21. Bölüm

1.4K 88 17
                                    

Three Days Grace - I Hate Everything About You

Kucağımdaki kafasını hafifçe kaldırıp yüzüme baktı.

"Barış bugün gelmeyecek mi?" Saçlarındaki ellerimi durdurmadan gülümsedim.

"Geç, gelir. Bu ara çok dışarı çıkıyor."

"Hmm." dedi bakışlarını tavana kaydırıp. "Sevgilisi olmasın?" Tuğrul'un tahmini benim de düşüncelerim arasındaydı. Barış orman evine gitmeden üç gün önce akşama doğru evden çıkıp güneş kendini gösterdiğinde gelmeye başlamıştı. Sapasağlam geri döndüğü için nerede olduğunu sorma ihtiyacı duymamıştım hiç.

"Olabilir. Neden abimle bu kadar ilgileniyorsun?" Alaylı soruma karşılık kafasını bacağımdan kaldırıp koltukta biraz daha yaklaştı.

"Çünkü bu zamana kadar hep Barış'ı istedim ama o bana hiç yüz vermedi." Mahsuscuktan sarkıttığı alt dudağına gülmeden edemedim.

"Ah, canım benim ya. Gel buraya." Kollarımı iki yana açtığımda kendininkileri sıkıca belime doladı. "Üzülme. Ben sana ayarlayacağım onu." Kahkahasını tenimde hissetmek çok hoştu doğrusu. Gülerek geri çekilmek istedim ama müsâde etmedi. Sol kolumun boynumla birleşen yerini yavaşça öptü. Gözlerimi kapatıp başımı omzuna yasladım, öpüşünü yineledi. Aynı yerden aynı sakinlikle.

"Bana kendimi nasıl iyi hissettiriyorsun böyle?" Mırıltısına tebessüm ettim.

"İyi hissetmeni gerçekten istiyorum çünkü."

"Tanrı en azından birimizin isteklerini dinliyor." Alayına karışmış yalnızlık buram buram yayılıyordu etrafa.

"Fark eder mi hangimizi dinlediği? Ne dilediğini söyle bana ben senin için isterim." Dudaklarını omzuma bir kez daha değdirip geri çekildi. Koyulaşan gözlerine çattım kaşlarımı.

"Neden bu kadar iyisin?" Alnımın sorusuyla daha da kırıştığını hissettim. "Neden kendinden daha çok değer veriyorsun bana? Kırdım seni, bıraktım öylece. Ama senin tek yaptığın bana her şey normalmiş gibi davranman. Eskisi gibi. Ama hiçbir şey eskisi gibi değil. Seni bir kez yüz üstü bıraktım ve bu bir daha bırakmayacağım anlamına gelmiyor. Ben bencil biriyim, düşüncelerini, söylediklerini, yaptıklarını kontrol edemeyecek, sinirlerine hakim olmayacak kadar acizim. Kötüyüm ben. Çaldım, kavga ettim, yalanlar söyledim, pis işlere bulaştım. Art niyetliyim, bile bile kırdım insanları. Öyle istedim ve yaptım. Gerçekten istedim. Canları yansın, bir şeyleri kaybetsinler ve beni anlasınlar istedim. Ama hiç kimse beni anlamadı ve ben bu gerçeği kabullenmek yerine daha çok yaktım canlarını. Nefret ettim herkesten. Hatta ilk başta senden bile... Bok gibi biriyim ben. Daha kendime bakamıyorum adam akıllı bir de Mete'yi aldım yanıma. Pınar var daha. Bir de sen. Onlar ailem onlardan kopamam ama sana neden tüm bunları yaşatıyorum? Çünkü bencilim işte ben, yanında o kadar iyi hissediyorum ki sanırım bunun adı huzur. Sürekli yanımda ol istiyorum, yanında olayım istiyorum. Ama bu kadar iyi olman her seferinde çok kötü bir insan olduğumu hatırlatıyor bana. Sürekli yaptıklarımı sorgulatıyorsun, beynim sikiliyor çıldıracak gibi oluyorum. Bazı anları sildiğimi o zaman fark ediyorum. Sorgularken... Hatırlamaya çalışıyorum, başıma öyle bir ağrı giriyor ki 'Siktir et.' demek zorunda kalıyorum. 'Hatırlamaya değer mi sanki geçmişin?' Değmez ama geçmişimden istesem de kopamam. Bir yandan yaşadıklarımı unutmak istiyorum çünkü çok acı veriyor. Ailesi tarafından işe yaramaz olarak nitelendirilmek yakıyor insanın canını. Ama bir yandan da unutmamalıyım diyorum. Unutmayayım ki onlara benzemeyeyim. Şu an onlardan nefret ettiğim gibi kendimden de nefret etmek istemiyorum ileride. Ama unuttuğum bir şey var ki ben zaten berbat bir insanım. Benim gibi birine çok iyisin. Dünyaya göre çok iyisin sen. Bu kadar iyi olma Ekin. Çok üzülürsün ve buna dayanamam. Küfür et bana. Vur. Umursama. Ama ben ve benim gibiler için de bu kadar çabalama. Lütfen." Nefes nefese kalmıştı. Hararetle savurduğu sözler bunaltmış olmalı ki ellerini sertçe saçlarından geçirip soluğunu koyuverdi. Başımı sağ yanıma eğmiş ona bakıyordum. Yüzümde herhangi bir duygu belirtisi olmadığına emindim. Çünkü söyledikleri beni ne kırmıştı ne heyecanlandırmıştı ne de kızdırmıştı. Biraz şaşırmıştım o kadar. Büyütecek bir şey değildi.

ARTİSTWhere stories live. Discover now