7.Bölüm

2.3K 139 28
                                    

Bölüm düzenlenmiştir.

Bölüm şarkısı: Tom Odell - I Know

Güneşin ilk ışıklarıyla uyanmam benim için oldukça şaşırtıcı bir durumdu. Ben ki, ben Ekin Gürsoy günde rahatlıkla on iki saat uyuyabilme potansiyeline sahiptim.

Şuansa beş saatlik uykunun ardından yatakta rahatsızca dönüp duruyordum. İyi bir uyku çektiğimden erkenden uyanmamıştım. Son derece rahatsız edici, sürekli uyandığım ve bu nedenle baş ağrısı yapan bir uykuydu benimki.

"Sıcaktan..." diye mırıldandım kendimi iknâ etmek istercesine.

Yoksa durumun, Tuğrul'un gece gece kime gittiğiyle âlâkâsı yoktu. Kesinlikle.

Derin bir nefes alıp beynime bol bol oksijen gitmesini sağladım. Belki böylece zihnim açılırdı ve ben de beni ilgilendirmeyen konuları kendime dert etmeyi bırakabilirdim.

Aldığım nefesi oflamalarım eşliğinde seslice dışarı verdim. Kendimi yatağa yapıştırmak, yastıkarı ısırarak çığlık atmak istiyordum. Kimdi o kız? Gece gece Tuğrul neden ona gitmişti? Gece gittiğine göre ne olabilirdi? Belliydi işte ne yaptıkları.

Sıcağa rağmen örttüğüm pikemi tekmeleyerek attım üstümden.

"Sanane be gerizekalı!"

Bağırmasana be gerizekalı!

Sesimin yüksek çıkmasından dolayı kısa bir an iç sesimin aşağılayıcı sözlerine maruz kalmamın ardından yataktan ayaklarımı sarkıtıp oturdum ve çıt çıkarmadan birkaç saniye evi dinlendim. Kimseyi rahatsız etmemiştim sanırım, hiç ses yoktu.

Yüzümü avuçlarımın arasına aldığımda ta en derinlerden gelen bir "Offf..." daha çıktı dudaklarımdan.

Acaba Tuğrul gelmiş miydi? Duymamıştım geldiğini. Belki de şuan yanında kaldığı kızla oturmuş kahvaltı yapıyorlardır. Belki birbirlerine ekmeğe sürdükleri reçelleri yediriyorlardır.

Belki de senin bu düşük IQ'lu tahminlerine gülüyorlardır, hunharca...

Bir kez daha iç sesimi duymazlığa gelerek yatağımın yanındaki komidinden telefonumu aldım aheste aheste. Beste'nin attığına emin olduğum mesajlarını okumak için ekran kilidini açtım. Böylece beynimin küçük bir kısmını oyalayabilir, dikkatimi başka konulara verebilirdim. Tahmin ettiğim gibi olan beş mesajın beşi de Beste'dendi.

Özgür onu eve bırakmış, yanağına çok tatlı bir iyi geceler öpücüğü kondurmuş, varlığının onu çok mutlu ettiğini söylemiş... Ve daha bir sürüsü... Okumak istemedim, zaten Özgür'ün bu tür sözler söylediğine bir türlü inanamıyordum ya, neyse. Telefonu aldığım yere koyup sağ işaret parmağım dudağımın kenarında odanın içinde volta atmaya başladım.

O kızın kardeşi olma ihtimali geldi aklıma. Ama neden gecenin bir yarısı kardeşinin yanına gidecekti ki? Gündüzler torbaya mı girmişti? Hem dün tüm gün evde boş boş oturup televizyon izlemişti. İstese o zaman da gidebilirdi.

Annesi olmasını da aynı nedenlerle ihtimallerden silip aralarının her nedense çok iyi olmamasını da ekledim düşüncelerim arasına.

Eee geriye hiçbir ihtimal kalmıyordu. Daha beş gündür tanıdığım biri hakkında ne bilebilirdim ki zaten?

Eğer dün kucağıma yatmasaydı, ben ellerimi o sarılı kahverengili saçlarında dolaştırmasaydım, onu kendi içinde yok eden sorunların varlığını hissetmeseydim şuan gayet rahat bir şekilde uyuyor olacaktım. Ama şimdi sabahın köründe kalkmış "Kim o kız?" diye kendimi bitiriyordum.

ARTİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin