young and wild

Per extaecy

26.5K 2.9K 4.5K

[tamamlandı] Kırdım, kırdın, kırdık ve kırıldık. Bir daha güvenemeyecek duruma gelene kadar. s | 21' Més

cp.1 "kasıtlı hata"
cp.2 "geri almak"
cp.3 "karşılıklı vals"
cp.4 "kararlar almak"
cp.5 "paramparça olmak"
cp.6 "resmi tanışma"
cp.7 "karşılıklı iş"
cp.8 "adım atmak"
cp.9 "sahne arkası"
cp.10 "ruhuna ilk adım"
cp.11 "koruma içgüdüsü"
cp.12 "karanlığa sırt çevirmek"
cp.13 "arkasında duran tehlike"
cp.14 "bileklerinde kelepçe"
cp.15 "soğuk koridorlar arasında"
cp.16 "kendi içinde savaş"
cp.17 "seninle birlikte kalacağım"
cp.18 "yokluğun intikamı"
cp.19 "hayatını mahvettiğin gün"
cp.20 "yıldızları gizlemişsin"
cp.21 "yeniden doğmak"
cp.22 "geçmişin geleceğindir"
cp.23 "gitmeden önce dinle"
cp.23'5 "beni yine terk et"
cp.24 "tek başına kaldığında"
cp.25 "bitmeyen kalp yarası"
cp.26 "tekrar kapanmayacak"
cp.27 "kalbinin sesini dinle"
cp.28 "sona yaklaşırken"
cp.29 "yok olacaksın"
cp.30 "yeni yıl"
(f)cp.31 "her şey bittiğinde"
special gift #1
special gift #2
special gift #3

young and wild

2.9K 145 39
Per extaecy

young and wild isimli calma listemizi takip etmeyi unutmayin! kucuk spoilerlar orada hayat buluyor. kendisini profilimin baglanti kisminda bulabilirsiniz❤️

iyi okumalar

young and wild

Hayatımda işlerin çok az yolunda gitmediği olurdu.

Düzenli biriydim. Her şeyi sıraya koymayı severdim. Küçüklüğümden beri öğretilen doğruları kendime yol yapar, en iyisini başardıktan sonra kafamı kaldırır, gözlerimi etrafta bana hayran bakışlarla bakan insanların gözlerine dikerdim. Yüzümdeki ufacık gülümseme, başarımın farkında oluşunu simgelerdi.

Kapalı kapılar arasında kocaman bir malikanede büyürken ailemin can dostunun çocukları Lee Young ile ilk o zaman tanışmıştım. Resmiyetten, samimiyete kocaman bir yol kat etmiştik birlikte. Bana düzenin ötesinde bir dünya olduğunu göstermiş, güzel müzik zevki ile beni öteki dünyama, aslında neysem o olduğum dünyaya çekmişti.

Öğretilen doğrulara uygun olmayan düşüncelerimle tanıştıkça kendimi iki farklı hayat yaşadığım bir lise macerası içerisinde bulmuştum. Her şeye rağmen derslerim güzeldi, dikkat çekmiyordum fakat bunların ötesinde, planladığım hayatıma uygun yatırımları kenarda biriktirmeye devam ediyordum. Hayatımın her dönemini planlamıştım lisede. İşlerim çok, çok az yolunda gitmezdi.

Görsel sanatlar okumaya karar vermiştim. Aile mirasını kenara iteklemiş, hizmetçilere ve özel arabalara veda etmiştim. Daha önemlisi, ailemle aramdaki kırmızı, incecik bir iplik ben geriye doğru adımlarken kopmuştu. Kimse tekrar birleştirmeye çalışmamış, aksine babam tarafından elmaslarla kaplanmış bir zippo ile kendi ipliği yakılmıştı. Benimki ise meçhuldü.

Kenara attığım parayı almış, en yakın arkadaşım Hwang Hyunjin ile istediğim üniversite ve küçük bir çatı katı dairesinin yolunu tutmuştum.

En yakın arkadaşım Hwang Hyunjin.. Aslında tekrar güne baktığımda güzel bir gün geçiriyor olabilirdim. Çok az yolundan sapan hayatım en doğru şekilde ilerliyor olabilirdi. Hyunjin kafamın içerisine girmiş olmasaydı, elbette olabilirdi.

Hyunjin ile uzun bir arkadaşlığımız olsada o, ne zaman elinde bir şişe kırmızı şarap ve iki kadehle gözümün içerisine baksa ona hayır diyemezdim. Hwang Hyunjin, hayır denmesi zor, kandırılması kolay bir insandı. Onu parmaklarımın ucunda çok rahat bir şekilde tutuyordum fakat öteki yandan, onun beni tutup çevirdiği anlar olmuyor değildi.

O anlardan birisinin üzerinden tam on beş saat geçmiş olsada etkisinin günlerimi alacağını biliyordum. Bazen rüyalarda, bazense gerçekte buluştuğumuz zamanlar kendi hayatıma ait zamanlar değilmiş gibi gelirdi.

Çünkü, ben; ne pis bir şekilde dışarı çıkardım ne de elime ilk geçirdiğim kıyafetlerle üniversiteme koca bir yolu koşarken bulurdum kendimi.

Bugün, ilk gözümü açtığımda ödev teslimine son kırk beş dakika kalmıştı. Yataktan fırlamış, komidin üzerindeki telefonumu kapıp, elime ilk geçirdiğim kıyafetlerimle koşarken çiseleyen yağmura küfür edecek bir pozisyon bile bulamıyordum kendimde.

Soluk alıp verirken dün gece fazlaca içtiğim sigaranın ciğerlerime uyguladığı şiddet, her adımda çoğalıyordu. Hızıma karşı damlalar üzerimle daha çabuk buluşuyordu. Bütün bu olumsuzluğa rağmen üniversitemin kapısının önünde durduğumda zafer kazandığımı zannederek gülümsemiştim.

Ellerimin boş olduğunu fark etmeden attığım iki adım sonrası durmuş, getirmem gereken ödevi evde unuttuğumu fark ettiğimde benimle buluşan her damla tenimi yakmaya başlamıştı. Ciğerlerime çektiğim kocaman bir nefes, yanaklarıma hücum eden ateş, parmaklarımın avuç içlerime uyguladığı baskı ile olduğum yerdeydim.

Altımda solmuş, turuncu renk bir pantolon vardı. Çizim yaparken en çok giyindiğim pantolonumdu. Keten ve boldu. Üzerinde parmaklarımın izi, sim parçaları, siyah, koyu kırmızı ve boktan bir yeşil rengi vardı.

Paçalarına resim yaparken sıkıntılı zamanlar geçirdiğimi düşündüğümde makasla uzun çizikler oluşturmuştum. Kesinlikle komik göründüğünü bilmeme rağmen dünyanın en rahat pantolonuydu. Ayrıca Fresha'nın bana ilk hediyesiydi. Kıymetliydi, bir nevi.

Üstümde beyaz, çok az, iç gösteren bir tişört vardı. Gerçi, gösterip göstermemesi pek önemli değildi. Zaten yağmur ile çoktan ortaya çıkan göğsüme bir şey yapabilecek halde değildim. Hyunjin ile birlikte uyuyan ödevim evde, ben tüm rezilliğim ile zar zor kazandığım görsel sanatlar fakültesi girişindeydim.

Koca okul karşısında küçücüktüm. Tüm kazandığım burs ve imkana rağmen en çok girmek için burada zorlanmıştım. Benden çok daha yetenekli insanları arkamda bırakmıştım. Şimdi ise hocamın son ana kadar teslim almayı reddettiği yöntemi karşımda dururken ellerim boştu. Telefon camımı yansıtan ekran kırk beş dakikamın dolduğunu işaret ediyordu. Pasaklı, ıslanmış, sinirli profilim üst ve alt devredeki öğrencilere sunum yapar vaziyette, duruyordu.

Dişlerim arasında kanayana kadar sıkıştırılan alt dudağım serbest kaldığında, adımlarımı fakülte yanındaki kahvecimize çevirdim. Bir kahve alacaktım. İçimi soğutacak, bölüm hocama yalvardığım bir mail atacak, kurduğum çalar saat hiçbir işe yaramadığı için onu çöpe atacak, yenisini alacaktım.

Temizlenecektim, tırnak içime kadar. Belki ay başı olmayabilirdi fakat küveti doldurup içine sabun bombalarından çilekli olanı atacaktım. Rahatlayacak, gevşeyecek ve daha sonra hala uyuyor olan Hyunjin'in yanına kıvrılıp ona arkasından sarılacaktım.

Çok az yolundan sapmış hayatımda daha fazla olumsuzluk yaşanmayacaktı. En azından aldığım buzlu lattemin bilmeden son yudumunu içerken etrafımdaki sinerjinin hala dağılmamış olduğu ortadaydı.

Üzerime doğru gelen siyah motosiklet ile kahvem boğazımda kalıp bayılmadan beş saniye öncesinde, daha berbat bir gün geçirmeyeceğime emindim.

Continua llegint

You'll Also Like

5K 403 15
Eskileri gündeme getirmek?
3K 410 13
hayat işte, yüzü gülsün diye uğraştığın insanın seni ağlattığına şahit oluyorsun.
31.8K 3.9K 18
Bilgisayarıyla arasında güçlü bir bağ olsan Wooyoung, bilgisayarı ile sabah-akşam demeden vakit geçirmektedir. Bilinmeyen bir hesabın ona mesaj atmas...
89.6K 7.4K 11
Soobin zorbalık yaptığı çocuğun saçlarına dokunmayı çok seviyordu.