KIRLANGIÇ | Tamamlandı ~ Kısa...

By crazyrahibe

240K 11.6K 2.7K

Bir kız düşünün, sapasağlam ayakları yere basan, cesur ve dürüst. Şaşalı yaşamına rağmen alçak gönüllü. Ne s... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm |Final
YENİ ~ MÜPTELA

4. Bölüm

15K 832 44
By crazyrahibe

❛ ❛

Aklım fikrim sende, senin gelişinde, seni ne zaman göreceğimde, seni nasıl göreceğimde, beni görür görmez ne diyeceğinde...

-Nazım Hikmet

❛ ❛

3 yıl sonra...

"Barış hadi geç kalacağız!!" diye merdivenlerden yukarı bağırıp Esra teyze ile son kez sarıldık. Saçlarımı okşayıp dolu gözlerle burnunu çekti.

"Yav Esra teyze neden ağlıyorsun şimdi?"diye sitem edip gülümsedim. "Bak söz geleceğim ama sen de gel. Tamam mı?" Başını sallayıp Barış'a seslendi. Prenses sonunda merdivenlerden inip annesine sarıldı.

"Kız benim için mi ağlıyorsun?"diye annesine takıldığında Esra teyze
"Sana ne ağlayacağım be, sen geri döneceksin." diye söylendi.

"Belli mi olur belki sana gelin getirir ha?"diye sordum. Barış gülüp bana katıldı.

"Evet, sırf sen gavur sevmiyorsun diye Türkiye'den gelin bulup getiricem."

Çok ağlaşmadan Esra teyze ve Halit amcayla vedalaşıp Barış'la taksiye bindik ve havalimanına doğru yola çıktık.

Amerika'ya geldiğim ilk yıl tanışmıştık Barış'la hem de çok garip bir şekilde. Gittiğim okulun yakınlarında güzel bir kafe vardı ve ben orayı mesken tutmuştum. Bir gün gittim, oturdum ders notlarını falan tekrar ediyorum. Telefonum çaldı bi baktım arama Türkiye'den. Hayırdır inşallah diyip bir açtım telefonu. O cırt sesiyle konuşan bir adet Pelin... Nispet yapar gibi aramış beni "yolladım seni, buralar bana kaldı, artık aşkımızı yaşayabiliriz" diye boş boş konuşmuştu. Kızda beyin yetmezliği var yemin ederim. Tabi ben susar mıyım, açtım ağzımı sövdüm.

"Kes lan armut! Beyinsizliğini ta ordan bana bulaştıracaksın! Bu nasıl bi düşüncesizlik ya?!" gibi birtakım cümleler kurup sesimi yükseltmiş sonrada suratına kapatmıştım. Bu sırada yan tarafımdaki masada oturan şahıs -Barış- bana bakıp gülüyordu. O anda saçma sapan bir muhabbete girip arkadaş olmuştuk.

Barış; annesi, babası ve abisi ile Amerika'da yaşıyordu. Halit amcanın burda bir şirketi vardı. Hatta daha önce bizim şirketle iş bile yapmış. Şimdilerde ise oğulları Savaş abi şirketin başındaydı. Benim Master bittikten sonrada şirketlerinde işe başlamıştım. Söylemesi ayıp şanslı bi piçimdir, bir yıl gibi kısa bir sürede üst üste aldığım ihalelerle sektörde adım epey duyuldu.

Savaş abi görüp görebileceğiniz en iyi patrondur. Barış'ta bir ciğer olamasa da böbrek2 olmayı hak etmişti. Böbrek1 kim diye soracak olursanız, tabi ki kuzenim Asya...

İki buçuk yıl boyunca kendi evimde oturdum fakat son altı aydır Barışın ailesinin evinde kalıyordum. Sekiz ay önce büyük bir ihaleye girdik. Bana da her zaman olmasa da arada tehdit mesajları gelirdi. İşte girdiğimiz ihaleden çekilmem için tehdit içerikli mesajlar aldım. Tabi ki de ciddiye almadım. Kadınım diye benim üzerime oynuyorlardı ama yemezler. Mesajlar iki ay boyunca belli aralıklarla devam etti ama ortada kesinlikle bir icraat yok, bende rahatım tabi.

İhaleden bir önceki gün evimde oturmuş film izliyorum. Işıklar kapalı ve saat gece on iki kapım birden zorlanmaya başlandı. Biri kapıyı açmaya çalışıyordu.

Çok samimi söylüyorum korkudan altıma sıçıyordum. O an nasıl sakin kaldım hiçbir fikrim yok. Telefonumu aldığım gibi sessizce yangın merdivenlerine çıktım. Aşağı bir inişim var, Usain Bolt kim köpekmiş!

Hemen polisi aradım, ardından Savaş abiyi. Savaş abi ve Barış gelip bana sarılana kadar gerginlikten kaskatı olduğumun ve titrediğimin bile farkında değildim.

O gece tam bir saat boyunca o kişi binada arandı ve sonunda bulundu. Ama ben bir daha evde yalnız kalamazdım, zaten Savaş abi ve Barış da bırakmadılar. Onların evinde kalmaya başladım. Bu duruma en çok üzülen ve sevinen Esra teyze olmuştu. Onun ısrarıyla arada evlerinde kalıyordum ama bu olaydan sonra kesinlikle bırakmadı.

Şuan ise Türkiye'ye dönüyordum. Annem ve babam uzun zamandır dönmem için ısrar ediyorlardı. Özgür desen 'gel şu işteki yükü üzerimizden al' diye sürekli arayıp yakınıyordu. Yani artık dönmek zorundaydım.

Barış, Savaş abiden izin alıp benimle gelmişti. Hem Türkiye'deki birkaç işi halledecek hem de akrabalarıyla görüşecekti. Ama ikimizin de tek bir önceliği vardı: o da kuzenim Eymen'in düğünü! Bu hafta düğünü olacaktı ve ben çok heyecanlıydım. Çünkü ilk defa kuzenlerden biri evleniyordu. Barış da bana düğün boyunca eşlik edecekti, asla bırakmazdım.

Gelelim bana...
Nasılsın Umut diye soracak olursanız...
İyiyim sanırım. Bazen aklıma geliyor, buruluyorum ama mutluyum. Daha sağlıklıyım, başarılıyım, gülmekten ağlıyorum mesela. Eskiden öyle değildi, gülünce acıdan gözlerim dolardı. Allah var ilk yıl çok zordu. Onu çok özlemiştim, aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Kahır gibi geçen birkaç ayın sonunda Barış'la tanışmıştım, daha sonra ailesiyle... Onlarla, okulla kendimi meşgul etmiştim. Barış yaşadıklarımı üstün körü biliyordu bu yüzden en çok da o yardım etmişti iyileşmeme. Daha sonrasında ona tüm yaşadıklarımı baştan sona anlattığımda Yiğit Şah'ı çok sevmişti.

Hayır yani sen benim kankamsın Yiğit Şah'tan nefret etmen gerekiyordu.

Barışla taksiden inip bavullarımızla doğruca havalimanına girdik. Kontrollerden geçip kısa bir süre uçağın kalkış saatini bekledik. Bu sırada Özgür'e mesaj atıp haber verdim. Kalkış saati geldiğinde uçağa bindik ve on iki saatlik Amerika-Türkiye yolculuğumuz başlamış oldu.

13 saat sonra...

Yolculuk boyunca Barış'la film izlemiş, yemek yemiş ve uyumuştuk ama bunları yaparken aklımda tek bir şey vardı: Yiğit Şah'ı görünce ne yapacaktım ve nasıl davranacaktım? Evet, onu aşalı çok olmuştu. Ama nasıl davranmam gerektiğini kestiremiyordum. Bildiğim tek bir şey vardı: O da ne olursa olsun kesinlikle kendimi üzmeyecektim.

Yarım saattir aptal bavulların gelmesini bekliyorduk. Barış hâlâ uyuyordu. Sonunda bavulları aldığımızda havalimanından çıktık. Sağıma soluma baktım, hayır ne görmeyi bekliyorsam?
Hemen telefonu çıkarıp Özgür'ü aradım, birkaç çalıştan sonra telefonu açtı.

"Söyle fıstığım."

"Geldik biz nerdesin?"

"Ya benim son dakika toplantım çıktı, gelemiyorum. Bir taksi çevir ve çiftlik evine git gülüm. Herkes orada, işler bitince bizde akşam geleceğiz." Sesi çok neşeli geliyordu. Birazdan neşesini bozardım.

"Özgür kafan mı güzel senin! Kim yanında o kadar nakit taşır? Taksiciye 'kredi kartı geçiyor mu' diye sorayım! Tamam zenginiz de o yola o parayı vermem lan ben!"

Sadece kahkaha attı. Sınanıyorum.

"Şaka yaptım şaka. Yağız birazdan orada olur." Hâlâ sesi neşeli...

"Misafirimin yanında ağzımı bozduruyorsun, neden böyle şeyler yapıyorsun bebeğim."

"Ne misafiri Umut, erkek mi?"

Arkadan bir şeylerin düşme sesi geldi ardından da haşır huşur sesler.

"Ya ne fark eder, benim misafirim diyorum."

Barış'a baktım, ayakta uyuyordu.

"Tamam, akşam bu konu hakkında görüşeceğiz." dedi otoriter bir sesle ayh çok korktum.

"Ok." diyip kapattım.

Karşımızda bir araba durdu ve Yağız ciğerim aşağı indi. Durur muyum, hayvan gibi sarıldım. Özgür, Yağız ve Asya'yla iletişimi hiç kesmemiştik. Sık sık yanıma geldiler ama ben Türkiye'ye sadece bir defa gittim o da iş için iki güncüktü. Kimseye haber vermemiştim. Savaş abi ile birlikte toplantı ve konferanslardan yemek yemeye bile vaktimiz olmamıştı. Gerçi çok iyi bağlantılar kurmuştum şimdi çok işime yarayacaktı. Yağız'dan ayrılıp Barış'a baktım.

"Ayıl artık anasını satayım!"

Barış hafif ayılıp Yağız'la selamlaştı. Birlikte bavulları yerleştirip yola çıktık.

***

Çiftlik evine geldiğinizde büyük bir kalabalık bizi karşıladı. Annem, babam, babaannem, dedem, amcam, yengem ve çocukları; Asya, Eymen ve ikizi Seymen, Yiğit Şah ve Yağız'ın anne ve babası yani Selim amca ve Nermin teyze... Yani bu demek oluyor ki Özgür akşam Yiğit Şah ile birlikte gelecek ve burada kalacaklardı.

Herkesle sarılıp hasret giderdim. Ardından Barış'ı tanıştırdım, hemen aralarına aldılar çocuğu. Annem ve yengem zaten dünden hevesli, Barış'a potansiyel damat adayı gözüyle bakıyorlardı. Babam ise anneme onaylamaz bakışlar atıyordu. Merak etme babişim Barış damat aday adayı bile olamaz için rahat olsun, diyemedim. Babaannem geldiğim andan beri çocuk sever gibi cimcire cimcire seviyordu.

Karizma yerlerde şuan.

Nermin teyze beni yanına çekip baya öpüp koklamıştı. Sürekli 'maşallah çok güzelleşmişsin kız' diyerek annemle gizliden evlilik muhabbeti yaptılar.

Annem elleriyle beni doyururken, yengem de Barışla ilgilenmişti. Babam sonunda bizi rahat bırakmaları için hanımlara kızmış yanına oturtmuştu. Dedem bi ara Barış'a tüfeğinden bahsediyordu. Barış'a baktığımda jetlag etkisinden dolayı kafası güzeldi.

Bi ara kuzenlerimle kısaca konuştuk sonra akşam için sözleştik hep beraber oturup ayık kafayla konuşacaktık. Çünkü ne ben iyiydim ne de Barış. En sonunda yol yorgunuyuz diyerek müsade istedik. Annem bizim için hazırladığı odaları gösterdi.

***

Akşama kadar uyumuştuk. Annem beni akşam yemeğine kaldırmıştı. Kısa bir duş alıp üstüme beyaz bir t-shirt, altıma da siyah sporcu taytı giydim. Beyaz spor ayakkabılarımı da giyip aynadan kendime baktım. Saçlarımı kurutup düzleştirdim ve yüzüme bakım kremlerimi sürdüm. Odadan çıkamadan önce krem rengi örgü hırkamı üzerime alıp Barış'ın kaldığı odaya girdim. Berjer de oturmuş telefonuna bakıyordu.

"Dinlenebildin mi?"diye sordum yanına giderken.

"Dinlendim ama o sersemliği hâlâ üzerimden atabilmiş değilim."

"Dedem sana ne anlatıyordu hatırlıyor musun?" diye sordum gülerek

"Tüfeği varmış, yaban domuzu çok olurmuş buralarda Umut'u dinleyip bir yerlere sakın gitme dedi."

Birlikte kahkaha atarak odadan çıktık.

"Yarın sana buraları gezdireceğim. Erken saatte kalkıp hayvanların yemlerini vereceğiz."

"At da var değil mi?" diye sordu hevesle başımı sallayıp gülümsedim.

"Yarış yaparız, bizimkilerde katılır."

Keyfi gittikçe yerine geliyordu. Merdivenlerden inerken kolunu omzuma attı birlikte sallana sallana gülerek konuşuyorduk. Salona girdiğimizde karşımdaki manzarayı görmemle duraksadım.

Özgür ve Yiğit Şah...







Continue Reading

You'll Also Like

yirmi By ilayda

Short Story

678K 51K 67
hazar biraz duyarsız, biraz da sinir bozucu birisi boyxboy ve texting
250K 10.7K 39
°DÜZENLENİYOR° Aşkın ne olduğunu onla öğrenmiştim. O bana ne derse desin yine onun omzunda ağlamış, yine ona sığınmıştım. Sanırım en büyük hatamda bu...
56.2K 4.4K 53
Yaşatmak için yaşamayan 7 asker... Rütbeleri yok. İsimleri yok. Yaşadıklarına dair bir kanıt yok. Kimsenin yapamayacağını yapmak için eğitim aldıla...
DİDE'M By Vedia

General Fiction

884K 35.9K 36
TAMAMLANDI* BU BENIM İLK KİTABIM VE TABİİİ Kİ KUSURLARI OLACAK, KİTAP DÜZENLENMEDİ.LÜTFEN ONA GÖRE YORUM YAPIN.TABİİ Kİ ELEŞTİRİN LAKİN KALP KIRMAYIN...