Yalancı yarim - Ateşle Dans

By TCmmGnay

9.3K 1.1K 11.4K

Hikayeyi daha sonra yazdığım ilk hali ile yayınlayacağım, ben bu hikayeyi yalancı yarim karakterlerini kullan... More

tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
özel bölüm 1
özel bölüm 2
özel bölüm 3
özel bölüm 4
DUYURU

Bölüm 32

78 6 27
By TCmmGnay


Ayşe kapıdan girince mutfaktan gelen mis gibi kokuları duyumsadı. Doğru oraya gitti. Naz ocağın başında çorbayı karıştırıyordu. "kolay gelsin "

Naz dalgındı duyduğu sesle irkildi "hih "yapıp baş parmağını ağzına koyup yukarı kaldırıp "Ayşe korkuttun beni hoş geldin "derken sarıldı sesli bir şekilde iki yanağından öptü.

Ayşe ocağın üstündeki 3 tencereye bakıp "döktürmüşsün bakıyorum hayrola yemek yapmayı öğrenmeye mi karar verdin "

Naz derin nefes alıp verirken "babamın yanına gidiyorum ya ona yaparım diye bugün deneyim dedim hadi sofraya geç ben servis yapacağım "

Ayşe "elimi yıkayıp geliyorum "

Yemekler yenirken bir yandan sohbete daldılar Ayşe o gün olanları geçti. Naz da geri adım atarak iyi yaptığını söyledi. . Naz'ın ne yapacağından konuşuldu. Birbirlerini ne kadar özleyeceklerinden gelecek planlarında sohbet ettiler. Aklına gelmesin diye türlü konular açıyordu Ayşe ve öylede oldu konu ona hiç gelmedi. Gitme zamanı gelmişti.

Naz kapıdan valizini ile çıktı "hoşça kal Ayşe canım seni çok özleyeceğim "

Ayşe üzgün uğurlarken "bende gelmek istiyordum otogar'a "

Naz otogarda ayrılması daha zor geleceği için "Gerek yok o kadar yol gidip geri dönmene "

Mahide "iyi yolculuklar kızım babana selamlarımı söyle gidince ara tamam mı?"

Naz "tamam, ararım mahide teyze "

Naz terminale gelip otobüsüne binmiş ve uzun bir yolculuktan sonra Kayseri'ye gelmişti.

Vahi sabah kapı çaldığında açtı karşısında kızını görünce bir an öylece kaldı sonra sarılarak "kızım Naz'ım hoş geldin nasıl oldu "

Naz babasının şaşkınlığına gülümseyip "Gireyim içeriye anlatırım babacım "

Vahi başına hafif vurup "ah şaşkınlıktan gir kızım "

Kızının elinde bavulu alıp girdiler. Baba kız olanları kısaca konuştuktan sonra kahvaltılarını yaptılar.

Vahi kapıdan çıkarken kızına sarılıp öpüp "içim seni bırakıp gitmeye elvermiyor ama açmalıyım biliyorsun bugün Pazar çevre ilçelerden gelenler oluyor o zaman biraz daha fazla oluyor satış "

Naz babasına sarılıp öperek "tamam, babacım biraz dinleneyim hem sana yemek getirim hem yardıma gelirim iyi işler kolay gelsin "

Vahi kızının alnından öpüp çıktı. Naz odasına geçip valizini boşalttı. Aşağı indi. Mutfağa geçip yemek yapmak için dolaba baktı dolaptan bulduklarını çıkarıp Ayşe'yi aradı malzemeleri sayıp ne yapabileceğini sordu Ayşe ne yapabileceğini nasıl yapacağını anlattı. Naz işe koyuldu. Yemek yapmak sanki terapi gibi geldi. İşine kendini kaptırınca kendini daha iyi hissediyordu.

Belgin Hulusi'nin doğum günü için hazırlıklara başlamıştı bile sabah Hulusi yürüyüşe çıktıktan hemen sonra filiz havuzda eğleniyordu. Tarık kahvaltı ve iğneden sonra tekrar odasına çıkmış yatağına yatmıştı durumu aslında biraz daha iyiydi ama içinde ne dışarıya çıkmak geliyordu ne de bir şeyler yapmak sürekli yatıyordu. İçinde kocaman bir boşluk ve sıkıntı vardı.

Filiz mutfağa geldiğinde mis gibi kokuları içine çekerken "annem yine döktürmüşsün bakıyorum nefis kokuyor "

Süslediği pastaya elini uzatınca belgin eline vurup "çek elini oradan bozma pastayı "

Filiz yanında çaktırmadan kremasından almış yalarken "tamam dokunmadık ee kalabalık olacak mıyız akşam "

Belgin içine sinmese de oğlunun rahatsızlığından dolayı aile içinde olmasına karar vermişti. " Yok, sadece ailecek kutlayacağız baksana abin pek düzelemedi yorulmasın "

Filiz annesini onaylarken "haklısın odasından bile çıkmıyor gidip bakayım "

Belgin Filiz'i abisinin odasına gitmesi için yönlendirirken "Hadi bak bende özel karışımdan hazırladım şimdi getireceğim"

Filiz kapıyı çalıp girdi "ağabeycim nasılsın "

Tarık bir türlü içindeki sıkıntıdan kurtulamıyor morali çok bozuk olduğundan kardeşine oldukça sert cevap verdi. Birde sürekli nasıl olduğunu sorulmasından bunalmıştı."berbat ne istiyorsun "

Filiz abisinin tepkisinden dolayı üzüldü biraz da kırıldı"Aa ne bu halin ya valla hastalık seni fena etkiliyordu ama bu kadar suratsız olmuyordun neyin var canın sıkılıyorsa hadi gel havuz çok güzel güneşlen biraz"

Tarık bozuk bir sesle "her yerim ağrıyor kalkacak halim yok "

Filiz abisini oyalamak için önerilerde bulundu "canın sıkılıyorsa istersen oyun oynaya biliriz zaman geçer "

Tarık'ın içinde hiçbir şey yapmak gelmiyordu. İçi daralıyordu"istemem "

Belgin kapıdan elinde dumanı tüten çay ile girdi. "oğluşum nasıl oldun kusura bakma bir süredir gelemedim babanın doğum günü için hazırlık yapıyorum biliyorsun ama bak özel karışımdan getirdim yine bu defa çörekotu koymadım istemiyorum kokusunu sevmiyorum dedin diye "

Tarık içinin sıkıntısının tüm tersliğini ailesine yansıtıyordu. "of anne yine mi ya bıktım artık o şeyden istemiyorum "

Belgin şaşkınca oğluna baktı iyi olmak için sevmese de bile içtiği çayı şimdi içinden kokusunu sevmediği bitkiyi çıkardığı halde böyle ters olmasına anlam veremedi. "aa iyi gelir boğazını yumuşatır hem önceki geceki gibi bir daha akıntı boğazına takılmaz içmedin ondan oldu. İç hadi "

Naz elinde paketlerle girdi. Babasının manifatura dükkânına şöyle bir baktı top, top renk, renk kumaşlar üst üste sıralanmıştı. "babacım kolay gelsin "

Hesap makinesinde hesap yapan Vahi başını kaldırıp "hoş geldin kızım "

Babasına paketleri verdikten sonra "hadi sen geç yemeğini ye bak bakalım beğenecek misin ben bakarım "

Naz gelen müşterilerle ilgilenirken babası arkaya gidip yemeğini yedi. Yan dükkânın sahibi girdi

Naz "hoş geldiniz ne bakmıştınız "

"vahi yok mu aa sen naz olmalısın "

Naz adamın kendini gıyabında tanıdığını anlayınca gülümseyerek "evet siz "

"ben yan komşu Halit "

Naz eliyle arkayı gösterirken "hoş geldiniz Halit amca babam arkada yemek yiyordu"

Halit elini uzatırken "ee hoş geldin babanda yalnız çok yoruluyordu. Artık burada mısın bitti mi okul"

Halit'in elini sıkıp "Yok, daha bitmedi. Bir ay kadar buradayım sonra Amerika'ya gideceğim "

"desene yine hasret çekecek vahi "

Vahi gelmişti "bir süre daha öyle olacak Halit hoş geldin "

Halit "oğlan geldi de bende laflarız diye geldim "

Vahi oturması için tabureyi verirken "hoş geldin geç "

Halit eliyle Naz'ı gösterip "Hadi nasılsa kızın var ilgilenir hadi gel çay ocağına gidelim birer çay içer bir elde tavla atarız "

Vahi "ama Naz ne ne kadar bilmez ki "

Naz etiketleri gösterip "üzerlerinde yazıyor nasılsa baba merak etme istiyorsan git sakin nasılsa "

Vahi "yapabilir misin "?

Naz "yaparım merak etme "

"iyi hadi gidelim Halit, "Naz'a dönüp " ihtiyacın olursa "

Naz başıyla onaylarken "Ararım baba merak etme "

"tamam "birlikte dışarıya çıktılar.Naz gelen müşterilerle ilgilendi. Vahi ile Halit ise çay ocağının önündeki küçük hasır taburelere oturup ve küçük sehpaya tavlayı koyup bir yandan tavla oynadılar sohbet eşliğinde bir yandan da tavla oynadılar.

Akşam doğum günü partisi

Belgin üzerinde mumları yakmış tepsi ile kapıda göründüğünde filiz lambaları söndürdü. Belgin pastayı önüne bıraktı "iyi ki doğdun bir tanem iyi ki hayatıma girdin "

Hulusi mumları üfleyip belginin elini tuttu "iyi ki sende benim hayatımın anlamı"

Filiz anne babasının birbirlerine dalıp gitmelerini alaya alarak "ooo bunlar yine birbirlerine daldılar bizi unuttular abi ya anne bırak biz de kutlayacağız herhalde "

Tarık suratsızdı yine "ne güzel işte bırak unutsunlar "

Filiz "oo hadi ama babacım iyi ki doğdun yeni yaşın kutlu olsun "

Saçlarını karıştırırken "artık siyah bulamıyorum babacım saçlarında "

Belgin "sen bu ara çok olmaya başladın filiz yakışıyor babana "

Hulusi "ee hanım kurt kocayınca "

Tarık babasının omzuna koyup elini "bakma bu şımarığa iyice şımarmış ne dediğini bilmiyor onlar olgunluğun işaretleri iyi ki doğdun doğum günün kutlu olsun babacım "

Almış olduğu plağı uzattı. "umarım hoşuna gider bir seferinde anlatmıştın annemle küçük bir ayrılık yaşadığınızda penceresinin altına gidip çalmışsın bu plağı öyle affetmiş annem ilk plağını buldum "

Hulusi bakıp "teşekkürler Tarık filiz koy dinleyelim biraz nostalji yapalım hanım ne dersin "

Belgin mutlulukla gülümserken "ah oğluşum benim koy filiz "

Masaya oturulmuş plak dönmeye başlamıştı. Hulusi belginin elini tutup sevgiyle gözlerine bakıyordu.

Şarkıyı dinlerken Hulusi belginin elini öpüp "boşuna günahımı alıp terk etmiştin kaç gece uyuyamamıştım "

Belgin kocasına cilveli "haklısın öyle olmuştu. Ama nerden bileyim Nazan'ın aramızı bozmak için yalan söyleyeceğini başkasıyla gördüğünü söylemişti el ele sende o gün nerde olduğunu söylemeyince bende inandım "

Onlar birbirine dalıp gittikten arkadan inleyen nağmeler girmişti arkasından

Hulusi "nereden buldun bunu "

Tarık "internette araştırdım sonunda İzmir'de bir arşivcide buldum arkada yine en çok sevdiklerin bir demet yasemen bir bahar akşamı var özel dolummuş "

Hulusi oğlunun elini okşayıp "teşekkürler "

Tarık yutkundu "bir şey değil ben yoruldum gidip yatacağım size afiyet olsun "

Belgin "oğlum daha pastanı yemedin "

Tarık sıkkın bir sesle "canım istemiyor "

Kalkıp odasına çıktı. Belgin arkasından bakıp "nesi var bunun böyle ya "

Filiz bir yandan hımmm diyerek pastasını yerken "garip davranıyor şimdi bize sürekli emirler yağdırıyor olmalıydı haklısın biraz garip "

Hulusi "o kadar zaman geçti değişmiştir atlatamadı sanırım daha hasta olmayı hiç sevmiyor biliyorsunuz "

Belgin düşünceli emin olamıyordu."haklı olabilirsin "

Salonun penceresinin önünde sedirin üstünde kahve ve yeşil tonlarında minderler ile döşenmiş sedir kalan ise aynı renklerle eski koltuk takımı ile tamamlanmıştı. Koltuk takımın devamında zamanında çok kişi ağırlamış olan eski büyük masaya vahi ve kızı ile karşılıklı oturmuştu.

Vahi kızının koyduğu yemekten bir kaşık aldı. Ama yemek tuzsuzdu. Vahi "Naz kızım tuzu uzat Naz "diye birkaç defa seslenmişti. Ama Naz önündeki tabakla oynamaya dalmıştı. Aklında yaşadıkları dönüp duruyordu.

Vahi sonunda omzuna dokunup "kızım iyi misin "?

Naz hı yapıp şaşkınca babasına dönüp "baba ne oldu "

Vahi sesini biraz daha yükseltip "kızım iyi misin? "

Naz yüzüne eğreti bir gülümseme yerleştirip " iyiyim baba "

Vahi kızının bir şeye üzüldüğünü duruşundan hareketlerinden anlamıştı. Üzerine gitmek istemedi "öyle mi kızım kaç oldu seslendim tuz diyorum unutmuşsun çorbaya tuz koymayı "

Naz bozularak "öyle mi bir türlü beceremiyorum Ayşe'ye sorup tarif almıştım ancak bu kadar oldu. "

Vahi kızını neşelendirmek istiyordu."olsun güzel olmuş tuz koysan daha iyi olurdu."

Naz üzgün "bir daha kine daha dikkat ederim "

Vahi kızının omzunu hafifi pışpışlarken "tamam kızım "

Vahi tuzunu koyup karıştırmış çorbasını içmeye başlamıştı. Kızının hala karıştırmaya devam ettiğini görünce daha fazla dayanamadı bir derdi vardı. "niye dalgınsın bu kadar "

Naz önce ne diyeceğini bilemedi. Şimdi ne cevap verecekti. Bizi bu hale düşüren adama âşık mı oldum. Başını salladı. İç ses "Yok öyle bir şey"

Vahi "kızım "

Naz babasına bakıp "hı baba "

Vahi "kızım başını ne sallıyorsun öyle "

Naz eliyle sinek kovar gibi "sinek babacığım"

Vahi elini omzuna götürüp "kızım seni üzen bir şey var "

Naz başını yukarı kaldırıp "yok baba "

Vahi saçını okşarken "anlarım ben , ne kadar gülmeye çalışsan da gözlerinde ki hüznü yok edemiyorsun. Söyle babana "

Naz biraz düşündü yine yok dese babasına inanmayacak ısrar edecekti. En tehlikesiz olan konuyu anlattı. "Hiç sanırım Amerika işi bu defa düşündürüyor o yüzden gidince rahatlarım kesin ama işte yoluna girinceye kadar elimde değil düşündürüyor bu belirsizlik ondan sanırım "

Vahi zaten gitmesini hiç istemiyordu. Gitme dese inadına giderdi."gitmesen daha iyiydi ama koydun bir defa kafaya hala geri dönebilirsin istersen gitme "

"yok, baba benim için çok daha iyi olacak böyle bir fırsatı tepemem bakma sen bana "

Vahi üzgün kızının saçını okşarken"Böyle gidersen kuş kadar kalırsın sende ye bakayım yemeğini daha bir kaşık bile almadın"

Naz en kolay yolu seçti "sıcak "

Tabi Vahi yi inandıramadı sonuçta aynı çorbadan onunda önünde vardı."Atma buz oldu nerdeyse "

Naz başını sallayıp gülmeye çabalarken "tamam, baba içiyorum "

Vahi kızının omzunu okşayıp "üzme kendini olur mu "?

Naz babasını üzmeye hakkı olmadığını biliyordu. Daha canlı gülmeye çabalarken "üzmem baba "

Baba kız sessizce yemeklerini yiyip odalarına çekildi. Naz zaman geçirmek için eline aldığı romanın sayfalarına bakıyor okumaya çalışıyordu ama bir türlü ne okuduğunu anlamıyordu. Okuyamayacağını anlayınca kapatıp başucuna koydu saate baktı daha 11.00 ancak olmuştu. Sıkıntı ile yastığa koydu başını gözlerini kapattı. Daha ilk anda hasta hali gelmiş "iyileşti mi acaba "diye geçirdi oflayarak doğruldu "düşünme Naz düşünme " dedi ama aklından gitmiyordu. "ne oldu sana Naz şimdi öfke duymam gerekirken onun nasıl olduğunu düşünüyorsun benim tanıdığım Naz geride bırakmış ve yaptıklarının intikamını nasıl alırım diye plan yapıyordu ne oldu sana çok değiştin sen çok nedir seni bu kadar değiştiren söyle "

Derin bir nefes alıp verdi "ne olacak ona âşık oldun seviyorsun sevmesen o kadar ağır adamı o kadar yolu nasıl taşıdın sevginin gücü yaptırdı sana pes etmedin daha çok hasta olmasın kendine gelsin diye uğraştın "

Uzun süre yatakta dönüp durdu. Yatakta uzun bir savaş yaptıktan sonra huzursuz bir uykuya teslim oldu.

Tarık odasına çıkmış yatağına uzanmış ama bir türlü uyuyamamıştı. Penceresine gidip bir süre yıldızları izledi. İçindeki bu anlamsız boşluğu ve sıkıntıya bir anlam veremiyordu. "her şeyi geride bırakmak en iyisi Tarık unut bitti zaten şu andan sonra seni asla affetmez neydi prensibimiz hiçbir kadına asla bağlanma hayatını yaşaydı. En güzeli yarın bu işe geri dönelim "

Sabah erken kalkan Vahi masaya hazırlamış Naz'ın hala inmediği görünce odasına girdi. Naz hala uyuyordu. Saçlarını okşayıp öpücük bırakıp üzerini örtüp "uyu güzel kızım "

Sonra kahvaltı masasına not bırakıp çıktı.

Tarık kahvaltıdan sonra odasına çıktı. Dolabını açıp baktı. Kısa kollu siyah gömleği ile kapri şortunu alıp giydi. Dışarıya çıkarken belgin hayretle "nereye Tarık "

Tarık annesine gülümserken "sıkıldım anne yatmaktan biraz dolaşacağım tekneye gidiyorum "

Hulusi oturduğu koltuğunda günlük gazetesini okuyordu. Başını kaldırıp "gördüğünüz gibi beyefendi iyileşti açılmaya başladı "

Tarık "evet öyle oldu baba"

Filiz "bende geleyim "

Tarık "yok, başka işlerimde var filiz başka zaman "

Filiz "Ama abi "

Tarık "sonra dedim filiz akşama görüşürüz "

Belgin "geç kalma bak akşam ilaçların daha bitmedi hemşire gelecek "

"tamam gecikmem "

Tekneyle sahilde karşılaştığı sarışın bir hatunla tekneyle açılmıştı. Ama nedense ne konuşmak geliyor içinde nede onunla yüzmek teknenin her köşesinde onun izleri vardı. Güvertede turuncu mayo ile uzanmış hali sırtına güneş yağı sürerken ki hali gözünün önünden göndermek için çabalıyordu.

Kadın Tarık'ın elini tutup çekiştirerek merdivenlere doğru götürmeye başladı

Tarık "nereye "

Kadın cilve yaparak göz süzerek "gel sen görürsün "

Kamaraya girdiklerinde yatağa takıldı gözleri öylece kaldı. Ateşliyken yanına uzanmış elini tutmuş sonra birlikte uyumuşlardı. Sonra ise kimin başlattığı belli olmayana o özel an canlanıvermişti gözünde

Kadın elinden tutup hala çekiştiriyordu. "istemiyor musun rüyalar âleminde gezdireceğim seni "

Kadın istekle ona sarılmış öpmeye başlamıştı. Tarık dokunmak bile istememiş öpüşleri itici gelmişti birden geri itip " özür dilerim kendimi iyi hissetmiyorum"

"ama Tarık neden "

"Bir süredir hastaydım halsizim sanırım kusura bakma "

Hızla kamaradan çıktı. "kaptan dönüyoruz "

"tamam, Tarık Bey "

Kızla vedalaşıp eve geldi. Odasına çıktı. Evden bir süre dışarıya çıkmadı. Ama bir türlü olmuyordu. Sürekli bir şeyler onu hatırlatıyordu. "oğlum Tarık yine sen, sen oldun ama sen değişmişsin kızla konuşmak bile istemedin oysa konuşmadan onu direk yatağa atardın oysa dokunmak bile istemedin nedir seni değiştiren düşünme bunları Tarık uyu uyu " deyip gözlerini kapatmıştı. Uyumak istiyor rahat olmak istiyordu ama yapamıyordu ne yaparsa yapsın aklından onun görüntüsünü gitmiyordu .

Naz uzun huzursuz uykusundan esneyerek kalktı. Ama sanki külçe gibiydi. "kalk Naz kalk biraz işlerle uğraş kendine gel " aşağı indi.

Masayı görünce gülümsedi "ah babacım benim " masaya geçip bir şeyler yedi. Masayı temizleyip mutfağa geçti. Dolaplarda ne varsa indirdi. Ve temizliğe başladı.

Uyuyamayan Tarık dayanamadı kalktı yatınca daha mı çok aklından çıkmıyordu . Belki ailesi ile olursa daha olur diye aşağı iniyordu.

Filiz giyinmiş aşağı iniyordu üzerinde lacivert bir şort ve beyaz gömlek vardı. Arkadan Tarık onu görünce "Nazz "

Filiz arkasını dönüp "abi ne oldu Naz kim "

Tarık içinden "neden sürekli o var aklımda" çevir bakalım şimdi nasıl becereceksen "

Biraz sinerle "ne nazı be sen nerenle dinliyorsun nazar değmesin çok güzel olmuşsun diyecektim sen birden abi diye sözümü kesince yarıda kaldı "

Filiz abisine gözlerini açarak baktı iç ses "anlaşıldı çok öfkelisiniz üzerinize fazla varmayalım yakalanmak hoşunuza gitmedi bizde gelmeyiz "

Gülümseyerek yanına gitti koluna girip "teşekkürler ağabeyciğim beğenmene sevindim çok güzel olmuşum değil mi seviyorum böyle şeyleri. ee teknenle bugünde beni gezdirsen dün kızlarla gezdin keyif yaptın bugünde bana ayırsan zamanını olur mu?"

Tarık zoraki gülümseyerek "iyi olur "

Tekneyle açıldılar koya demirleyip yüzdüler. Yüzmek dalmak bile tat vermez olmuştu. Filiz den önce çıkıp uzandı.

Filiz abisinin halinden canının bir şeylere sıkıldığını üzüldüğünü fark ediyordu. Halinden belli oluyordu. "ağabeycim canını sıkan nedir "

Tarık sert bir sesle "yok bir şey "

Filiz abisinin sert sesine rağmen ısrar etmeye başladı."hadi ama işte mi bir sorun var "

Tarık başını sallayıp "yoo"

"iyide ne bu surat güya beraber eğlenmeye geldik ama sen kukuman kuşları gibi susmaktasın "

"hastalıktandır yorgun hissediyorum kendimi "

"hadi yeme beni abi var sende bir durum ama söylemiyorsun "

Tarık sıkıntıyla gözlerini devirip " Yok dedim filiz tekneyle açılalım dedim geldik işte hadi sen yüz ben biraz uzanacağım "

"hayda "

"hadi git gelme işte üstüme "kalkıp kamarasına indi.

"iyi gelmeyelim bakalım "

Filiz abisi gittikten sonra denize atladı biraz yüzdü ama tek başına da yüzmenin bile keyfi yoktu ki tekneye çıktı. Kurulandı biraz güneşlenmek istedi ama şimdi kremi kime sürdürecekti kaptanı çağırıp sürmesini sağladı. Güneşlendi. Artık canı iyice sıkılmıştı.

Tarık aşağı inmişti. Gidip onun yattığı kamaraya uzandı hala çarşafları değiştirmemişti. Kokladı hala o kokuyordu. Tutmasa kendini içinden ağlamak geliyordu. Bu haline çok sinir oluyordu. Toplaması gerekiyordu kendini ama nasıl

Filiz aşağı indi kamarasına baktı yoktu. Diğerine baktı öyle uzanıyordu "of sıkıldım bari beraber balık tutalım "

Tarık yattığı yerden doğruldu "tamam, tutalım " dışarıya birlikte çıktılar

Tarık kaptana seslendi "kaptan demir al açık denize çıkıyoruz balık tutmak istiyor filiz hanım "

Oltayı atmışlardı bekliyorlardı filiz sıkılmış geçip oturmuştu

Tarık öylece denize bakıyordu. Onlar balık tutarken onun istemediğini ondan uzak durmak için yaptığı çabaları gözünün önüne geliyordu."oo güya balık tutacaktın ne oldu çabuk bıktın "

"nasılsa sen bekliyorsun bana gerek yok dedim "

"iyi tutuştur elime keyif et ne ala "

Oltalar hareketlenince Tarık oltanın birini filiz e tutması için uzatırken "naz tut"

Filiz daha öncede ona öyle seslendiğini duymuştu geçiştirmeye çalışsa da filiz kanmamıştı. "abi ikidir bana Naz diyorsun kim bu Naz "

Tarık bir an öylede filiz'in yüzüne baktı sonra hemen kendini toparlayıp "Naz demedim nazlanmada tut şunu dedim kulaklarını yıkat en iyisi duyma özürlü oldun "

Tarık yine kendince çevirdiğini sanıyordu. Ama filiz bu duruma kanacak kız değildi.

Filiz dalga geçer gibi alaylı sesle "hı tabi öyledir benim kulaklarım çok iyi duyuyor ama sende bir şeyler var sanki hiç böyle durgun görmemiştim seni ben"

Tarık hemen su koyuverdi. Konuşmak istemiyordu neden anlamıyordu bu kız da sürekli sorguluyordu ki "of sıkıldım ben dönelim "

"kaç bakalım insan kardeşi ile paylaşmaz mı ya "

"paylaşılacak bir şey olsa paylaşırdım merak etme "

Ayşe arabadan inerken "yarın dedem geliyor hafta sonu seninle buluşmam imkânsız Sadri "

Sadri hafta sonu için planlar kurmuştu ne güzel günü birlikte geçiririz diyordu habere üzüldü."ne zaman haber verdi söylemedin "

Sadri üzülünce yapabileceği bir şey yoktu. Oda birlikte zaman geçirmek isterdi ama dedesi de 6 ayda bir geliyordu."şey sürpriz yaptı çıkmadan aradı. Bende nasıl söyleyeceğimi bilemedim "

Sadri gidecekleri duruma göre olaya dâhil olmaya ve dedesi ile tanışarak ilişkilerini bir sonraki adıma taşımayı istiyordu. "ne yapacaksınız yarın "

Ayşe dedesinin ne planladığını bilmezdi o zaten bir plan dâhilinde gelirdi. Dedesi askeri kaptanlıktan emekli olmuş sonra da uzun yol kaptanı olmuştu hala devam ediyordu. "bilmiyorum her gelişinde bir planla gelir yarın belli olur "

Sadri gülümseyerek "o plana bende dâhil olmak istiyorum "

Ayşe şaşkın "ama Sadri şimdi ne diye tanıştıracağım seni "

Sadri "çok basit evleneceğim adam dersin olur biter "

Ayşe şaşkın ne diyor diye öyle yüzüne bir süre baktı. Ne zaman karar vermişti evlenmeye evlenme teklif bile etmeden çok hızlı gidiyordu."çok acele olmuyor mu "?

"hayır, olmuyor bir daha kim bilir ne zaman gelecek ayağıma gelen fırsatı kaçıramam doğrusu "

"ama Sadri her şey çok hızlı olmuyor mu "?

"yoo, bazen hızlı gitmek iyidir çabuk yol alırsın "

"Ay çok komik ciddi ol biraz "

"ben çok ciddiyim oradan ciddi görünmüyor muyum?"

Sadri'yi anlamak için inceledi Ayşe gayet ciddi görünüyordu. Şimdi gelme dese acele etmeyelim dese Sadri üzülecekti. Ama hızlı gitmek istemiyordu. "Sadri çok acele etmiyor muyuz ne bu daha doğru düzgün tanımıyoruz bile birbirimizi "

Sadri Ayşe'nin itirazlarını hemen geri çevirip "tanırız hem bir arada olursak daha iyi tanırız birbirimizi "

"ya anlaşamazsak sonra ben ne derim dedeme "

Sadri anlaşacaklarından emin "ben anlaşacağımızı biliyorum Ayşe"

Ayşe yeni bir sorunla dile geldi. "ya annen beni kabul etmezse ne olacak "

Sadri hemen onunda çözümünü aktarıverdi ."kabul etmek zorunda ona sormuyorum hayatımı birlikte geçireceğim kişiyi ben kendim seçerim ona sormam "

Ayşe eliyle Sadri'nin ateşi var mı diye bakarken "Sadri iyi misin sen "

Sadri Ayşe'nin elini tutup öperken "iyiyim ee yarın kaçta buluşuyoruz "

Ayşe sonunda ne derse desin ikna edemeyeceğini anlayınca "bilmiyorum dedem arayacak "

"tamam, beni ararsın "

"tanışmakta ciddisin "

"evet, sen beni dinlemiyor musun Ayşe "

"Dinliyorum da hala inanamıyorum da ondan "

"İnansan iyi olur "

"peki, seni ararım iyi akşamlar "

Sadri sıkıntılı bir sesle "İyi akşamlar en zoruma giden durumda bu zaten seni bırakıp gitmek "

Ayşe elini sallayıp derin bir of çekip kapıdan girdi "deli bu ya ne bu sanki atlı kovalıyor acaba doğru mu yapıyorum hadi hayırlısı bindik bir alamete gidiyoruz kıyameti gibi oldu ay böyle bir şarkı mı vardı ne eskilerden "

Tarık'a bodrum dar gelmeye başladı. Olacak gibi değildi. Sonunda kararını verdi. Sabah gidecekti. Elinde küçük çanta indi.

...........................................

Continue Reading

You'll Also Like

3.1K 371 73
Desteği hak eden ve hak ettiği desteği göremeyen herkes için hazırlanmış bir kitap
14.6K 8.2K 53
Yolu gözlenesi insan.. #vera
60.8K 5.9K 22
hataydı, unutmak gerekiyordu, peki neden hayatına devam edemezmiş gibi hissediyordu
108K 12.7K 33
değişiyorsun, dayanamıyorum