27. Bölüm

1.1K 74 19
                                    

Gary Jules - Mad World

NOT: Bölüm başına yazdığım şarkılarla okumanız şiddetle tavsiye edilir.

Kasıklarımdaki acı hiç geçmiyordu sanki...

Sanki hafızamdan bu zamana kadar. gördüğüm, duyduğum her şeyi silebilirim ama o an hariç...

Ve sanki Tanrı beni gözden çıkarmış, dün geceyi ruhuma, düşüncelerime, bedenime kazımıştı.

O pis kanı akıtmak istedim. Sokağın en izbe yerinde dizlerimi kendime çekip ağlarken kendimi öldürmek bile geçmişti aklımdan. Gerçeği öğrendikten sonra yapmaması için yalvarsam da işe yaramamıştı. Utanıyordum, korkuyordum ve kendimden iğreniyordum. Kaldıramayacağım bir şeydi bu...

Gözyaşlarının bitmediğini ilk defa dün gece fark ettim. Masumluğun, namusun iki bacak arasında olmadığını ilk defa o adinin bana zorla sahip olduğu dün gece fark ettim. Ben yaşlardan önümü göremez hâlde sürekli düşerken kimsenin umurunda olmadığımı, hiçbirinin beni düştüğümde kaldırmayacağını ilk defa; sokakta onca insanın beni görmezden geldiği dün gece fark ettim.

Bacaklarımın arasındaki acı dışında bir başkayı sızıyı hissetmiştim. Ruhum can çekişiyordu... İçimde sakladığım tüm iyi niyetler beni her saniye terk ediyordu. Onları, yakalayıp içimdeki yerlerine geri göndermek için hiç çabalamadım. Öfke, intikam ve nefretin beni ele geçirmesine izin verdim çünkü beraberlerinde getirdikleri güce ihtiyacım vardı.

Dün gece eve nasıl geldim, sıcak suyun altında elimde lifle vücudumu saatlerce nasıl sürttüm, nasıl banyoda bornozumla uyuyakaldım, hatırlamıyorum.

Uyandığımda ilk önce ne olduğunu anlayamamış ardından tüm parçalar yerine oturduğunda ağlamaya başlamıştım. Ne kadar ağladım, bilmiyorum. Sonra birden ayağa kalktım, elimi yüzümü yıkamak için lavaboya ulaştığımda aynadaki yansımama bakakaldım.

Belliydi. Anlayacaklardı. Yüzüm resmen bas bas bağırıyordu. En kötü kafamın içinde attığım çığlıkları duyacaklardı. Çok fazlaydılar, nasıl duymayacaklar? Dışarı her çıktığımda fark edeceklerdi bana ne olduğunu. Kara, kapkara bir leke olacaktım onların arasında.

Yansımamla bakıştığım birkaç dakikanın sonunda gözlerimi gözlerimden kaçırmıştım. Düşüncelerime öfkelenmiştim. Ben hiçbir şey yapmamıştım! Tek suçum hatamı telafi etmeye çalışmaktı, sevdiğim insanı kurtarmak istemiştim. Bu muydu suçum? Bu yüzden mi ölmek istemiştim? O adi, tatmin olmuş şekilde elini kolunu sallayarak dolaşırken; asıl suçlu o iken ben bu yüzden mi ölmek istemiştim?

Yaklaşık bir saat önce banyodan çıkmış, bornozun yerine üzerime gelişigüzel kıyafetler geçirerek kendimi yatağa bırakmış ve cenin pozisyonumu almıştım.

Bundan sonra ne olacaktı?

Kendimi meşgul etmek, düşünmeye son vermek, bu fiziki ve ruhi acıdan kurtulmak istiyordum. Nefreti her bir hücreme kazıyanla birlikte olmuştum.

Güçlü kalmak, dik durmak için herhangi bir sebep bulamıyordum. Belki de düşünemediğimdendir... Tuğrul'un kurtulacak olmasına bile sevinemiyordum. Ne yaptığımı öğrendikten sonra bana nasıl tiksinerek bakacağını hayal edebiliyordum ve canımı en çok acıtan da buydu. Ona kızamazdım, haklıydı. Onun beni kurtarmak için bir kızla birlikte olması gerekse; tercihim beni kurtarmamasından yana olurdu. Ona başkalarının değecek olması katlanılacak şey değildi.

Yaşları elimin tersiyle silip sırt üstü uzandım yatakta.

Akdeniz'e yakışmayacak şekilde güneş bile bulutların ardına saklanmıştı. Sanki ne yaşadığımdan onun da haberi vardı. Ay ne olup bittiğini anlatmış olmalı ki o da ruhumda ki kasveti havaya yansıtmıştı.

ARTİSTWhere stories live. Discover now