İkinci İntikam

3.8K 367 444
                                    

|Hyunjin|

"Bir şeyi gerçekleştirmek istersen, onu gerçekleştirmen için bütün evren işbirliği yapar." Demişti sevdiğim bir yazar olan Paulo Coelho. Bu sözü asla aklımdan çıkmıyordu, özellikle son zamanlarda. Eğer bir şeyi gerçekten istersem, hangi durumda olursam olayım evren bana yardım eder miydi cidden diye düşünmüştüm defalarca.

Çok inanasım yoktu o söze çünkü ben kendimi bildim bilesi aynı şeyi istemiştim hep. Felix ile olmayı... Ne kadar istesem de bu imkansızdı. Evren bile yardım etse, gerçeği değiştiremezlerdi. O... beni kardeşi gibi benimsemişti bile. Yani, öyle düşünüyordum önceden.

Fakat şimdi Kollarımda uyuyan bu küçüğe yine aynı yazarın o sözünü söylemek istiyordum. Dağılmış saçlarını okşarken dudaklarımı anlına değdirdim ve sessizce fısıldadım o sözü.

"Seni seviyorum, çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı."

Bazen her şeyin bir rüya olduğunu ve uyanınca yine eski halimize döneceğimizden korkuyordum. O soyunma odasında beni tekrar bırakıp gideceğini, tüm bu yaşanılanların zihnimin bana oynadığı bir oyun olduğunu düşünüyordum.

Ve tam bunları düşündüğüm an da sanki düşüncelerimi duyuyormuş gibi Felix gelir ve o parıldayan gözlerini kısarak gülümserdi bana. İşte o an anlardım her şeyin gerçek olduğunu. Çünkü onun o gülümsemesi, hayal edemeyeceğim kadar güzel ve gerçekti. 

"Felix" Yüzü boynuma değerken belimde duran elleri hafif kıpırdandı. Defalarca boyamasına rağmen yaptığı bakımlarla hala yumuşak olan saçlarını okşamaya devam ettim. Yüzümde oluşan gülümsemeyle dudaklarımı alnından çekip başımı biraz uzaklaştırdım ve tekrar ona seslendim.

"Felix, okula gitmeliyiz." Kaşları çatılırken homurdanıp belimde ki kollarını daha da sıkılaştırdı ve açtığım o mesafeyi kapatıp yeniden boynuma sakladı yüzünü.
Boynuma çarpan nefesleri ve burnuma dolan kokusuyla gözlerimi kapatırken okula gitme isteğim tamamen sıfırlandı.

Hep böyle kalabilirdik, ne okul umurumda olurdu ne de ailem. Fakat böyle kalamayacağımız için birkaç saniyeliğine kapattığım gözlerimi araladım ve elimi saçlarından omuzlarına indirdim.

"Felix okula geç kalacağız" Onu kendimden ayırmaya çalıştığımda küçük bir çocuk gibi mızmızlanıp daha sıkı sarıldı. Hatta bacaklarını da bacaklarıma sarıp tamamen yapıştı. 

"Felix yarım saatimiz kaldı" 

"Gitmeyelim bugün" Uykusundan uyanamadığı için yarı yamalak çıkan sesine gülümserken geriye doğru dönmeye çalışıp telefonuma uzandım.

Zorla aldığım telefonda sadece Chan hyung nerede olduğumu sormuştu. Normalde çoktan okulda olurdum bu saatte. Böyle giderse ilk derse yetişemezdik ve ilk dersimiz Matematikti. 

Yeniden uykusuna dönen Felix'e dönüp aklımdan geçenlerle gülümsedim. Felix Uyuyan Güzel'den nefret ederdi çünkü bir insanın öpülerek uyanmasını saçma bulurdu. Bakalım bu saçma bulduğu eylem onda işe yarayacak mıydı?

Bana koaladan farksız bir şekilde sarılmış Felix'in belini kavrayıp döndüm ve onu altıma alıp uyumaktan şişen dudaklarına ve kızarmış yanaklarına baktım.

Homurdanıp başını çevirecekken elimle yanaklarını tuttum ve dudaklarımı onunkilere bastırdım. Tabiki uyanmamıştı ama uyurken dudaklarının tadı daha da hoştu. Onu uyandırmak için dudağını dudaklarımın arasına alıp dişlerimi geçirdim.

"Sike-" Edeceği küfrü tekrar dudaklarımla sustururken hızlıca açtığı uykulu gözleri beni buldu. Kızarmış gözleri şaşkın bir şekilde bana bakarken hedefime ulaşmış olmanın keyfiyle gülümsedim ve ondan ayrıldım.

 Love without thinking |HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin