Gecenin En Doğusu

By Kalemimdenkitabim

5.3M 309K 117K

... "Soğuk, açlık, susuzluk, uykusuzluk, işkenceler.. Aklının alıp alamayacağı her şeyi göğüsleyebilirim. En... More

1-Gece
2-Ev Arkadaşı
3-Ağustos Böceği
4-'İyi'
5-Kayıp Bardak
6-Dondurma
7-Mutsuz
8- Doğu Operasyonu
9-Hassas
10-Beyaz
11-Fırtına
12-Görev
13-Mecbur
14-Mağara
15-Alfa Beş
16-Ama?
18-Abi
19- Sevgilim
20-Hızlı
21-Güzel
22-Güven
23-İclâl
24-Umut
25-Sinir Harbi
26-İzin
27-Tek
28-Gizem
29-Âşık
30-Eğitim
31-Fırtına'nın Gece'si
32-Kâbus
33-Kıskançlık
34-Veda
35-Taş
36-Yem
37-Uyan
38-Kırgın
39-Kuzgun
40-Oy
41-Yağız
42-Pencere
43-Poligon
44-Tuz
45-Kayıt
46-Dönüş
47-Kafe
48-Rüya
49-Cesur
50-Ecel
51- Elveda
52-Ya Hep Ya Hiç
53-Halka
54-Kimse
55-Hediye
56-Gece'nin En Doğu'su
57-Düğün
58-Mutlu
59-Ayaz
60-♾
-Özel Bölüm-
Panodaki Duyuru!
-Özel Bölüm-
-Özel Bölüm-
-Özel Bölüm-
-Özel Bölüm-
-Özel Bölüm- Anka -

17-Mahkeme

90.7K 5.3K 1.5K
By Kalemimdenkitabim

"Ama sensizlikle nasıl başa çıkılacağını bir türlü bulamıyorum." dedi ve sağ elimi tutup kalbinin üzerine koydu. Benimkinden farksız bir şekilde, sabırsızca çırpınıyordu güzel kalbi.

"Sen olmadığında burada bir şeyler ters gidiyor. Nefes aldırmıyor. Herkesi tek bir emriyle dize getiren Fırtına, kalbine söz geçiremiyor. Çünkü.." dedi ve derin bir nefes daha aldı.

Bu aldığı kaçıncı derin nefesti? Neden buna takılmıştım şu an? Hiç mi hiç sırası değildi..

"Çünkü içinde öyle bir kadın var ki.. Öyle masum, öyle güzel, öyle zeki ve.. Ve öyle benim.. Bazen çıldırtan, delirtip çileden çıkaran; boynunu sarıp sarmalayan atkısını, saçlarına değen beresini, yansımasını izleyen aynasını bile kıskandığım.. Öyle bir kadın ki; sevmemek mümkün değil. Öyle bir kadın ki; adını duyan herkese karanlık, bir bana aydınlık.."

"Gece gibi mi?" dediğimde o güzel, çarpık gülüşünün sesini duydum.

"Gece gibi.. Gece'm gibi.. Seni se-" dedi ve bir anda benden ayrılıp bir küfür mırıldandı. Ben neden böyle bir şey yaptığını anlamaya çalışırken Defne'nin sesini duydum.

"Abla?" dedi gözlerini ovalayarak yanımıza doğru gelirken. Sonra Doğu'yu gördü ve bir an duraksadı.

"Oha! Eve meteor düşmüş! Beni neden uyandırmadınız?" dedi gözleri kocaman açılırken.

"Defne!" dedim uyarırcasına.

"Doğu, hadi ablacığım annemler bekliyor." dedi Peri de aşağıdan seslenerek. Neden şu andı ki? Neden şimdi gelmek zorundalardı? Neden, neden, neden? Sonsuz kez neden!

Doğu, söylene söylene aşağıya inerken Defne yanıma gelip kolunu omzuma attı dikkatlice.

"Sana helal olsun!" dedi sonra alnımdan öpüp.

"Defne saçma sapan konuşma, alacağım şimdi ayağımın altına seni." dedim sinirle.

"Uygunsuz zamanda geldim değil mi? Ondan bu sinirin."

"Defne!"

"Ne var Defne de Defne? Adımı mı ezberliyorsun, Allah Allah?"

"Yardım et de giyinip aşağıya ineyim." dedim ters ters bakarak. Hayret de bir şey.. Kardeşim bile ona böyle bakabiliyorsa, dışarıdakiler neler düşünüyordur kim bilir? Yani ablasının şeyi sonuçta.. Al işte, bunlar yüzünden şey olarak kaldık!

"Abla niye dövecekmiş gibi bakıyorsun bana? Yemedik seninkini. Yakışıklıymış işte, eniştemize iltifat da mı etmeyelim?"

"İşine bak Defne. Enişten olamadı sayende." dedim homurdanarak.

"He siz daha o aşamada mısınız?" dedi aydınlanmış gibi. Derin bir nefes alıp gözlerimi devirdim. Hayır sırası mıydı uyanmanın? Beş, on saniye fazla uyusa belki de Doğu bana 'seni seviyorum' diyecekti..

Gerek var mıydı alenen söylemesine? Kurduğu onca güzel cümleden sonra 'seni seviyorum' demese de olurdu.. Ama duymak da bir başka güzel olmaz mıydı? Ah Gece ah.. İn hadi aşağıya, önce sorununu çöz. Sonra ne haliniz varsa görürsünüz. Birlikte. Belki el ele. Ne de güzel olur onun, o kocaman, güçlü ellerini sımsıkı kavramak? Sevgilisi olarak.. Doğu Çağan'ın sevdiği kadın olarak..

"Abla?"

"Defne of Defne. Of sana!" dedim sitemle. Hayallerimi bari rahat bıraksaydı, değil mi ama?

"Elbise mi giysen? Saçlarını da düzeltelim biraz, adam seni böyle paspal sanmasın."

"O adam benim her halimi gördü, ver eşofmanlarımı uğraşamam elbiseyle falan."

"Aman al. Al." dedi elbiseyi bir köşeye fırlatıp eşofmanlarımı uzatırken.

"Kendim giyinebilecek olsam senden yardım istemezdim, değil mi? Hadi, aşağıda geleceğimin planı yapılıyor olabilir. Oyalama beni daha fazla." dediğimde Defne sırıtan bir suratla bana yardım etti. Merdivenlerden inerken de destek olmuştu sağ olsun.

Aşağıya indiğimizde Peri, salonu işaret edip bana şans diledi. Onları orada bıraktıktan sonra salonun kapısını açıp içeri girdim ve gözlerim hemen, Doğu'nun gözleriyle buluştu. Gülümseyeceğim sırada babam araya girdi ve yanıma gelip yürümem için bana destek oldu. Bacaklarım tutuyordu oysa.. Hasar omzumdaydı. Ve kalbimde. Babamın yaraladığı kalbimde..

"Neden indin?" dedi bir de fısır fısır.

"Artık benden bir şey gizlensin istemiyorum da ondan." dedim mırıldanarak.

"Hoş geldiniz." dedim sonra Kerem Amca ve Masal Teyze'ye gülümseyerek.

"Geçmiş olsun." dedi Kerem Amca.

"Geçmiş olsun kızım." dedi Masal Teyze de.

"Sağ olun." dedim gülümseyerek. Ve annemle babamın arasına oturdum. Annem arkama yastık koyup destek oluştururken, ona teşekkür ettim. Mutsuz görünüyordu.. Sanırım babamla, işler yolunda gitmiyordu.

"Ben gelince susmuşsunuz gibi hissediyorum. Konuşacaklarınız bitti mi yoksa hiç konuşulmadı mı?" dedim gerginlikle.

"Konuşulacak bir şey yok." dedi Kerem Amca.

"Komutanım haklı. Biz konuştuk, hallettik." dedi babam da.

"Biz de öyle süs olsun diye buradayız zaten. En az senin kadar uzağız konuşulanlara kızım." dedi annem sitemle.

"Yıldız.." dedi babam.

"Siz bu çocukları tek başınıza mı yaptınız beyler? Hayır, dokuz ay karnınızda siz taşıdıysanız bilelim yani." dedi Masal Teyze de.

"Masal'cığım.." dedi Kerem Amca.

"Ne var Kerem? Biz buraya Gece'ye geçmiş olsun demek için geldik sadece ama ortada saçma bir gerginlik var, anlamıyorum. Zamanında nasıl, sizin kızınız bizim oğlumuzu kurtardıysa, şimdi de bizim oğlumuz sizin kızınızı kurtarmış. Ben bunda hiçbir tuhaflık göremiyorum ama Asrın Bey, oğluma, onu öldürecekmiş gibi bakıyor. Sebebini ben de bilmek istiyorum. Çünkü Doğu benim de oğlum."

Masal Teyze kısmen haklıydı.. Kısmen diyorum; çünkü Doğu'nun beni kurtarma şekliyle benim onu kurtarma şeklim arasında ciddi bir fark vardı.. Üstelik o gün başımı eğmemi bile o söylemişti. Ben kahraman değildim. Ama Doğu bir kahramandı. Benim kahramanım..

"Kendisinin başaramadığını Doğu başardı diyedir." dedi annem sinirle.

"Anlamadım?" dedi Masal Teyze.

"Anne tamam. Sorun yok, biz konuştuk her şeyi." dedi Doğu. Biz de konuştuk.. Az önce yukarıda..

"Biz duymadık oğlum, bir de bizim yanımızda konuşuverseniz ya her şeyi?" dedi annem. Bir an için Doğu'yla az önceki konuşmamızı kast ettiğini sanıp gerildim.

"Doğu bir hata yaptı ve hatasını kabul ediyor." dedi babam beni asıl konuya yeniden ışınlayarak.

"Baba!" dedim inanamayan gözlerle ona dönüp. Hâlâ böyle mi düşünüyordu sahiden?

"Doğu hata falan yapmadı. Senin takıntılı düşmanın benim arabamı kurşuna dizdi ve uçurumdan yuvarlandım. O teröristlerin orada olması, beni kaçırmaları tamamen tesadüftü."

"O teröristleri başına musallat eden kimdi peki?" dedi babam meydan okurcasına.

"Bendim. Öğrencimin ağabeyiydi o adam."

"Peki bu kurşun yarası? Doğu bana her şeyi anlattı. Kendi hatası olduğunu söyledi."

"Bombaya odaklanmıştık hepimiz." dedim o anı hatırlamaya çalışarak.

"Doğu'nun böyle bir lüksü yok. Her ihtimali değerlendirmeliydi. Hata yaptı. Kaptan haklı." dedi Kerem Amca. Kendimi bir an için mahkemede gibi hissetmiştim.

"Neden Doğu'nun böyle bir lüksü yok? Robot mu bu çocuk? O an sadece kızımızı düşünmüş demek ki. Onu kurtarmaya, onun iyi olmasına o kadar odaklanmış ki başka ihtimalleri düşünememiş bile." dedi annem. Alnından öpmek istedim. Yukarıda Defne'nin bana yaptığı gibi alnını öpüp 'sana helal olsun' demek istedim ama bu ortam bunun için hiç ama hiç müsait değildi.

"Tam da öyle oldu. Siz kusursuz musunuz Kerem Amca?" dedim annemin elini sıkıca kavrayıp ondan güç alırken. Alnından öpmekten daha mantıklı bir hareketti bence.

"Son derece haklı bir soru. Evet Yarbay. Siz kusursuz musunuz? Eşinizin defalarca kaçırıldığını, evinizin basıldığını ve daha nicesini anımsıyorum. Neden ihtimalleri önceden görüp önlem almadınız?" dedi Masal Teyze.

"Güzelim sırası mı şimdi? Aynı şey mi?" dedi Kerem Amca.

"Bence birebir aynı. Ben oğlumla gurur duyuyorum. Oğlum olduğu için değil, ona emanet edilmiş bir kadına bu kadar değer verdiği ve onu bu kadar iyi koruyup kolladığı için."

"Doğuştan bu savunma mekanizması. Kadınlara otomatik yükleniyormuş abim söylemişti de inanmamıştım. Burası Bermuda Şeytan Üçgeni'ne döndü beyler. Mümkün değil buradan haklı çıkmanız." dedi varlığını yeni fark ettiğim genç bir adam.

"Yiğit, sana ablanın yanında beklemeni söylemiştim." dedi Masal Teyze.

"Niye çıkardım ki sesimi? Çok eğlenceli gidiyordu." dedi Yiğit. Hatırlamıştım onu. Doğu'nun Ağustos Böceği olarak adlandırdığı küçük kardeşiydi.

"Yiğit, hadi oğlum." dedi Kerem Amca.

"Mahkeme kararını ne zaman öğrenebiliriz?" dedi Yiğit ayağa kalkıp.

"Yiğit.." dedi Masal Teyze.

"Tamam, çıkıyorum." dedi Yiğit ve dışarı çıktı.

"Tek amacım.." dedi babam ve derin bir nefes alıp öne eğilerek dirseklerini, dizlerine yasladı.

"Tek amacım kızımı korumaktı. Fatih'in ne kadar ileri gidebileceğini tahmin edebiliyordum. Gece, orada kalmakta ısrarcıydı. Korumalardan üçü, Doğu'yla Gece'nin karşılaştıkları gün korkup kaçınca ne yapabileceğimi düşündüm. Komutanımla karşılaşmamız tamamen tesadüftü ama ondan yardım istemekten başka çarem yoktu.. Doğu'nun, kızımı koruyabileceğini söyleyince ona güvendim. "

"Doğu'nun ona seve seve ağabeylik edeceğinden emindiniz ama oğlum, kızınızı kurtardı diye gözünüzdeki değerini kaybetti, öyle mi?" dedi Masal Teyze. Ama ağabey falan demesek mi artık Masal Teyze? Çünkü biraz  önce yukarıda bir takım şeyler yaşandı.. Güzel şeyler..

"Böyle söyleyince kulağa saçma geldiğinin farkındayım. Ama Gece'nin yaralandığını öğrendiğimde-"

"Kendinden başka suçlayacak birini arayıp Doğu'yu günah keçisi seçtin." dedi annem.

"Yıldız-"

"Sus artık Asrın! Sus çünkü konuşmaların hiçbir anlam ifade etmiyor. Ne kızımızın ne de hiç tanımadığı bir kıza ağabeylik eden bu çocuğun hiçbir suçu yok. Burada ceza kesilmesi gereken biri varsa o da sensin." Anneciğim sen bari deme artık.. Of ne ağabeymiş yahu?

"Suç ortağını da unutmayalım." dedi Masal Teyze, Kerem Amca'ya bakarak.

"Kusura bakmayın Kerem Bey ama Doğu, aslanlar gibi korumuş kızımı." dedi annem.

"Koruyacaktı tabi. Göreviydi." dedi Kerem Amca. Ve benim gözlerim 'görev' kelimesini duyar duymaz, Doğu'nun bal gözlerine çevrilmişti..

Nasıl unutmuştum o günü? Nasıl unuturdum? 'Geçici bir görevim senin için..' demiştim ve susmuştu. İnkâr etmemişti bunu asla..

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde Doğu, başını 'hayır' anlamında iki yana salladı bir kez, yavaşça. Neye 'hayır'dı peki? 'Hayır ağlama' mı demek istemişti? Yoksa 'hayır öyle değildi' mi? Öyle olmadığını söylemek için çok geç kalmamış mıydı?

Gözlerimi kırpıştırıp önüme döndüm ve derin bir nefes aldım. Bunları düşünmenin ne yeri, ne de zamanıydı.. Elbet yalnız kalacaktık ve o zaman sorulacaktı hesabı. Şimdilik sadece 'bensizlikle başa çıkamayan adam' olarak kalmasını istiyordum benim için.

"İyileşir iyileşmez geri döneceğim. Okuluma, öğrencilerime, evime.." dedim kendimden emin bir şekilde. Sonra Doğu'ya baktım yeniden. 'Evimize.. Gece'nin en Doğu'suna geri döneceğim..' diye ekledim kendi kendime. Duyar mıydı gözlerimin söylediklerini? Ah.. Nasıl duysundu? O, gözce bilmiyordu ki.. Sessizce biliyordu, usulca biliyordu, masumca biliyordu..

"Ev sahibi beni tekrar kabul ederse tabi?" dedim, herkesin sessizliğine inat, gözlerimi Doğu'dan ayırmadan. Parlayan bal gözleri, çoktan kabul ettiğinin göstergesiydi.. Benim herhangi bir kelimeye ihtiyacım yoktu, çünkü ben; gözce biliyordum.. Yine de; anne babalarımız için bir cümle kursa fena olmazdı.

"Eder.." dedi Doğu büyülenmiş gibi. Bir de yarım ağız gülümsedi.

"Bize sormadan böyle bir karar alamazsınız." dedi babam.

"Hatırladığım kadarıyla benzer bir kararı, siz de onlara sormamıştınız Asrın Bey. Çocuklar anne babalarından ne gördüyse onu yaparlar." dedi Masal Teyze.

Bir an düşündüm.. Annem asla yalan söyleyemiyordu ama çocukları?  Biz sanırım bu istatistiğin dışında kalıyorduk.. Beş yaşındaki Toprak bile, çok değil daha dün akşam onu kandırmayı başarmıştı..

"Gece nasıl istiyorsa öyle olacak." dedi annem.

"Yıldız.." dedi babam.

"Fatih yakalandı demedin mi?" dedi annem hiddetle ona dönüp. Babam cevap vermediğinde annem kırgın gözlerle yüzüne baktı ve ayağa kalktı. Babam onun bileğini kavrayıp durdurduğunda annemin gözünden bir damla yaş süzüldü.

"Bırak kolumu." dedi annem.

"Sen endişelenme diye.."

"Yoruldum artık Asrın. Bahanelerin ardına gizlediğin yalanlarından yoruldum anlıyor musun?" dedi annem ve kolunu ondan kurtarıp salondan çıktı. Babam, kendini koltuğa bıraktığında ben de kalkıp annemin peşinden gittim.

Mutfağa gitmiş, kendine kahve yapma çabasına girişmişti ama hareketleriyle her şeyi cezalandırıyor gibiydi. Kavanozu, bardağı, suyu, kahve makinesini..

"Anne?" dedim elini tutup.

"Kahve ister misin?" dedi hiçbir şey olmamış gibi gülümseyerek.

"Yanında çikolatası varsa ben de isterim." dedi Masal Teyze. Kapıya yaslanmış kollarını göğsünde kavuşturmuştu.

"Sen de biliyor muydun bütün bunları?" dedi annem.

"Bilmiyordum." dedi kendinden emin bir tavırla. Sonra gelip bir sandalye çekti ve oturdu.

"Doğu hakkında bilgi almak için bana ihtiyacınız yoktu ama? Sonuçta eşiniz.." dedim ve ileri gittiğimi düşünerek durdum.

"Sonuçta, eşim koskoca Yarbay, değil mi? İstediğim zaman istediğim tüm bilgilere ulaşabilirim?" dedi sorarcasına. Ben de bir sandalye çekip yanına oturdum ve annem önümüze birer kahve ve bir kutu çikolata bıraktı.

"Açıkçası aynen böyle düşünüyorum." dedim dürüstçe. Bence bu dürüstlüğüm için şu an, annem de beni alnımdan öpmek istiyordu. İstiyor muydu? İstemeliydi..

"Kerem ve Doğu bana hiçbir şey anlatmaz. Yani operasyonlar gizlidir. Eğitimler bile gizlidir. Oğlumun ne zaman nerede olduğunu hiçbir zaman net olarak bilemedim. Zaten benim derdim bulunduğu yer değil, bulunduğu durum oldu her zaman. Nasılsın sorusuna asla 'iyi'den başka bir yanıt almadım."

"Şaşırmadım." dedim kahvemi yudumlarken.

"Acısından ölse de kötüyüm demez. Alfa olacak ya eşek sıpası." dedi Masal Teyze ağzına bir çikolata atıp. Ben daha çok Hanzo diyordum ama eşek sıpası da güzelmiş..

"Acılarından beslenir.." dedim elimi çeneme yaslayıp. Öyle demişti ya Erkan Komutan?

"Hayırdır Gece Hanım, nereye daldınız?" dedi annem. Fırtına'ya desem ve ikinci Çağan vs Karhan Savaşı başlatsam bana kim karışabilirdi? Baban mesela Gece?

"Gece.. Biraz konuşabilir miyiz?" dedi Doğu, kapıdan başını uzatmış içeriye bakıyordu. Bir anneme, bir Masal Teyze'ye bir de elimdeki çikolataya baktım. Sonra ayağa kalkıp dışarı çıktım.

Doğu, bileğimi nazikçe kavrayıp beni yukarı çıkardı ve odama girip kapıyı kapadı. Ne cesaret ama? Deli cesareti miydi bu?

"Otur istersen." dedi yatağımı işaret ederek. Ama ben şu an çok iyiydim böyle.. Ona daha yakındım..

"İyiyim böyle." dedim ve yavaşça ardımdaki soğuk duvara yaslandım. Mutfaktan beri elimde tuttuğum çikolatayı dudaklarıma götürdüm. Erimişti hep.. Parmaklarımı da yalayamazdım ki adamın karşısında çocuk gibi ya da abuk sabuk şeyler ima eder gibi! Tövbe de Gece, başladın yine!

Ağzıma atıp ondan kurtulmayı planlarken Doğu'nun dudakları, parmaklarımın arasındaki çikolatayı kaptı.

"Benimdi o." dedim dudaklarımı büzüp. Canım çekmişti yahu! Zaferimin kutlaması olarak yiyecektim onu.

"Artık değil. Hem senin benim mi kaldı aramızda?"

"Kalmadı mı?" dedim saf saf.

"Kalmadı, kalmasın." dedi Doğu ve bir elini başımın yanından uzatıp beni duvarla arasına sabitledi. Başlıyordu yine afrodizyak etkisini bırakmaya..

"Ama sen tatlı sevmiyormuşsun ki ne diye yedin şimdi onu?" dedim hesap sorar gibi. 'Ne çikolataymış arkadaş' dese şaşırmazdım. Haklı olurdu adam.. Ama biz arkadaş değildik! Zaten Doğu da öyle bir cümle kurmadı Gece, adamın kurmadığı cümlelere de sinirlenmezsin değil mi? Daha neler!

"Kim dedi onu sana?" dedi Doğu kaşlarını çatıp.

"Nazlı söyledi. 'Tim profiterol seviyor ama Doğu Abi'min tatlıyla arası yoktur' dedi."

"Yoktu, artık var." dedi gayet normal bir şeymiş gibi omuz silkerek.

"Çikolatamı gasp ederken mi karar verdin tatlıyı sevmeye?" dedim sinirle. Neydi bu çikolataya olan anlık takıntım, bilmiyorum..

"Hayır." dedi Doğu ve biraz daha yaklaştı yüzüme.

"Dudaklarım tenine değdiğinde." dedi fısıldar gibi.




Merhaba 🌸

Yeni bölüm günü karmaşasını atlattık sayılıt neyse ki 🙈

Soru cevap süresinin dolmasına beş saat kaldı ama her Cuma kesin olarak bölüm gelecek gibi duruyor.. Çoğunluk; tercihini Cuma'dan yana kullanmış. Diğer günleri de, ben yine kendime göre ayarlayacağım 🤷🏼‍♀️

Cuma ve Cumartesi çok çekişmeliydi. Bu yüzden Pazar Günü'nü iptal edip bugün yayımlıyorum bölümü. Soruyu Perşembe Günü sorsaydım keşke, o zaman Cuma yayımlayabilirdim. Neyse nasip bu güneymiş🎈

Birkaç gündür bölüm yazamıyorum.. Sanırım duraklama dönemine girdim 🥺

Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir ⚡️

Yorum ve oylamalarınızı bekliyor olacağım ⭐️

Sevgiyle kalın

Instagram: kalemimdenkitabim


-

Continue Reading

You'll Also Like

4.5K 293 18
"Seni yıldızlara benzetiyorum.Onlar gibi parlak,çekici ve güzelsin ama aranızda bir fark var onlar milyonlarca sen birtanesin" 1#fanmeeting :17/11/20...
5.2K 83 15
İki aşığın hikayesi sizlerle burada...
GİRİFT By rose

General Fiction

46.1K 2.8K 51
"İntihar etmek için çok genç duruyorsun." Yüzümü buruşturarak arkama döndüm kimdi bu? Genç bir adam benim yaşlarımda duruyordu. Karanlık nedeniyle y...
1.6M 51.5K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...