Çalıntı(bxb)

By Thebluespirit7

135K 14.3K 6.3K

"Bizim gibilerin olayı bu oğlum. Sizin kader yazgınızdan artta kalan bitmiş tükenmiş mürekkeple yazılmış bizi... More

Bindik Bi Alamete
Şeytanımla Randevu
Esmeralda'nın Son Dansı
Ateşle Öpülmüş
Alaca Bey
Uzun İnce Bir Yol
Bir Gizli Düş Gibi
Aynı Gökyüzünde Ayrı Bir Güneş
Binbir Gece Masalları
Sen Bir Aysın Ben Kara Gece
Sen Sevgi Kadar İsyan Dolusun
Serseri Mayın
Kızıl Mavi
Siyah Giyen Adamlar
Çalgı Çengi
Suç Ortağı
Geçmemiş Geçmiş
Fırtına Bulutu
Sokak Lambası
Mühürlenmiş
Sana Gelen Yollar Dikenli
Şiddetli Geçimsizlik
Volkanik Patlama
En Büyük Vurgun
Teninde
Geceyi Çalanlar
Ay Gibi Doğan
Sessizlik
Baskın
Sen De Başını Alıp Gitme
Beni Vurup Yerde Bırakma
Kırgın
Kuytularda
Ederlezi
Bildiğimiz Yoldan
Ala
Tekcan
Yandım Çingenem!
Bizim Dansımız
Teninde Bitsin
! Gangsta Paradise !

Kurşun Asker'in Alacalı Sevdası

4.6K 723 427
By Thebluespirit7

Kurşun askerin hikayesini anımsadı Tekin.
Tek bacağı olmayan kurşundan yapılma bir oyuncak askerdi. Oyuncak kutusunun içinde dışarıyı izlerken sevdalanmıştı güzeller güzeli bir balerine.

Hem de o kadar benzer bir nokta bulmuştu ki kendine acizce tutunmuştu bu sevdaya.
Balerinin tek ayağı havadaydı.
Kendisi gibi tek ayak üzerinde duruyordu o da !

Kurşun asker ,sahibi olan çocuğun oyuncak kutusunun içinden çıktıkça izler dururmuş güzel balerinini.
Hatta içten içe sahibi olan çocuğa bile bilenirmiş oyun oynarken güzel balerinini incitir de zedeler diye...

Yağmurlu bir günde kayıklara bindirilip sellerle boğuşa da denizler aşsa da kaybolsa da sarpa sarsa da kayalara toslasa da kurşun askerin kurşun kalbi hala balerine atmış.
Eninde sonunda evin yolunu bulur,balerinine kavuşurmuş.
Kaybolsa bile o oyuncak kutusunda açarmış gözlerini gün sonunda.
Çocuk bir gün sürekli kaybolan bu oyuncaktan sıkılmış,sinirlenmiş. Hatta çocuk ruhu yeni oyuncaklara kaymış,sıkılmış bu tek bacaklı askerden. Savurup atmış şöminenin alevlerine.

Ancak kurşundan kalbi erirken dahi gözlerini güzeller güzeli kendi gibi tek bacaklı o balerinden çekmemiş kara sevdalı kurşun asker.

Talih bu ya pencere kenarından esen bir rüzgar  güzel balerini de devirmiş alevlerin yuttuğu şöminenin içine. İkisi birlikte beraber erimişler alevlerin içinde.

Ve kurşun askerin kurşundan kalbi erirken her zerresi bütün olmuş güzeller güzeli tek bacaklı balerinle...

💙💚💙💚💙💚💙💚💙💚💙💚💙💚💙

Kendi kayboluşlarında savrulurken tutunabilecek bir dal arıyordu insan ruhu.
Ne firtınalı denizlerin hırçınlığı ne de  yerin yedi kat dibine gömülmüşlük hissi kalmayacaktı böylece. En güzel günü gecesi yaşanacaktı kayboluşlarına çıkmaz sokak olacak ruhu bulunca.

Ve böylece sayılı defa gülmüştü Tekin.
Üç ya da beş anısı vardı ağzı kulaklarında gezindiği bunların en belirgini ise Alaca'nın yanında yöresinde bulunduğu dakikaları içine alıyordu.

Çileli yüzü bir defacık gülsün diye yaratılmıştı bu ateşle öpülen oğlan. Toprağı,Tekin'in bir defa gülebilmesi için işlenmiş ve yoğrulmuştu sanki. Bundandı kahkahalarının gönlünü feth edip Tekin'in kara günlerini aydınlatması.
Yoksa Tekin'e gülmek bile lükstü.

Kısa bir zamanda,bir çok şeydi Alaca.
Kendi öz kardeşleriyle bile kuramadığı bağı kurmuş,bir aile hissi vermişti bu derme çatma çirkin evi bile yuva gördürecek kadar. Hiç gönlünü  dökemediği sayısız dostun ismi bile kalmazdı Alaca'nın ilgi dolu mavileri bıkmadan usanmadan onu dinlerken.

Derlerdi ya bazen canı canına eş diye. Eş miydi bilinmez fakat biliyordu ki bu histen yoksun kalabilme düşüncesi Tekin'in ciğerini inceden sızıya ve yasa gömüyordu.
Sanki Alaca'dan önce savruk bir rüzgar idi şimdilerde ise göklere kanatlanan bir uçurtma.
O denli özgür,güzel ve coşkun hissediyordu kendini Tekinsiz.

Yanındaki çocuk neşeli bir yüzle birlikte elinde tuttuğu bira şişesini dolgun pembeliklerine doğru götürdü. Televizyondaki komik bir tiplemeye bile gülebilecek kadar neşe saçıyordu. Gülmek onun için bahaneydi. Her an her şeye gülebiliyordu.

Bir şekilde güzellikleri görebiliyordu en çirkinin içinde dahi  mavileri özene bezene...

Tekinsiz soluksuz bir biçimde içkisinin genzinden akmasına izin verip seslice yutkundu.
Hep gülseydi ya Alaca böyle?
Ne kadar kalabilirdi bir çöplükte bilmiyordu. Ne kadar tahammül ederdi daha doğrusu. Gerçi bu kızıl epey çetin cevizdi,dik başlıydı. Uyum sağlamaya çalışıyordu Tekinsiz için rutin onun için yepyeni bir dünya sayılacak devrimsel düzene.

Tekin de çabalardı.
Alaca "tamam" dese çabalardı. Derli toplu giyinirdi,derli toplu oturur ve düzgünce konuşurdu. Onun için değiştirirdi halini ve tavrını. Karakterinden elbette feragat etmezdi lakin karakterindeki dikenli yaprakları usta bir bahçıvan gibi kese kese ilerlerdi onun gül tenine batmamak için.

Razıydı yanında kalabilmek için köklerini yabana taşımaya.

Alaca omzu üzerinden bir gülüş atıp Tekinsiz'in dalgın misket limonlarına kaydırdı mavilerini.
"Tekin?"dedi sorgularcasına.

"Söyle ciğerparem."dedi Tekin salakça bir sırıtışla. Fazla mı laçkaydı? Hatta fazla gevşek!
"Söyle ciğer ,söyle koç,söyle adam..."dedi abartılı bir tavırla.

Dudaklarını büzen Alaca kaş çattı.
"Bir şey mi oldu? Neden dalgınsın."

Tekinsiz ise umursamazca güldü. Hayata her zaman yıkılmaz duruşunu korurken attığı yapmacık o gülüşlerden birini yapıştırdı yüzüne.  El aleme mutlu görünüp içten içe ölürken  dahi taviz vermezdi bu alaylı ve kavgacı gülüşlerinden.
"Vurgun var iki gün sonra. Bir milyon dolar kaçırıyorum sayende ya. Onu düşündüm. "

Alaz ise oturuşunu dikleştirip belerterek dikti mavilerini. Elinde bir fıstığı ezerken çatılan kaşlarıyla çocuklar gibi mızmızdı.
"Sabah kaçta?" dedi.

"Gece dört ile sabah yedi arasında." dedi Tekinsiz dudak dişleyip.
"Anıl yazmıştı yani eğer karar değişirsem diye."

Alaz sıkıca tuttuğu şişeyi dudaklarına götürüp uzunca yudum çekerken alayla sırıttı.
"Anıl yazdı demek ha? İki cambaz bir ipte oynamaz sözünü duymamış belli."

Tekin "haklısın."diye mırıldandı başıyla onaylayıp.

"Ama haksızlık edemem Alaca. O da benim gibi. Aynı yolda eskimişiz biz. Yaralarımız aynı yerden neşterli. O da sahipsiz,o da gözden çıkarılmış..." dedi Tekin. Yiğidi öldürse de hakkını yiyemezdi. Anıl da ortada savrulan,yalnız bir ruhtu.
Daha da beterdi hatta.
Cami avlusunda bırakılıp gidilmiş,yurtlarda ezilmiş kendini bu pisliğe zor savurmuştu.

"O daha genç."dedi Alaca hırsla.
"Okula gidebilir. Lise son olmalı değil mi? Küçük bizden. Eğitim alıp,insan olabilir. Kafede garsonluk yapan gençlerin canı mı yok aklı mı Tekin? Kolayı seçiyor besbelli."

"Kafede garsonluk yapanların durumu olmasa da evde bekleyeni var Alaca'm katma oraları." dedi Tekin.

Alaz elindeki şişeyi  sertçe masaya bırakırken hırsla dolan mavilerini dikti Tekin'e.
"İyi Tekin. Evde bekleyen ana baba yok diye al eline silahı haraç kes,adam doğra. Bu nasıl kafa?"

"Kurban olduğum katma oraları."dedi Tekin burukça.
Suçlu hissediyordu kendini,aynıydı diğerleriyle. Alaca'nın gözünde onursuz ve tembel birer serseriydi hepsi işte.
Yakışmazdı yanına hiç.

"Abilik edeceksen tembihle de okulu bitirsin. Kol kanat germe yani."dedi Alaz öfkeyle.

"Yavrum,derdin ne de hele? Neye dellendin?" dedi Tekin bıkkın bir nefes verirken.

"Derdim.... "dedi Alaca sinirle. Daha sonrasında her ne söyleyecekse lafı çevirip sakince "...bakışları bile güven verici değil." diye mırıldandı.
Sana olan bakışları diye geçirdi içinden.

Tekin muzip bir sırıtışla göz kırpıp yüzünü yanaştırdı Alaca'ya doğru.
"Şu sıfatı gördükten sonra bebek yüzlü çocuğa da güven verici değil demezsin ya?" dedi yüz ifadesini sertleştirip.

"Yoo."dedi Alaca bozulmuş bir ifadeyle.
"Minyon o . Bebek yüzlü falan değil. Sakalları var ! Bak benim yok. Bebek yüz böyle olur." dedi kendi yüzünü uzatırken.

Tekin gözlerini kısıp süzdü Alaca'yı.
"Göremiyorum ki bi yaklaş bakayım."

Alaz dizleri üzerinde iki adım ilerleyip yüzünü sinirle Tekin'e doğru uzatırken "Bak!" dedi hırsla.

"Dur dur bide şuradan bakayım." dedi Tekin kaş çatıp suratını ona yaklaştırırken.
"Tam seçemedim."

Süt rengi porselen yüze dudaklarını bastırıp sulu bir öpücükle çınlattı Alaz'ın kulaklarını Tekin yüzünden silemediği muzip sırıtışıyla.
O öptükçe ballanan ten üzerine bir de allanıyor kiraz rengine bürünüyordu. Kulakları bile kırmızı olurken Tekin dudaklarını sıkıca bastırmaya devam etti al yanaklara.

"Hmmm,dediğin kadar varmış."dedi Tekin sıcak nefesini Alaca'nın yanaklarına sürterken.

Alaz utançla gözlerini yumup,belli belirsiz bir tebessümle kıkırdadı. Narin elleri Tekin'in saçlarını bulurken kıkırtısını daha da şiddetlendirip parmaklarını doladı koyu renk tutamlara.
"Tekin..."

"Hı?" dedi Tekin bir öpücük daha bırakırken.
Alaz dolu dolu gülümserken narince okşadı elindeki tutamları.

Bir devrimdi bu aslında.
El değmemiş bir toprağa dokunmak gibiydi. Bir defa bile okşanmamıştı saçları,nasıl bir histi tarif edemiyordu Tekin. İlk defa tadını almıştı. Uyuşuyor,karıncalanıyordu ama yumuşacık hissettiriyordu. Sanki sihirli ellerle kutsanıyor,onurlandırılıyordu.
Alaca özenle parmak uçlarını gezdirirken huzurun ne demek olduğunu o an ilk defa hissetmişti Tekin.

Doğduğundan  bu yana o saçlar,öylesine vardı sanki kafa derisi boşta kalmasın diye.  Bir süs eşyası,gereksiz bir obje misali duruyordu oracıkta. Şimdi o narin ellerin şefkatinde can bulmuş,yaşadığını hissetmişti.

"Tekin.."diye mırıldandı Alaca  bir sır verircesine.

"Söyle Alaca'm."dedi huzurla göz kapakları titreyen Tekin. Seslice yutkunmuştu bu his hic bitmesin,Alaca hiç elini çekmesin hissediyordu.

"Gülünce gözlerini, saçının her telini, tutunca ellerini
Ölesim gelir, ölesim gelir, ölesim gelir, ölesim gelir..." diye mırıldandı Alaca şarkı  sözlerini usulca. Tekin'in gözlerine bakmaya cesareti yoktu,allanmıştı yine olgunlaşan kirazlar gibi.

Tekin seslice yutkundu. İkisi de gözlerini birbirine değdirmeye cesaret edemiyor ama pek ala çekmiyordu kendini. Ne Tekin dudaklarını yanaklara bastırmaktan caymış ne de Alaca her telini ayrı ayrı okşamaktan bıkmıştı.

"Adın gibisin Alaca..."dedi Tekin acizce.

Alaz minik bir kıkırtı sunup alnına düşen perçemleri sevdi Tekin'in. Hala huzurla yumuluydu gözleri.
"Hangisi ? Anne babamın bana verdiği Alaz mı? Yoksa senin bana verdiğin Alaca ismimi?"

"Hem yakıyor,her renklendiriyor. Ama en çok benim sana koyduğum isim."dedi Tekin mırıltıyla.
"Her rengin güzelliği var sen de."

Tekin'in dudakları Alaca'nın çene sivriliğine doğru kayarken kokusunu derince içine çekip sıkıca kapattı gözlerini.
Bir ömür boyu bu ana hapsolmak istiyordu. Fotoğraf karesinde kalmak istiyordu. Geçmişi silmek,geleceğin küllerini denizlere savurmak sadece ve sadece bugünü ciğerlerine doldurup saklamak istiyordu.

Tekin,Alaca'ya karışan bir renk olmak istiyordu hiç şüphesiz.
Ancak onun paletinde bir renk olursa doldurabilirdi bir resmin çerçevesini. Onunla alınan soluk kıymetli geliyordu.

Zaman...
Sonuna kadar feda edilirdi. Sadece gözlerinin içindeki bir damlalık benekli kahvesi için iki cihanı alevlere verir,tüm herkesi harcardı Tekin.

"Tekin..."diye mırıldandı Alaz ensede gezinen eller narince çikolata rengi tenini okşarken.
"Ben iki kez doğdum. Ama sadece senin verdiğin isimle yaşıyor hissediyorum.."

Tekin yutkunup bastırdı dudaklarını dudak ve yanak arasında kalan minicik bir bölgeye.
"Ben hiç doğmamış  hissediyorum senle Alaca. Sanki hiç doğmamışım gibi mutluyum. "

Bu sözün ağırlığıyla yüreğine bitmez tükenmez sancılar saplandı Alaca'nın.
Doğmak...bir lanetti Tekinsiz'in lügatında.

Gamdı,kederdi. Harcanmış bir gençlik,hiç edilmiş bir çocukluk demekti. Buğulu bir gelecek hatta yok sayılacak bir gelecekti. Kim vurduya gidecek,ayaklar altında ezilecek belki kanlı eller tarafından boğulacak bir aslı saf kalmış yürekti.

"Çalınan çocukluğu geri getiremem ama ..."dedi Alaz hüzünle sesi titrerken.

"Ziyanı yok Alaca'm.
Hayatım felekten çalıntı benim. Ama çaldığım en güzel şey..."dedi Tekin misket limonu yeşilleri aralanırken. Görmek istiyordu Alaca'nın allanan yanaklarını.

"...O düğünden seni çalmak idi."

Alaz utançla dudaklarını  birbirine bastırıp gülümserken,Tekin'in eriyen kalbi o gülüşü öpmek istemişti...

"Sadece düğünden çalmadın."dedi Alaz utançla.
"Beni benden çaldın."diye itiraf etti Alaz.

Tekin ensesini okşayan  elleri avuçlayıp bir öpücük bırakırken dikti tüm cesaretiyle gözlerini mavilere.
"Gitme."dedi hararetle.
"Burada kalırsın hep."

Dediklerine kendi de inanıyor muydu?
Çatısı olan yer yuvaydı elbette ama evde çalıntıydı,her şey gibi. Bugün  Kerim'e lazım olsa sokaktaydı ikisi birden...
Eşyalar bile Alaz'a ait değildi,Tekin'e ait değildi.

Kutucuklar kadar bir ev yeterliydi oysa. Aptal kırık dökük eşyaları olsaydı. Vurarak çalıştırırdı Tekin onları,bir yumruk yeterdi ki hem. Bu semtten uzakta daha temiz bir yerde Alaca ile olmalıydı.
Kendi de yıkık döküntü neticede ama Alaz kabullenmişti.

Alaca mavilerini beklentiyle Tekin'in dudaklarına diktiğinde Tekin için hayat durmuş,ömür vadesi son bulmuştu. Alaca'nın arzu ve beklenti dolu bakışları doğruyu yanlışı silmiş,yalnızca cesareti ve aşkı alevlendirmişti.
"Öp beni."diye mırıldandı Alaca sıkıca gözlerini yumarken.

"Alaca..."dedi Tekin peltekçe.

"Öp beni." dedi Alaz parmak ucuyla Tekin'in dudaklarını okşarken.
"Öp ki...
Biraz cesaret sahibi olayım."

"Ne için?"dedi Tekin acıyla.
"Sana berbat  bile denmeyecek kadar aciz bir yaşam sunmam için mi?"

"Gerekirse."dedi Alaz başını sallarken.
"Gerekirse onun için Tekin."

"Ellerimle seni de hiçliğe katarım Alaca'm. İsteme."dedi Tekin'in gözünden bir damla yaş süzülüp giderken.
Çocukluğundan beri ağlamıyordu,her şeye rağmen.
Ama Alaca'nın karşısında minik bir çocuk gibi çaresizdi o.

"Tekin..."dedi Alaz acıyla.

"Tekinsiz."diye düzeltti gözünden bir damla yaş daha damlayan Tekin.
"Sonra Mehmet,sonra Ahmet. Bazen Hakan bazense Arif. Sonra...senin ilk tanıdığın Kaan."

"Sen benim için Tekinsin. Benim Tekin'im."dedi Alaz narince göz yaşlarını silip alnına bir öpücük bırakırken.

"Çok güzelsin lan Alaz. O kadar güzelsin ki..."dedi Tekin başını Alaz'ın boynuna gömüp hıçkırık koyverirken.
"O kadar güzelsin ki...Daha çirkin olamam."

Alaz sıkıca onu sarmalarken Tekin ise burnunu çekti.
"Güzeller güzeli Esmeralda'yı anlattın ya bana. Hani şu ateşli çingene..."dedi Tekin çocuk gibi gülerken.
"O hikayedeki Esmeralda olduğumu söyledin ya bana."

Alaca minik bir tebessümle yanıtladı onu.
"Sen ondan daha da güzelsin."

Tekin olumsuz anlamda salladı başını burnunu çekip,hırsla.
"Ben o güzele sevdalanan çirkin ucubeyim. Bana bir damla su versen,bana su verdi diye yankılatırım anca koca şehri. O kadar çaresiz bir sevda..."

Alaz esmerin sırtını bebek severcesine okşarken "Değilsin... Sen benim için erkek Esmeralda olabilirsin ancak."dedi fısıltıyla.

"Benim saçım bugün ilk defa okşandı Alaca'm."dedi Tekin süt beyaz tenin kokusunu içine çekerken.
"Sen olmasan...."

"Ama varım."dedi Alaz.
"Ben varım,sana varım Tekin. Görmüyorsun ama buradayım."

"Başka bir şey göremiyorum ki senden geçilmiyor önüm." dedi Tekin aceleyle.
"Ama..Ama gelecek..."

"Sana."dedi sertçe sözünü kesen Alaca.
"Sana yemin olsun beni kovsan yine gelirim. Benden nefret etsen de gelirim. Beni istemesen de gelirim. Beni bıraksan da yana döne yine sana gelirim. Beni unutsan,ben sana hatırlatırım."

" Ben...her seferinde seni felekten geri  çalarım Tekin !" diye fısıldadı Alaz.

"Ya gidersen?"dedi Tekin korkuyla.
"Ya gidersen Alaca? Sen de çekip gidersen."

Alaz bir sır verircesine fısıldadı yine.
"Çok geçmeden,geri dönerim."

"Ya sahiden,temelli gidersen?"

"Sahiden,temelli sana geri dönerim." dedi Alaz koyu renk tutamlara bir öpücük bırakıp.

"Ne yapmam lazım? Kalman için ne yapayım ki hiç gitme. Adam ol dersen olurum. Oturup kalkmayı da öğrenirim,sana uyum sağlamak için iş de bulurum hem. Kim olmamı istersen o olurum,iyiyim kimliğe bürünmede..."dedi Tekin kollarını sıkıca Alaz'a dolarken.

"Kimse."dedi Alaz tebessümle.
"Yalnızca ve yalnızca benim Tekin'im ol,kendin ol. Benim ol."

Kapı zilinin çalmasıyla birlikte ikili birbirine sarılmayı bırakırken Tekin gözlerini kurulayıp "Ben bakarım,sen dur." dedi Alaca'ya.

Alaz onun yanında olduğu zamanlar porselen beyaz bacakları çıplak,incecik kumaşlarla oturuyordu. Bir ona güzel kalıyor,dünyadaki cennetin kapısını aralıyordu.
Her hattı belli olup,teni iştah kabartıyordu.

Ve Tekin bunu görecek başka bir gözün dibine kibrit suyu döküp yaka yaka kül ederdi.

Salonun kapısını kapatıp,dış kapıyı araladı Tekin. Karşısında nefes nefese kapıya vuran küçük oğlan çocuğu mahallenin eniklerinden biriydi. Elindeki bir tomar parayı cebine tıkarken nefes nefese bakındı Tekin'e.

"Abey,Sümbül Abla sordurmuş seni,bekliyo aşağı mahallede. "dedi dişsiz ağzını yayarken.

"Anam mı?"dedi Tekin çocuksu bir tebessümle.
Tamam,kardeşi olarak da olsa...merak etmiş miydi oğlunu? Bir haftadır yoktu. Bazı zaman aylarca görmezdi ki Tekin'i... Fark bile etmezdi üstelik.
Tekin çocuksu bir sırıtışla dikeldi kapıda.

"Seni arıyor mahallede,çıkmazın oraya gelmiş oturuyor. " dedi çocuk aceleyle.
"Bakkala gidecem abi,gidem mi?"

"Siktir git la gebeş."dedi Tekin ağzı kulaklarında gülerken.

Kapıyı örterken içerideki Alaca'ya bakınıp  sırıttı çocuksu edayla.
"Annem beni sormuş Alaca."dedi.

Alaz ise kaşlarını çatıp mavilerini dikti Tekin'e.
"Bende geleyim mi?"

"Yok,yok yabancılardan korkar."dedi Tekin tebessümle.
"Beni bekliyormuş,iki dakika gideyim mi yanına? İznin olursa."

Tekin ve izin istemek.
İki cihanda yan yana alınması doğa kanunlarına aykırı bir olaydı.

Alaz ise hala düşünceli bir edayla Tekin'e bakıp dudak dişledi.
"Tamam. Çok bekler miyim?"

"Yok be ciğerparem,konuşamıyor ki zaten o. Bi sarılıp gelcem hemen."dedi yeşiller ışıldarken.
"En son bayramda sarıldık biliyor musun? Özledim."

Alaz belli belirsiz bir tebessümle onayladı onu.
"Pekala,neredeymiş peki?" dedi merakla. Huzursuzca kaş çattı.
"Yanlış anlama ama aylarca gelmesem fark etmez annemler demez miydin hep? Nerden esmiş acaba?"

"Çıkmazda bekliyormuş. Ben de şaşkınım Alaca'm."

Alaz "Tamam." diye mırıldandı sessizce.

Tekin iki adım atıp Alaca'nın yanağına bir buse kondururken otuz iki diş gülümsedi heyecanla.
"Belki vedalaşırım annemle... Çünkü senle kalacaksam...ben buraya bir daha ayak basmam ve bir daha Tekinsiz falan da olmam. Nadiren gelirim ziyarete ayda yılda bir."

"Bekletme anneni hadi Tekin." dedi öpülmekten mayhoşlaşmış Alaca kedi gibi mırıldanırken.
"Yoksa bırakmam annene."

Tekin dış kapıdan aceleyle çıkarken mahallenin ufak çocuklarının bakkal önündeki  sırasına kaş çattı. Ellerinde torba torba aburcuburlarla elden ele atıştırıyorlardı  yiyeceklerini. Biri diğerine kolasından yudum aldı diye tekme atarken Tekin sertçe boynunu kavradı bir oğlan çocuğunun.

Küçük kız hüngür hüngür ağlarken  sertçe sarstı oğlanı Tekin.
"Ne vuruyor lan kıza kopil!"

"Kolamı içti abey!"

"İçsin nolacak lan bi yudum." dedi Tekin çocuğu ağaç sallar gibi sallarken.
"Bakkal amcadan çalmak yok demedik mi kaç kez? Almayın lan herifin mallarını."

"Çalmadık ki! Kendi paramızlan aldık." dedi acıyla inleyen çocuk.

"Lan nerden paran olcak senin amına koduğumun yalancısı,kuru ekmeğe kafa atıyon!" dedi Tekin çocuğu biraz daha sarsarken.

"A-abiler verdi para!" dedi çocuk hırsla.

"Abi kim?" dedi sinirle dişlerini sıkan Tekin.
Çocuk korkuyla dudaklarını birbirine basarken bir küfür savurup onu yere çaldı Tekin.

Muhtemelen Alaca çoluk çocuğa para saçmıştı gözle kaş arasında !
Binlerce defa uyarmıştı üstelik Tekin. Çünkü bu arsızlar,kibarca teşekkür etmez daha fazlasını isterlerdi !

Tekin sinirle çıkmaz sokağa doğru adımlarken yüzünü güleç tutmak istedi kendinden bir habersiz zavallı annesi için.
Küçük yaşta sağır dilsiz kalmış,yetmemiş ciğersizin biri tarafindan istismar edilip yarım akıllı oluvermişti.
Bir de dünyanın laneti gibi o adamın tohumunu doğurmuş,silmişti hafızasından.

Tekin,somurtup  daha da üzmek istemiyordu ablasını...

Çıkmaz sokakta duvarla burun buruna gelirken "Abla?"diye mırıldandı etrafa. Zaten duyamazdı,çok azdı duyma yetisi ama yine de belki bir umut seslendi Tekin.

"Abla?"dedi gri duvarlara ve çöp konteynırlarına göz gezdirirken.

"Abla?" diye yineledi yeniden.

Sümbül'ün S harfi dahi yoktu çıkmazda.

Üç çift ayak saydı Tekin.
Özenle boyanmış,siyah deri ayakkabılar.
İkisi dev gibi,biri ise biraz daha tıknaz olsa da iri bir adam  belirdi.  Baştan aşağı zifiri siyahlar içindelerdi.

"Tekinsiz sensin demek?" dedi bir tanesi sinirle.

"He benim,sen kimsin yarrak başı?"dedi Tekin yumruklarını sıkıp adamın üzerine yürürken.

"Ecelin." dedi en uzunu sertçe.

"Olsan olsan baş ağrım olursun,taşşak biti." dedi  Tekin okkalı bir tükürüğü adamın ayak dibine bırakırken.

"Beyefendi  iki teklif sundu."dedi adam.
"Alaz Bey'i verip,polise teslim olman ya da Alaz Bey'i verip,toprağa girmeniz."

"Benim de bir teklifim var o Bey'e " dedi Tekin alayla sırıtıp.
"Alaz'ı alamayıp yarramın başını almak ya da Alaz'ı alamayıp üçün beşini almak."

Yüzüne inen sert bir yumruğa aldırış etmeden içlerinden en uzununun topuğuna sert bir tekme ile girişti Tekin. Daha sonra kollarını tutmaya çalışanın burnuna kafasının arkasını gömse de tekrar gelen yumrukla beraber diğerinin tokadını sırtında hissetti.
Tam olarak ciğerini sarsacak denli kuvvetli vurulmuştu.

Soğuk silah ucu,Tekin'in burnunu parçaladığı uzun herif tarafından çekilmişti.

"Senin gibilerin yaşamaya hakkı yok." diye mırıldandı adam Tekin'i sertçe duvara iterken.

"Çek elini!" diye bağırdı  Alaz sertçe.
"Kovarım seni."

Dayananamış gelmişti Tekinsiz'in peşinden yine.
Annesiyle kavuşacaksa gölgeden izlerdi lakin içine sinmemişti bu hayırlara alamet olamayan birden "kardeşini özleyen" kadının çağırışı...

Adam hala Tekin'i duvara ittirirken Alaz sinirle diğer ikisini işaretledi.
"Dokunanı kovarım. "

Tekinsiz'in kaşından süzülen bir avuç kan içine işlemişti Alaz'ın acıyla.

"İyi misiniz efendim? Size zarar verdi mi?" dedi adam.

"Çeksene siktiğimin elini!" dedi Alaz adama avaz avaz bağırırken.

"Babanız..."

"Babamın amına koyayım. "diye yanıtladı Alaz dişleri arasından tıslarken.

"Sizi kaçıran kişiyi ya hapiste ya toprakta görmek istediğini illetti. İki seçenek..." dedi adam Tekin'i bırakıp açıklama yapmaya çalışırken.

"Ben şikayetçi olmazsam nereye hapse giriyormuş Fehmi ! Salak saçma konuşmasın. Etmiyorum şikayet falan." dedi Alaz.
"Parayla tuttuğum adamı mı şikayet edeyim? Ben kaçtım. Kaçırılmadım."

"Ama.."dedi adam şaşkınca.

"Ama ne ? "dedi Alaz adamın elindeki silahı işaret ederken.
"Babam neyle tehdit etti?"

"Siz şikayetçi olmazsanız bile işini bitirecekmiş..."diye mırıldandı adam Tekin'i işaret edip.

"Sikimi yesin baban Alaz kardeş." dedi Tekin alayla kahkaha savururken.
"Hepinize komple boydan gireyim!"

"Alaz Bey eve geri dönmezseniz,siz dönene kadar..."dedi adam hararetle.

"Tekin'in üzerine suç yıkıp başka türlü tıktıracak hapse."dedi Alaz tiksintiyle.
"Ama ben tuttum diyorum ! Ben..."

Adamlardan biri omuz silkti.
"Alaz Bey,eve dönün. Babanıza siz izah eders..."

"Açıklama yapmaya götünüz yemiyor değil mi! Anca emir alıp tenhalarda kafaya sıkmayı bilirsiniz siz. Hepinizi kovuyorum,hepiniz kovuldunuz. Beceriksiz ve korkaksınız." dedi Alaz sertçe.
Mavileri,Tekin'in gözlerine değip geçerken derin bir nefes verdi.

"Beni eve götürün..." dedi sinirle.

"Mustafa ,arabayı getir!"dedi tıknaz olan diğer uzuna seslenirken.

"Gitmiyor bir yere!" dedi Tekin sinirle.
"Lan Alaca yürü git eve ! Bunlar dedi diye çocuk gibi eve mi döneceksin ! Mafya değil bir şey değil ateş olsa kibrit yakamaz baban !"

Alaz onu duymazdan gelip sinirle arabayı beklerken Tekin boşluğa seslenir gibiydi.
"Lan siktirin gidin Bey'e mi gidiyorsunuz eve mi nereye giderseniz! Alaz . Geç eve!" dedi Tekin hırsla.

Siyah bir araba yavaşça yaklaşırken  çıkmaza girmeden durdu sokak başında.

"Arabada bekleyin."dedi Alaz sinirden kızarırken.

Tekin o an ilk defa korkuyordu.
"Alaca." dedi acizce.
"Hani gitmeyecektin?"

"Tekin..." dedi Alaz ona bakamazken.

"Ne Tekin ! Ne Tekin amına koyayım. Nolur aklını kullan,kırklı bebe misin sen? Eve mi döneceksin baban dedi diye?"dedi Tekin hüzünle yere çökerken.

"Tekin...Geleceğim,söz."dedi Alaz.
"Gitmezsem sana zarar verir. Yüzleşip,ikna edersem senden çeker elini. Benden beklemediği için cidden sen kaçırdın falan sanmış,bileniyor  işte."

"Lan ben yanayım ben gebereyim. Seni bu çöplüğe salmaz ki ! Salmaz ki oğlum seni buralara geri." dedi Tekin hüzünle.

"Sana bir suç yıkar,hapse tıktırır. Sana bilenirse senin hayatını kaydırır... Gidip konuşursam ikna ederim,elini çeker senden."dedi Alaz düşük omuzlarla.
"Ama..."

"Ama ! Ama seni geri yollamaz." dedi Tekin alnından süzülen kandan daha sıcaktı gözyaşı.

"Muhtemelen...Yurtdışına yeniden yollar. Ama kaçarım Tekin. Gelirim sana yine."dedi Alaca hüzünle.

"Gitme Alaca."dedi Tekin içindeki boşlukta savrulurken.
"Ya gelemezsen?"

"Gelemezsem yok geç gelirsem var..Sen iyi olacaksın." dedi Alaz boynunu büküp.

"İyi mi? "dedi Tekin bir hıçkırık koyverip ittirdi Alaz'ı.
"İyi mi? İyi bir şey yapmak mı istiyorsun Alaca? İyi bir şey yapacaksan şu heriften silahı al gel beynime sık iki kurşun."

"Sık kafama al sana iyilik!" diye haykırdı Tekin.
Alacasızlık ihtimali ölüm sebebiydi şüphesiz.

Alaz dudaklarını ısırıp olumsuz anlamda başını salladı.
"Yemin ederim geri geleceğim sana."

"Gelmeyeceksin."dedi Tekin çocuksu bir sesle.
"Gelemezsin ki. Salmazlar... "

"Kaçarım.."dedi Alaz mavilerinden bir damla akarken.
"Ama yolda bulur gibi yine bulurum ki seni asla bırakmam."

Tekin onun bileğini sertçe çekip gözlerini dikti hırsla.
"Yolla şunları. Gidelim eve saklanalım Alaca. Başka yer bulurum ben bize. Gideriz buradan,bulamaz ki bizi. Ha bulursa da kendi gelir,yüz yüze gelirsiniz anlatırsın ona o zaman dikilsin hesabını görür benle."

"Tekin,benim yüzünden hayatın mahvolmasın. Çözeceğim,bana zaman ver..."dedi Alaz çaresizce.

"Çözülecek bir sey şey yok Alaz! "diye gürledi Tekin duvara bir yumruk sallarken.
"Kal benimle,bulamaz bizi bir daha. Eninde sonunda uzlaşmaya gelir!"

"Uzlaşıp geleceğim Tekin. Seni aklayıp geleceğim,benim yüzümden seni hırsız,soyguncu veya fidyeci bellemiş !"dedi Alaz utançla.

Tekin acıyla yutkundu.
Bu saydıklarının her biriydi.
Acılı bir damla süzüldü yanaklarından.
"Öyleyim zaten Alaca."

"Tekin...sana geleceğim. Nolur."dedi Alaz iki adım gerilerken.
"Bırak halledeyim."

"Bu seni son görüşüm olacak bal gibi biliyorsun. Hadi beni akladın amına koyayım? Oğlunun bir hırsızla varoşta kalmasına mı izin verecek adam Alaca?" dedi Tekin inleyerek.

"Vermesin,ben sana geleceğim!"dedi Alaz.

"Söz vermek göt vermeye benzemez Alaca. Ben oyuncak değilim."dedi Tekin yutkunarak.
"Bana kuru umut verme. Tutunurum o kuru umuda,yara olursun bana."

Alaz acıyla suratını ekşitirken Tekin bir kez daha fısıldadı.
"Gidelim buradan. Sahte kimlik bile ayarlarım,benle gel. Hadi..."

"Tekin,yemin ederim geleceğim!" dedi Alaz.
"İstemesen bile geleceğim,yakma ciğerimi. Gün yüzüne çıkarmazsam senle uğraşacak."

"Gelsin buraya."dedi Tekin kollarını iki yana açıp.
"Gelsin amına koyayım vuracaksa yine vursun.  Zorla almadım ki seni ! İnanmıyorsa kendisi çeksin tetiği,kendisi hapse attırsın. Ama gelsin. O gelsin,sen gidersen gelemezsin."

"Seni düşünmem gerek... kendimi değil." dedi Alaz bir fısıltıyla.
"Seni incitmesin..."

Tekin gözlerini acıyla kapatıp inledi.
"Gelen vuruyor giden vuruyor o da vursun Alaca.  Ama sen vurma,gitme. Kulun köpeğin olayım gitme. Geri gelemezsin."

"Geleceğim Tekin. Eve hapsetse de geleceğim. Kaçıp yine seni bulacağım."

Tekin acıyla surat ekşitti.
Tekin yüzüne bulaşan kanı silip başını dikleştirdi.
"O arabaya binersen,bana gelme  Alaca. Gelebiliyorsan dahi gelme. Çünkü yine gitmek zorunda kalacaksın...Bir gün yine döneceksin zaten."

Alaz Tekin'e iki adım yaklaşırken Tekin geri çekti kendini.
"Hak vermek istiyorum. Beni düşünüyorsun diyorum. Ama ben beni düşün istemiyorum. Ben kal istiyorum,ihtimal istemiyorum. Kesinlik istiyorum." dedi.
"Ama ihtimaller için beni bile bile burada bırakıyorsan...Gelme Alaca. Ölün ölüme."

"Tekin. Sana yemin olsun geleceğim..."dedi Alaz gözlerini yumup.
"Aileme veda edeceğim son kez. Sonra istersen sahte kimlikle istersen..."

"İstemem Alaca.
Oyuncak değilim ben. İnsanım."dedi Tekin gözünden bir damla süzülüp boşluğa bakarken.
"Ya gel benimle,kov bunları,ara babanı anlat durumu. Ya da bir daha dönüp bana umut verme. Bana kalamadan sır olup gideceksin yine..."

"Her şey senin..."dedi Alaca mavileri sulanırken.

"Git."dedi Tekin.
"Sen bana yar değil yara olursun. Kızamam da sana. Ailen var,dostların var,bir hayatın var Alaca. Git."

"Vedalaşır gibi konuşma ! Nolur ,bırak düzelteyim geleyim!"dedi Alaz acıyla.

"Dünyanın en anlayışlı adamı dahi bir hırsızla oğlunu görüştürmez be Alaca."dedi Tekin yutkunup.
"Bir defa gelirsin kaçıp,belki iki. Şanslıysak üç. Ama dördüncü olmayacak. Bu pisliğe,bir hırsızla mı görüşmeye salacak ailen seni? Hadi beni akladın yine de yanında yörende istemeyecekler beni."

"Tekin."dedi Alaz acıyla.
"Aşığım sana,aşık oldum. Etimi kesseler yine gelirim. Nolur. Bana kırılma."

Alaz burnunu çekip gözünü kuruladı.
"Bunu bil bununla yaşa Tekin.
Ben sana vurgunum,fark etmedin ama en büyük vurgunu bana yaptın. Sensiz kalamam. Geleceğim. Aşığım ,çok."

Tekin'in burnuna dolan gül kokusu,kalbine diken batırıyordu. Aynı anda hem cenneti hem cehennemi yaşıyordu bu itirafla. Hem lütuf hem lanetti bu itiraf.
Yana yana sönemeyecekti.

"Zaten sevmiyordu,ben yanlış anlamışım. " diye teselli edemeyecekti kendini şişelere verip.
"Onun da gönlü hasretlik sevdadan sızlıyor mu hala?"diye ciğeri yanacaktı  Tekin'in.

"Alaca'm..."dedi Tekin acıyla.
"Seni bana çok görürler,gitmeyiver?"dedi cılız bir sesle.

"Beni bekle." dedi Alaz koşar adım arabaya ilerlerken.
"Sana geri döneceğim Tekin.  Yemin ederim ki geri döneceğim. Ben yine geleceğim. "

Tekin dizleri üzerinde gidişini izledi kızılın.
Hüzünle arabaya binişini,o egzosta Tekin'in boğuluşunu izleyerek gitti kirli caddeye doğru.

Tekin biliyordu ki bir oğlu olsa hayatt kendisi gibi bir adamla görüşmesine müsade vermezdi
Ki bir oğlu olursa matrak bir baba olmaya da yeminliydi.
Ama göz göre göre oğlunun belaya koşmasına izin vermezdi.

Tekin,kendisiyle bile görüşmezdi mümkün olsa.

Çıkmaz sokaklardan birinde kendi kanına ve göz yaşlarına sarılırken etiyle kemiğiyle yok olmak istiyordu. Alaca bir daha geri dönemezdi,dönse bile kalamazdı. Gece onun sırtını izlemeyezdi,omzu üzerinden ona gülemez beraber uyuyamazlardı.

Alaca'nın dediklerini anımsayıp ezildi Tekin.
Bir gün âşık olsam bile gizli kapaklı görüşmek zorunda kalacağım diyordu.
Bir metres gibi..

Tekin'e saatler yetmezdi.
Alaca ile günler geceler yetmezdi.
Yok denilecek bir ihtimal ki en iyisiydi bir kaç saat görebilmekti onu gizlice.

Tekin acıyla inledi.
Ana rahmine düşüşüne lanet etti. Bin bir koca karı yöntemine rağmen düşmeyip,inatla hayata gelişine lanet etti. Hayatına,soluğudu nefeslere lanet etti.
Yeniden doğmanın mümkün olmayışına lanet etti.

Alaca'ya edemedi.

Dünyada başına gelen tek güzel şeydi .
Sevda bir defaya mahsustu. Tek kişiyle harcanırdı.
Alaca için olmayan hayatını da harcardı ki Tekin.

Savruk adımlarla eli yüzü kan süzüldü akşam karanlığında. Mahallede acizce yürürken annesinin evinin yanan ışığına bakındı bir müddet camın ötesinden.
Koşup dizlerinde ağlamak istiyordu.

Annesinin dizinin dibine sığınıp iç çeke çeke ağlamak istiyordu,teselli edilmek "iyi olacaksın" cümlesini tatmak istiyordu.
Annesi olarak okşamazdı da ablası olarak okşardı belki.
Tekin bir hıçkırık koyverdi penceredeki manzaraya.
Küçük erkek kardeşleri sofra başında oynarken,kızlar gülüşüp yemek yiyor annesi ise onlara bakıp öylece mutlu mesut kafa sallıyordu kızlarına.

Tekin bir masaldı.
Bir vardı  bir yoktu. Belirsizdi. Olsa iyi olurdu ama olmasa da olurdu. Haftalardır yoktu misal ama elinde maaşla gelip eve bir torba yiyecek alsa güzel olurdu.
Evin dayısı olarak yeğenlerini sallasa misal...
Ablası sevinirdi.

Yok olup gitmeyi dilese de zaten olmayanı yok edemez ki Tekin.

Bir Alaca'nın tadına varmışken var olmuştu o da saniyeler kadar kısaydı ömründe.
Muhtemelen tadamayacaktı da zaten bir  daha.

Savruk adımlarla mahallenin ara sokaklarından birine dalıp Kerim'in takıldığı mekana doğru rota oluşturdu kendine. Yolda tip tip bakan bir gence döndü sinirle.

"Ne bakıyorsun amına koyayım?"dedi hırsla.

"Sanane,bakamam mı?"diye dikleşti bir yeni yetme sinirle.

Tekin durduk yere kendini  onun üzerine atarken önce bir yumruk salladı.
Sonra tekrar etti et ezilip,kemik sesin gelene dek.
"Bakamazsın!"diye gürledi hırsla.

Genç acıyla bir küfür  savururken Tekin parmaklarını onun yanağına bastırıp iyice ezdi etini.
"Sikerim ağzının yayını. "dedi Tekin sinirle bir dirsek geçirip acıyla kıvranan gencin üzerinden kalkarken.

"Tekinsiz sahalara dönmüş!"dedi Mürdüm tembelce.

Tekin hızla eski  bir dükkandan bozma,rutubetli duvarlarla kaplı kırık koltuklar harici eşya olmayan mekanın girişine yürüdü.
"Çekil lan sen de."dedi kızı sertçe iterken.

"Ooo"dedi Mürdüm korkar gibi yapıp umursamazca sigarasını çekti.
"İddayı kazandım. Dayanamaz o gelir dedim."

Mekanın toz ve rutubeti içindeki gruba yaklaşıp Mürdüm'ü geride bıraktı  Tekin.
İskambil kağıtları dağıtıp kırık bir plastik masa üzerinde viski yudumlayan Anıl sırıttı.
"Bakın,kim gelmiş."

"Ben dedim paranın kokusunu  alır o."dedi Kerim sigarayı dişlerken.
"Haşmetlim!"

"Viski ver."dedi Tekin kendini pis koltuğa atarken.

Anıl şişeyi direkt olarak Tekin'e uzatırken sarı saçlarını düzeltip sırıttı.
"Hoşgeldin Tekinsiz."

Tekin dokunsan ağlayacaktı. Üzeri buram buram Alaca kokan tişört leş gibi kirlenmişti mekanın sigara kokusu ve tozuyla.
Mahvetmişti elindeki tek kokusunu.
Neye sığınacaktı bilmiyordu.

"Pazar sabahı dört..."dedi Kerim huzurla sandalyede dönerken.
"Bu adamlar milyoner."

Anıl zayıf bedenini masaya yaslayıp viskiden bir yudum alırken kafa salladı.
"Gelmene sevindim."

"Ekürin yok mu lan ? Alaz kankamızla ayran mı içtiniz ayrı düştünüz baya bilader olmuştunuz."dedi Kerim anlayışla gülümserken.
"Sıkıldı dimi?

"Ne diyorsun Kerim,sikerim kapçık ağzını!"diye gürledi Tekin şişeyi parçalarcasına sıkarken.

Anıl ,Tekin'in yanına otururken elleriyle yavaşça omzuna vurdu.
"Hepimiz aynı yollardan geçtik Tekinsiz. İlk olmaz son da değil. "dedi Anıl teselli edercesine.

Tekin  ateş saçan gözlerle ona bakarken Anıl devam etti.
"İyi biri değil mi? Hatta anlamaya çalıştı seni. Hak vermeye çalıştı,seni aklamaya bile çalıştı belki."

"Ama..."dedi Kerim hüzünle.

"Ama..."diye devam etti Anıl.
"İyi bir insan olması,bizim gibileri anlaması için yeterli olmuyor Tekin."

"Takılmak hoşlarına gider."dedi Kerim bir yudum viski alırken.
"Sen zannedersin ki dost olduk,ahbap olduk. Aha bu beni anladı dersin."

"Anlamaz ama. Anlamaya çalışır. "dedi Anıl içten bir tebessümle gözlerini Tekin'in yeşillerine dikerken  omzunu hafifçe sıktı.
"Yakışmayız Tekin,zorlamanın anlamı yok. Kendi yakışırsa  ailesi onaylamaz,arkadaşları onaylamaz. Kafasını bullandırırlar. Neden dışarıdan arkadaşımız yok sanıyorsun?"

"Alaz...öyle değil."dedi Tekin cılız bir sesle.

"Evet,iyi biri."dedi Anıl.
"Ama herkesin düzeni ayrı Tekin. Sen geceleri ava çıkarsın,onlar uyur. "

Kerim sigarasını söndürüp kafa salladı.
"Aileye arkadaşa bile gerek yok kanka. Kendileri bıkıyor belli bir zaman sonra. Bir aydan uzun sürmüyor ahbaplık. Biz onlara fazla kusurlu geliyoruz,onlar da bize. Değişmezsen gidiyorlar."

"Alaz'ın kusuru yok,siktirmeyin."dedi Tekin.

"Ne dedi ailesini mi bahane etti? Hiç şaşmaz. Seni tanıştırayım çok severler seni görüşmemize izin verirler o zaman da dedi mi?"dedi Anıl.

Tekin gözlerini Anıl'a dikip  hüzünle mırıldandı.
"Nereden biliyorsun?"

"Hiç şaşmaz. "dedi Anıl omuz silkip.
"Ama gelirler de yine."

"Evet,belki beş defa falan."dedi Kerim onaylarken.

"Sonra bahaneler başlar. Çünkü kendi denkleri ile eğlenmeyi özlerler. Cepte kuruş yok bizde malum. Ailelerinin imkanlarını bırakamazlar. Eh,vedalar gelir sonra."dedi Anıl.

"Ama elveda demezler kanki."dedi Kerim iç çekip.
"Dışarıdan öyle bi manit yaptım. Dedi sana aşığım ben. Üç kez geldi,dördüncü de kaçıp gider gibi tanımazdan geldi arkadaşlarının yanındayken. Utandı kıyafetlerimden,halimden."

Tekin acıyla genzinden yolladı alkolün cayır cayır yakıcı sıvısını.
"Diğerlerini ekelim."dedi konuyu değiştirip.

"Ne?"dedi Kerim.

"İki yüz bin vereceklerinizi ekin. İptal diyin. Onları da kendimize alalım. Bana çok büyük para lazım."dedi Tekin.

Kaybedecek hiç bir şeyi yoktu.
Ve sanırım gururu da kalmamıştı dizlerine kapanıp gitmemesini dilediği ve gidişini izlediği oğlanla beraber.

"Kanka..."dedi Kerim.

Anıl ise Tekin'i süzüp sırıttı.
"Namının hakkını veriyor."

"Bana..."dedi Tekin yutkunup.
"Kalacak yer ayarlasanıza."

"Nenemin ev var ya oğlum."dedi Kerim.
"Haftalardır kalıyon işte."

Buram buram Alaca kokuyordu o ev. Her köşesinde gülüşleri çınlıyor,nefesi tenini yalayıp geçiyordu.
Kalamazdı ki Tekin.
Çölde sussuzdu onsuz.
Dört duvar mezar olurdu.

"Yok."dedi Tekin.
"Burada kalayım."

"İstersen kal kanka çarşaf ser bitane."dedi Kerim umursamazca telefona gömülürken.

Anıl kalkmaları gerektiğini hatırlatırken Tekin havasız,rutubetli havayı doldurdu ciğerine.
Özlemişti şimdiden.
Geberiyordu.

Gideli saatler olmuştu asır gibi geliyordu.
Bir ömür onsuz nasıl olurdu?

Tekin elinde şişeyle sızarken rüyalarında dokundu o kızıl tutamlara. Yine gülüyordu  Alaz.
Tepede uçurtma yapıp sırıtıyordu Tekin'e.

"Alaca!"diye inledi Tekin uykusunda.

Alaz ise uçurtmayı savurmuş,çimlerde yalın ayak dolaşmaya devam ediyordu heyecanla.

"Seni seviyorum."diye haykırıyordu Tekin rüyasında.
Ama sesi çıkmıyordu inatla...

Alaca kahkahalı bir gülüşle omzu üzerinden ona bakarken gözlerini hafifçe kapattı.
"Tekin.."diye mırıldandı tebessümle.
"Ben yine geleceğim sana,defalarca!"

Tekin uykusundan ağlayarak uyanırken dizlerini kendine çekip inledi acıyla.
"Gelecek."diye sayıkladı kendi kendine.

"Bana yine gelecek,elbet bir gün gelecek..."

Rüyalarında fısıldadı  Alaca ona.

" Ben...her seferinde seni felekten geri  çalarım Tekin !"

************************************

Yutkunamıyorum ama tek dilek hakkım olsa Tekin'e kocaman sarılıp "seni seviyorum."demek isterdim...
Cidden en çok o hak ediyor sıkıca bir sarılmayı...

Birinin her şeyi düzeltebilme umudu,diğerinin ise hiç bir şey düzelemeyecek korkusu arasında bir yerdeyim. Modern dünyanın Romeo ile Juliet'i misali oldu...

Ama ama ama ama ...
Bi sonraki bölümde kalp ilaçlarını hazır edin,bulutlarda yer rezerve ettim size.
Görüşürüz  ❤❤❤

Continue Reading

You'll Also Like

110K 8.5K 33
"Doğru bildiğin ne varsa unut."diye fısıldadı Miran yeşillerini yumup. "Bildiğim en büyük yanlıştın şimdi ise tek doğrumsun."
102K 9.4K 36
"Abi koluma dayıyor ama olmaz ki böyle !"diye gürledi Uzay telaşla. Bir mahalle berberinin değişmez kaidesinin bu olduğunu bilemeyecek kadar "elit"...
144K 11.9K 43
Gurur; üniversite birinci sınıfın ilk dönemini güzel bir ortalamaya ve iyi bir erkek arkadaşa sahip biçimde sonlandırırken, hayatın onun için tasarla...
41.3K 4.1K 63
"Kadehimdeki alkol gibisin sevgilim baktıkça beni sarhoş ediyorsun.."