61.Bölüm - Haydar Haydar

4.3K 569 789
                                    

Merhaba,

Yorumlarınız için teşekkür ederim😍 Gözlerimden kalpler çıkıyor gördükçe 🙈 Sıralamalarda da yükseldik 💃

Şarkıyı pek severim, bölüm başlığı denk gelmişken ☺️
    

Hiç kontrol etmedim 💁‍♀️

Keyifli okumalar 🧡


🎈

  
  

Yüzüme vuran güneş ışınlarına sinirlenip, Duduş'un çeyizinden kalma rahmetli güneşliği yarısına kadar çektim ve içeriye ışık girmesini engelledim.

Dudu teyze ne diyordu; Sabah güneşi sidikliye vururmuş.
   

Sidikli de değildim ama, yine de bakış açımı körelten ışıklar yüzüme gelince sinirlenmeden edemedim. Öğleden önce salona ve mutfağa, öğleden sonra benim odama gidiyordu güneş. Yani, genelde ben evde olmadığımda.

    

Sana güneş hep arkandan vurmuş be Ahu.

  
Çayı demledim, domates biber çıkardım, dolapta tek kalmış salatalığı, biraz peynir, Merve'nin dün gelmeden bakkaldan alıp getirdiği zeytin, reçel ve kahvaltılık ne varsa...

Öğleden sonra 14:00 vardiyasına gideceğim için, henüz fazlasıyla vaktim vardı.

Merve ve Hazal uyumaya devam ederken, odama geçtim parmak uçlarıma basarak. Onlar, Hazal'ın odasındaydı.

Giyeceğim kıyafetleri hazırlarken, gözüm camda asılı poşete takıldı. Artık buna ihtiyacımız olmadığını düşünerek camı aralayıp uzandım ve ipi zor da olsa çözüp, poşeti içeri aldım.

Çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum.

Poşetten çıkan iskele babasının kafasını yatağıma fırlattım.

Ege ve komik sandığı şakaları...
 

İskeletin içinden düşen notu aldım, bu esnada korkudan arşa çıkan ritimlerim ve nefesim düzene girmişti.
  

'Bundan sonra, bu başı şişirip, bu başa bela açabilirsin. Tabağı boş vermek istemedim, evde bundan başka bir şey bulamadım :)'

   
Notu katlayıp kavanozun içine, diğer notların yanına attım ve kıyafetlerimi yatağımın üzerine fırlattıktan, daha doğrusu bıraktıktan sonra iskele babasını da kolumun altına alıp, mutfağa döndüm.

Muazzam bir kahvaltı...Çünkü ben hazırladım.
 

Hazal ve Merve' yi uyandırmak için odaya girdim. Merve Hazal'ın tişörtünü giymiş içinde kaybolmuş gibiydi, kışın buzdolabı gibi olan evimiz yazın başlarında hamama döndüğü için üzeri açık uyuyordu. Birbirine karışan sarı saçları yüzüne düşmüş bu haliyle, masum bir kız çocuğunu andırıyordu.

Hazal'a döndüm, ayıcıklı pijaması butlu bacaklarına çok yakışmıştı. Kıvırcık saçları birbirine karıştığı için taramak çok zor oluyordu ve bu yüzden yatmadan önce tepeden toplardı yaz kış. O hepimizden masum görünüyordu.

Biz hepimiz masum çocuklardık. Tek derdimiz kaçarken heyecandan öldüğümüz zilleri çalmaktı. Sonra büyüdük... Vaktimizi çaldılar, sonra kalbimizi. Sonra hayatımızı istediler. Vermedik, kötü olduk. Artık masum değildik ama eksik değildik. Birlikte tastamam olmayı da bildik. Yeri gelince parçalara ayrılmayı da bildik ama birbirimizden ayrılmadık.

Onların uyuyan hallerini ileride ihtiyaç halinde koz olarak kullanmak için telefonumu çıkarıp fotoğraf çektim bir kaç poz.

     

SONRA SEN GÜLDÜN (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin