12- Film gecesi🍋

484 33 75
                                    

Selam minnoşlarım🍭 bu bölüme çok hafif smut yazmak istedim eğer hoşunuza gitmiyorsa lütfen okumayınız  ,bölümün sonlarına doğru var zaten uyarı da yazdım. Karar sizin tabi ki de 😚😚

°°°
..

"Hala vaktimiz var , gidelim mi?"

Bunu gördükten sonra Jotaro'nun hayır  deme şansı yoktu...

°°°

Çoktan hava kararmıştı. Şiddetli korna ve araba sesleri duyuluyordu. Akşam trafiğinin etkisini göstermeye başladığı belliydi.

Jotaro yanında yürüyen Kakyoin'e baktı. Yüzünde yorgunluk dışında herhangi bir duygu belirtisi yoktu. Şapkasını yüzüne indirerek derin bir iç çekti.

Dürüst olması gerekirse kendisi de baya bitkin hissediyordu. Hastaneden çıkalı nerdeyse iki gün olmuştu ama tam toparlanamamıştı. Üstüne bugün... Uzun zamandır yaşamadığı bu duygular da onu yormuştu. Ama bundan şikayetçi değildi. Kısa zamanda alışacağını biliyordu.

Yorgun olmasının tek sebebi bu değildi yalnız...

Gezdikleri galeri gerçekten iç bunaltıcıydı. Bütün duvarlar ve yerler koyu renkli kadifelerle süslenmişti ve etrafta çıt yoktu. Gürültüyü sevdiğinden değil ama bu kadar sessiz olması ,onu bile ağzını açmaya tereddüt ettirmişti. Halbuki konuşacakları çok şey vardı... Burdan olmak yerine yalnız ikisinin olduğu bir yere gidebilirlerdi. Ve biraz hasret gidermek fena olmazdı?

Dahası Kakyoin de hiç konuşmuyordu. İki saat boyunca ettiği tek laf "üst kata çıkalım " ya da "bu taraftan "dı .

Başta kızıl saçlı adamın yüzünü seyretmek eğlenceli gelmişti. Duvardaki resimlere baktıkça yüzü ,önce şaşkın sonra düşünceli bir hal alıyordu. Bu Jotaro için oldukça tatlıydı. Ama sonra Kakyoin ona kendisine bakmamasını, odaklanamadığını söylemişti. Tabi bu da uzun boylu adamda derin bir hayal kırıklığına yol açmıştı. 

Kakyoin'in kendisinin beş saniyeden fazla bakmıcağı tablolarda yirmi dakika bakıcak kadar ne bulduğunu gerçekten merak ediyordu.

Şu an yolda yürürken , tüm bu karalamalara bakma saçmalıklarının bittiğine cidden şükrediyordu.

Aslında fazla vakit geçmemişti. Alt tarafı iki saat civarı... Ama Jotaro cidden sakin kalamıyordu. Normalde her şeye sabreden kendisi, iki saatte neredeyse ölücekmiş gibi hissetmişti.

Artık yanlızca ikisi olabilirlerdi...

Yanındaki adamın elinden tuttu. Pek sıcak oldukları söylenemezdi. Parmakları nı onun parmaklarının arasına geçirdi. Sanki adam elinden kayıp gidicekmiş gibi sıkıca tutuyordu onu.

Parmakları onun parmaklarına değdiğinde içinde bir ürperti hissetti. Elleri cidden soğuktu.

"Üşüdün mü?"

Kızıl saçlı adam ,soğuktan kırmızı olan burnuyla Jotaroya baktı.

"Pek değil."

Dürüst olması gerekirse  bu onun beklediği/istediği cevap değildi. Evet deseydi, bunu bahane ederek ona daha çok sokulabilirdi. Ya da montunu çıkarıp onun omuzlarına atmayı...

Aslında ona yaklaşması için bir sebebe ihtiyacı yoktu ama daha ilk günden onu sıkmak da istemiyordu. Şu an bir ilişkinin başındaki , iki tarafında ne yapçağını bilemediği o saçma zamandaydı. 

Ellerinin soğukluğu biraz olsun geçmişti ama hala tam ısınmamışlardı.

Dudaklarının aksine- Jotaro yüzünün kızarmaya başladığını hissedebiliyordu. Şu an yanındaki adamı öpmeyi her şeyden çok istiyordu. Ama böyle yolun ortasında pek hoş olmazdı...

Eski Bir Arkadaşla BuluşmaWhere stories live. Discover now