Usul

By LisaY33

368K 31.7K 13K

Usul usul düştüm sevdana... Goya2021 kazananı! More

Giriş: Sevda
Bir Eylül Akşamı
Sen Gittin, Ben Öldüm.
Kimsin?
Dahası Yok
Sarhoş
Yüzük
Kaderimizde Yokmuş
Senin Derdin, Benim Derdimdir
Unuturum Sanmıştım Güzelim
Sana Vuruldum
Gelin
Dokunuş
Anlıyor musun?
Sevemem Seni
Aşklar Ne İçin Biter?
Bitti Mi Hikayemiz?
Gönlüme Bir Ateş Düştü
Haberin Var mı?
Duydum Ki Unutmuşsun
Ben Yürekten Yanmışım, Ateş Beni Yakar Mı?
Bana Evin Yolunu Göster
Aşkın Gizemi
Sarmaşık
Boncuk Gözlü Kız
Dikenli Gül
Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi
Bizimkisi Alev Gibi Biraz
Gülümseme Ey Güzel
Babanın Mirası
Ah Yüreğim, Ah!
Aşık-Maşuk
Altın Çocuk
Kırmızı Duvak
Yıllar Geçse De Üstünden
Yarım Aklım Bir Sana Erdi
Affet
Adımız Miskindir Bizim
Kısaca Seni Seviyorum
Olmaktan Korktuğum Yerdeyim; Sendeyim
Senin Aşkın Beni Deli Ediyor
Sevdalı Gelin, Öldürdün Beni
Bırak Seveyim, Rahat Edeyim
Bir Çocuk Sevdim
Seni Şimdi İstiyorum, Yıllar Sonra Duyamam
Gün Olur Şafaklanır Karanlıklar Bin Parçaya
Durdu Zaman, Durdu Dünya
Bitti Rüya
Aşkım Nerede?
Eller Erdi Murada, Ben Ermedim
Yanacak Kalbi Kağıt Parçası Gibi
Şafak Söktü
En Kötü Kısmı Seni Hala Seviyorum
Son Defa Benim Olsan
Yine Düştün Aklıma
Kaç Kurtar Kendini Bu Diyardan
Son: Sevda
En Karanlık Gecenin Şafağı

Gökte Yıldız Söner Şimdi

4.3K 427 221
By LisaY33

Mete

Mete bir çok farklı tepki beklemişti. Ali'nin yaptığının bedelini üstlenmeyi, babasının hataları için ceza kesilmesini, işten çıkamayacak kadar içine girmek zorunda kalacağını düşünmüştü.

Fabrikanın girişinde öylece yola bakarak duruyordu şimdi. Ne olduğunu o da anlamamıştı. Bitti aklından geçen tek kelime buydu. Küfürle dolu bir cümleyle kovulmuştu.

"Siktir git, bir daha da gelme! Daha da iş dilenme benden." Yavuz böyle demişti ona. Atilla orada değildi, onun hesabı sorulmamıştı ama Yavuz'un sözleri ve peşinden eline tutuşturulan kağıt artık onu istemediklerini gösteriyordu. Gerçekten bitmiş miydi? Kurtaracak mıydı ailesini bu beladan?

Adamlar artık onlarla çalışmak istemiyorlardı çünkü babası emanet olan paradan çalmıştı. Ayrıca babası ve Mete zaten sabıkalıydı. Polislerin gözleri üzerlerinde olurdu. Bu kadar çok sorun varken risk almak istememişlerdi. Neden onlarla çalışmaya devam etmek isteyeceklerdi ki? Hem bir çok kişi vardı onlara ortak olmak isteyen. Gerçekten bitmişti.

Öylece çöktü kaldırıma, yüzünde engel olamadığı bir gülümseme varken, dizlerinde sevincini taşıyacak kadar güç yoktu. Kendince güldü orada, nefessiz kalana kadar güldü. Sonra başını göğe kaldırarak derin bir nefes aldı.

"Bitti." Diye fısıldadı. Sadece babası kalmıştı, o da; "Dükkanı kurtar ben bir daha girmem oğul." Demişti. Ne onun için ne de annesi için endişelenmesine gerek kalmayacaktı.

Gözleri mavi gökteyken aklına gök mavisi gözlü sevgilisi düştü. Onunla gidebilirdi artık. Mete her şeyi o kadar büyümüştü ki gözünde. Oysaki çok çabuk çözülmüştü. Korkutucu derecede kolay olmuştu ama bitmişti işte. Artık Ali'nin elinden tutup gidebilmesi için hiçbir engel yoktu.

"Mete!" Öfke dolu sesi işitti. Umut dolu kara gözleri ayrıldı çok sevdiği gökten. Gözleri babasını buldukları gibi önce içlerindeki umut silindi, sonra gülüşü soldu.

Kendisine öfkeden kırmızıya dönmüş suratla bakıyordu babası. En büyük sorunu karşısında duruyordu.

Mete kaldırıma tutunarak doğruldu. Onun için hep endişe taşımıştı içinde, onun yüzünden sevgisiz büyümüş, küçük yaşta evinin sorumluluğunu almak zorunda kalmıştı. Onun yüzünden birini yaralayıp içeri girmişti. Dört yılı devrilip gitmişti, çıktığı gibi aynı adamlarla bir daha muhatap ettirmişti Mete'yi. Her şeye rağmen ölmesi korkusuyla arkasında bırakamadığı babasıydı o.

Adam Mete'nin yanına vardığı gibi daha bir şey demeden sert bir tokatla yıktı oğlunu. Sadece fiziki değil, ruhani bir yıkımdı da bu. Nefret, öfke ve sözler; Mete bunlara yabancı değildi ama darbeyi beklememişti. Zaten güçsüz olan dizleri onu taşıyamamış daha bir dakika önce mutlulukla çöktüğü yere acıyla geri oturtmuştu.

"Ne yaptın lan sen!" Nereden bildiğini, ne çabuk öğrendiğini bilmiyordu Mete. Daha o öğreneli ne kadar olmuştu da babası duymuştu?

"Lan sen beni nasıl attırırsın piç?" Yerdeki oğlunun yakalarına yapıştı. Gücü onun ağırlığını kaldırmaya yetmediği için kendisi eğildi.

"Kurtardım seni." Dedi Mete. Yüzü duygusuzdu. Babasını gördüğü anda yıllarca en acı yolla öğrendiği ifadesiz maskeyi konduruyordu yüzüne.

"Kurtardın mı? Kim ayrılmak istediğimi söyledi lan? Sokuk bir kuyumcu ile evi nasıl geçindireceğim ben?" Akladığı paradan aldığı komisyondu gözünü bu kadar kör eden. Para zaten hiçbir zaman içinde bulunmak istemediği aileden daha değerliydi.

"En azından eve tek parça geleceksin, en azından gelecek bir evin var." Çaldığı parayı resmen dilene dilene tekrar toplayıp vermişti adamlara. Onun borcu yüzünden annesi yıllardır sakladığı kefen parası dediği parayı bile çıkarıp vermişti.

"Mete, deli etme beni! Kim sanıyorsun lan sen kendiniz? Namık'ın piçini de karıştırmışsın işin içine. Atilla aradı..." Cümlenin gerisini duymadan ayaklandı ve sertçe itti babasını.

"Düzgün konuş!" Duygusuz maskesi anında öfkeyle çatladı. Ali, babasının aksine onu savunan ve koruyan tek kişiydi. Kimsenin ağzından ona karşı laf çıkamazdı.

"Bulaşmayacaksın bu işe, bitti dedim bitti!" Ondan uzun olan boyu, sesi ve öfkesiyle birleştikçe iyice korkutucu gösterdi esmer oğlanı.

"Sen mi söyleyeceksin ne yapacağımı? Babanım lan ben senin!" Asla yerine getirmediği vazifesini şimdi hatırlıyordu.

"Ne babası lan? Yüksün sen sadece yük! Bana da anneme de yüksün. Senin yüzünden yeterince sikildi hayatımız. Bu işlere bir daha bulaşırsan seni bir bıçağın daha önünden almam, yalnız geberir gidersin." Sözleri öfkesindendi. Yapabilecek olsa ilkinde karışmazdı. Akıllansın, uslansın diye yaralanmasına izin verirdi ama şimdi bunları söylemezse geri durmazdı adam.

"Siktir git lan! Al ananı da siktir git nereye gidiyorsan!" Üzerinde sözlerden gocunmayacak kadar güçlü bir alışmışlık vardı.

"Asıl sen çek git! Ne dükkan ne ev senin üzerine. Ailen bile kovdu seni, sen gelip annemin malına yerleştin."

"Beni mi kovuyorsun?" Gururunu yediremiyordu bunu. Gözleri oğlunda dolanırken dehşetle kocaman açılamışlardı. Eskisi kadar güçlü değildi, bunu bildiği için sıkılı yumruklarını kaldırmadı. Biliyordu ki Mete ilk defa geri durmayacak, karşılık verecekti ona. Daha önce olmayan bir delilik işlenmişti gözlerine.

"Bu iş burada bitmedi Mete." Geriye doğru adımladı. Fabrikaya doğru kaydı gözleri.

"Oraya gidersen, sıkar köşeye atarlar. Evrak işiyle uğraşmamak için yokluğunu bile bildirmem." Sözleri zalimceydi, babası öfkeden olduğu belli olan kısa bir kahkaha attı.

Geldiği gibi öfkeyle geriye döndü. Uzaklaşırken eli telefonunu buldu. Mete ilk defa gerçekten umursamıyordu kimi aradığını.

Kafası yorgunlukla arkaya gitti. Düşünceler her şeyden daha çok yoruyordu insanı. Asla gitmiyor, eksilmiyor, dinlendirmiyorlardı. Rüyalarında bile oradalardı. Gözleri tekrardan göğü gördü. Telefonu arka cebinde çalıyordu ama açacak gücü bulamadı bir türlü.

Öfkesi çek git diyordu ama kalbi o kadar kolay olmadığını biliyordu. Şimdi telefona uzansa ve Ali'yi arasa gidelim dese bir dakika durmayacaklarını biliyordu ama yapamıyordu işte. Son gücüyle aldı telefonu ve kimin aradığında bakmadan açtı.

"Mete!" Dedi Ali telaşla. Aşık olduğu ses kulaklarına dolarken gözleri huzurla yumuldu. Onu bu halden kurtarsa kurtarsa Ali kurtarırdı.

"Ali'm." Dedi yorgunca.

"Fabrikada mısın, lütfen beni bekle oraya geliyorum." Telefonu tutan eli onun elini tutar gibi sıkılaştı. Ali'ye karşı o kadar hassastı ki herkese karşı oluşan o maskeden o kadar yoksundu ki onun sesindeki merhametle ağlamak istedi.

"Gel." Diye bildi titreyen sesiyle.

*

Ali'yi görene kadar ne yapıp, nasıl yapıp arabaya bindiğini, nasıl nefes alabildiğini bilmiyordu. Onu gördüğünde acı dolu bir inleme ile verdi nefesini.

Ali arabaya bindiği gibi kolları onu buldu. Rahatça ulaşabilmek için arka koltuğa oturmuştu. Tutunurcasına sarıldı ona.

Ali, Mete'nin tükenmiş haline karşılık aklındaki bütün soruları silip attı. Güç verircesine sarıldı, Mete konuşana kadar da ayrılmadı. Ensesine koyduğu eliyle siyah tutamları okşuyor ve uzanarak öpücük konduruyordu onlara.

"Ne yapacağım Ali'm? Ne gidebiliyorum ne kalabiliyorum. Ölse kurtulurum ama ölürse ben de ölürüm." Atlattığını sandığı her şey avlıyordu onu. O kadar uzun süre ayakta kalmıştı ki aldığı ufak bir darbe bile geride ondan bir şey bırakmayacak şekilde yıkmıştı onu. Yaptığı her şeyden sonra daha kötü hissedemem diyordu Mete ama ipleri hep babasının elindeydi. Onun açtığı boşluk kapanmıyor ve hep kontrol ediyordu esmer oğlanı.

"Bir yolunu bulacağım." Ali anlıyordu onu çünkü o da hayır diyememişti onlara. "Ben buradayım Mete. Seni bırakmayacağım her ne olursa olsun seni arkada bırakmayacağım." Ali'nin sözlerine, onun umuduna tutundu zira onun aklında ne tutunabileceği umut vardı ne de böyle konuşabilecek güç vardı.

"Bak bana." Dedi Ali göğsünde duran çenesini yumuşak bir dokunuşla tutarken. "Ben buradayım." Dedi tekrar. Bunu aklına kazıyana, içinde ufacık bir soru kalmayana kadar tekrarlamak istiyordu.

İlk bölümlerde hissettiğim hüznü hissettim ama korkmayın büyük kaoslara daha çokk var (bu daha çok korkuttu) Şu an daha fazla kendimi üzemem bol bol soft edicem buraları.

-Lisa

Continue Reading

You'll Also Like

169K 14.4K 56
Oradaydım, gör diye. Yanındaydım, duy diye. Elimi uzattım hisset diye. Ve bekliyorum seni hâlâ, Yolların bana çıksın diye.
62.9K 535 51
✨izlediğim gay konulu filmleri sizlerin beğenisine sunuyorum✨
2.1K 143 9
Bitti Bir mafya fedaisinin kendisini ve yaptıklarını sorgulayışı. ___________ Arkadan usulca sokulan bir ten, bir nefes, bir ses. "Susmaya devam mı S...
35.4K 4.6K 14
Askerî darbenin üzerinden geçen birkaç ayın ardından, belirli kesimlerde doğululara karşı ırkçılık başlamıştı. Onları Kürt diye ayrıştırmanın yanı sı...