54-Kimse

69.6K 4.1K 1.3K
                                    

Eve girip kapımı kapattıktan sonra vakit kaybetmeden odama girdim ve valizimi çıkardım. Eşyaları gelişi güzel yerleştirirken bir yandan da söylenmeyi ihmal etmiyordum.

"Gece?" dedi Doğu'nun şaşkınlık yüklü sesi.

"Girme odama sakın!" dedim şaşkınlığını paylaşarak arkama dönüp. Bir de peşimden geliyordu! Gelmese miydi Gece? Sıkıyorsa gelmeseydi! Gelecek tabi! Paşa paşa gelecek de bu düşünceyi dillendirmeye gerek yok şu an.

"Ne işin var senin burada? Bir gün ya! Sadece bir gün izin istedim senden!" dedim sinirle kapının eşiğine kadar giderek.

"Yok bir gün falan! Bundan sonra bensiz bir saniye bile yok sana! Gitmeyeceğim Gece! Kovsan da, küssen de gitmeyeceğim!"

'Gitme..' dedi yüreğim. 'N'olur gitme..'

"Ölürüm de bırakmam artık seni.." diye ekledi sonra sakinleşmiş sesiyle.. Hayır Gece hayır. O yelkenler suya inmeyecek! Şimdilik mi?

"Çok duydum ben o yalanları. Ben sana mecburum, bilemezsin Gece! Bizim bir sonumuz olmasına izin vermeyeceğim Gece! Ben çıktığım yoldan dönmem Gece!" dedim bağıra çağıra.

"Sevgilim-"

"Ben. Senin. Sevgilin. Değilim!"

"Bu evde kalacaksın. Kalacağız. Eskisi gibi."

"Emredersiniz komutanım, başka?"

"Çık şu odadan. Ya da çıkma.. Madem sevgilim değilsin, öyleyse kurallar da yok artık." dedi ve odama dalıp beni duvarla arasına alana kadar üzerime yürüdü. Sonra elleri bluzumun uçlarını kavradı.

"Ne yapıyorsun? Bırak beni Doğu. Sana defalarca söyledim, bana dokunamazsın!"

"Görmek istiyorum." dedi şefkat ve acı yüklü bir sesle.

"Ne? Neyi?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Sebebi olduğum yaraları.."

"Ruhumu açıp gözlerinin önüne seremem Yüzbaşı. Oradan başka bir yerde de sebep olduğun bir yara yok. Şimdi bırak, eşyalarımı toparlayayım." dedim ve derin bakışlarından kendimi kurtarıp eşyalarımı valize doldurmaya devam ettim.

"Gitmene izin vermem Gece."

"Senden izin istediğimi hatırlamıyorum. Keza yanlış hatırlamıyorsam; sen de giderken benden izin istememiştin. Üstelik o zamanlar sevgiliydik. Şimdiyse koca bir hiçiz!" dedim hız kesmeden eşyalarımı dolaptan çıkararak.

"Lütfen bırak şu eşyaları. Dur.. Dur n'olur." dedi bileğimi kavrayıp beni durdurmayı denerken.

"Ya ne istiyorsun benden! Ne!" dedim sesimi yükselttikçe yükselterek.

"Seni istiyorum! O yüzüğü parmağından çıkarmanı istiyorum!" dedi o da benden aşağı kalmayan bir ses tonuyla. Derdi bu muydu yani hâlâ? Yüzük mü!

"Al!" dedim yüzüğü çıkarıp yere fırlatırken.

"Al Allah kahretsin çıkardım işte! Şimdi ne yapacaksın? Geri mi döneceksin Doğu! Git hadi! Git! Bir dakika daha durma! Bunun için gelmedin mi zaten! Dayanamadığından değil, bensizliğe katlanamadığından değil, kalbin sökülmediğinden değil! Bencil bir yalancı olduğun için! Senden başkası sevmesin, senden başkası dokunmasın istiyorduysan çekip gitmeyecektin! Ben, senin canın sıkıldığında bir köşeye bırakıp yıllar sonra bıraktığın gibi bulmak istediğin oyuncağın olamam. Ve merak etme; benim sevdam seninki kadar kolay vazgeçilebilir değil. Eğer korktuğun şey, seni gitmekten alıkoyan şey buysa bil ki Utku sadece arkadaşım. Beni bu kadar alçalttığın için de teşekkür ederim." dedim daha fazla dayanamayarak elimdekileri bir köşeye fırlatıp yatağımın dibine otururken.

Gecenin En DoğusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin