VIII | Gerçeğin Yarasını Yalanın Şifası İyileştirmez

73.8K 5.7K 9.9K
                                    

Hepinize selamlar. Bölüme başlamadan önce lütfen oy vermeyi ve pasajlara yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. Bu bölümü çok eğlenerek yazdım, umarım siz de keyifle okursunuz. Yorumlarınız en büyük motivasyon kaynağım, unutmayın. ✨

İnstagram ve Twitter: sumeyyelkoc

Twitter'da bölümle alakalı sıklıkla spoiler paylaşıp bilgilendirme yapıyorum, ayrıca orada hikâyelerle alakalı yazdığınız her şeyi etiket yaptığınız taktirde okuyabiliyorum. Hashtag, EmanetAşk. Takip etmeyi ve tweetlemeyi unutmayın. :)

Gif bölümden spoiler içerir :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gif bölümden spoiler içerir :)


EMANET AŞK

8

"Gerçeğin Yarasını Yalanın Şifası İyileştirmez"


# Zeynep Bastık, Emir Can İğrek - Dargın

#Tuğkan - Geber


Ben bir bıçak olmuş ve kendi elimle, kendi kalbime saplanmıştım.

Uzun zamandır ağır yaralı, ruhumu öldürmeye teşebbüsten sabıkalıydım.

Etrafımdaki herkes gülümsüyordu ama biliyordum ki dudaklardaki tebessümler aldatıcıydı. Her ağlayanın mutsuz olmadığı gibi her gülen de mutlu sayılmazdı. İnsanlar yüzlerine birer maske takarlar ve gün bitinceye dek her şey yolundaymış gibi davranırlardı. İçimi kangrene çeviren, kalbimi delik deşik eden bu acı yalnızca benim payıma düşmüş olamazdı... Buna inanmak zorundaydım.

Eğer tek kaybedenin, tek mutsuzluktan ölenin ben olduğuma inanırsam savaşmaya gücüm kalmazdı.

"İnsanlar o kadar mutsuzlar ki, kendi mutsuzluklarını örtbas edebilmek için başkalarının yaşantılarını ağızlarına sakız ediyorlar. Tek mutsuzun kendileri olmadıklarına ikna olabilmek için başkalarının acılarıyla eğleniyorlar. Aslında sadece kendilerini kandırıyorlar."

Tek nefeste sarf ettiğim cümlelere, manidar bir tebessüm etti Yağız. "Yani bu sözlerden ne anlam çıkarmam gerekiyor?" diye sordu gülerek. "Dans ediyor muyuz yoksa etmiyor muyuz?"

Eğer onunla dans edersem, insanların hakkımda acır gibi konuşmayı bırakacağını söylemişti. Haklıydı belki de. Dedikodular azalmasa bile, en azından herkes Mahir Demirdağlı'nın emanet kızının kendi öz oğlu tarafından nasıl yüz üstü bırakıldığını konuşmayı bırakır, tüm bu olanlara rağmen yolumuza nasıl da devam ettiğimizi irdelerlerdi. Hatta Baran bile ikna olabilirdi onu sevmediğime, gerçekten umursamadığıma... Annem ve babam belki hoş karşılamazlardı ama kabullenirlerdi. Sonuçta Baran kendisine farklı bir yol çizmişti. Sonu bana varmayan bir yol.

EMANET AŞK (KİTAP) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin