24. Bölüm

1.9K 83 15
                                    

System Of A Down - Chop Suey

"Sende benimle uyu."

"Duş almam lazım." dedim sol yanağını kırmızı yastığa koymuş Tuğrul'un diğer yanağına bir öpücük bırakırken.

"Hmm, kulağa daha hoş geldiği kesin." Kaşlarını afacan çocuklar gibi iki kez yukarı oynattığında bacağını tokatladım sertçe.

"Terbiyeli ol!" Kısa süreli attığı kahkahayla uykusuzluktan iyice şişen gözleri kayboldu.

"Tamam tamam. Ama sonra gel." Göğsünün üstüne yatıp ellerini yastığın altına soktu ve başını benden tarafa çevirdi. "Seni bekliyor olacağım." Şimdiden kapanan gözleri beni bekleyemeyecek kadar yorgun olduğununun göstergesiydi ama ses çıkarmadan ayağa kalktım. Dolaptan temiz kıyafetler, komidinin üstünden de telefonumu alıp gözlerini kapatmış Tuğrul'a son kez baktım ve odadan çıkarak kapıyı arkamdan kapattım.

Kolumun altına sıkıştırdığım kıyafetlerle mutfağa geçtim. Telefon rehberine girdikten sonra Barış ismine tıklayıp kulağıma götürdüm.

"Efendim?" Sesinden bir şeye güldüğünü anlamıştım ve ikimizden birinin sorunsuz zaman geçiriyor oluşu beni de mutlu etti, gülümsedim.

"Ne yapıyorsun?"

"Ömürlerleyim, sen ne yapıyorsun? Besteyle misin?" Beste mi? Bir geceye hem Tuğrul ve Mete'nin muhteşem şakaları hem de Aras'ı sığdırmaya çalışınca beynim kısa devre yaptığını ilân etti. Beste'nin bizde kalacağını unutmuştum. Ta ki Tuğrul hâlâ düşündükçe beni geren oyununu oynamadan önce kalacak olan arkadaşımı... Adi! Böyle şaka mı olur? "Ekin?" Barış ismimin son hecesini yaya yaya söylerken başımı sallayıp kendime gelmeyi denedim.

"Beste gitti, annesiyle bulaşacak sanırım. Babası da olabilir. Bilmem ki Özgür'e sor onunla da buluşabilir. Belki kardeşi Alihan'la gezerler ya da..."

"Beste'nin açıklamasını bana neden yapıyorsun?"

Çünkü Ekin yalan söylemeye çalıştığında panikleyen bir aptal.

"Bilmem, gereksizdi. Haklısın." Kendime vurmamak için zor duruyordum. Saçmalamadan tek bir gün geçirebilecek miyim sahi?

"İyisin değil mi? Sorun yok?"

Yoo sadece senden habersiz Tuğrul'u eve aldı. Ve artık sevgililer. Biliyor musun Tuğrul uyuşturucu satıyor bu arada. Alır mısın bir dal? Ah... Unuttum. Tuğrul'un patronu Aras tam bir psikopat gecenin üçünde şu hani izbe olarak nitelendirilen Barlar Sokağı varya oraya gitti Ekin. O zaman tanıştılar. Bil bakalım ne oldu? Aras kafayı Ekin'e taktı! Çok hoş değil mi? Ah bayılacağım, her şey yolunda!

"İyiyim iyiyim. Ne olabilir ki Barış, ilâhi sende..." Neler olduğunu bilmediğine emin olmama rağmen biliyormuş gibi kendi kendimi korkutmamın etkisiyle kolumun altındaki kıyafetleri unuttum. Elimi havaya kaldırarak Barış'a şakacı seni dercesine bileğimden aşağı büktüm. Sonra da kıyafetlerin fayansa düşüp "Pat!" diye çıkardığı sesle olduğum yerde sıçradım.

Gerçekten ben normal biri olamam. Normal kelimesinin benimle alakası olamaz.

"Peki. Biz akşam sahile gideceğiz, gel istersen?" Hâlâ bunalımda olduğumu düşündüğünden yalnız bırakmak istemediğini anlıyordum.

"Aa... Bilmiyorum. Yani duşa gireceğim sonra da uyurum. Siz gidin ben gelecek olursam ararım." İşin aslı Tuğrul'u bırakmak istemiyor oluşum da olabilir tabii.

Telefonu sol kulağımla omzum arasına sıkıştırıp yere çömeldim, kıyafetleri kavrayıp yeniden doğrulduğumda Barış beni onaylayan cümleler sarf ediyordu.

ARTİSTOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz