SONSUZLUĞUM

By Sibelveda

20.2K 6.4K 5.8K

#islam kategorisinde 1. #Sonsuzluğum adinda ilk kitap Hamit: -Benim için yaşar mısın Meryem? Meryem: -Seni... More

TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. BÖLÜM
6.BÖLÜM
7. BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
KAPAK BÖLÜMÜ
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM
16. BÖLÜM
17.BÖLUM
18. BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLUM
DUYURU
22. Bölüm
23. BÖLÜM
24. bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
ÖNEMLİ DUYURU

19.BÖLUM

451 147 302
By Sibelveda


...

Hamit endişeyle dönünce kapının önünde korkuyla kendisine bakan Sevda'yla göz göze geldi.

O Sevda'ya , Sevda da ona doğru yalın ayakla koşup, "Abi Sevilay yenge!"

"Ne ne oldu yengeye?"

"Abi o doğum yapıcak sanırım. Bilmiyorum yani evde kimse yok ve o çığlık atınca bende korkudan çığlık attım. Abi hastaneye gitmemiz gerekiyor."

"Tamam canım kardeşim sen sakin ol ve bize yardım et."

Sevda başıyla onaylayınca eve girip Sevda'nın işaretiyle mutfağa koştular. Sevilay, yerde kıvranırken bulunca ikisi korkuyla ona koşup yerden kaldırttılar.

Sevilay eliyle burnunda olan karnını tutup , "Hamit , hastaneye gitmemiz gerekiyor. Hamit , bebeğim!"

Hamit sakin kalmaya çalışarak , "Yenge lütfen sakin ol. Bak şimdi hastaneye gidicez ve sende, yeğenimde iyi olucaksınız."

Sevilay bir yandan bebeğine birşey olucak korkusuyla ağlarken bir yandanda Hamit'i dinleyip sakin olmaya çalışıyordu.

Derin derin nefesler alırken Hamit'in yardımıyla ayağa kalkıp arabaya doğru ilerlerken Sevda önden gidip Fatih'e arabayı kapının önüne getirmesini söyledi.

Fatih'in de yardımıyla arka koltuğa oturan Sevilay kanter içinde hastaneye en yakın zamanda ulaşmayı diliyordu Rabbinden.

Bebeği erken geliyordu Sevilay'ın ve bunun korkusunun yanında kocasınında yanında olmaması onu daha da üzüyordu.

Bebeği daha karnında bir aylıkken eşi iş bahanesiyle yurt dışına gitmişti. Oda herşeyin farkındaydı. Kayınvalidesinin zoruyla evlenmişti eşi onunla. Ama o zamanlar bilse kabul edermiydi hiç Sevilay. Kendini ve kocasını bile bile atarmıydı dünya cehennemine.

Gözyaşları içinde hastaneye ulaştıklarında Sevilay acil doğuma alınmıştı. Doğumhaneye giderken tek istediği kocasını görmekti ama o ne buradaydı nede haberi vardı bebeğinin dünyaya geldiğini.

Sevilay doğumdayken aynı hastenede olduklarından Ronya 'da gelmişti yanlarına. Necdet Bey'de duyar duymaz ne işi varsa bırakıp gelmişti.

Tüm aile kapının önünde gelicek olan haberi ve gözlerinin nuru bebeklerini bekliyordu. Hamit , heyecanla bir o yana bir bu yana gidip gelirken saatini kontrol etti. Üç saattir alınmışti Sevilay ve hala haber yoktu.

Hamit tüm aileye bakınca en büyük eksikliği abisini hatırladı. Çaresiz telefonunu çıkartıp abisini aradi. Abisini anlıyordu ama eşini bebeğini bu şekilde bırakması da doğru değildi.

Bismillah diyip arama tuşuna basınca iki kez çaldıktan sonra abisinin sesini duydu.

"Alo"

"Abi nasılsın?"

"Şükür iyim kardeşim, sen nasılsın evdekiler nasıllar?"

"Şükur iyiz abi ama Sevilay yenge.."

Sessizlik....

Oluşan sessizliğin sebebini ikiside iyi biliyordu ama bu sessizlik uzun sürmemişti. 

"Ne oldu Sevilay'a, Hamit!"

"Abi,yeğenim geliyor."

Cevapsız kalmışti Hamit . Hemde uzun süre sonrada yüzüne kapatılan telefonun sesi.

Hamit perişan olmuş bir şekilde telefonunu cebine koyup kendini yere bıraktı. Yengesi birazdan çıkınca ne diyecekti ona . Diğer aile üyelerine fark ettirmeden sinirle yumruk yaptığı elini sert zemine vurdu.

Orada öylece bir müddet oturduktan sonra kalkıp kapının önüne gitti. En büyük desteği o yengesine verecekti ve abisinde kabullenmesi için herşeyi yapacaktı yada başka bir çözüm..

Uzun süren bekleyişi Hamit'in telefon sesi bölünce şaşkın kalan Hamit telefonu açtı. Daha alo diyemeden abisinin endişeli sesini duyunca sevinçten ne diyeceğini bilemedi.

"Hamit , ben şimdi havalanındayim uçak bir saate kalkar. Geceye ancak orada olurum. Eğer Sevilay oradan çıkınca ilk bana vericeksin onunla konuşucam. Ama eğer ucakta olursam ona deki geliyorum....."

Hamit  abisini dinlerken doğumhane kapısından çıkan hemşirenin elindeki bebeğin sesi tüm koridoru sarsmıştı.

Hamit telefondaki abisine, "Abi kızın çok yaman biri. Tüm koridoru inletti baksana."

Telefonun ucundaki abisinin sesi ağlamaklı geliyordu buda Hamit'i daha mutlu etmişti.  Nusret amca ve diğerleri bebeğin etrafindaki pervane olmuşken Hamit telefonu gõrüntüye çevirip abisine kızını gösterdi.

Abisi sanki bebeği görünce eşine yaptıgı hataları tek tek anlıyordu ve hatasini hemen telafi etmek istiyordu.

Hemşire bebeği alıp götürünce Hamit telefonu Ronya'ya verip yengesiyle abisini konuşturmasini sõyleyip babası ile dışarı çıktilar.

Hamit ve Nusret amca dışarı çıktıktan sonra Sevilay doğumhaneden bitkin bir şekilde çıkartıldı. Ronya'nin israrıyla sadece on saniye durunca, ronya telefonu Sevilay'in kulağina telefonu tuttu.

Sevilay kulağına gelen sözcüklere inanamıyordu, konuşacak hali yoktu sadece tebessum edebildi.

Hamit dışarı çıkarken arabının yanında öylece duran Fatih'in yanina doğru yürüdü.

Aklinda Meryem vardı . Sevilay'in doğum yaptığını duysa ne kadar sevinirdi ama ne onu arayabiliyordu nede konuşabiliyordu.

Aklına gelen şey ile ceketinin cebindeki not defterini ve kalemi çıkartıp şunları yazdı.

'Bugün yeğenimi görünce aklima bizim bebeğimiz geldi ahiretlim. Bizimde bir kızımız olsun. Sana benzeyen bir kızımız...'

Sonrada katlayıp Fatih'i iyice tembih edip sabah ilk iş bunu Meryem'e vermesiydi...

.......

Arka koltukta hıçkıra hıçkıra ağlayan Meryem Rabbine sığınmış kendisi için kötü düşünen amcası ve cani adamdan kurtarması için dua ediyordu.

Herşey tam bitti derken yenisi başlıyordu. Imtihanda bu değil miydi zaten?
Sen imtihani geçersen sonunda ödüle kavuşursun. Meryem'de bu imtihanin farkındaydı ama çok zordu onun için en çokta Hamit'in onu bulamamasından sonra yaşayacağı acı onu kahrediyordu.

Biliyordu Hamit, onu terk edip gitmeyeceğini düşünmezdi onun peşine düşüp arayacağını biliyordu ama ya bulamasaydı.

"Kes sesini artık!" Amcasının sesiyle irkilen Meryem elinin tersiyle yaşlarını silip sessizce bekledi.

Iki saattir yoldaydılar ve nereye gittikleri hakkında hiçbir fikri yoktu.  Birkaç kez camı açıp yardım istemek istesede kafasına doğrultulan silahla durmak zorunda kalmıştı.

Ama bu onu durduramazdı çünkü Meryem'in aşkı o ellerinde tuttukları silahtan kat kat daha güçlüydü.

Yavaşca eğilip çorabının kenarına sakladı yüzüğü eline alıp avucunda sıktı. O yüzük ona güc veriyordu adeta, ona umudunun bitmediğinin hala kurtulabileceğini söylüyordu.

Yüzüğü avuçlarında dudaklarına götürüp gözyaşlarıyla öptü. Hamit'inin kokusu teni vardı o yüzükte.  En çokta onun için kaçacaktı bu canilerin elinden.

Kim bilir belki bu iştede bir hikmet vardır diye düşünemeden edemedi Meryem.

Pencereye yasladığı başını kaldırdığında şehirden çok uzak bir yere doğru hala yoldaydılar. Karanlığın içinde ona göz kırpan yıldızla namaz vakti geldi aklına gelmişti. "Namaz vaktim geçiyor , namazimi kılmam gerek." dedi net bir tavırla.

Söylediği cevapsız kalınca tekrarladı, "Namaz vaktim geçiyor diyorum duymuyor musunuz?"

Bu sefer daha yüksek ve sinirle söylemişti ama yine cevap alamamıştı. Ne amcası nede o adam konuşuyordu. Ikiside önlerine dönmüş ve sessizce oturuyorlardı.

Meryem çaresiz ne yapacağını bilemiyordu ama namazınında vakti az kalmıştı. Bir anki cesaretle önde oturan amcasının koluna dokundu.

Ama amcası daldığı plan düşüncelerinden biranda sıyrılınca korkuyla irkildi. Ayni onun gibi Selim'i öldürme planları düşünen Barbarda Selim'in irkilmesiyle kendine geldi.

Selim sinirle, "Ne var Allah'ın cezası ne var!! Neden bana dokunuyorsun!!"

Arabayı ani frenle durduran Barbar önce Selim'e sonra Meryem'e öfkeyle bakıp, "ikinizde kapatın çenenizi yoksa ikinizide gebertirim."

Sessizliğin ardından biranda gelen tehditlerle Meryem korku ve üzüntüyle susmak zorunda kalmıştı.

Saatlerce süren yolculuğun ardından taşli yola girmeleriyle araba sallanamaya başladı. Meryem bileğindeki saate bakınca saatin ikiyi geçtiğini gördü.

Nereye gidiyordu bunlar artık bir cevap istiyordu yada birşey yapması gerekiyordu. Öne doğru baktığında amacasının uyuduğunu ve o adamında gözünü kırpmadan yola baktığını gördü.

Telefonun titreşim sesini duyduğunda kulak kesildi. Kendisiyle ilgili olabilirdi.

Sıkkınca eline telefonu alan Barbar, "Ne var!"

Meryem öne doğru hafif eğilip telefondaki kişiyi duymak istesede tek kelime duymuyordu.

Barbar, "Tamam sabaha karşı kızı size teslim ederiz. " diyip telefonu kapattı.

Meryem duyduğuyla korkusu daha da yükselmişti. Amcası gerçekten onu başkalarına vericekti.

Korkuyla yanındaki camdan dışarı bakıp nerede olduklarına dair birşey bulmak istedi ama karanlık buna izin vermiyordu. Sadece çok ağaçlık bir alanda yada ormanda olduklarını biliyordu.

Çaresizce dışarıyı izlerken elini cama dayayıp gözyaşlarini akıtmamak için kendini zorladı. Avucundaki yüzügu parmağına takip dua etti.

O esnada elini serbest bırakınca eli camdan süzulup kapının  açma kolunun üzerinde  durdu.

Aklına bir fikrin düşmesiyle kendini toparlayıp doğruldu. Arabadan atlayacaktı ,evet  başka çaresi yoktu tek kurtuluşu buydu.

Belki yaralanıcam ama kurtulma şansım vardır belki diye dua edip Barbar'a çaktırmadan kendini hazırladı.

Derin derin nefes alıp kolu tuttu. Besmele getirip  gözlerini kapattı, aniden kapiyi açmasıyla kendini arabadan boşluğa attı.

Barbar gelen gürültüyle ani frenle arabayı durdurup arkaya döndü. Ağzına gelen ilk k*fürleri sıralamıştı hemen.

". .......... kız atlamış"

Sinirle araçtan inip kapıyı çarpınca  Selim'de derin uykusundan irkilip gözlerini açtı.

Endişeyle etrafına bakıp Barbar'ı da ,Meryem'i de bulamayınca aklına gelenler sinirle arabadan indi.

Birkaç adım ötede Barbar'ı görünce koşup onun yakasına yapıştı. "Biliyordum ulan biliyordum. Sana güvenmemem gerekiyordu. Beni burada bırakıp kızı kendin satacaktın ha!

Ben kimseye paramı yedirmem anlıyor musun Barbar? Kimseye yedirmem parami. O benimde param , benimde hakkım var!"

Meryem'in atlamasına siniri yatışmayan Barbar, Selim'in böyle konuşmasina dayanamayıp yumruk yaptığı elini Selim'in yüzüne indirince Selim affalanmış bir şekilde kendini yerde buldu.

Yerde yumruğun acısını ve şaşkınlığını yaşayan Selim'i arkasında bırakan Barbar hızlı adımlarla aşağıya doğru ağaçların arasından geçip Meryem'i aramaya koyuldu.

Meryem'in, bedeni ağaç parçalarına ,sert zemine ve en sonunda da başını bir kayaya vurmasıyla bilincini yavaş yavaş kaybediyordu.

Durmadan yuvarlanan bedeni düz bir zemine ulaşınca yavaşlayıp durdu. Göz kapakları birbirine sıkıca sarılmak istiyor ve onu sonsuz bir uykuya teslim etmek istiyordu.

Ama Meryem bu haliylede kendisiyle savaşıyordu. Bu kadar erken pes etmek yoktu onun için...
Göz kapaklarını zarzor birbirinden ayırıp gökyüzüne baktığında yıldızları hala görüyordu.

Sonsuz güzellikteki gökyüzü ona Rabbini hatırlattı. Eğer nasibinde varsa Hamit'e elbet kavuşurdu.  Bunun gönül rahatlığıyla gözlerini kapatıp derin ve karanlık boşluğa bıraktı ruhunu...

Ne kadar süredir burada bilemiyordu Meryem. Aylar ,yıllar geçmisti sanki , buz gibi olan bedenini kıpırdatmaya başlayınca gözkapaklari da aralanmaya başladi. 

Başina aldığı darbe sonucu yüzüne doğru akan kan gözkapaklarında birikmiş kurumuştu. Bu yüzden zorlansada elini zarzor kaldirip yüzünde biriken kuru kanı sildi Meryem.

Önce gözlerine dolan güneş ışınları sonrada kulaklarına dolan derenin sesiyle daha da kendine gelerek başını tutup doğrulmuştu.

Olanlar hemen zihninde canlanınca geceden beri burada olduğunu ve hala kendisini bulamadıklari için şükretti.

Etrafına bakınca orman gibi bir yer olduğunu ama yukarıya dikkatli bakınca yolu farketti.

Önce dereden ellerini yuzunu yıkayıp su içtikten sonra dualarla yukarı tırmanmaya başladı.

Barbar ve Selim ise geceden beri Meryem'i arayıp bulamayınca Selim daha fazla dayanamayıp bir ağaca yaslanıp uyumuştu. Barbar ise pes etmeyip kendine av olarak gördüğü Meryem'i arıyordu hala.

"Kuş olup uçmadı yaa! Elbet bulucam ve onu kendi ellerimle boğucam. Benden şimdiye kadar kimse kaçamadı oda kaçamaz " diyerek ağaca tekme atınca Selim uykusundan zıplayarak uyandı.

Hala sinir küpü olan Barbar'a bulaşmamak için hiçbir şey demeden sessizce bekledi, dün yediği yumruğuda unutmamıştı elbette.

Hala aklında Barbar'ı nasıl öldüreceğini düşünüp planlar kuruyordu tabi öncelik Meryem'i bulmakti. Tek başına Meryem'i bulmak zor olabilirdi şuanlik sadece plan düşünüp sonrasında uygulayacaktı.

Bunlardan habersiz bedenindeki ağrıları bir yana bırakan Meryem zorda olsa yukarı çıkmaya gayret ediyordu. Alnında biriken terler yavaş yavaş süzülüp akarken Hamit'i de düşünemeden edemiyordu.

Kendisi Hamit'e olayı çözmeden görüşmeyeli demişti acaba Hamit onun kaçırıldığını öğrenmiş midir?
Düşünceleriyle buğuşurken ağlamadan da yapamadi.

Hem ağlıyor hemde ağaçlara tutuna tutuna yukarı çıkarken sonunda yola ulaşınca Hamit'e kavuşmasınada az kaldığını hissetti.

Bu yol geldikleri yoldan daha farklıydı . Onların gittiği yol çukur toprakken bu yol eskimiş asvalttı.

Durmadan ayaklarına kan inercesine sağ tarafa doğru koşmaya başladı. Bir araba bir insan onun kurtuluşu demekti.

Istediği de olmuştu zaten uzakta görünen bir araba gözlerine takılınca sevincle adımlarını hızlandırıp onlara koştu.

Onu fark eden arabadakilerde arabayı yavaşlatınca Meryem sevincle şöfor kapısına koşup soluk soluğa "yalvarırım yardım edin, beni kaçırdılar buradan gitmem gerek yalvarırım size."

Şoför koltuğundaki adam ve yanındaki adam tebessüm edip, "Tamam korkmaniza gerek yok . Biz size yardim ederiz, sakin olun lütfen ve arabaya binin."

Meryem ne diyeceğini nasıl teşekkür edeceğini bilemez hızla arabaya binip  Rabbine dualar etti.

Araba tam gazla giderken Meryem durmadan adamlara teşekkür edip dualar ediyordu. Kendisini bir istasyon yada bilindik bir yere bırakmalarinin yeterli olduğunu devamli tekrarlıyordu.

Bir saattir yolda olmalarına rağmen hala etrafta ormandan ve dağlardan birşey yoktu. Ama sabırlıydı Meryem bunada sabredicekti.

Arabanın ardında bıraktığı ağaçlar bir bir kaybolurken ufukta gözüne vuran ışıkla gözlerini kısıp daha net baktı .

Gördüğü cisimeler yavaş yavaş şekil alınca önce amcasını sonrada o adam olduklarını fark etti.

Korkudan sesi kısılmış hareket edemiyordu. Onunla aynı hareketler eden araçta yavaşlayıp sonrada hareketsiz kaldı.

Barbar sinirle kapıyı açıp , "Çık dışarı!"

Meryem uğradığı bu hüsrandan çaresiz öylece duruyordu. Barbar, boynunu kırıp tekrar daha yüksek, "Çık dışarı!!"

Meryem bunudu cevapsız bırakınca, eğilip Meryem'i bileğinden tutup çekip çıkardı araçtan.

Meryem sessizce akan yaşlarını silip amcasına sinirle baktı.  Içinde biriken siniri daha fazla tutamayıp adeta amcasına kusmak istiyordu.

Bileğinden tutan Barbar eğilip araçtaki iki adama birşeyler söyledikten sonra araç onlarin yanından hızla geçip gözden kayboldu.

Meryem bileğini tutan eli umursamadan amcasına bir anda atılıp vurmaya çalıştı.

Meryem'in böyle bir hareket yapacağını düşünmeyen Barbar elini gevşek tutunca Meryem ondan kurtulup amcasına vurmaya başladı.

Oluşan kargaşada Selim ne olduğunu anlamıyor şaşkinlikla bakakalirken Barbar Meryem'i tutmaya çalışıyordu.

Amcasının belindeki kemerde duran telefonun yerini iyi bilen Meryem amcasına hem vuruyor hemde telefonu çaktirmadan almaya çalışıyordu.

Yeğenin delirmiş bir şekilde kendisine vurduğunun şaşkinliğinda olan Selim'i , Barbar kurtarmişti. 

Barbar Meryem'i çekince Meryem amacina ulaşmış küçük telefonu alabilmişti. Bileğine sakladiği telefonun çalmamasi içinde dua ediyordu.

Barbar onu sürükleyerek arabaya bindirince ses etmeden yerine oturdu. Sonrada şoför koltuğuna geçip gaza basinca Selim son anda kendini araba atti.

Ortamin gerginliğinden kimse konuşamiyor Selim nefretle yeğenine bakmakla yetiniyordu, onu adamlara vermeden ondan bunun hesabini sorucakti.

Barbar toprak yoldan cikip tam hiz arabayı sürerken aklinda Selim'den nasıl kurtulacağinı düşünüyordu. Varacakları yere az kalmisti ve artik tam zamanıydi.

'Kimseden korkmuyorum bu bunaktan mi korkucam' diyip arabayi durdurunca Selim daha fazla dayanamayıp "neden durduk Barbar?"

"Şimdi anlarsin Bunak çïk dışari" diyip arabadan indi. Etrafa bakınca yol geçmez, kervan geçmez bir yer olduğu anladi.

Belindeki silahi da çıkartıp Selim'in kapisini açıp silahi ona tuttu. Herşeyin farkinda olan Selim yutkunarak kaçacak delik aramaya başlasada Barbar onu çekip arabadan çıkarttı.
Meryem'se silahı görünce korkuyla geri çekildi.

Selim titreyen ellerini kaldirip Barbar'a yalvara başlasada Barbar'ın yüzünde en ufak belirti yoktu.

Selim bunu anlayıncada Barbar'ın üzerine atlayıp boğuşmaya başladılar. Meryem Camdan  onlari izlerken birazdan gelecek olan silah sesini hissetmiş gibi sıkıca kulaklarını kapatmıştı.

Boğuşmanın seslerini kesense gelen silah sesi olmuştu. Korkuyla yerinde zıplayan Meryem gözlerini kapattı.

Birkaç dakika öylece gözleri kapalı durduktan sonra ne bir ses nede kimseler vardı etrafta.

Neler olduğunu anlamak için cama yaklaştığında amcasinin kanlar içindeki bedenini görünce dehşete düşmüş bir şekilde çığlïk attı.

Etrafına bakınsada Barbar görünürde yoktu. Hızla kapıyı açıp amcasına koşunca uçurumdan sarkan Barbar'ı gördü

Elleriyle ağaç dallarina tututan Barbar Selim'i vurunca geriye düşmesiyle uçurma düşmüştü. Tutunduğu birkaç dalda kopmak üzereydi.

Onlar yaşam savaşi verirken ne yapacağini bilemiyordu Meryem. Kaçmali miydi yoksa onlara yardim mi etmeliydi?

Herkese Merhabaa💜

Bölüm nasildi?

Barbar hakkindaki düşünceleriniz?

Hamit , Meryem'in olmadığını öğrenince ne tepki verir?

Meryem , Selim ve Barbar'i kurtarmali mi sizce, siz olsaniz ne yapardiniz

Bide arkadaslar lütfen son bölümdeki oylarda yorumlarda yerlerdeydi sizden ricam bir saniyenizi alan o yildiza basmak.

Sizin icin bir saniyelik zaman kaybi benim hayallerime adimim demek. Bunu benden esirgemeyin.
Seviliyorsunuz💜

Continue Reading

You'll Also Like

239K 26.2K 20
*baba-kız / ikinci şans --- Kurduğu ve uymazsa ölecek gibi hissettiği aksamaz düzenine ansızın dahil olan kızından sonra hayatı baştan başlayan bir a...
40.7K 2.9K 36
Çünkü herkesin evi, göğsünde taşıdığı insanın dizinin dibidir. (eşcinsel kurgu) (düz yazı)
90.4K 4.3K 19
Dul Zümrüt ile Deli Ömer in zor sevdası. "Nasıl kıydılar sana kara Zümrüt. Bu incecik parmaklarına nasıl kına yaktılar. Çocuk yaşında bu narin tene...
454K 36.4K 38
Çerezlik bir texting kurgusu. & Atilla Artem: Bu şey gizlilik içeriyor mu? Efsun Araslı: Nasıl yani? Atilla Artem: Buraya başvurduğumun bilinmesini i...
Wattpad App - Unlock exclusive features