Usul

By LisaY33

365K 31.4K 13K

Usul usul düştüm sevdana... Goya2021 kazananı! More

Giriş: Sevda
Bir Eylül Akşamı
Sen Gittin, Ben Öldüm.
Kimsin?
Dahası Yok
Sarhoş
Yüzük
Kaderimizde Yokmuş
Senin Derdin, Benim Derdimdir
Unuturum Sanmıştım Güzelim
Sana Vuruldum
Gelin
Dokunuş
Anlıyor musun?
Sevemem Seni
Aşklar Ne İçin Biter?
Bitti Mi Hikayemiz?
Gönlüme Bir Ateş Düştü
Haberin Var mı?
Duydum Ki Unutmuşsun
Ben Yürekten Yanmışım, Ateş Beni Yakar Mı?
Bana Evin Yolunu Göster
Aşkın Gizemi
Sarmaşık
Boncuk Gözlü Kız
Dikenli Gül
Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi
Bizimkisi Alev Gibi Biraz
Gülümseme Ey Güzel
Babanın Mirası
Ah Yüreğim, Ah!
Gökte Yıldız Söner Şimdi
Aşık-Maşuk
Altın Çocuk
Kırmızı Duvak
Yıllar Geçse De Üstünden
Yarım Aklım Bir Sana Erdi
Affet
Adımız Miskindir Bizim
Kısaca Seni Seviyorum
Olmaktan Korktuğum Yerdeyim; Sendeyim
Senin Aşkın Beni Deli Ediyor
Sevdalı Gelin, Öldürdün Beni
Bırak Seveyim, Rahat Edeyim
Bir Çocuk Sevdim
Gün Olur Şafaklanır Karanlıklar Bin Parçaya
Durdu Zaman, Durdu Dünya
Bitti Rüya
Aşkım Nerede?
Eller Erdi Murada, Ben Ermedim
Yanacak Kalbi Kağıt Parçası Gibi
Şafak Söktü
En Kötü Kısmı Seni Hala Seviyorum
Son Defa Benim Olsan
Yine Düştün Aklıma
Kaç Kurtar Kendini Bu Diyardan
Son: Sevda
En Karanlık Gecenin Şafağı

Seni Şimdi İstiyorum, Yıllar Sonra Duyamam

3.5K 347 219
By LisaY33

Ali

Mete'siz bir haftayı zar zor geçirdi Ali. İşlerinin daha kısa süreceğini düşünmüştü ama izlerinin sürülmemesi için önce başka şehre gitmeleri gerekmişti ve karmaşık haritaları zaman kaybettirmişti onlara. Ayrıca kimse tanımadığı birine ev vermiyordu. Ali, yardım ettiği bilinmesin diye kendi üzerine iş yapamıyordu. Ahmet de taşımacılıkla uğraştığı ve devamlı bir geliri olmadığı için kabul görmüyordu kimseden. Sonunda derme çatma da olsa bir ev bulmuşlardı.

Ali'nin geri döndüğü gün ailesi de İzmir'den dönmüştü. Evine geldiği anda ilk iş olarak gitmek istediği kuyumcuyu ikinci plana atmak zorunda kaldı. Yine de telefonuna uzanarak mesaj attı Mete'ye.

Sonunda geldim. Ne zaman müsait olursun? Seni özledim. Yazdığı mesaja karşı gülümsedi; aklında Mete'nin mesajı okuyacağı anki hali vardı. Onu gülümseten kişi olmaktan hoşlanıyordu.

Ali, Mete'nin ismine bakarken başka bir isim belirdi ekranda ve telefon titremeye başladı. İstemeye istemeye de olsa açtı telefonu.

"Oğlum." Dedi Necdet ona. Ali rahatsız hissetmesine rağmen maskesini indiremeyerek aynı sıcaklık ile yanıtladı müstakbel babasını.

Birçok şey söylemesini beklemişti Necdet'ten ama telefon kapanırken kahvenin önünde, herkese göstere göstere tıraş olması gerektiğini söyleyeceğini hiç düşünmemişti.

Ali her zaman yaşıtlarından daha tüysüz olmuştu ve şimdi yirmi üç yaşında neredeyse köseyken herkesin önünde tıraş olma fikri ile yüzünü buruşturdu. Bir adeti eksik bıraksalar olmuyor diye düşündü sitemle.

Akşam kahveye gelme. Yoksa idam edilişimi görürsün. Mete'ye yeniden mesaj atarak kendisini yorgunlukla bıraktı yatağına. Necdet'ten nefret ediyordu.

*

"Zaten iki tutam tüy vardı çenende, onu da almasalardı bari." Metin'in alayına karşı ofladı Ali. Yeterince sorunu yokmuş gibi bir de düşmana güven veren dostları vardı.

"Öyle deme lan! Adam ağlayacak, iki tanelerdi falan ama severdi Ali onları." Ferdi de Metin'den geri durmayarak konuştu.

"Siz yolda ip bulsanız, boşa gitmesin diye beni asarsınız." Ali'nin sitemli sözleri arkadaşlarını daha da güldürdü.

Ali ne zaman bu kahveye gelse ya gösteriş malzemesi oluyor ya da şu anki gibi kurbanlık koyuna dönüyordu.

Gözleri, daha fazla kişinin toplanması için bekleyen Necdet'i buldu. Başını hafifçe yana yatırarak dikkatlice inceledi onu. En çok onun tepkisini merak ediyordu. Canan kaçıp gittiğinde bile burada olacaktı Ali. Masada bırakılmış damat rolünden gocunmuyor hatta iple çekiyordu. Herkes maskesini indirip gerçek yüzünü çıkaracaktı o gün. Ali ise sakince izleyecekti onları. Sonra o da basıp gidecekti Mete'sine. Canan ve Ahmet'i bulacak, onlarla mutlu olacak, Mete'yi alıp tamamen arkada bırakacaktı geçmişle ilgili her şeyi.

Güzel bir ev diye düşündü Necdet'te bakarken. Canan ve Ali için güzel bir ev tutmuşlardı. Ali evi umursamıyordu; içinde Mete varsa tek oda bile saraydı ona.

Derin bir nefesle doldurdu ciğerlerini. Ailesini düşünmekten kaçıyordu ama kaçıp Mete'ye gittiğinde onları geride bırakacaktı. Neredeyse üç ay önce kahveye adımını attığı o günde ailesi için bir kızı kabul edecek kadar düşkündü onlara. Her zaman, her koşulda arkasında olacaklarını düşünüyordu. Sonra Mete'yi tanımıştı. Onun gözlerinde görmüştü gerçekleri. Ailesi, sevgisini kabul etmezdi. Tıpkı Canan'la evlenmesini istedikleri zaman gibi onun için yaptıkları her şeyi yüzüne vurur, kendi isteklerini zorla yaptırırlardı. Bu gerçek sevgi değildi. Ali her zaman sevildiğini düşünmüştü ama gerçek, koşulsuz sevgiyi doğduğu günden beri tanıdıkların gözlerinde değil, iki yabancı kara gözde bulmuştu.

Herkes toplanıp Ali için kahve önünde bir masa kurulana kadar sessizce ailesini düşündü maviş oğlan. Mete'ye kaçıp gitmek isteğini söyleyen oydu. Burada kalıp birlikte olamayacaklarını bilerek herkesi arkada bırakmayı tercih etmişti. Zor bir karardı bu. Bunun için üzerine düşünmüyordu. Düşünürse de Mete'yi seçerdi ama kalbinin bir parçasını burada bırakmış olurdu.

"Gel aslanım, otur şöyle!" Babasının söylemi ile kalktı yerinden. Düşünceleriyle boğuşurken bile yüzünden eksik tutmadığı güler yüzü hala yerindeydi. Dışarıdan bakıldığında normal görünüyordu fakat aklı bu anda değildi. Çoktan zamanda yolculuk yapmış, daha çekmediği dertlerin peşine düşmüştü. Öyle çok boyanmıştı ki gözleri, ne müziği duyuyor ne de onunla dans edenleri görüyordu gözleri. Ona konuşan arkadaşlarının ağızlarını kıpırdadığını, babasının elini omzuna attığını ve ona bakan onlarca gözü seçebiliyordu ama orada değildi Ali.

Şimdi başka bir geleceğe kaymıştı aklı. Kabuslarına giren gelecekteydi; Mete'siz gelecekte. Gitmeyeceği, Mete'yi sevemeyeceği o gelecekte. Burada kalırsa olacak olan buydu. Şimdi onun için eğlenen bu insanlar, burada kalırsa ona sevme izni vermezdi.

Yutkunarak boğazındaki yumruyu yok etmeye çalıştı. Dişlerini sıkarak acısının dilinden dökülmesini engellemeye çalıştı. Göğsünü tekrardan hava ile doldurmak istedi ama başaramadı. Olmamış bir gelecek için üzülmesi aptalcaydı ama kendini durduramıyordu işte. Mete'nin olmadığı köy meydanında sahte evliliği için toplanan ve eğlenenleri görmek ona korktuğu gelecekten bir parça gibi geliyordu.

Sonra bir araba durdu meydana yakın yolda. Esmer oğlan indi içinden. O; ayağını yere, meydana bastığı anda tekrardan nefes aldı Ali. Buradaydı Mete. Diğerleri bilmese, görmese de Ali için buradaydı.

Gözleri buluştuğu anda Mete'nin dudakları serseri bir gülüşle kıvrıldı. Ali'nin düşüncelerini bilmediği için içinde bulunduğu durum ile alay ediyordu kendi içinde. Gülüşü solmadan kaşları kalkıp indi. Ali önce neyi ima ettiğini anlamayarak boş baktı ona. Sonrasında Mete başıyla yan tarafı gösterdi. Ali dönüp baktığında berberin kendisi ile konuştuğunu gördü.

"Saçlara dokunmayın." Dedi kendisine hangi soruyu sorduğunu bilmediği adama.

"Oğlum o zaman neden geldim?" Dedi adam sesini kısma gereği duymadan. "Saça girmiyim de sakal da yok ki!" Çevrelerinde çalan hareketli şarkı adamın alayını uzaktakilerden gizledi ama yakındakiler gülüyordu.

"Zaten ben gelin istemedim ki, siz bir anda..." Cümleyi söylediği anda dilini ısırdı. Kimseye malzeme vermemeye özellikle dikkat ediyordu ama öfkesi dilini tutmasını zorlaştırıyordu.

"Aman abi sen de alay etme oğlanla, işini yap git." Dedi babası oğlunu kurtarmaya çalışırken. Ali ikisini de umursamamaya çalışarak gözlerini tekrardan Mete'ye çevirdi. Öfkesini bir tek o silip atabilirdi. Sadece onu görmek, onu hissetmek istiyordu. Bir şansı olsa buradaki herkesi siler, sadece Mete ile kalırdı.

Berber köpüğe bulanmış tıraş fırçasını Ali'nin yanağından çenesine doğru kaydırdı. Ali bu hareketle daha önce orada olduğunu fark etmediği davula vurulduğunu duydu.

Mete ile arasına insanlar doluşup karşılıklı oynamaya başladılar. Hep bir ağızdan eşlik ettiler şarkılara. Ali sakince gözlerini üzerlerinde gezdirirken başını hafifçe yukarı doğru kaldırdı.

"Aslan gibi benim oğlum aslan! Elalem erkek adam görsün." Babasının sesi müziği bölerken bile ona bakmadı Ali. Gözleri duygular ile dolarken onları bastırmak için yutkundu. Kelimelerin ağırlığında eziliyordu. Açılan boşlukta tekrardan seçebildi kara gözleri. Kimse fark etmese de Ali'nin gözlerindeki bulutu gördü, acısını tanıdı Mete.

Erkek adam! Sözü tekrardan yankı buldu aklında. Kendi evinde Mete ile geçirdiği zamanı bilse böyle demezdi babası. Onlar için erkek olmak bu değildi çünkü. Adam olmak ve aşık olmak, fedakâr olmak, sevmek birlikte anılacak şeyler değildi. Sevgisi; Ali'yi hakarete, nefrete, cehenneme açık hale getiriyordu.

Gözleri sözü eden babasına, oradan Necdet'e, en son da berbere kaydı. Derin bir nefes aldı ve gözlerini yumdu.

Gözleri tekrar açıldığı anda eli yukarı çıkarak tıraşı bitirmiş olan berberi buldu. Adam çenesinden tutarak gösteriyordu onu. Bu geleneğin bir parçası idi. Ali, eline vurarak uzaklaştırdı onu. Maviş oğlanın hareketi herkesi durdurdu. Ali bakışları umursamadan ayaklandı.

