29-Âşık

81K 4.3K 1.4K
                                    

Gözlerimi biraz aralayıp, Doğu'nun sıcak göğsüne yasladım başımı. O da, beni iyice kendine çekip sarıldı ve burnunu saçlarıma gömdü. Onun kokusuyla yeniden uykuya daldım..

Çok geçmeden yine uyandım. Ama bu kez bilincim yerindeydi. Bir rüyadan, başka bir rüyaya dalmıştım.. Ya da hiçbiri rüya değildi. Emin değilim..

Doğu'nun, sımsıkı kavradığım eline baktım uzun bir süre. Algılamaya çalışıyordum.. Adamın üstüne çıktığını mı algılamaya çalışıyorsun Gece? İn hemen oradan! Kendime gelip başımı kaldırdığımda Doğu da gözlerini açtı.

"Doğu sen.. Ben.. Yani biz olarak biz burada nasıl böyleyiz?" dedim yataktan kalkıp etrafa bakınarak.

Yasak bölgedeydik! Onun odasındaydık!

"Hemen mi başlayacağız? Biraz ayılsaydık?" dedi doğrulup, sırtını yatak başlığına yaslarken.

Komodinin üzerinde duran bardağa uzanıp içindeki suyu onun yüzüne boca ettiğimde, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Ayıldı bence Gece.. Hem de fena ayıldı.. Başka tepki vermeyeceğini düşünürken birden kalkıp beni ıslak yatağa yatırdı ve üzerime eğildi.

"Uslu dur!" dedi uyarırcasına. Yüzünden akan su damlaları benim yüzümle buluşuyordu. Gözlerimi canım yanıyormuşçasına sımsıkı kapadım.

"Omzum acıyor." dedim sonra. Hızla üzerime eğilmeye bir son verdi ve elimi tutup beni yeniden ayağa kaldırdı. Onu göğsünden ittim ama geriye doğru sendeleyen ben oldum.

"Ne cüretle bana sormadan beni buraya getirirsin?" dedim hiddetle. Ve hızlı adımlarla salona çıktım.

"Sana sormadan mı? Elimi tutup, bırakmamam için yalvaran sendin." dedi Doğu peşimden gelerek.

"Ben öyle bir şey yapmadım! O kadına dokunduğun ellerin bir daha bana değmeyecek! Duydun mu?"

"Gece.. Dokunmadım ona. Yemin ederim dokunmadım. Lütfen bir sakinleş ve dinle artık beni. Yoruldum!"

"Yoruldun, öyle mi? Ben mi yordum seni? Gözlerimin önünde başka bir kadınla flörtleştiğin için yorulmuş olmayasın? Ya da belki gecelerce sevişmek yormuştur seni! Ben bu salonda, bu pencerelerin önünde seni beklerken bütün bunlar aklımın ucundan bile geçmemişti! Sen bize bunu nasıl yaparsın! Nasıl! Teninize de uyumunuza da s-"

"Yapma. Yapma Gece dinle beni." dedi elini ağzıma bastırarak. Ne vardı yani küfür etmeme izin verseydi? Ben onun küfürlerini durduruyor muydum?

"Bana sakın görev deme Doğu! Sakın!"

"Ama görev güzelim. Sadece görev. Bitecek, çok az kaldı. Konuştuk bunları.. Çok çok önceden söyledim hem de sana. Seni uyarmaya çalıştım."

"Hep senin uyarılarını hatırlıyoruz Yüzbaşı! Biraz da benimkileri hatırlayalım ister misin? 'Gözüne bir taş bile değerse; bana döndüğünde kafana en âlâsını yersin.' demiştim mesela! Tanıdık geldi mi?"

"En âlâsı bu olsa gerek." dedi mırıldanarak.

"İnan bana daha hiçbir şey görmedin!"

"Yuh!"

"Sana yuh Doğu! Sana yuh! O kadına değen ellerini keseceğim senin! Ona bakan gözlerini oyacağım! Bana yalanlar söyleyen dilini koparacağım! Ona tensel uyum yaşatan derini yüzeceğim!"

Doğu bir kahkaha attığında sinirlerim daha ne kadar yükseğe çıkabilirse o kadar yükseğe çıktı.

"Kes gülmeyi!" diye bağırıp yere oturdum ve kollarımı dizlerime dolayıp yüzümü dizlerime gömdüm. Doğu, gülmeyi bırakıp yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı.

Gecenin En DoğusuWhere stories live. Discover now