bize bakıyorlardı. Ardından Erkin de onların yanına gelip kollarını bağladığında, hiç bir şeyden haberi olmayan ve buraya neden geldiğini bile bilmediğim Efe de onların yanına geçti.

"Efe'nin burada ne işi var?"

Hepsi aynı anda omuz silkti. "Valla..." dedi Erkin. "Hoca, onun da bizimle gelmesi gerektiğini söyledi. Arda'nın babası istemiş"

"Babam onun gelmesini neden istemiş?"

Arkamızdan gelen sese döndüğümüzde, Fatih ve Arda'nın bize doğru geldiğini görmüştük. Fatih'in üzerinde beyaz bir gömlek, altında da siyah bir pantolon vardı. Açıkçası ilk defa bu kadar şık giyinmişti.

Gözlerim Arda'ya çevrildiğinde, onun da aynı şekilde durduğunu görmem ile gülümsedim. Ulan gömlek ve pantolon, bir insana bu kadar mı yakışır ya... Yemin ediyorum afet.

Gözlerim kenardan doğru Sırma'ya kaydığında, kendi üstündeki sweatshirt ve bol eşofmanı sorguladığını görmem ile kıkırdadım. Aşırı derecede Sırma ve Fatih shipliyorum, ay mükemmel! Olmamaları için ortada hiç bir neden de yok. Acilen yapmam lazım bunların aralarını.

"Neden geldi bu Rus?"

Arda'nın dedikleri ile kaşlarımı çattım. Efe'ye neden bu kadar kötü davrandığını bir türlü anlamıyordum. Cidden... Sebepsiz yere linç ediyordu çocuğu.

Fatih, hafiften onu dürttü. "Arda! Çocukla düzgün konuşsana"

Omuz silkti. "Dediklerimizi anlamıyor zaten"

Başımı iki yana salladım. Anlamasa bile, üzülmeyecek miydi onun bu davranışları karşısında. Karşısındaki kişi bir insan, robot değil.

Bakışlarım Efe'ye çevrildiğinde, anlamsız gözler ile bize baktığını fark ettim. Bana anlattığı şeyleri hatırladığımda hafiften yüzüm düşse de, belli etmedim. Bir kaç ay önce, babasının öz babası olmadığı öğrenmiş. Bunu öğrendiğinde de annesi ile birlikte, öz babası için Türkiye'ye gelmişler. Ama daha kim olduğunu bulamamış.

"I'm really sorry but i don't understand anything of what you are talking about. Can you speak English please?"
Çok özür dilerim ama cidden konuştuğunuz hiç bir şeyi anlamıyorum. İngilizce konuşur musunuz lütfen? 

Yavrum... Yazık lan sana. Hoca Türkçe'nin gelişmesi için seni buraya gönderdi ama bilmiyor ki buradan kürtçe ile çıkacaksın.

Gülümseyerek Efe'ye döndüm. "I'm sorry, we forgot it. You know what? That will be awesome for us. We will improve our english and you will learn Turkish" dedim ve kıkırdadım "And maybe... you can learn a little Kurdish too"
Üzgünüm, unutmuşuz. Aslında, biliyor musun? Bu harika olacak. Biz ingilizcemizi geliştireceğiz ve sen de Türkçe öğreneceksin. Belki biraz da Kürtçe öğrenebilirsin.

Gülümsediğinde, ben de gülümsedim. Saniyeler sonra üzerimde bir çift göz hissettiğimde, kafamı sağ tarafıma çevirdim. Arda, çatık kaşları ile bana bakıyordu.

"Çocuklar! Gelin gelin hayde hep beraber kahvaltı edelim!"

Belma Babaannenin sesini duyduğumuzda, hepimiz gülümsedik ve başımızla onayladık. Arda, üzerimdeki bakışlarını hiç çekmediğinde, mükemmel bir watty kızı olarak yapmam gereken şeyi yapıp Efe'nin yanına geçip Arda'yı delirtmek istedim.

Ama yapmadım. Çünkü Arda'nın yanında bir kız gördüğümde, canımın nasıl acıdığını biliyordum. Eğer Arda da bana karşı bir şeyler hissediyorsa, onun anlamsızca nefret ettiği birisi ile aşırı yakın olursam üzülürdü. Tabii ki onun yüzünden çocukla iletişimimi kopartmayacaktık fakat şu anda zaten şoktaydı. Daha fazla üzerine gidemezdim.

Zaten Sedef benim yerimi alarak, Erkin'i kıskandırma operasyonuna başlamıştı.

Sahi... Dün geceli olaylardan sonra Sedef dönüp de Erkin'in yüzüne bakmamıştı bile. Onu aşırı takdir ediyordum ve bir sonraki hamlesini kızlar grubunda planladığımız için, yüzümdeki küçük sırıtmayı durduramıyordum.

Hadi bakalım Erkin, bakalım neler yapacaksın Sedef'i öyle görünce...

Bir kaç saat sonra.

"Aga ben çok sıkıldım! Otur, otur, otur... Nereye kadar ya!"

Fatih'in sızlanmaları üzerine kıkırdadım ve kalemimi masanın üzerine bıraktım. Cidden... Babamlar saatlerdir aşiret ile kafa kafaya vermiş, bizim evliliğimizi ertlemek için çalışıyorlardı. Fakat hâla bir karar çıkmamıştı.

Kafamı kaldırıp karşımdaki Arda'ya baktığımda, geriye doğru geriniyordu. Adem elmasına kurban olduğum...

"Yenge ayakta yedin çocuğun adem elmasını! Az bırak da gerdeğe kalsın"

Fatih'in dediği üzerine biraz utansam da, belli etmedim. Kafamı sola , masanın başında bana sırıtan Fatih'e doğru çevirdim. Kaşlarımı çatıp, gözlerimi kıstım. Şerefsiz çocuk... Yemin ediyorum şerefsiz.

"Sen kardeşininkini düşüneceğine, kendininkini yiyen var mı onu düşün Fatih"

Dediğim şey üzerine kaşlarını çattı ve kollarını bağladı. Ardından dudaklarını büzdü. Kıkırdadım. Salak çocuk. "Ağlama hadi, Sırma yer seninkini"

"Kimin neyini yiyecekmişim?"

Sese doğru kafamı çevirdiğimde, Sırma, Hayat ve Belma Babaannenin, ellerinde limonatalar ile geldiklerini gördüm. Gülümseyerek ayağa kalkmaya yeltendiğimde, Belma Babaanne beni durdurdu.

"Otur kızım otur. Ben de oturacağım zaten şimdi"

Başımı onaylarcasına salladım ve tekrardan yerime oturarak bağdaş kurdum. Belma Babaanne, elindeki limonatalardan bir tanesini benim önüme bıraktıktan sonra diğerini Arda'ya verdi. İkimiz de teşekkür ederek limonatalardan birer yudum aldık.

Vay be... Baya güzeldi limonata.

Sırma, hızlı bir şekilde Fatih'in yanına oturduğunda, Hayat'a yer kalmamıştı. Gülümsedim. Sırf bu yüzden Uğur'un yanına oturmak zorunda kalmıştı. Efe'de benim yanımdaydı. Ama benim yüzümden değil, bizzat Arda'nın yüzünden. Arda, benim karşıma oturduğunda çocuğa yer kalmamıştı çünkü.

"Oğlum" Belma Babaannenin, Fatih'e doğru söylediği şey ile kafamı ona çevirdim." Ben size kulak misafiri oldum. Sıkıldınız mı?"

Fatih, başını hızlıca sallayarak onayladı. "He valla babaanne. Baya sıkıldık. Ne kararsız bir aşiretmiş bu ya" dediğinde Belma Babaanne gülümsedi.

"O zaman sizin için muhteşem bir şey biliyorum"dedikten sonra Arda ve Fatih'e döndü.

"Hadi yavrularım, kaldırın şu masayı"

Fatih ve Arda, ne olduğunu anlamadan başlarını sallayarak ayağa kalktılar. Uğur, Efe ve Erkin de onlara yardım edince, limonataların olduğu sehpayı ortadan kaldırdı.

"Kızlar' yanıma geliverin bakayım" dediğinde Sedef ve Hayat da, yavaş bir şekilde yanımıza gelmişlerdi. Benim solumda Hayat vardı. Belma Babaannenin sağında da Sırma ve Sedef.

Erkekler, Belma Babaannenin karşısına oturup onu izlemeye başladığında, hepimiz merakla ona bakıyorduk.

"Bana bir gönüllü lazım" dedikten sonra Belma Babaanne sırıttı ve kafasını hızlıca bana çevirdi. Kaşlarımı çattım.

"Bir sorun mu va- Ay!"

Belma Babaanne, hızlı bir şekilde saçımı tutup bir tel almıştı. Çok acımamıştı ama aniden yaptığı şey ile şaşırmıştım tabi. Ardından elindeki yüzüğü çıkarttıktan sonra, saçı yüzükten geçirdi. Kafasını Arda'ya çevirdi.

"Oğlum, git bir tane bardak getir bakalım. Yarısına kadar da su doldur"

Arda, afallayarak başını salladı ve ayağa kalktı. Hızlı adımlar ile mutfağa gittiğinde, Belma Babaannenin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.

Saniyeler sonra Arda, elinde bir tane bardak ve sürahi ile gelmişti. Bardağı yarısına kadar doldurduktan sonra, Belma Babaannenin önüne koydu. Ardından yerine geçti.

Belma Babaanne kafasını bana çevirdi. "Şimdi kızım, bardağı elinde tut ve enerjini buraya aktar. Nasıl yapacağını sorma sadece tut ve gözlerini kapat."

Kaşlarım çatılsa da, bir şey demeden onayladım ve bardağı elime alıp gözlerimi kapattım. Bir kaç saniye sonra gözümü açıp bardağı yere koydum.

Belma Babaanne, elindeki yüzüğü tutan saç tutamıyla birlikte bana verdi. "Şimdi bu yüzüğü, suya değdirmeden bardağın üzerinde tut. Bardağın kenarlarında çarpan sesleri sayacağız, o yaş senin evleneceğin yaş oluyor"

Kaşlarımı çattım. Tam nasıl öyle bir şeyin mümkün olabileceğini soracaktım ki, Uğur atıldı.

"Ay ben yapsaydım keşke!"

Uğur'un dediği ile hepimiz kıkırdadık. "Erkeklerde olmuyor oğlum, sadece kadınlarda"

"Ay tüh be"

Uğur, kollarını birbirine bağlayarak geriye yaslandığında güldüm. Ardından kafamı, Belma Babaanneye çevirdim.

"Belma Babaanne, ben böyle şeylere inanmıyorum-"

"Ya sen yap. Bak ben de sizin yaşınızdayken yapmıştım. Vallahi doğru çıkmıştı. Hele bir deneyelim" dediğinde bıkkın bir nefes verdim.

"Eh, deneyelim madem" dedim ve yüzüğü dediği şekilde bardağın üstünde tuttum. Saniyeler sonra yüzük sallanmaya başladığında, hepimizin gözü dehşetle açılmıştı.

"R-rana, lütfen salladığını söyle"

Sedef'in dediği şey ile başımı olumsuz anlamda salladım. Saniyeler sonrasında bardağın kenarlarına çarpması ile, çarpan sesleri saymaya başladık.

Bu sırada da Sedef bir yandan Efe'ye her şeyi tercüme etmeye çalışıyor, bir yandan da bizi izliyordu. Zor iş...

En son bir kez daha çarpıp yavaş yavaş durduğunda, kaşlarım havaya kalkmıştı.

"Yirmi iki... Ay cidden yirmi iki yaşında mı evleneceksin Rana? Ben bir kaç güne evlenirsiniz sanıyordum"

Fatih'in dediği ile kafamı ona çevirdim. Bilmiyorum anlamında omuzlarımı salladım. Gerçi, okul bitince evlenmek istediğimizi söylemiştim. Demek ki okulu bitirir bitirmez evlenecektik.

Belma Babaanne "Şimdi çocuk sayısı ve cinsiyetlerine bakacağız" dedikten sonra Erkin'e döndü.

"Oğlum, git şu suyu boşalt" dediğinde Erkin hızla ayağa kalkıp suyu aldı "Beş saniyede gidip geleceğim sakın bensiz başlamayın" dediğinde gülerek başımızı salladık.

Erkin, suyu boşaltıp geldiğinde, Belma Babaanne, ucunda yüzük olan saç telini avucuma sürttü. Ardından elime verdi.

"Yüzük ileri geri hareket ederse erkek, yuvarlak daireler çizerse kız" dediğinde başımla onayladım.

Yüzük, bir kaç saniye sonra kendi kendine ileri geri hareket ettiğinde kaşlarım hayretle havaya kalktı. Tam o sırada Belma Babaannenin zılgıt çekmesi ile irkildim.

"Aney! İlk çocuk erkek!"

Göz devirdim "Erkek ya da kız olmasının ne önemi var Belma Babaanne?"

"Öyle deme kızım. İlk çocuğun erkek olması daha iyi. Ona iş yaptırırken dövdüğünde, çok fazla üzülmüyorsun. Sonuç olarak onun canı acımıyor." dedikten sonra iç çekti.

"Ama kızına bir fiske vurmaya bile kıyamadığın için, oğlun onu kıskanıyor tabii. Orası ayrı." dedikten sonra kaşlarını çattı.

"Yoksa sen beni, o geri kafalılardan mı sandın? Vay deli Buke vay..."

Belma Babaannenin dediği şey ile kaşlarım havaya kalktı. "Buke mi dediniz?"

"O ne demek ki?"

Arda'nın dediği şey üzerine aynı anda konuşmuştuk.

"Hiç"

"Hiç"

Birbirimize bakıp kıkırdadıktan sonra, tekrardan yüzüğü üstte tuttum. Saniyeler sonra yüzük, yuvarlak dönmeye başladığında gülümsedim.

Kız.

"Ay prenses geliyor!"

Sırma, ellerini çırpıp gülümsediğinde, gözlerim istemeden de olsa Arda'ya kaymıştı. Kaşları çatıktı. Bunu görmem ile gözlerimi ondan çektim. Kaşlarını niye çatmıştı ki?

"Peki kimden olduklarını görebiliyor muyuz bu çocukların?"

Arda'nın dediği ile bütün gözler şaşkınlıkla ona çevirildi. Yutkundu.

"Yani... Öylesine sordum." dediğinde istemeden de olsa gülümsedim.

"Yok valla oğlum" dedikten sonra Belma Babaanne tekrardan bana döndü. "Hadi buke, devam et"

"Ama böyle yaparsak hiç durmaz ki"

"Bir yerden sonra duruyor sen telaş etme"

Başımı onaylarcasına salladım ve devam ettim. Saniyeler sonra tekrardan hareket etmeye başlamıştı.

Yine erkekti.

Dördüncü bir kez daha denedik

O da erkek çıktı.

Bıkkın bir nefes verdim ve Belma Babaanneye döndüm. "Belma Babaanne, valla durmuyor bu. Ben her sene çocuk mu doğuracağım? Bir de üç tane erkek!"

"Harbiden Babaanne ya. Bir tane daha kız olsun bari"

Arda'nın dediği şey ile gözlerim sonuna kadar açılırken ona döndüm. Tek kaşımı havaya kaldırdım.

"Rana'nın çocuğunun derdi sana mı düştü Arda Bey? Hayırdır?"

Belma Babaannenin dediği şey ile kıkırdamamak için kendimi tutarken, Belma Babaanne elimi tuttu.

"Hadi kızım, bir kez daha yap. Bakalım daha çocuk var mı?"

Bıkkın bir nefes vererek başımı salladım. "İnanmıyorum böyle şeylere ama, sizi kırmayayım" dedikten sonra yüzüğü tuttum.

Saniyeler sonra yüzük hareket etmeye başladığında gülümsedim.

Çok şükür kız.

Kaşlarımı çattım.

Ben beş tane çocuk mu doğuracağım?

Tedirgin bir şekilde altıncı için yüzüğü elimin üstünde tuttum. Dakikalar geçse de hareket etmeyince, derin bir nefes aldım.

"Beş çocuk biraz fazla sanki?"

"Yok kızım, tam kararında"

Bıkkın bir şekilde başımla onayladığımda, Belma Babaanne, kafasını bizim kızlara çevirdi.

"Sırada kim va-"

"Ay ben!"

Sırma, hızlı bir şekilde öne çıktığında, hepimiz kıkırdadık. Yaklaşık yarım saat boyunca hepimize sırasıyla yapmıştık.

Sırma'ya da 24 yaşında evlilik, iki kız bir erkek çıkmıştı.

Hayat'a 24 da yaşında evlilik, bir kız ve bir erkek çıkmıştı.

Sedef'e... En çok şaşırdığımız ise onunki olmuştu. Bir kaç kere yapmamıza rağmen her seferinde aynısı çıkmıştı.

Ona çıkana göre 20 yaşında, yani neredeyse iki sene sonra evlenecekti.

Bir de üç kızı, bir tane oğlu olacaktı.

"Saçmalık bu. İnanmayın böyle şeylere" dedi Sedef ve ayağa kalktı. Ardından, elindeki yüzüğü Belma Babaanneye verdi.

"Öyle şey olur mı Belma Teyze? Ben niye yirmi yaşında evleneyim?"

"Ay zaten inandığımızdan yapmıyoruz be kızım. Öylesine yaptık."

Belma Babaannenin kıvırtmaya çalışması ile dudağımı ısırdım. Aynen babaanne, az önce onları diyen de ben değildim.

Sedef, eline limonatayı aldıktan sonra tekrardan yerine oturdu ve arkasına yaslandı. Bıkkın bir nefes verirken, gözlerim Erkin'e kaydı. Alt dudağını ısırarak bir şeyler düşünüyordu.

Kaçıracan gül gibi kızı, haberin olsun.

Tam bu sırada kapının amiden açılması ile, hepimizin gözleri kapıya döndü. Önden benim babam gülümseyerek gelirken, Arda'nın anne ve babası da arkalarından el ele tutuşarak gelmişti.

"Çocuklar..." dedikten sonra kocaman gülümsedi. " Size iki tan güzel haberimiz var"

Hepimiz onu dinlerken, meraktan sözünü kesmemiştik. Derin bir nefes aldı. "Evlilik işini üniversite sonrasına aldık"

Derin bir nefes aldım. Oh çok şükür ya rabbim... En azından evlendiğimde elimde bir mesleğim olacaktı. Oh...

"İkinci güzel haber ne?"

Fatih'in sorusu ile birlikte, Annesi öne çıktı. Merakla onu izlerken, elini karnına koydu ve gülümsedi.

"Hamileyim"

—————————————

Ay kız mı acaba erkek mi LCKDLSKXÖXMÖXMCŞDKCÇXKCL

Bir eve iki oğlan fazla bence, siz ne dersiniz ;)

Gecenin bir vaktinde yayımlıyorum bölümü de ama, neyse fksşdkslcköxkc

Neyse, Şimdi şöyle bir şey söylemem icap ediyor bu bölüm hakkında. Hemen onu söyliyim.

Ben bu bölümü yazalı çoook oldu. Böyle bir oyun mu denir ne denir bunun olduğunu öğrenir öğrenmez karakterlerin de böyle bir şeyi olsun diye oyununu yazmıştım fakat kendisini çok severek takip ettiğim Miss La La'nın Küçük Sevgilim adlı kitabındada böyle bir bölüm var.
Yani ondan çaldın, bilmem ne diyecekler elbette olacak o yüzden şunu demek istiyorum, bölüm sadece bu oyun ile ilgili. Yani bana bunu demeniz, başka bir kitaptakiler okul gezisine gitti bunlar da gidiyor denmesi ile aynı şey olacak sanırım. Sadece bu oyunu oynadılar ve benzer başka hiç bir şey yok özellikle buna dikkat ettim. O yüzden böyle şeyler duymak istemiyorum.

Yazarın kendisini de çok seviyorum kitaplarının da hayranıyım ayrıca ona da buradan selamlar ❤️

Bu açıklamayı yapıp yapmamak arasında çok kaldım ama yapmasaydım ve sonradan sıkıntı çıksaydı bu beni daha çok üzerdi bu yüzden yaptım ve içimi rahatlattım kdksndldndkd

Neyse hadi iyi geceler <333

Continue Reading

You'll Also Like

15.5K 1.4K 22
En güvendiklerimiz zaten hep kazık yediklerimiz değil midir? Siz hayatınız boyunca unutamayacağınız kazığı kimden yediniz? Hayatı çalındı, hayaller...
Sen Ve Ben By `Sealux

General Fiction

9.9K 560 20
Birbirini sevmeyen 2 insanın hikayesi çağtu kitabıdır. başlangıç Tarihi:01/06/23 Bitiş tarihi:06/09/23
46.8K 4.4K 18
talya, homofobik arkadaş grubuna sahip ipek'ten hoşlanıyordu.
4.2K 1K 114
#1 -inceleme (28.06.24) #1 -kitaptavsiyesi (18.12.22) #3 -alıntı (22.12.22) #1 -şair (23.06.23) İçerisi bir kütüphane, sen de gelsene? (Kitap adları...