XXII | Candan Değil Camdanmış Aşk

23.9K 2.2K 662
                                    


Herkese selam! Okurken hem eğleneceğiniz hem de üzüleceğiniz bir bölümle geldim. Emanet Aşk'ta sona yaklaşıyoruz, bu bölümden sonra sekiz bölümümüz kalıyor ve her biri birbirinden hareketli. Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Keyifle okuyun. 🤍

EMANET AŞK

22

"Candan Değil Camdanmış Aşk"

Sezen Aksu - Firuze
Zerrin Özer - Kar Tanesi

İnsan zihninde şüpheyle yaşamaya başladığında, susuz kalmış bir çiçek gibi soluyordu günden güne.

En zoru da hiçbir şey belli etmemekti kimseye... Aynı sofraya oturduğun insanlardan duyduğun şüphe vicdanını kanatırken, her yüzlerine gülümseyişinde biraz daha kan kaybetmek, ölümü solumakla eş değerde.

En acısı da kurtulamamak bu histen... Her yeni güne aynı şüpheyle gözlerini açarken, her yeni geceyi aynı vicdan azabıyla bitireceğini bilirken ve için yana yana susarken...

İsterim ki aklımı kemiren şüphelerin hiçbir gerçeklik payı olmasın, Mahir babam bana yıllarca bir yalanı yaşatmış olmasın, Efkan Kara denen adam haklı çıkmasın ve yıllarımı geçirdiğim ev, yaşarken girdiğim mezarım olmasın.

Bugün burada, aklımı ve ruhumu ele geçiren kavgaya bir son verecektim.

Soğuk bir cumartesi sabahıydı. Dışarıda yoğun bir kasvet, gökyüzünde ise kapkara bulutlar vardı.

Finallere çalışmam gereken aralık ayının son günlerinde kafamı derslere veremiyor, okuduğum hiçbir şeyi anlamıyor ve kendimi sayılı günler kalmış sınavlarıma hazır hissetmiyordum. Sanırım ilk defa bir sınav zamanında tökezleyecek ve berbat notlarla dönemi noktalayacaktım fakat ilk defa okulumu bile önemsemiyordum.

Evden erken bir saatte çıkmış ve evdekilere Irmak'la dışarıda kahvaltı edeceğimi söylemiştim. Yalan söylemiş sayılmazdım ama işin doğrusu da bu değildi. Önümdeki kahvaltılıkların hiçbirine dokunmamıştım. Gözüm sürekli üst kata çıkan merdivendeydi.

"Ne zaman gelecek bu kadın?" diye sordum bir kez daha. "Bize yalnızca sabah onda boş olduğunu söyledi ama kendisi hâlâ ortada yok."

Saat neredeyse on bir olmuştu ve sabrım giderek tükeniyordu.

"Gelir şimdi," dedi Irmak telefon ekranından saati kontrol ederken. "Trafiğe takılmış olabilir, bekleyelim biraz daha."

Bakışlarım yoğun ışıklandırmalı tavana dikilirken gergin bir nefes aldım. Parmaklarım masanın üstündeydi ve art arda tırnaklarımı vuruyordum ritim tutar gibi.

"Çok gerginsin." Irmak'ın elini omzumda hissedince durdum. "Biliyorum kolay değil ama biraz rahat olmayı denesen?"

Bakışlarımı Irmak'a çevirirken "Sence işe yarayacak mı?" diye sordum bilmem kaçıncı kez. "Yani ya bir halta yaramazsa ve bu durumdan bizimkilerin haberi olursa?"

"İşe yarayıp yaramayacağını denemeden bilemezsin," dedi Irmak sakince. "Ayrıca ben bu kadına güvenmesem seni onunla görüştürmek istemezdim Açelya. İçin rahat olsun, ağzı gerçekten sıkıdır. Ve yaptığı işte oldukça başarılıdır."

Irmak'a güveniyordum, sadece işlerin yolunda gitmeyecek olmasından korkuyordum.

"Umarım öyledir," dedim başımı sallayarak.

O günden sonra benim için hiçbir şey için eskisi gibi olmamıştı. Okuldan çıkıp Efkan Kara'nın evine gittiğim, sonrasında yine Baran'a yakalandığım ve daha da fenası, olan bitenden babamın da artık haberdar olduğu günden bu yana hayatın tadı tuzu kalmamıştı.

EMANET AŞK (KİTAP) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin