"Seni Seviyorum"

2.6K 288 570
                                    

Bugün 2 bölüm attım bu yüzden önceki bölümü (tek korku) okuduğunuzdan emin olun

Sevdiğiniz bir insan için neleri göze alabilirdiniz? Bütün korkularınızla yüzleşebilir miydiniz? Bir insanı feda edebilir ya da nefesinizi bir daha almamak üzere verebilir miydiniz? Yaşayamayacağınızı bilerek yalnızlığa koşar mıydınız? Size hayatı pahasına güvenip elinizi sımsıkı tutan o kişiyi, bırakabilir miydiniz?

Bu sabah gözlerimi açtığımda bir şeylerin tuhaf gittiğini anında anlamıştım. Her daim sessiz olan bu evde sanki kıyamet kopuyor, büyük bir bağırış benliğimi sarsıyordu. Küçük bir kızın ağlama sesi kulaklarımı tırmalıyor, uykum birden beni terk ederek gerçekle karşı karşıya bırakıyordu.

Korku dolu bakışlarım sığınmak amacıyla yan tarafımı bulduğunda yatağın boş kısmı beni deli gibi titretti. Her gözümü açtığım gördüğüm o yüz bu sefer yoktu ve evdeki o bağırış sesi bana tek bir şeyi hatırlatıyordu.

Düşünmek bile istemediğim o an yorganı üzerimden atıp aceleyle ayağa kalkmama sebep oldu. Sıyrılmış tişörtümü, açılmış sargımı umursamadan çıplak ayaklarımla odadan çıktım. Bugün hafta sonu olduğu için çocukların gelmiş ve kavga ediyor olmasını umdum. Hoş, onların sesleri değildi duyduğum ses ama tutunabileceğim tek daldı bu umut. 

Merdivenleri hızla inip salondan gelen bağırış seslerine yaklaştım. Artık boğuk gelmeyen o sesleri oldukça net duyabiliyor ve canımı deli gibi yakıyordu.

Dolu gözlerim ve kaskatı kesilen bedenimle merdivenin dibinde dururken küçük kız çocuğunun sesi kesildi ve "Abi!" diye bağırarak bacaklarıma sarıldı.

Tek odak noktam öfkeden deliye dönmüş bir şekilde, karşısında sessizce duran Hyunjin'e bağıran babamdı. Rüyamın her bir karesi aklımda canlanırken bana sarılmış ağlayan Soojin'in saçını okşadım ve annemin dolu gözlerle gelip onu almasına sessiz kaldım. 

"BANA AÇIKLAMA YAPMAYACAK MISIN?!" Babamın gürleyen sesiyle irkilerek kendime geldim. Elinde tuttuğu fotoğraf karelerini başını eğmiş sessiz kalan Hyunjin'in yüzüne doğru fırlatırken kaçıp gitmek istedim. Arkama dahi bakmadan, nefesim kesilene kadar koşarak uzaklaşmak istedim bu evden. 

Hyunjin sessiz kaldıkça babam daha da öfkeleniyor ve bu korkudan nefesimi kesiyordu. Gitmeliydim. Onun yanına gitmeli, elini tutup ona destek olmalıydım ama neden hareket edemiyordum? Bu korku beni olduğum yere nasıl zincirleyebilmişti? 

"Kardeşine göz kulak ol dedim sana! Bu iğrençliği nasıl yapabildin Hyunjin?! Konuşsana!" Hyunjin'in yakasını kavrayıp kendine çeken babamla Annemin hızla ayağa kalkması, Soojin'in ise annemin bacağına sarılması bir oldu. 

"Hayatım lütfen sakin o-"

"Sen karışma! Bunu biliyordun ve izin mi verdin?! Hangi anne çocuğunun taciz edilmesine izin verir ki?!" Babamın öfkeli sesiyle donup kaldım. Taciz mi? Ne tacizinden bahsediyordu? Bizi öğrenmemiş miydi? Onunla sevgili olduğumuz için ona kızmıyor muydu?

Kaşlarım çatılırken sonunda kendime gelip titreyen bacaklarımı zorlayarak adım attım. Annem başını iki yana sallayıp Hyunjin'e bakarken Soojin'i kucağına aldı ve ona sıkıca sarıldı.

"Felix'in yüzüne bakabiliyor musun bari seni Piç!"

"Küfür etme!" Annemin babama bağırması ile ortalık daha da kızışırken Hyunjin'in arkasında durdum. Babam anneme sinirle baktığı için beni görememişti ama ben kaskatı kesilmiş onu gayet net görebiliyordum.

Hyunjin, bedeni buz kesmiş, yumruk yaptığı elleri o kadar sıkıydı ki bembeyaz olmuştu. Başını yerden kaldıramazken dolu gözlerimi yavaşça kapatıp yaşlarımın akmasına izin verdim.

 Love without thinking |HYUNLİX Where stories live. Discover now