X | Kanatları Koparılan Kuşlar Bir Daha Uçamazlar

70.9K 5.9K 13.9K
                                    

Merhaba, yeni bölüm geldi. Hepinize keyifli okumalar dilerim. Oy ve yorumlarınızı ihmal etmeyin lütfen. Bu konuda daha anlayışlı olmanızı rica ediyorum, emeğe saygı göstermek zor olmamalı. 🤍

Twitter'da #EmanetAşk hashtagiyle görüşlerinizi tweet atabilirsiniz. Hepsini tek tek okuyorum.

Twitter ve Instagram/sumeyyelkoc

Twitter ve Instagram/sumeyyelkoc

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


EMANET AŞK

10

"Kanatları Koparılan Kuşlar Bir Daha Uçamazlar"

#Ufuk Çalışkan - Aşk Payı

Küçük kız, hafif bir esintiyle ırgalanan gül fidanlarının tomurcuklarına ufacık parmaklarıyla dokunuyor, arada bir parmak uçlarında yükselip boyunun yettiğince onları koklamaya çalışıyordu. Hayranlıkla bakıyordu her birine; nasıl da birbirinden güzel ve ihtişamlılardı, üstelik de rengarenk... Ama o en çok beyaz olanları seviyordu. Çünkü beyaz güller saflığı, masumiyeti ve sadakati temsil ediyordu.

Babası öyle söylemişti.

İç çekti. Onu çok özlüyordu...

Yüze kadar saymayı öğrenmişti ve bugün, babasız geçirdiği kırk dokuzuncu gündü.

"Bir süre sonra sensiz geçen günlerimi nasıl sayacağım baba?" diye mırıldandı küçük dudaklarının arasında. "Sayamayacağım kadar çok zaman geçtiğinde çıkıp gelir misin acaba?"

Mahzun sözlerinin ardından kafasını kaldırdı, masmavi bulutsuz gökyüzüne gözlerini kırpıştırarak baktı. Babası onu çok uzaklardan, sonsuzmuş gibi görünen mavi göğün arkasından izliyordu. Emin değildi, herkes öyle söylüyordu.

Yeşil gözlerini tekrar beyaz güllere diktiğinde, "Çok güzel değiller mi?" diye sordu Baran'a. Bir cevap alamayınca dönüp baktı ona. Tek dizini yere yaslamış vaziyette bilyelerini sayıyor, saydıklarını kavanoza dolduruyordu. İnatçı kahverengi saçları vardı Baran'ın, ne kadar geriye iterse itsin sonunda geri alnına dökülüyordu.

Ve Açelya, her seferinde o saçlara dokunup düzeltmek istiyordu. Pek tabii bu mümkün olmuyordu. Bir o kadar da çatık kaşları vardı Baran'ın. Neye kızıyordu da çatıyordu hiç anlamıyordu. Halbuki gülümsediğinde çok daha güzel oluyordu yüzü.

"Doksan dokuz, yüz, yüz bir, yüz iki, yüz üç, yüz dört, yüz beş..." Derin bir nefes alarak sustuğunda kehribar kahvesi gözleri parladı, Açelya hâlâ onu izliyordu. "Tamı tamına yüz beş tane bilyem var," dedi heyecanla. Sonra kafasını kaldırıp evin bahçesinden dışarı baktı. "Nerede kaldı bu çocuk ya?"

EMANET AŞK (KİTAP) Where stories live. Discover now