Özel Bölüm

305 53 109
                                    


Merhaba! Sonunda burası için özel bir bölüm yazabildim. Ama çok zor olduğunu söylemeliyim. Yazarken de bunu öğrendim; artık sırf romantizm içeren şeyler yazamıyorum. O kadar gizem, gerilim ve aksiyon sahnesi yazdım ki normal bir romantik bölüm yazmak bana işkence oldu resmen. Bu tarz romantikler galiba bana göre değil artık. Nasıl yazılır unutmuşum...

 Yine de her şeye rağmen umarım becerebilmişimdir ve bölümü seversiniz.

 Oy ve yorumlarınızı da bekliyorum. İyi okumalar...

 Leon önündeki manzaradan gözlerini alamıyordu. Bu, hayal gücünün bile ötesindeydi. Üzerinden iki gün geçmesine rağmen Elisabeth'in kız arkadaşı olduğuna hâlâ inanamıyordu.

 Duygularına karşılık vermişti ve şu an karşısındaydı. Onu özgürce ve rahat rahat izleyebiliyordu. Önceleri onu kaçamak bakışlarla izlerdi, kimse fark etmesin diye. En önemlisi de Elisabeth fark etmesin diye. Sanki Leon'u görürse bir daha ona bakamazmış gibi hissetmişti. Gizli gizli izlemek daha kolay gelmişti.

 Tabii bu sadece önceleri için böyleydi. Sonrasında Elisabeth'i yavaş yavaş tanıdıkça ondan kopamaz hâle geldi ve uzaktan izlemek onu kesmemeye başladı. Daha da yakın olmak istedi ve eline bir şans geçti.

 Kevin'ın Elisabeth'den uzaklaşması ve Leon'un saatlerce izleyebileceği gülüşü soldurması genç adamın harekete geçmesi için en büyük etken olmuştu. İlk hamlesini mektup yazarak yaptı. Bunun doğru veya yanlış olduğunu hâlâ bilmiyordu, tek istediği onun tekrar gülümsemesini sağlamaktı. İlk başta onu korkuttuğunu sanıp bırakmak istedi, sonra bunun daha korkunç olabileceğini düşünüp devam etti.

 Bir de bunların üstüne cesaretini toplayarak kızın karşısına çıktı. İşte bu yaptığı en doğru hamleydi. Elisabeth'in onu tanımasına izin verdi ve işte, kızın odasında oturmuş hülyalı bir şekilde onu izliyordu.

 Kumral saçlarını yine topuz yapmıştı. Birkaç tutam saç tokadan kurtularak ensesini ve narin omuzlarını okşuyordu. Ela gözlerini parlaklığını gözlüğü de kapatamamıştı.

 Yanaklarındaki her zamanki gibi yine pembeydi. Leon'un yanındayken hep böyle oluyordu. Bunu da yeni fark etmişti. Onun bu hâllerinin hoşuna gitmediğini söylerse yalan olurdu.

 Biçimli dudaklarının hafif kırmızılığı da oldukça dikkat dağıtıcıydı. Ara sıra önünde okuduğu kitaptaki şeylere tepki olarak uzun kirpiklerini kırpıştırıyor, bazen de dudaklarını birbirine bastırıyordu. Leon karşısında böyle bir manzara varken nasıl başka bir şeye odaklanabilirdi?

 Neredeyse artık her hareketini ezberlemişti. Zihnine kazımak ister gibi kızın tüm yüz hatlarını inceliyordu. Sanki bir daha göremeyecek gibi...

 Gözlüğü burnunun ucuna doğru kaymıştı. Elisabeth de her zamanki gibi işaret parmağıyla gözlüğün ortasına bastırarak geri itmişti.

 Tam da o sırada ona etkilenmişçesine bakan Leon'a çevirdi kafasını. Dudakları düz bir çizgi şeklini alırken kaşlarını çattı.

  "Leon? Ders çalışman gerekmiyor mu?" diye sordu merakla. Leon iç çekti ve kafasını salladı.

  "Yapamıyorum..." Leon'un bakışları istemsizce kızın yüzünde gezdi ve dudaklarında durdu. Omuzlarına düşen bir tutam saçı parmağına dolayarak oynadı.

 Elisabeth sertçe yutkunarak gözlerini kaçırdı. "Neden?"

 Leon'un dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme belirdi.

Sevgili ElisabethWhere stories live. Discover now