16

1.1K 46 77
                                    

"Furkan ne zaman geldin sen İstanbul'a?"

Eda'nın Furkan'ın yanına gitmesi ile Ata beni çaktırmadan kenara çekti. Serkan gariban gibi kalmıştı masada. Kolonların arkasına geçince kafamı kaldırıp Ata'ya baktım.

"Niye gelmiş bu bizim okula, sen de her şey iyiymiş gibi konuşarak geliyorsun."

"Beni tanıyorsun, ben böyle biriyim biliyorsun. Ne yapayım yani, ay sen beni çok kırdın yıllar önce, seninle konuşmuyorum mu diyeyim? Yıllar geçmiş üstünden. Tramvaydan inince karşılaştık sonra konuşarak geldik işte. Arkadaşız sonuçta."

"Kesin o da arkadaş olmak istiyordur. Bu çocuk sen ona tepki vermediği için Zülal ile çıkmadı mı sanki Gossip Girl anasını."

Pat diye omzuna vurunca yüzünü buruşturdu.
"Ayıp ayıp anası falan."

"Of Eda bir, sen iki yemin ederim. Altı üstü el kadar bebeydik, yok sen yüz vermezsen ona giderim falan. Zülal de kahpelik yaptı zaten. En yakın arkadaşını sırf bir çocukla arkadaş oldu diye bırakıp sonra o çocuk ile çıkmak ayrı bir şerefsizlik. Kurtulduk şu götlerden diyordum geri dönmüş. Kesin bu götelek seninle aynı sınıfa girmek için eşek gibi çalışmıştır."

"Ata reis, sen git dizi falan yaz böyle olmuyor. Tamam dedim ya gelmez Furkan yanımıza, hem iç güveysi oldun sen iyice. Bizim masaya geliyorsun falan. Sen uzak tutarsın istemiyorsan."

"Boş yapma be." Eda'yı bir kere daha kontrol etti. Masaya geçmişlerdi. İkisi hala birbiri ile konuşurken Serkan bize doğru bakıyordu.

"Hadi hadi gidelim dedikodu yapar gibi kenara çekildik aptal aptal."

"Dur o zaman kahve alıyor gibi yapalım sadece Serkan bakıyor bize zaten."

"Seni kim bu hale getirdi ya?"

"Biliyorum çok zekiyim."

Üç tane espresso bir tane sıcak çikolata alıp masaya geçtik. Ata sıcak çikolatayı Eda'nın önüne bırakıp kafasına öpücük kondurdu. Ben de Serkan'ın yanına oturup, önüne espressoyu koydum. "Borcum vardı okul kahvesi ile ödenmez ama." Kulağına eğilmiştim biraz.

"Teşekkür ederim düşünmen yeter." Yüzünü bana çevirince geri çekildim. Olmuyor böyle burun buruna gelmek falan.

"Furkan sana almadık ama kusura bakma." Elini sorun yok anlamında kaldırdı.
Herkes kahvesi ile ilgilenirken bizi süzmeye başladı.
Eliyle Eda ve Ata'yı sonra Serkan ve beni gösterdi. "Bu ne zaman oldu?"

"Ney ne zaman oldu?" Dedi Eda.

"Yani ilişkiler ne zaman oldu?" Bana döndü. "Hani on sekiz olmadan biriyle çıkmıyordun sen?"

"Hesap mı soruyorsun lan sen kıza?" Ata'nın ani çıkışı ile Eda dirseğini Ata'ya geçirdi. Hiç çaktırmıyordu ama içinde minnak bir kabadayı vardı. Sonra yine ponçik halini takındı. Az önce dirsek atmamış gibi bir bakışla Ata'ya baktı.

"Biz yazın Ata ile tanıştık sonra öyle gelişti olaylar aramızda. Zaten Özde sağ olsun Ata'yı tanıyordum. Tabii çok doğru değildi ama iyi bir arkadaş derdi hep Özde. On sekiz de lafta on sekizdi işte."

Eda'ya niye beni açık ediyorsun bakışı atarken Ata bana sırıtmaya başladı. Ayağım ile ayağına vurdum alttan. "Hoşuna gitti tabii meymenetsizin."
Fısıltımı duyan Serkan bıyık altından gülmeye başladı. Ona da sus bakışı atınca eliyle ağzındaki hayali fermuarı kapadı.

"Eee." Tekrar Serkan ve beni gösterirken. "Siz ikiniz? Bu arada sen kimsin?"

"Ay ben sizi tanıştırmayı unuttum."

Gerek Yok |Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin