Bitti Mi Hikayemiz?

7K 691 264
                                    

Ali
Kendin sil beni, bana zorla sildirtme. Sayamadığı kadar bardaktan sonra aklında dönen tek şey kendi cümlesiydi.

Mete tüm konuşma boyunca korkarak saklamıştı gözlerini. Ali, sonunda cesaret edip açtığı anda indirmişti hançer darbesini. Karşısında dik durmuştu Mete ama yine aynı keder vardı gözlerinde. Ali'nin kalbini sızlatıyordu o keder.

Ali hiç sevmemişti, sevgi nedir bilmiyordu ama Mete'nin acısını hissediyordu. Onun için buradaydı ya. Hissetmemek için buradaydı, bardaklar doluyor, bitiyor sonra yine doluyordu ama Mete gitmiyordu aklından.

"Ali..." Dedi Metin. Elini arkadaşının omzuna koydu.

"Hala demedin derdini, konuşta bir çare bulalım. Seni böyle görmek istemiyoruz." Neredeyse bir buçuk hafta olmuştu, ne konuşuyor ne dışarı çıkıyordu maviş. Bugün çıkmak istemesine bile şaşarmışlardı.

Ali normalde derdini saklayan biri değildi. Böyle yapması kaygılandırıyordu onları.

"İçkini iç Metin." Dedi Ali, kardeşini tersleyerek.

Anlatacak bir şey yoktu, anlatsa da inanmazlardı zaten. Sevgiye inansalar da karşı dururlardı Mete'ye. Ali sırf ona zarar gelmesin diye susuyordu yoksa derdini anlatır akıl isterdi kardeşlerinden ama biliyordu ki diğerleri onun gibi bakmazdı olaya.

Sadece Mete'yi değil aynı zamanda Ali'ye işaretlerdi bu sevgi. Mete'yi fark ettiği andan beri bir defa bile erkeklerden hoşlanıyor olmasını sorun etmemiş, bunun için sinirlenmemişti ona. Onun kalbini kıran ona acı çektiren kişi olmaktı. Bunun için sinirliydi Mete'ye, kendisini seçtiği için.

Sinirliydi ama alkol ona bu siniri getirmemişti, kendine olan siniri vardı aklında. Mete'nin kalbini kıracak kadar güçlü bile olamıyordu, kendi yaptığının acısını bile çekemiyordu, düzeltmek istiyordu. Onu aramak özür dilemek istiyordu ama yapamazdi bunun için kendisine kızıyordu. Neden bu kadar canı yanıyordu? Bir türlü anlayamıyordu.

Başka kızlar olmuştu, onu sevmişlerdi. Ali onlara da karşılık vermemişti ama hiçbirinin ardından böyle hissetmemişti. Oysaki şimdi kalbi ağrıyordu.

Yeni bardağının ardından göz kapaklarının ardında da rahat edemedi. Orada bile görüyordu Mete'yi.

O kadar yakındı ki, alkole boyanmış nefesini hissetmişti Ali. Çok aşığım be İzmir'li. Gitmiyordu bu cümle aklından. Çıkmıyordu bir türlü.

Derin bir nefes aldı Ali. Başını masadaki koluna yasladı. Yüzünde bir nefes hissetti. Gözlerini aralamasa da kaşlarını çattı. Tekrar geldi aynı nefes. Güzel bir parfüm kokusu da vardı eşliğinde.

"İzmir'li..." Dedi Mete. Ali sıçrayarak kalktı yerinden. Dehşete düşmüş bir şekilde baktı ona Mete ise gülümseyerek bakıyordu. O gün dudaklarında olan alaylı gülüştü bu.

Ali, Ferdi'nin ona seslendiğini işitti ama duyamıyordu onları. Tüm dikkati Mete'deydi. Kolundan çekiştirildi ama karşı koydu, oturmadı.

Mete arkasını dönerek yürüdü meyhanenin içinde. Kimse bakmıyordu ona.

Gözleri arkadaşlarına kaydı ama ikisi de sadece Ali'ye bakıyordu. Hayal mı görüyordu Ali? Mete'yi mi hayal ediyordu yoksa?

Tekrar baktı ona. Sahneye çıkmış mikrofonu almıştı şarkıcı kadından. Farklı bir rahatlık vardı üstünde, sanki alay ediyordu Ali'yle. Söylediği gibi olmadığını, güçlü olmadığını söylüyordu ona. Ali, Mete'ye git demişti ama aslında onu burada istiyordu. Mikrofonun başındaki Mete hiç konuşmadı ama bunları düşündü Ali.

Şarkısına başlamadan önce yaladı dudaklarını, sürekli böyle yapıyordu. Ali buna dikkat ettiğini bile bilmiyordu.

"Biz hiç beceremedik, sevmeyi de terk etmeyi de." Kadının kaldığı yerden devraldı şarkıyı.

Müzik akmaya devam etti ama devamını söylemeden önce durdu Mete. Sözlerinin Ali'de etkisine bakıyordu. Kara gözleri duyguyla dolu olmadığında fazlasıyla sertti. İçerinde sevgi veya acıma yoktu, serseri bir bakış vardı.

"İşte bir kez daha durup karşında, belki de son defa soruyorum sana." Müzik hızlanırken elini kaldırdı Ali'ye doğru.

"Bitti mi?" Sesi kaybolurken yerini Jale Abla aldı.

"Bitti mi hikayemiz?" Dedi kadın.

Mete'nin görüntüsü gitmişti ama Ali hissediyordu onu. Hala yanında, yamacındaymış gibi hissediyordu.

Kendini zorla Mete'nin etkisinden çıkararak lavaboya doğru koştu. Ayılmalıydı, tamamen kurtulmalıydı ondan.

Yamuk yumuk attığı adımlarla anca buldu kapıyı, arkadaşları ona yardım etmek için hareketlendi ama, "Gelmeyin!" Diye bağırdı.

Suyu açarak yüzüne vurdu. İçinden burada değil diyordu. Burada değil, burada değil. Böyle diyordu fakat sorun burada olması değildi, burada olsa böyle davranmazdı Mete.

Ali'nin canını yakan gözlerindeki alaydı. Kendisi böyle düşünüyordu Mete'yi ama bu yansıma Ali'nin içinden bir sesti.

"Ne korktun be İzmir'li!" Dedi Mete. Duvara yaslanmış izliyordu Ali'yi. Yine o bakış vardı gözlerinde.

"Yapma." Dedi Ali. Mete'ye değil, kendi aklına konuşuyordu.

"Ben bir şey yapmıyorum, sen yapıyorsun Ali'm." Duvardan ayrılarak Ali'ye doğru yaklaştı. Mavi gözler daha fazla görmemek için kapandı ama Mete'nin yaklaştığını hissediyordu.

Eli, Ali'nin omzunu buldu. Hamamda yaptığı gibi sıktı, bu sefer bedeni kasılan Ali oldu.

"Buradayım Ali." Parmakları Ali'nin kalbinin üzerinde dolandı. "Oradan öyle kolay silinip atılmıyor, gözleri yumunca yok olmuyor duyguların."

"Özür dilerim." Dedi Ali. İçinde kendiyle hesaplaşsa yok olurdu belki. "Seni kırmak istememiştim ama..." Mete gülerek böldü onu.

"Bunun için mi burada olduğumu sanıyorsun? Kalbimi kırdığın için?" Ali dayanamayarak açtı gözlerini. Tıpkı o günkü kadar yakındı Mete.

"Bana değil, kendine üzül Ali. Ben ne hissettiğimle çoktan yüzleştim ama sen..." Dudakları acırcasına aşağı doğru büküldü. Ali hala anlamıyordu onu, konuşan kendi kalbiydi ama onu bile duyamıyordu.

"Sen şarkılarla anlıyorsun İzmir'li, öyle konuşayım sana." Yeterince yakın değilmiş gibi bir adım daha yaklaştı.

Ali yine aynı melodiyi duymaya başladı.

"Biz hiç beceremedik, sevmeyi de terk etmeyi de. Korktuğumuz o gözlerin karşısında direnmeyi de." Parmakları Ali'nin parmaklarını buldu.

Müzik yok olarak yerini sadece Mete'nin sesine bıraktı. "Aşk kokan..." İki kelimenin ardından Ali kendi sesini işitti. "Dudakların karşısında..."

"Hayır!" Şarkının devamını getirmedi. Böyle hissetmiyordu, böyle hissetmediğini biliyordu. Mete kafasını karıştırıyordu. Acıyordu ona, bunun için canı yanıyordu daha fazlasi olduğu için değil.

Sinirle sarıldı telefona. İlk çalışın ardından açtı Mete. O konuşamadan sıraladı Ali kelimeleri.

"Sana geliyorum, çık dışarı!" Köprüyü tamamen yıkacaktı. Ne Mete ne de kendi geçebilecekti o köprüden.

Bir bölüm daha mı? Evettttt bir bölüm daha yazacağım çünkü duramıyorum.

Bir şey fark ettim; tüm yorumlarda kıyamam yazıyorsunuz dhejskkw ne çektirdim be size, kendimden utandım.

-Lisa

UsulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin