12

1.2K 55 44
                                    

"Yaptım işte bir şeyler ya ne bileyim."

"Mert ne, ne bileyim? Kitapçığı niye attın çıldıracağım şimdi."

Denemeden çıkmış kantinde oturup soruları konuşmayı planlamıştık. Yani sadece Ata ve ben, Eda zaten böyle şeylerde asla konuşmazdı. Deniz daha yanımıza gelmemişti. Bir haftadır anonim olayını biliyordu ve dediği gibi kimseyi aramamıştı. Tahmin ettiği kişiyi de bana söylememişti. Merak ediyordum ama anonime olan saygımdan soramıyordum. Eh tabii Deniz'e o kadar bulunmak istemiyor,bakmayacağız, merak etmiyorum dedikten sonra soramazdım kim olduğunu. Ki zaten doğru mu tahmin etti onu da bilmiyorduk.

"Aga, Mert mal mısın abi?"
Mert elini havada gelişi güzel salladı.

"Ya aksiyon olur işte, bakalım sizinle aynı sınıfta mıyım diye."

Şaşkın bir şekilde ona bakıyorduk ve o bize ne anlatıyordu. Bazen bu çocuğun beynine girip ne yaşıyor öğrenmek istiyordum. Kahve otomatına gitmek için kalktığı sırada Eda da onunla birlikte ayağa kalktı. "Ne alayım size?"

Ata ve ikimiz espresso isteyince kusuyor gibi yapıp Mert'in peşinden gitti.
Biyoloji sorularını da kontrol ederken hala ikimizin eşit gittiği gerçeğiyle de yüzleşiyordum. Ata ise her tik attığımız soruda sırıtıyordu.

Eda ve Mert ellerinde kahveler ile geri döndüler. Benim önüme espressoyu bırakıp sıcak çikolatasından bir yudum aldı. Gözlerim ile ona teşekkür edince göz kırptı.

"Deniz nerede kaldı ki?"

"Serkan da gelmedi hala."

"Yanımıza mı gelecek Serkan?"

"Yani sen de tanıştın sonuçta sınav kelebek sistemi olunca biz Özde ile kantinde sorulara bakarız gelirsin sen de dedim."

"Önceden niye tanışmadık ki biz onunla?"

"Zaten Serkan on birinci sınıfta bizim okula geçti. E seninle de geçen sene çok konuşmuyorduk zaten. Eda ile tanıştırmadığın için beni."

Biraz haklı sayılırdı.

Eda kafasını Ata'nın omzuna koydu. Zaten iki dakika bunların tanışması dedik mi bir mıç mıç olmalar bir şeyler.
"Canlarım sizin böyle içiniz kıpır kıpır falan da müdür gelirse görürsünüz aşkı da meşki de."

Kendisi sütten çıkmış ak kaşık gibi davranan Mert'in kolunun altından çıktım.

"Ee üstün zekalı. Sen de bir bak bari kitapçığa da cevaplarını hatırlamaya çalış." Benden uzun olduğu için kafamı hafif kaldırmak zorunda kalıyordum ki bu bile boynu yoruyordu. Zavallı Eda.

"Özde hiç gerek yok, eminim. Ben dua ettim sınavdan önce. Yarabbim lütfen beni Özde kulundan ayırma yoksa ben iki gün içinde kendimi kaybederim dedim. Hem ders de çalıştım o kadar yani. İçi boş değil."

"Aferin imanlı çocuğum benim."
Ata'nın telefonu çalmaya başladı. "Kardeşim kantindeyiz hala aynen gel senin kitapçığa da bakarız hem."
Sorar gibi bakınca Serkan dedi kısaca. Hepimiz tekrar kitapçığa döndük. Serkan da bir dakika sonra gelip önüme oturdu.

Herkese kafası ile selam verdi.
"Sen de çıkar kitapçığını da bakalım Serkan."

"Yok ben yukarıda bıraktım. Aşağı taşımaya üşendim biraz, zaten iyi geçti. Sizin ritüeli bozmak istemem siz devam edin. Ben bir kahve alıp geleyim."
Serkan otomata doğru gidince Eda yine tiksinme bakışı atmaya başladı.

"Nasıl içiyorsunuz onu ya zevksiz bir şey acı hem."
Bu kavgayı ben onunla çok yapmıştım. Ata da yapmış olacak ki o da bir şey demeden kitapçığa döndü.
Serkan tekrar masaya geldiği zaman Ata ile işimiz bitmişti. Bardağı elime alıp sıcaklığını kontrol ettim. Hala sıcak olduğunu anlayınca bıraktım. Serkan bardağıma doğru bakmaya başlayınca ben de ona bakmaya başladım.

Gerek Yok |Texting जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें