sunflower |hanzo'hanabi

By amayashope

7.8K 639 474

Hayabusa'nın çocukluk arkadaşı olan Hanzo, Moniyan Lisesine gelir. More

1
2
3
4
5
6
7
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Yeni Bölüm Değil (yeni hanazo)

8

368 32 8
By amayashope

"Bu hazırlıklar ne?" diye soran Wanwan'a döndüm. "Birazdan okul başkanı açıklanacak. Onun için konferans salonunu hazırlıyorlar." dedim derin bir nefes alarak. Nedense içimde kötü bir his vardı.

"E diğerlerini de toplayalım o zaman." Wanwan oturduğumuz çimden kalktı ve az önce içindekileri bitirmiş olduğu tepsisini aldı. Diğerleri dediği küçük arkadaş grubumuzdu. İkimiz bugün yemeğimizi onlardan ayrı yemiştik. Benim ısrarlarımla. Nedense Kagura ve Hayabusa'nın yan yana olmasına katlanabileceğimi zannetmiyordum.

Wanwan önde ben arkada olmak üzere ilk olarak tepsilerimizi bıraktık, daha sonraysa bizimkilerin bahçede olmayınca genelde oturdukları yere baktık. Okulun en alt katında küçük bir koridor vardı. Ampulü az ışık veriyordu ve bizden başka kimsenin geldiğini sanmıyordum. Yani bizim için mükemmel bir yerdi.

Wanwan zıplayarak sevgilisin yanına gitti. "Selam!" Onlar konuşurken ben yerimde kaldım ve yutkundum. Tek isteğim onları yukarı çağırmaktı. "Birazdan okul başkanı açıklanacak. Gidip ön sıralarda bir yere oturalım." dedim elimle yukarı katı işaret ederken. Herkes onayladı ve ayaklandılar.

"Hana-chan," bana seslenen Gusion'a baktım. "İyi misin? Biraz soluk gözüküyorsun." dedi kaşlarını çatarak. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Aksine oldukça heyecanlıyım, başkanın kim olacağını merak ediyorum." dedim gülümseyerek. Kafasını salladı ve yürümeye devam ettik.

Sonunda konferans salonuna geldiğimizde salon henüz boştu ve en önden ikinci sıraya yerleştik. Salon yavaş yavaş dolarken ben aramızda olmayan Hanzo'yu arıyordum. Bugün sınıfta vardı ama şu an ortalıkta gözükmüyordu.

Müdür Tigreal ve Müdür Yardımcısı Silvanna beraber sahneye çıktılar. Okul Müdür'ü kürsüye çıkarken yardımcısı sadece elinde bir kağıtla beraber yanında duruyordu. Büyük ihtimalle kazananın kim olduğu ve kaç oy aldığıydı.

Müdür konuştu. "Umarım başkan adayları yanında konuşma kağıtları getirmiştir çünkü okuduğumuz kişi birazdan sahneye çıkacak." dedi. Birkaç şey daha zırvaladıktan sonra yardımcısından elindeki kağıdı istedi.

Sabah hissettiğim kötü hissiyat tekrar karnımı ele geçirdi ve kalbim hızlandı. Benim seçilme imkanım yoktu değil mi?

"Hanabi Scarlet, seni tebrik ederim. Artık okulumuzun başkanı sensin. Gel!" dedi Müdür Tigreal mutlu bir sesle.

Hızlıca yanımdaki arkadaşlarıma baktım. Hepsini gözlerini bana dikmiş öylece bakıyorlardı. Seçileceğimi düşünmediğimi biliyorlardı. Onlar da en az benim kadar şaşkın gözüküyorlardı.

Başımın döndüğünü ve her şeyin gerçeklikten çıktığını hissettim. Oraya çıkıp iki yüz kişinin önünde konuşma yapmam gerekiyordu.

Sonunda yerimden kalktım ve titreyen bacaklarım yüzünden düşmemeye çalışarak sahneye çıkan merdivenleri adımladım. Birkaç saniye sonra iki yüz öğrencinin karşısında herkes benden bir konuşma yapmamı bekliyordu. Gözlerimi karşımda oturanlarda gezdirdim. Çoğunu tanıyordum ve bunlara alt sınıflar da dahildi. Arkadaşlarım da oradaydı. Kagura iki elini ağzına koymuş bakıyordu, Hayabusa'nın bana bakarken dudaklarının hareket ettiğini gördüm ama ne dediğini algılayamadım. Oysa ki bu bizim konuşma dilimizdi.

"B-ben... okul başkanı... oldum... ve ş-şey..." Az önce serin olan salon şu an beni yakacak derecede sıcaktı. Başım dönüyordu ve gözüm karıncalanıyordu. Sanırım kriz geçirecektim.

Öyle de oldu. İnsanlar ağladığımı görmesin diye hızlıca dizlerimin üstüne çöktüm ve yüzümü kapattım. Tırnaklarımı elime geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. Kalabalıktan fısıldaşmalar geliyordu. Nefes almak daha güç gelmeye başlamıştı artık. Kalbim delicesine atıyordu.

Kendimi rahatlatmaya çalıştım. Ben popüler bir insandım ve illa ki böyle konuşmalar yapmak zorundaydım. Bunun benim için çocuk oyuncağı olması lazımdı. Yine de, dedim kendi kendime. Karşımda yüzlerce insan vardı ve ben bu lanet şey yüzünden konuşamıyordum bile.

Sadece sinirliydim. Beni insanların arasına sokmaya çalışan aileme, aday olmam için şakasına bile olsa baskı yapan arkadaşlarıma ve kendime sinirliydim. Bu kadar güçsüz olmama sinirliydim. Ve şu an tek yapmak istediğim karşıma gelen ilk kişinin boğazına yapışmaktı.

"Hanabi." Birinin sesi kulaklarımda çınlıyordu. Hafif boğuk, kalın bir sesti. Kimdi ki? Hayabusa mı? Hayır, o böyle bir anda asla yanıma gelmezdi. Gusion? Onun da geleceğini sanmıyordum. Ling aklımdan bile geçmemeliydi. Benden o kadar da hoşlanmadığına emindim.

Sesini yükseltti ama yine de kalkmıyordum. Sonunda beni zorlanmadan kaldırdı ve sahneye göre daha karanlık bir yere götürdü. Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Tekrar adımı sayıkladığımı işittim. "Hanabi," dedi bu sefer daha yumuşak bir tonda. Nedense o an biraz rahatlamıştım. Gözlerimi yavaşça açtım ve başımı kaldırdım.

Karşımdaki kişi Hanzo'ydu. Beni sahnenin ortasından alıp perde arkasına getirmiş olmalıydı. Gözlerimi yüzünden çektim ve yere indirdim. Bunu yapmamla eliyle çenemi tutup nazikçe kaldırdı. Gülümsemesi de aynı şekilde nazikçeydi. Sıcacık.

O an nasıl yaptım hatırlamıyorum ama bi anda kendimi kollarına atmıştım. Onun da kollarını belime sardığını hissedebiliyordum. Bu sırada bizi gören müdürden gözlerimi kaçırdım.

Şanslıyım ki anlayışlı davranarak bizi yalnız bıraktı ve koltuklarda oturan meraklı öğrencilerine yöneldi. Hanzo ile birbirimizden ayrıldık. Bana sorar gözlerle bakıyordu. "Şimdi, az önce ne olduğunu anlatır mısın?" dedi.

Ona çekinerek anlattım. Ailem yüzünden böyle olduğumu anlatmamıştım, sadece kalabalık ortamlara çıkınca gerilip bu şekilde kriz geçirdiğimi söylemiştim. Olanları anlatırken gözlerim istemsizce elime gitmişti. Kanıyordu.

Hanzo da baktığım yere bakınca elimi fark etti. "O gün elini kedinin çizmediğini biliyordum. Ama böyle bir şey olacağını hiç tahmin etmemiştim." dedi elimi eline alırken. Eli, benimkinin yanında bir tık daha koyu duruyordu ve büyük. Gülümsedim. Bu görüntü hoşuma gitmişti.

Bir süre elime baktıktan sonra endişelenecek bir şey olmadığını, yine de yaram iyileşse bile elimde iz kalma ihtimali olduğunu söyledi. Sonraysa ellerimizi ayırmadan ayağa kalktı. Dolayısıyla ben de.

Sahnenin arkasında Müdür Yardımcısı Silvanna ile karşılaşmıştık. Bana endişeli gözlerle bakıyordu. "Tatlım, ne oldu az önce?" dedi elini göz yaşlarım yüzünden ıslanmış olan yanağıma koyarken. Açıkçası konuşacak durumda değildim, bu yüzden elini yanağıma koyduğunda biraz geri çekildim. Neyse ki Hanzo durumumu kavramıştı. "Şu an biraz rahatsız hocam. Beraber revire çıkıyoruz şimdi."

Bayan Silvanna çok ikna olmamış gibi durmasına rağmen izin vermişti. Hızlıca bir üst kattaki revire çıktık. Revirdeki Görevli, Rafaela, biraz meşgul olduğundan hızlıca kremleyip yara bandı yapıştırdıktan sonra işimiz bitmişti. Revirden çıkana kadar ikimiz de hiç konuşmamıştık. Sessizliği ilk bozan ben oldum. "Şimdi nereye gidiyoruz?" dedim hala birbirine kenetli ellerimize bakarak. Kafasını çevirmeden cevap verdi. "Bahçedeki ağaca gidelim. Biraz sakinleşmeye ihtiyacın var." dedi kısaca. İtiraz etmedim. Haklı olduğunu ben de biliyordum.

Sonunda tanıştığımız ağacın altına kurulduğumuzda başımın ağrısı hala geçmemişti. Yara bandı olmayan elimi alnıma koydum ve hafifçe ovuşturdum. Bu hareketimle Hanzo bana döndü. "Bir şey mi oldu." Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır, sadece başım ağrıyor."

"Saçını aç, geçer belki." dedi ve sonra tekrar önüne döndü. Dediğini yaptım ve saçımdaki tokayı çıkarıp koluma taktım. Cidden de ağrısı hafiflemişti.

Hala olanlara inanamıyordum. Şakasına yazdığım başkan adaylık formuna öğrencilerin çoğu oy vermişti ve okul başkanı seçilmiştim. Yetmezmiş gibi geçirdiğim krizlerden herkesin haberi vardı şimdi. Arkadaşlarımın da.

Tekrar ağlamamak için kendimi zor tuttum. Yakın gördüğüm arkadaş grubumdan kimse yardıma gelmemişken birkaç haftadır tanıdığım çocuk gelmişti. Yine de onları da anlamalıyım, diye düşündüm. Sahneye çıkmak istemiyor olmalılardı.

"En azından Kagura yanına gelir diye düşünmüştüm." duyduğum sesle başımı ona çevirdim. "Anlamadım." Sırıttı ve gözlerini bana çevirdi. "Kendine zarar verdiğin zaman, arkadaşlarının içinden en azından Kagura gelir zannetmiştim. Düşündüğümden de samimiyetsizlermiş." dedi dalga geçerek.

Kaşlarımı çattım. "Samimiyetsiz derken? Onlar benim en yakın arkadaşlarım, sadece... çıkmaktan utanmış olabilirler." dedim bahaneme kendim bile inanarak. Fakat söylediğim şeyler onu memnun etmemişti. "En yakın arkadaşların mı? Bana cidden öyle düşündüğünü söyleme Hanabi." Adımı ilk defa bu kadar sert söylediğini duyuyordum. "En yakınların olsalardı seninle ilgili bir şeylerin yanlış gittiğini benden önce anlarlardı. Ve o saçma adaylığı sana yazdırmazlardı."

Az önce yükselttiği sesini indirdi. "Hele Hayabusa iti." dedi dişlerini sıkarak. Artık bu kadar yeterdi. Yakınlarıma bunları demesi sinirimi bozmaya başlamıştı. "Yardımların için teşekkürler Hanzo, gerisini ben halledebilirim." dedim kolumdaki tokamı tekrar saçıma bağlarken. O bana şaşkınca bakarken arkamı dönüp sınıftaki çantamı almaya karar verdim. Şu an iki ders matematik ve bir ders olan coğrafyayı çekebileceğimi sanmıyordum. Eve birkaç saat erken gitsem çok da bir sıkıntı olmazdı sanırım.

Merhaba!! Kusura bakmayın bölüm diğer bölümlere göre biraz geç geldi. Umarım beğenirsiniz.

Ama lütfen hiçbir karaktere kızmayın T*T  Hepsinin kendilerince bir sebepleri var. Biz sadece ana karakterin gözünden bakıyoruz.

Neyse, öhm. Kendinize iyi bakınn

Kendinize iyi bakın.

Continue Reading

You'll Also Like

23.4K 1.7K 26
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 213K 33
okumayın for vanilla baby
14.5K 1.1K 14
Kızıl Goncalar 2. sezon itibariyle gibi düşünebilirsiniz, Zeynep gitmiş ve 3 sene sonra dönmüş, bakalım her şey bıraktığı gibi mi?
24.6K 3.7K 35
vücuduna küçük dövmeler yaptırmayı seven felix ve yıllardır gittiği dövmecisi minho.