Gözlerini Mete'ye kilitleyerek ilk adımını attı. Kaşlar bilinmezlik ile çatıldı. Ne yapıyordu? Ali kendisine bu soruyu sormuyordu ama sorsa da bilmezdi cevabını. Sevgi günah değil diye düşünüyordu. Sevgi günah değil ve ben bunu size göstereceğim.

Önüne çıkan herkesi aşarak yaklaştı Mete'ye. Esmer oğlan gözlerinde her zamanki sevgiyle bakıyordu Ali'ye. Yapma demiyordu ona çünkü Mete daha uzun süredir biliyordu bu acıyı.

Ali, Mete'nin karşısına geçerek durdu. Diğerlerinin homurdanmaya başladığını duyuyordu. Ne yapıyordu deli oğlan? Neden eli, bir başka erkeğin eline uzanıyordu? Neden böyle bakıyordu ona? Sorular kelimeler ile cevap bulmadı ama Ali, Mete'nin elini tuttuğu anda hepsi anladı gerçeği. Homurtuları, gürültülere; merakları, öfkeye dönüştü.

Ali onları umursamayarak elini kaldırdı ve Mete'yi ensesinden tutarak kendisine çekti. Dudakları buluştuğu anda anladı ki bu ana kadar hiç nefes almamıştı. Ciğeri huzur ile yandı ama geri çekilmedi. Acı veren bir mutluluktu bu. Diğerleri için günahtan doğuyordu.

Mete dudaklarına karşılık vererek kavradı Ali'nin dudaklarını. Tüm aşkıyla öptü onu, beklediği yıllar, duyduğu sözler, çektiği acılar, döktüğü göz yaşları için öptü.

Kalabalığın öfkesi can bularak bir tokata dönüştü. Aşık ikiliyi ayırmak için yaklaştılar ama elleri Ali ve Mete'ye değemeden görünmez bir duvara çarparcasına geri sekti. Küfür eden kendi sözlerini işitti. Nefretle bakan aynı nefreti tattı. Aşka karşı olan herkes şiddetin, nefretin ve öfkenin altında ezildi. Kalplerine ağır gelen duygular ile acıyla inlerlerken bu acının nereden geldiğini anlayamıyorlardı. Gözlerini açıp gerçeği görebilseler bunların kendi yaydıkları nefret olduğunu bilirlerdi. Sadece sevdikleri, kendileri oldukları için yıllarca bu acıyı çekmiş iki oğlan ilk defa diğerlerine yansıtıyordu kalplerini.

Ali gözlerini açarak bir daha baktı Mete'ye. Herkese aşkını göstermek isterdi ama biliyordu ki gerçek hayatta onları koruyacak bir güç yoktu. Ölüm soğuk ve gerçekti. Sevdiği için ölmeye hazırdi Ali ama Mete'sine kıyamadı. Onun gözlerinde hüzün düşmesin diye, ailesini de geçmişini de silip atardı.

Onun için sustu, gülümsedi, ayak uydurdu ve herkesin olmasını istediği o erkek adam oldu.

Bu bölümün fikri beni çok üzüyordu ama yine de yazmak istedim. Nefretlerinde boğulsunlar istedim. Gerçek edemiyorum diye hayal ettim ama yine de yazdım işte. Keşke herkes beslediği nefrette boğulsa.

-Lisa


Continue Reading

You'll Also Like

121K 15.3K 57
Geçmişten şimdiye, kader bağlarının gerçekleştirdiği bir kıyamet. Hayatta kalmanın tek bir yolu var. Kurtul. Eşcinsel bir hikayedir.
239K 17K 55
Kavgalı olduğu oğlan şehrin en köklü ailesinin oğluydu. Babasının mirası olan kasabayı günahlarından arındırmak isteyen beyefendi ile günahın kendis...
17.3K 1.7K 7
''Başka bir ömürde rastlaşalım sesi güzel solcu.'' Bir sağ bir de sol hikayesi. | Tüm hakları, başka ömürde rastlaşacak o iki kısa ömürlü gence adanm...
575K 32.7K 30
"Bir gün pişman olacaksın biliyorum." dedi genç çocuk neredeyse fısıltıyla. "Ama her şey için çok geç olacak." "Senin de bana ne kardeşim demeye ne d...