24• 'Dengesiz Diyagram ve İblisli Sular'

14.6K 1.8K 2.3K
                                    

Selam avcılar! Nasılsınız? Umarım her şey yolundadır. 

Yeni bölüm avına hazır mısınız?

Sizi uzun ve çook hoş bir bölümle bırakıyorum. Keyifli okumalar!

Zaman her nasılsa hemencecik akıp geçmişti.

Hatırladıkça Morona'ya sövüyordum çünkü... Çünkü neden olmasın?

Geriye dönüp baktığımda tüm duyguları yaşadığım bir iki haftayı geride bıraktığımı fark ettim. Korkmuştum, üzülmüştüm, kafayı sıyırdığımı düşünmüştüm. Bol bol gülmüş ve içine düştüğüm dünyanın çılgınlığına ayak uydurmaya çalışmıştım. İstemeden de olsa arkadaşlarımı da bu çılgınlığın içine sürüklemiştim. Kendimi tüm dünyayı Alice'in tavşan deliğinden içeriye atmışım gibi hissediyordum fakat bundan daha fazlası da vardı. Görmeye başladığım bu gerçekliğin yanında Harikalar Diyarı normal kalıyordu.

Rast'ı tanıdığım sürenin yarısında çocuk, yarısında da büyük halindeydi. Bugün ise yedinci günde, çocuk olarak kalacağı son gündeydik.

Yani, umduğumuz buydu.

Şahsen yakışıklı  halini özlemiştim. Her ne kadar bir haftalık bir anne deneyimi yaşamış olsam ve bunu sevsem de gözlerimin tercihi en başından beri belliydi. Tabii göz zevkim onun eski haline dönmesini isteme konusunda ikinci sıradaydı. Önceliğim onun işleri yoluna koymasıydı.

Ağzıma bir kurabiye attım ve çikolatanın damağımda dağılmasını bekledim.

Hazal çatalını peyniri parçalara ayırmak istermiş gibi saplarken onu sakinleştirmeye çalışmaya yönelik tek kelime bile etmedim. Leon, bu günlerin en büyük kurbanı, bile ona bir şey demeye cesaret edememişti. 

"Yarın Almanya'ya dönmemiz gerekiyor," dedi Hazal peynirini ezip ona işkence etmeye başlarken. "Sabah işe gitmem gerekiyor. Ailelerimize de tatilde olduğumuzu söyledik." Peyniri daha da ezip çatalına yapıştırdı ve ağzına götürdü. Peynire tüm kalbimle acıdığım için ona sessizce elveda ettim. "Şu an içimden bir ses yarın işlerin yoluna gireceği konusunda büyük, aptalca bir hayal kurduğumu söylüyor." Gözlerini odanın köşesine, Rast'ın yattığı yere çevirdi.

Dünden bugüne yine yürümemişti. Günbegün büyüyüp eski haline döneceğini sanmıştım fakat biraz büyüyüp, daha büyük bir çocuk olmak dışında bedeninde hiçbir değişiklik olmamıştı. Dün tamı tamına üç kez kabus görmüştü. İkisinde gelip bana sarılmış, birincisinde ise tek kelime etmeden yatakta kıvrılarak ağlamamaya çalışmıştı. Onu kendi yumruğunu ısırırken, gözleri yaşlarla doluyken bulmuştum.

Neler gördüğünü hiçbir zaman tam olarak anlatmıyordu. Söylediği şeyler yok olmakla, kaybolmakla, karanlıkla ilgili kelimelerdi. İçimden bir ses... Bunların ruhunun en derinlerinde saklı kabuslar olduğunu söylüyordu. Çünkü bildiğim sayılı şeylerden biri Rast'ın yok olmamayı canı gönülden istediğiydi.

"Yarına kadar büyüyecek," dedim sesimi inanç dolu tutmaya çalışarak. "Büyüyecek, Leon'u düzeltecek ve geri döneceğiz. Kabus görmeye başlaması bence bu işin sonlanmaya başladığının bir göstergesi. Normalde de yok olmaktan, dünyadan uzak kalkmaktan endişe duyuyor. Küçüldüğünde ise bu endişesi kendini büyük bir korku olarak gösteriyor gibi. Zihninin yerine gelmesine az kalmıştır."

"Büyümesi için besleneceği havanın doğru olması gerekiyor," dedi Leon boğazını temizleyerek. Bana döndü. "Hadi ama Jin! Gerçekten senin kokunla büyüyeceğini mi düşünüyorsun? Senin kokun bile yok!"

TUTKUNUN TANRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin