29. Bölüm FİNAL

1.9K 83 26
                                    

Broken Iris - Colorful Mind

Plumb - Cut (ARTİST'in resmi şarkısı olsun.)

Not: Kusura bakmayın, cumartesi yayımlayacaktım ama ülkedeki son olaylardan sonra hiçbir şey yazmak gelmedi içimden. Üstteki medya Beren Saat'in uğradığı tacizlerle ilgili yazısı. #sendeanlat tag'i başlığında sizde uğradığınız tacizleri yazıp yaşadığınız, zorla yaşattırılan, cehennemi paylaşabilirsiniz.

Demeden de edemeyeceğim. Cennetin neden kadınların, annelerin, ayakları altında olduğunu anlıyorum artık; erkekler bizlere cehennemi yeterince yaşatıyor bu dünyada.

Umarım insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebiliriz bir gün hepimiz. Umarım cinsellik objesi olmaktan çıkar tüm hemcinslerim. Umarım dünyada seksten, cinsel tatminden daha, çok daha önemli şeyler olduğunun farkına varır zihniyetler. Umarım merhametin, vicdanın varlığı hatırlanır. Ve umarım insan olmayı bir gün herkes öğrenir.

NOT2: Hikayeyle ilgili son durumları bir başka bölümde açıklama olarak paylaşacağım. ARTİST'le aranızdan çekiliyorum şimdi. Keyifli okumalar.

Bazen hakkında düşünmeniz gereken konular olur. Her şeyi bir yana bırakıp o konuya odaklanmanız gerekir. İçinde bulunduğunuz mevsim, bulunduğunuz ay, bulunduğunuz hafta, bulunduğunuz gün, saat, dakika, saniye... Her şey odaklanmanız için yeterince iyidir. Ama olmaz. Bir türlü konunun önemini kavrayamaz ve asıl düşünmeniz gereken dışındakilere kafa yormadan edemezsiniz.

Şuan aynen o durumdaydım.

Tuğrul'un "Hamilesin." cümlesine gizlenmiş "Hayatın tepetaklak oldu Ekin." yorumunu kaçırmıştım. Aklıma ilk gelen düşünce ne zaman regl olduğum olmuştu. Karnımda daha fetüs hâlini bile almamış olan canlıyı es geçmiştim.

Regl zamanlarım belli bir düzende olmamıştı hiç. Bazen reglimin üstünden bir ay geçiyordu, bazense aynı ayın başında ve sonunda adet oluyordum. Düzenli beslenmemem ve kendimi değişen hava şartlarından korumamamdan kaynaklanan bir durumdu. Bu yüzden adetimin ilk günü, vücudumun beni bir dahakine daha bilinçli olmam konusunda uyardığı sancıyla geçerdi. Ama o kadar. İlk gün sıcak su torbasıyla yatakta bütünleşir, ertesi gün eski hâlime dönerdim.

En son ağustosun ikinci haftası bitmişti özel günüm. O olaydan iki gün önce. Henüz adet olmadığımın farkındaydım ve eylülün son günlerinde olmayı bekliyordum, tedbirimi almıştım. Fakat ekimin ilk haftasındaydık ve ben hâlâ günlerimi sancısız geçiriyordum.

Umursamamıştım çünkü metabolizmamın günleri şaşırmasına alışmıştım. Ekimin başı ve sonu olmak üzere iki kez regl olacağımı düşünmüştüm.

Tuğrul'un düz siyah kazağına diktiğim bakışlarımı, benim gerçeği öğrenmemle birdenbire belirginleştiğini düşündüğüm karnıma indirdim. Boş boş kendi siyah kazağıma baktım. Sanki az sonra oradan çıkacak ve benimle konuşacakmış gibi bir hisse kapılmıştım.

İçimde bana muhtaç bir canlı vardı. Ne olduğunun, neden olduğunun farkında olmadan geçireceği hücre bölünmeleriyle büyüyüp gelişecek bir canlı... Bir bebek. Benim bebeğim. O, hayatımı mahveden adamla benim bebeğim. Benim?

"Ekin!" Tam bilincim yerini simsiyah bir girdaba bırakırken Tuğrul'un sesine tutunmuştum. Gözlerimi yeni uyanmış gibi kırpıştırırken Tuğrul dirseğimden sıkıca tutmuş destek oluyordu.

Ben ona baktım, o bana. Saniyeler birleşip dakika oldu belki dakikalarda saniyeleri taklit edip saate dönüştü. Zaman kavramını yitirip Tuğrul'a baktım sadece.

ARTİSTWhere stories live. Discover now