11-Fırtına

93.3K 5.5K 2K
                                    

Doğu, sorularımdan kaçıp odasına gittiğinde elimde taşımla, mutfakta kalakaldım bir süre. Sonra ben de odama gidip, yemeğe götüreceğim öğrencilerimin ailelerinden, yarın için izin aldım. Ardından bir restoranda yer ayırdım ve kendimi yatağıma bıraktım.

Sabah uyandığımda, Doğu evde değildi. Ben de kahvaltı etmeden evden ayrılıp okula geçtim. İlayda ve Hediyenur'a akşam yemeğe çıkacağımızı, ailelerinden izin aldığımı söylediğimde ikisi de havalara uçtu. Ama ayrı ayrı.. Bu ikili, ileride çok iyi dost olacaktı, bundan emindim..

"Öğretmenim, biri geliyor." dedi Suna. Merakla pencereye koşup Doğu'yu görmeyi bekledim ama hayır.. Bu adam her kimdiyse son derece öfkeliydi..

"Amcam bu! Alacak beni!" dedi Mahmut korkuyla.

"Sınıftan çıkmayın." dedim ve dışarı çıkıp sınıfın kapısını kilitledim.

"Mahmut!" diye bağırdı adam, öfkeli adımlarla okula doğru yürürken.

"Beyefendi, sakin olun." dedim; elimi, hızla bana yaklaşan adama durmasını ima etmek için kaldırırken.

"Çekil!" dedi havadaki bileğimi kavrayıp beni bir köşeye savurarak.

"Aç şu kapıyı!" dedi ve sonra öfkeyle bir tekme savurdu kapıya. Çocuklar çığlık attığında ceplerimi yoklayıp telefonumu bulmaya çalıştım ama yoktu. Allah kahretsin!

"Aç dedim şu kapıyı öğretmen!" dedi adam, dinmeyen öfkesiyle yüzüme yaklaşıp.

"Sadık!" dedi başka bir ses, uzaklardan. Bunun Doğu olmasını ummuştum ama o bir süper kahraman değildi.. Her zorlukta yanımda beliremezdi..

"Git işine!" dedi adam ona doğru bağırarak. Ve sonra bileğimi kavrayıp bu kez, kapıya doğru fırlattı beni. Aynı anda, tanımadığım diğer adam, Mahmut'un amcasının yüzüne bir yumruk savurdu.

"İyi misiniz?" dedi beni yerden kaldırmak için elini uzatarak.

"Ben.. Dikkat edin!" diye bağırdım arkasında, elinde bir odunla ona vurmaya çalışan adamı işaret ederek. Ama nasıl olduysa, daha ben cümlemi bitiremeden, adamın elindekini bir anda yere düşürüp onu duvara yaslamıştı.

"Bırak!" dedi adam hiddetle.

"Derdin ne Sadık?"

"Sana nedir Bekir!" dedi adam ve böylece iki adamla da hiç hoş olmayan bir şekilde tanışmış olmuştum.

"Gücün kadınlara yetiyor?" dedi Bekir onu biraz daha sıkıştırarak.

"Bırak hele, hep bu çeliyor akıllarını!" dedi adam öfkeyle. Bekir, korkuyla kaplanmış gözlerime bakıp gülümsedi.

"Siz içeri geçin lütfen. Ben burayı halledeceğim." dedi şivesini bir kenara bırakıp.

"Ama-"

"Lütfen Gece Hanım. Halledip geleceğim yanınıza.." dedi adam ve ben, anın şaşkınlığıyla adımı nereden bildiğini bile sorgulayamadan içeri girdim.

"Öğretmenim!" diye koşup bana sarılan öğrencilerimi yatıştırmaya çalışırken, bir köşeye sinmiş Mahmut'a takıldı gözlerim.

"Çocuklar, her şey yolunda, tamam mı? Şimdi herkes evlerine, ders bitti." dedim ve öğrencilerim benden ayrılıp çantalarını toparlamaya başlarken telefonumu bulup Doğu'yu aradım.

"Selam." diye açtı telefonu. Ağlanacak halime güldüm onun sesini duyunca.

"Doğu.." dedim titreyen sesimle.

"Tetik, aracı getir! Ne oldu?" dedi telaşa bürünerek.

"Okula gelebilir misin?"

"Çoktan çıktım, anlat ne oldu? Sen iyi misin?" dediğinde gözlerim, bana korkuyla bakan Mahmut'a kaydı. Ağlıyordu..

Gecenin En DoğusuWhere stories live. Discover now