invisible string' taekook

By adorekimh

196K 21.9K 4.7K

omegaverse* twin* ''beni çeken bir ip tüm bu yanlış yollardan, doğruca kasaba barına tek bir altın iplik beni... More

bir, chains around my demons
iki, i don't miss it, i'm lost
üç, but you're so close to heaven
dört, i hope for a trace lead me back home from this place
beş, i should've known we'd be coming down
altı, and those who fear are lost
yedi, i tought it was dark outside
sekiz, babe, you look so cool
dokuz, babe, like we stood a chance
on, this can't be our story end
on bir, ican't escape
on iki, with the right amount of sugar
on üç, such a lovely place
on dört, underneath the chandlier
on beş, cold in my king size
on altı, then healing me fine
on yedi, the violin, the poet's hand
on sekiz, fast forward to the end
on dokuz, take it for me now
yirmi, the smile that you gave
yirmi bir, just don't call me yours
yirmi iki, i wanna see sunrise
yirmi üç, one love, one house
yirmi dört you're the one that i want
yirmi beş, i'm burnin' through you
yirmi altı, one step closer
yirmi yedi, wide blinking eyes look at me the same way
yirmi sekiz, i don't need anything, i just want you
yirmi dokuz, but i will hold you here forever if i can
otuz, but i'm a tell you what true love is
otuz bir, there's a dark secret in me
otuz iki, maybe we got lost in translation
otuz üç, i was your favourite
otuz dört, ending ascending and then...
otuz beş, a tiny war inside your head
otuz altı, i just wanna hold you tight down the avenue
otuz yedi, i'll be loud for you
otuz sekiz, shores of love get beaten by the waves
otuz dokuz, i know that my train can take you home
the final, all along there was some invisible string tying you to me?

special edition, i'm still trying everthing to keep you looking at me

4.2K 389 87
By adorekimh

Ve sana bu gece, kendinin her versiyonunu göstereceğim

taylor swift, mirrorball

Ω

• Beomgyu •

Geceyarısı dolunay gökyüzünde yerini alırken tüm vücudum bir ateşin içinde dans ediyormuşum gibi yanmaya başladı, o günün yaklaştığını biliyordum ve tüm hayatım boyunca bunun için hazırlanmıştım.

Kollarım bedenime sarılırken dudaklarım minik mırıltıların kaçmasına engel olamıyordum, adımlarımı odamın içinde kapıya yönlendirirken ne yapmam gerektiği konusunda tam olarak emin değildim.

"Beom! Beom!"

Küçük Haeseol'un sesini duyduğumda kapıyı araladım ve pijamaları içindeki bedene baktım, "Efendim ufaklık?" diye sordum, gözleri benim üzerimde gezinmemenin ardından, "Haeyoon bana masal anlatmadan uyudu, sen masal anlatır mısın?" diye sorarken yerinde duramıyor, zıplayıp duruyordu ve bu, bana küçük bir tavşana bakıyormuşum izlenimi veriyordu.

Canım gittikçe daha fazla yanmaya başlarken zor da olsa eğildim, siyah saçlarını kulağının arkasına atarken, "Haeseol-ah, babamdan ister misin?" diye sordum, bedenim acı ile kıvranırken dizlerim sert bir şekilde yere çarptı ve bu, küçük kardeşimin çığlık atmasına sebep oldu.

Pençelerim tırnaklarımdan uzarken odasından ilk çıkan benden sadece beş yaş küçük olan Haeyoon oldu, Haeseol'ü benden uzaklaştırmanın ardından önümde diz çökerek ellerini omzuma koydu. Taehyung babam odadan çıkarak yanımıza gelirken Haeseol koltuğun kenarına diz çökmüş halde ağlıyordu.

Dudaklarımın arasından çıkan acı dolu inleme odaya yayılırken ağlaması şiddetlendi, "Yoon sen Jeongguk'u kaldır, ben de Gyu'yu bahçeye çıkarayım." dedikten sonra bir kolunu omzuma attı, tüm ağırlığımı ona vererek zor da olsa ayaklandım ve beni bahçeye çıkarmasına izin verdim.

Kendimi çimlerin üzerine sırt üstü bırakırken babam tamamen ondan aldığım siyah saçlarımı okşuyordu, dizlerimi karnıma çekerek kollarını etrafına dolarken duyduğum ağlama sesi ile bakışlarım verandadaki merdivenlere oturmuş Haeseol'a kaydı, onun benim tamamen acı içinde olduğum bu an ile karşılaşmasını istemiyordum.

Jeongguk babam pijamaları içinde kendini bahçeye attığında hemen yanıma gelerek elini alnıma koydu, gözlerim kısa bir anlığına kapanıp açıldığında gülümsedi. "Sorun yok, Beomie." diye fısıldadı, sıcak dokunuşları ve sesi beni rahatlatırken gülümsemeden edemedim, o da benim bu halime gülümserken bedenim yavaş bir şekilde insan formunu bırakarak sıcak bir tüy yumağı gibi hissettiğim kurt formuna geçti.

Görüşüm netleşerek duyularım beni bir uçuruma sürüklerken zor da olsa doğruldum, neredeyse babamın göğsüne gelen bakışlarım ile silkelendim ve sıcaklık, beni tamamen içine aldı. "Baba, ben de mi dönüşünce Beomgyu ile aynı renkte olacağım?" Haeyoon'un konuşması bana son ses kulaklık ile bir şey dinliyormuşum hissi verirken hırlamama engel olamadım, yaprakların rüzgarda sallanmasını bile hissetmek kaçıp gitmek istememe sebep oluyordu.

Taehyung babam ellerini Haeyoon'un üzerine koyarak susmasını sağlarken şimdi biraz daha iyi hissederek ön ayaklarımın üzerine uzandım, Jeongguk babam tüylerimi okşarken tamamen sakin bir ruh haline bürünüyordum ve bu, iyi hissetmemi sağlıyordu.

Her şeyden önce duyularım daha sakin bir hal alırken "Birkaç gün bu halde kalacaksın." diye fısıldadı babam, bunu biliyordum, bize okulda en net öğretilen bilgi buydu ve canımın çiğ et çekeceğini de biliyordum. Öğretmenim olan Taehyung babam tavşan yemenin bizi en tok tutan yiyecek olduğunu söylediğinu hatırlıyordum ama tamamen tavşanı andıran bir baba ve kızkardeşe sahip olunca, onlarla bana domuz vermeleri konusunda anlaşma sağlamıştım.

Uyku gittikçe beni içine çekerken tüm acılarımdan kurtulmuş haldeydim, başımı Jeongguk babamın dizine yaslayarak minik bir keyifli uluma bırakırken uyuyakaldım.

--

"Çok çirkin bir kurt olmuşsun."

Lia'nın sesi gözlerimi aralamama sebep oldu ve gün ışığı hiç beklemediğim bir anda gözlerime girdi. Acı içinde inleyerek doğrulurken Lia çimenlerin üzerinde bağdaş kurmuş halde oturuyordu. "Dönüşmüş olman bile huysuzluğunu giderememiş." derken ona hırladım, sadece omuz silkmekle yetinirken yerinden kalktı ve kurt formunda boylarımızın eşit durduğunu fark ettim.

Taehyung babam evden çıkarak yanıma gelirken büyük bir tepsinin içinde duran çiğ domuz etine atlamamak için zor duruyordum. Tepsiyi önüme bırakırken gülümseyerek tüylerimi okşadı, "Lia içeri gir, kahvaltı hazır." dese de arkadaşımın beni bırakarak içeri gireceği yoktu, eti dişlerimin arasına alarak ağzıma atarken ikisinin de yüz ifadesinde gram iğrenme yoktu.

Jimin amca Lia'ya bir tepside kahvaltı hazırlayarak bizim yanımıza bırakırken "Harika, Beom ile piknik yapıyoruz!" dedi neşeyle ve bu homurtular çıkarmama sebep oldu, güneş hala beni rahatsız ederken yere uzandım ve gözlerimi kapadım. "Alfa'ymışsın, öyle söylediler. Sence ben ne olurum, Beomie?" Kahvaltısını ederken bir yandan benimle konuşuyordu ve onun sesini duymanın beni rahatlattığını kabul etmek istemiyordum.

Kahvaltı bitmesinin ardından herkes bahçeye çıkarken Haeseol koşarak yanına geldi, üzerime uzanarak "Tüyleri yumuşacık, ayığım Bay Boo'nun sıcak hali gibi..." dediğinde herkes gülmesine engel olamadı, Haeyoon Lia'nın yanına otururken uzanarak başımı okşadı.

Hayatım boyunca sevgisiz hissettiğim tek bir an bile yaşamamıştım, ailem ve onların arkadaşları, kendi arkadaşlarım, çevremdeki herkes beni sevdiğini her zaman bana göstermiş ve bu sevginin beni güçlendirmesini sağlamışlardı.

Babamın birebir aynısı olan Taehwan amcam ve Seokjin amca bir sonraki gelen çift olurken Haeseol onunla yaşıt Taejin ile oynamak için benim yanımdan ayrıldı. "Bir insan kurt formunda bile nasıl Taehyung ve Jeongguk'un oğlu olduğunu gösterebilir, resmen gri bir kurt var karşımda!" diyerek isyan eden öz amcam yanıma otururken tüylerimi okşadı, Lia ve Haeyoon, Jimin amcanın getirdiği kurabiyeleri yerken kendi renklerinin nasıl olacağı hakkında konuşuyorlardı şimdiden.

"Merhaba herkese!"

Dawoon bağırarak bahçeye girdiğinde ona karşı platonik aşk besleyen Taejin koşarak onun bacaklarına sarıldı, bu herkesi gülümsetirken Seokjin amcanın gözlerinde gördüğüm hafif hüzün mırıltılar çıkarmama sebep oldu. Kendini kızların yanına bırakırken çok sıcak olduğunda yakınıyordu, bunu bir de bana sormasını isterdim zira kendimi, yanan bir soba gibi hissediyordum. "Babamlar birazdan gelir, ben Beom oppayı merak ettiğim için herkesten önce geldim." dedi Dawoon, gözlerini bana dikerek incelemenin ardından "Kurt hali bile yakışıklı, bu haksızlık." diyerek sırtını bahçemizdeki elma ağacına verdi.

Benim rahatsız hissettiğimi fark eden Jeongguk babam yanıma gelerek tüylerimi okşarken iyi hissetmemi sağlıyordu, onda bulunan şifa gücü rahatlamamı ve bu dönemi en acısız şekilde atlatmamı sağlarken ona yaslandım.

Ne kadar bu halde kalacağımdan emin olamıyordum, en az iki gün sürdüğünü söylemişlerdi ve bu halde beklemek benim için oldukça zor olacaktı.

Geceyarısı gelirken herkes uyumak için evlerine dağıldı ve bahçede, tek başıma kaldım. Evin odalarının ışıkları teker teker sönerken ön patilerimin üstüne yatarak biraz uyuyabilmek için gözlerimi kapattım. Jeongguk babam bana dokunmadığı sürece acıya katlanmak gittikçe zorlaşıyor benim için.

"Jeon Beomgyu."

Karanlığın içinde duyduğum derin ses doğrulmama ve kulaklarımı dikmeme sebep olurken, gözlerimi bahçenin etrafında gezdirdim.

Bir ağacın altında benim boyutumdan biraz daha büyük, siyah gözleri inci taneleri gibi parlayan, tamamen karanlığın kendisinden var olmuş gibi görünen kurt, birkaç adım gerilemem sebep oldu.

Uluyarak yardım çağırmak için başımı gökyüzüne kaldırdığım sırada "Buna gerek yok, genç kurt." dedi ve o an, aslında sözcüklerin zihnimin içinde belirdiğini fark ettim, bakışlarım yeniden ona indiğinde yaşlı gözler benim üzerime dikilmiş haldeydi.

"Güçlüsün ve birazdan, daha güçlü olacaksın. Sana bırakacağım bu mirası iyi koru ve değerlendir, Beomgyu. Sen evrenin en güçlüsü olurken ben her zaman varlığımla seni destekleyeceğim."

Sonrası karmaşaydı, dün gece yaşadığım acıyı bir iğne batması gibi hissetmeme sebep olacak bir acı bedenimi kavrarken parıltılar saçan kurt gittikçe silikleşiyordu, durmadan devam eden ulumam evdeki herkesin bahçe çıkmasına sebep oldu.

Jeongguk babam kızların bana doğru koşmalarına engel olurken bacaklarım sonunda beni tutamaz hale geldi, kendimi çimenlerin üzerine bıraktım. Kurtun partıltıları giderek sönerken kendisi de dünyadan yavaş bir şekilde silikleşiyordu, bana bakan minnet dolu bakışları altında gözlerim acıdan kapandı.

--

İnsan bedenimde gözlerimi aralarken tüm acı gitmişti ve kendimi iyi hissediyordum, ayağa kalkarken babamların hemen ağacın altına benim için bir şort ve tişört bıraktıklarını görmem minnet duymama sebep oldu, üzerimi giyinmenin ardından kollarımı havaya kaldırarak gerindim ve insan olmanın tadını çıkardım.

Dün geceye dair anılarım silik bir şekilde devam ediyordu, acı net bir hatıra bırakıyor olsa da o kurdun kim olduğu konusunda ve bana ne miras bıraktığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Açık kapıdan içeri girdiğimde Jeongguk babam telaşlı halde salonun ortasında dolanıyordu, bakışları beni bulduğunda odanın ortasında durdu ve "Çok sorun var, değil mi?" diye sordu, beni omuzlarımdan tutarak koltuğa oturtmanın ardından yanıma oturdu.

"Ben ilk dönüştüğümde Alfa'ydım ama hiçbir gücüm yoktu."

Konuşmaya başladığında bağdaş kurdum, karnım aç olmasına rağmen telaşlı hali sessiz bir şekilde onu dinlemem gerektiğini söyledi sanki bana. "İnsanların bana acıdığını hissediyordum, kasabadaki hiçbir alfa ile konuşmuyordum ve tüm arkadaşlarım omegaydı." Biraz rahatlayarak arkasına yaslandı, "Aslında ilk başta benim amcan Taehwan ile evlenmemi istediler omega olduğu için." Söylediği kaşlarımı çatmama sebep olurken ikisini bir arada düşünmek midemin bulanmasını sağladı.

Yüz ifadesi tatlı bir gülümsemeye bürünürken, "Detaylara çok takılmayacağım, Taehyung ile yakın değildik ama birden sanki bizi birbirine bağlayan bir ip meydana geldi ve birbirimizden uzak duramadık. Sonra sana hamile kaldım ve evlendik. Sana hamile kalmam kendim ile ilgili bazı gerçekleri de öğrenmemi sağladı." dedi, Taehyung babam odadan çıkarak yanımıza geldi ve kollarını diğer babama dolayarak yanımıza oturdu.

"Dün gece karşılaştığın bir İlahi Kurt'tu Beomgyu ve sana hamileyken benim yanıma geldi. Benim aslında çok güçlü olduğumu, onun soyundan geldiğimi ve aslında baskın olması gereken kişinin ben olduğumu söyledi."

Hiçbir zaman ikisinin ilişkisinde baskın bir karakter olduğunu düşünmemiştim ama şimdi düşününce, bu biraz mantıklı geliyordu. "Hamile olmanın benim doğama aykırı olduğunu söyledi, onun güçlerini devralmam gerektiğini ve artık dünyadaki vaktinin son bulmakta olduğunu anlattı ama bunu kabul edemezdim çünkü tek istediğim sizinle mutlu bir hayattı." Gözleri dolarken o dönemde yaşadıklarının kolay olmadığını anlayacak kadar tanıyordum onu, Taehyung babam saçlarını öperken burnunu çekti.

Tüm bedenini ona sarılan bedene yaslayarak "Senin bir alfa olacağından ve benim soyumdan geldiğin için bu güce sahip olabileceğini anlattı, ben bunu kabul ettim, dün gece sen acı çekerken çok sorguladım kendimi ama sen iki efsaneye sahip kurdun oğlusun ve bunu hak ettiğini düşündüm." Elleri uzanarak ellerimi tuttu ve kucağına çekti, "Sen güçlüsün, bir İlahi Kurt'un tüm gücüne sahipsin ve harika bir alfa olacaksın." Uzanarak kollarımı boynuna dolarken o da bana sarıldı, Taehyung babam saçlarımı karıştırarak bize gülümsedi.

Tüm duygusallığın ortasında Dawoon evden içeri dalarak hepimizi şok etti.

"Lia abla dönüştü ve bir omega!"

--

Lia dönüşeli iki gün olmasına rağmen onu görme iznim yoktu, onun bir omega olması ve benim yeni dönüşmüş bir alfa olmam, ikimizin de feromonlarını kontrol edemediği anlamına geliyordu.

Dönüşümünü tamamlayarak insan formuna kavuşmadan onun yanına gitmem kesin bir dille yasaklanmıştı ve bu yüzden, kasabada beni tutabilecek tek kişi olan Seokjin amca başıma dikilmişti.

Yatakta yan yana yatan Taejin ve Haeseol'e masal anlatırken koltukta bağdaş kurmuş oturuyor haldeydim, elimdeki telefonu sürekli kontrol ederek haber beklerken buradan nasıl kaçabileceğimi düşünüyordum.

Ben dönüşürken Lia benim yanımda olmuştu ve şimdi onu orada, tek başına bırakmış olma düşüncesi kalbimi yaralıyordu. O benim her zaman en yakın arkadaşım olmuştu ve birbirimizin yanından asla ayrılmazdık, şimdi neden bizi ayırıyorlardı ki?

Sonunda telefonum çalarak Jeongguk babam beni aradığında Lia'nın dönüşümünü tamamladığını ve gelebileceğimi söyledi, ben yerimden fırlarken Taejin korkuyla yerinden sıçradı. İkisinin saçlarını öpmenin ardından ayakkabılarımı giydim ve koşmaya başladım.

Nefes nefese girdiğim evde Lia'nın odasına adımladım, yatağında bağdaş kurmuş otururken başı kucağındaki ellerindeydi ve arkasına oturmuş Jimin amca, elindeki tarakla onun düz saçlarını tarıyordu. Lia başını kaldırarak kahverengi gözlerini gözlerime diktiği anda, dünya durdu.

Doğduğu andan itibaren benim kardeşim, en yakın arkadaşım, yanımdan ayrılmayan ve saçını çekmekten asla sıkılmayacak olduğum kız, benim eşimdi.

Ω

nabersiniz?
beomgyu bölümünü de çok uzatmayayım dedim,
minik beomgyu ve lia'mız;

lia bana gerçekten tam olarak yoonmin'in kızı ve beomgyu'da taekook'un oğlu vibe'ı veriyor

Continue Reading

You'll Also Like

2.1K 249 4
"İsmim Taehyung bayım, lakin siz bana Dorotea da diyebilirsiniz."
2K 355 9
jungkook kendisinden yaşça büyük olan üst komşusu ile sohbet etmeye bayılıyordu, daha doğrusu onu sinir etmeye.
57.5K 4.7K 33
Miray yoktu artık. Bedeni olsa da kendisi yoktu. Kehanet gerçekleşmişti. Peki Ejderha Dünyası ne alemdeydi? Can'a, Mert'e, Melek'e ne olmuştu? Peki...
158K 20K 44
• mini hikaye • jeon jeongguk'un minik sırrı alfa kim taehyung tarafından fark edilir.