Bölüm 10 - "İddia"

304 120 90
                                    

Okulda çok fazla kural çiğnenirdi. Onlardan birini de Leon ve Elisabeth yapmıştı bugün. Leon'un teşvik etmesiyle birlikte spor salonunda öğlen yemeğini yemeğe karar vermişlerdi. Bazı öğrencilerin çiğnedikleri kurallara bakınca onlarınki daha masum kalmıştı tabii.

Leon, sık sık bunu yaptığını söylediğinde ona inanmıştı. Çünkü önceleri de Elisabeth Leon'u pek görmezdi kantinde. Belki de onu fark etmeme sebeplerinden biri de buydu. İlk, resmi olarak tanıştıkları gün, göz önünde olmayı sevmediğini söylemişti. Bu da dediklerini destekler nitelikteydi.

  "Öğlen, buralar boş olur. Genelde yani," dedi, açık kapıdan içeri girdi. Elisabeth'in de girdiğini görünce tekrar ilerledi türbinlere doğru. 

Elisabeth burayı seviyordu. Özellikle rengini. Kırmızı ve her spor salonunda bulunan kahverengi parkelerden vardı. Tribün de aynı renkteydi. 

İç çekti. Önceleri Kevin ile burada çok fazla takılırdı. O oynarken Elisabeth de onu izler, destek olurdu. Şimdiyse sadece bir yabancıydı.

Nereye bakarsa Kevin ile anıları vardı ve bunlar çok canını yakıyordu. Tekrar onları hatırlamadan, düşüncelerden uzaklaşarak, dikkatini Leon'a verdi. Belki de kabul etmemeliydi buraya gelmeyi. Fakat eski anılarını yenileriyle değiştirmek de fena fikir değildi. 

Leon kendinden emin bir şekilde dördüncü sıraya çıktı ve kızın gelmesini bekledi. Elisabeth oturduktan sonra çantasını bir alt basamağa koydu. Elisabeth'inkini de alarak aynısını yapmıştı. Tabii koymadan önce sandviçleri ve meyve sularını çıkarmayı unutmamıştı.

Plastik paketteki üçgen şeklindeki sandviçlerden birini kıza uzattı. Elisabeth gülümseyerek alırken, ortalarında duran meyve sularından birini de eline almıştı.

  "Teşekkür ederim," dedi şirin bir ifadeyle. Leon da ona sevimli bir gülümseme sunmuştu.

Sandviçinden bir ısırık alırken çocuğa baktı. O da aynı şeyi yapmıştı. Ağzındakinin yuttuktan sonra kıza çevirdi bakışlarını.

  "Umarım yakalanmayız," dedi Elisabeth.

  "Umarım," diye mırıldandı. Utangaç bir ifadeyle, "Yoksa çok kötü rezil olurum," deyince Elisabeth gülmeden edemedi.

Şu sıralar fazla gülmeye başlamıştı. Ve oldukça korkutucuydu. Çünkü sonrasında hep üzücü şeyler oluyordu. Bu sefer de olmasından çok korkuyordu. Kız kıkırdarken, Leon, Elisabeth'in neye güldüğünü çözmeye çalışıyormuş gibi ona bakıyordu.

  "Rezil olacağını sanmam," dedi kız, sırıtma eşliğinde. "Sadece komik bir anımız olur."

Leon kaşlarını kaldırarak belli belirsiz bir gülümsemeyle kızı izledi. Kısa bir süre sonra tekrar sandviçine odaklanmayı başarmıştı. Sandviçlerini neredeyse yarılamışlardı ama hiçbiri konuşmamıştı. Ama o zaman diliminde birbirlerine kaçamak bakışlar atmayı da ihmal etmemişlerdi.

Elisabeth'in aklına dünkü anılar geldi. Okul çıkışı Avril ile Leon'un müzik grubunun prova yaptığı eve gitmiş, yeni insanlarla tanışarak güzel zaman geçirmişlerdi. Bir süredir doğru düzgün eğlenemediğinden dün Elisabeth'in aklında yer edinmişti.

Leon'un arkadaşları da en az onun kadar sevimli ve arkadaş canlısıydılar. Gelir gelmez aralarına almışlardı kızları. Hatta yıllardır tanıyormuşlar gibi muamele göstermişlerdi.

Bu Elisabeth'i şaşırtmıştı ama pek de üstünde durmamıştı. Sadece güzel ve eğlenceli vakit geçirmeye odaklanmıştı. Ki öyle de olmuştu.

Leon ile ilgili de birçok şey öğrenmişti. Çok güzel bir sesi vardı ve bunu kullanmayı çok iyi biliyordu. Müzisyen bir ailede büyümenin avantajlarından biri olmalıydı. İngiliz aksanının katkısı da büyüktü tabii.

Sevgili ElisabethWhere stories live. Discover now