10• 'Morona'nın Yalan Kum Saati'

21.6K 2.1K 2.5K
                                    

Medya: Zamanda ortaya çıkan ilk Akrep'ler temsili.

İyi okumalar!

Saldırıya başlamak için tanıdık olan ilahı seçtim.

Olabildiğinde sakin bir şekilde- ki sakindim, iki ilah içinde sakin olmamak benim sonumu getirirdi- Rast'a döndüm. Beni oyuna getirmişse ve bana seçim şansı vermeden Morona'yı karşıma çıkarmışsa bir insan olarak olabildiğince başına bela olacağıma dair kendime söz verdim. Ardından, "Morona'nın geleceğini biliyor muydun?" diye sordum tekdüze bir sesle.

Kızıl gözleri Morona'dan ayrılıp yüzüme çevrildi. Tanrıçanın yakıcı bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. İlk saldırımı anlamıştı. Morona'yı daha önce görmemiş olmam, bu görünüşteki birinin kim olduğunu bilmemem gerekiyordu. Üstelik az önceki cümlem Rast'ın bana ondan bahsetmediğini de kanıtlamıştı. Onun geleceğini bilmeden Morona'yı tanımamam gerekiyordu. Karşıma çıkıp beni tehdit etmeseydi tam olarak öyle olacaktı.

Rast kısa bir süre yüzüme baktı. "Severi'nin götürdüğü teslimatta bugün ziyaret edeceği yazıyordu," dedi ifadesiz bir yüzle. Eh, en azından Morona'yı gördüğü gibi sırıtmaya başlamamıştı. Zihnimden bu düşünceyi savıp gerçeğe odaklandım. Hızlı konu değiştirme taktiğim o kâğıtta yazılanı öğrenmek içindi ve konuşurken onu oyalamış mı olmuştum? Eğer sussaydım ne yazdığını bana söyler miydi? En önemlisi ne tür bir beyinsiz ona hâlâ Morona diye hitap ettiğimi anlamazdı?

İnsanlardan sıf değil, IQ çekseydi daha iyi olurdu.

"Bir insana hesap mı veriyorsun Rast?" dedi Morona. Gereğinden fazla yumuşak ve güzel bir tonda olan ses bedenimin ürpermesine neden olurken yan gözle tanrıçaya baktım. Kendimi koltuğa atıp bir dirseğini koltuğun kenarına dayadı. İşaret parmağını kaşının üzerine yerleştirip tek kaşını kaldırarak Rast'a baktı. Gösteriş amaçlı olduğundan olsa gerek gereksiz bir yavaşlıkla bacak bacak üstüne attı.

"Sanane." Çıplak bacaklarına dik dik baktım.

"Uzun bir süre yanımda olacak gibi görünüyor," diye açıkladı Rast. Gözlerini benden ayırıp kadına çevirdi. "Ona açıklama yapmadan onu bu dünyada tutamam. Ki benimle Jinava-" Uha muha ya da adı her neyse aşkına, bana insan dememişti! "-ile ilgili konuşacaksan onun ne olduğunu çoktan anladığını düşünüyorum." Ne olduğum mu? En son Morona'nın gözünde akrep falandım.

Derin bir nefes aldım. "Bu şırfıntı beni öldürmeye çalıştı," diye yumurtladım.

Salona bir sessizlik çöktü.

Morona'nın gözlerine gözlerimi çevirdiğimde gözünün içinde dönüp duran o akrebin ve yelkovanın duraksadığını gördüm. Bedeninden yaydığı kötü hisleri ve gerilimi elle tutabilecek kadar net bir şekilde hissediyordum. "Şırfıntı?" dedi Morona, kelimeyi heceleyerek. Teknik olarak hayat kadını değildi ama bu umurumda da değildi. Ayrıca yanımda bir ilah varken cesaretim normalden daha fazlaydı.

Ela gözleri durgun bir şekilde gözüme bakıyordu. Şimdi insani değil, ilahi bir varlık gibi görünüyordu. Tavırlarındaki hangi değişikliğin buna neden olduğunu kestiremiyordum. Yine de beni tehdit ettikten sonra konuşacağımı beklemediği belliydi.

"Neyden bahsediyorsun Jinava?" diye sordu Rast. Ses tonu sertti.

"Adı Morona, kendisi Zaman Tanrıçası, değil mi? Birkaç farklı zaman dilimindeki bedenlerini aynı zaman diliminde buluşturabiliyor," dedim gözlerimi ona çevirip hızla konuşmaya başlarken. "Gelecekteki hali bana hakaretler edip beni öldürmeye çalıştı. Sonra şimdiki zaman dilimindeki hali beni kurtarıp tehdit etti." Rast dikkatli bakışlarla yüzüme baktı. Ardından hızla bedenimi baştan aşağıya süzdü. Dişlerini birbirine bastırıp sert bir gülümsemeyle Morona'ya döndüğünde koltukta belli etmeden ona doğru küçük bir mesafe kaydım. 

TUTKUNUN TANRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin