"Prenses uyanın"

İnsan öylemi çağırır be ama ben yapacağımı bilirim. Prens Taehyung seslendikçe uyanmamak için direnip yüzümü buruşturu yorum

"Prenses hadi uyanın artık"

Beni uyuyor olarak bildiğinden kolumu prens Taehyung un beline sardım. Prens yerinden kıpırdanıp yatağa uzanıp yüzlerimizi aynı hizaya getirdi

"Prenses gözünüzü açın artık"

Prensin imalı konuşmasından utandığım için, boş bulunup gözlerimi açmış bulundum.

"Günaydın prensim"

Yataktan kalkmak için hamlede bulunduğum da prens Taehyung bileğimden tutup geri aynı pozisyona getirip başını göğsüme yasladı

"Biraz böyle kalalım lütfen"

Prensin rahat tarzına karşı bende rahat davranıp elimi saçlarına götürüp parmaklarımı saçlarında gezdirdim.  Prens ile bu haldeyken kapının açılmasıyla bir anda ikimizde kapının önünde dikilen Minaya odaklandık.

"Şey prensim sizi-"

Taehyung başını göğsümden  kaldırıp ayağa kalktı

"Ne hadle odama izinsiz girersin!"

Taehyungun yüksek çıkan sesinden korkup yattığım yerden doğruldum. Belki bana bağırmış olmayabilir ama sesi uçan kuşu bile korkutmuştur. Mina prensin yanına yaklaşıp prensin elinden tuttu

"Beraber kahvaltı ederiz diye düşünmüştüm prensim"

Cilveli anakonda resmen ayak üstü prensi yanımdan götürecek. Hızlı bir şekilde prensin yanına gidip elimi boşta kalan eliyle birleştirdim.

"Ah ana- ay Mina Prens kahvaltısını benimle yapacak hadi sana güle güle"

"Daha Taehyunga ismi ile hitap edemiyorsun birde kahvaltı mı edeceksin, prenses güldürmeyin beni abiniz gidince evcilik oyununuzda bitecek kendinizi kandırmayın"

Ne diye bilirim ki Mina haklı Taehyung benim için değil abim için benimle vakit geçiriyor. Saçma salak düşüncelerden kurtulmam gerek. Eminim prens içten içe onunla gitmek istiyor ama ben buna engel oluyorum.

Prensi tutan ellerimi serbest bırakıp prens Taehyunga baktım

"Gitmek isterseniz anlarım prensim"

Taehyung beklemediğim şekilde ellerimizi birleştirip yanına çekip yanağımdan öptü.  Evet çekti bildiğiniz asıldı yani adamda ki güç kimsede yok ya da ben kadar zayıfı yok bilemedim şimdi.

"Ne hadle Prenses ile öyle konuşursun sınırlarını bil Mina şimdi odana git!"

Mina sinirden kızarıp odasına doğru ilerledi. Ben prense şaşkın gözlerle bakarken aniden yüzünü bana dönmesiyle yüzlerimiz birbirine yakınlaştı.

Hiç bir hareketde bulunmayıp sadece prensi izledim. Sanki yüzümü ezberlemek istermiş gibi gözleriyle yüzümü taradı, sıra dudaklarıma geldiğinde yutkunduğuna şahit oldum.

Bir elini belime dolayıp boşta kalan elini de yüzümü çıkarıp baş parmağı ile yüzümü okşadı. Taehyung bunu yaptığın da istemsizce gözlerimi kapatıp derin nefes aldım.

"Kokun öyle baş döndürücü ki"

Kapattığım gözlerimi geri açıp prense gülümsedim

"Kendinizden bahsediyor olmalısınız prensim"

Prens gülümseyip dudağıma yaklaştığında kapı tıklanıp içeri yoongi girdi. Bizde haliyle ayrılmak zorunda kaldık. Hadi ama bir yakınlaştırmadınız adamla beni. Acaba yoongi ajan falan mı of saçmalama Joohyun

"Prensim işiniz vardı galiba"

Pişkin şekilde gülen yoongiden utandığım için başımı eğip yüzüne bakamadım.

"Neden geldin yoongi"

Yoongi neden geldiğini hatırlayıp Prense baktı 
"Bahçede yemek hazır diyecektim ve "

"Ve ne yoongi sen çekinmezsin söyle"

"Ben izin isteyecektim çarşıda işim var da prensim"

Gözümü kısıp yoongi ye baktım beni utandırmak neymiş gösteririm sana

"Ne işin var yoongi"

Taehyung önce bana sonra yoongiye baktı

"İş işte prenses başka ne olabilir"

Prensin önünde selam verip kapıya ilerlediğinde

" Yani Seungwanla ilgili değil öylemi anladım"

Yoongi sinirli ama bana göre sevimli yüzüyle hızla odadan çıktı.

"Seungwan ne alaka Prenses"

Heyecanla prense baktım

"Birbirlerinden hoşlanıyorlar çok güzel değil mi?"

Taehyung yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi

"Bence az önce pozisyonumuz daha güzeldi nedersiniz prenses"

"Ben hazırlanıp gelirim aşağı prensim"

Odadan koşar adımlarla odama ilerledim. kapıya yaşlanıp elimle kızaran yüzüme yelpaze yapıp hazırlan maya başladım.

Yarım saatin ardından hazırlanıp bahçeyeindim. gözlerimle prensi aramaya başladım. Güllerle ilgilenen prensi gördüğüm de yanına ilerlemekten alı koyamadım kendimi

"Prensim ne yapıyorsunuz"

Prens ellerinin arasında ki pembe güle bakıp tebessüm etti

"Güllerin anlamını biliyor musun? Joohyun"

Belli belirsiz başımı salladım "bazılarını Prensim"

Prens elinde ki Pembe gülü bana uzattıp gözlerini gözlerime sabitledi

"Pembenin anlamını biliyor musun? Peki"

Elinde ki çiçeği alıp koklayıp prense baktım sorusuna cevap verme gereği duydum

"*Gönlüm sende*değil mi?"

Kararsız söylediğim cümleden sonra prens yüzünü bana yaklaştırıp o dolgun dudaklarını dudaklarımla buluşturdu.  Taehyung un gönlü bende miydi yani ...................

Vote⭐ yoksa bölümde yok ona göre

Promise KTHWhere stories live. Discover now