VII

220 28 16
                                    





Bol bol yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz güzellerim :")) Umarım beğenirsinizzz, iyi okumalar ve sizi çokça seviyorum. 💚









LİLY:

Amcamın odasının kapısını yavaşça, ses çıkartmamaya özen göstererek açtığımda kafamı uzatıp yatakta uyuyan bedenini kontrol etmiştim. Uyuduğunu gördüğümde derin bir nefes almış ve yine aynı yavaşlıkta ses çıkartmadan odanın kapısını örtmüş ardından kendi odama geçmiştim.
Üzerimdeki pijamaları çıkartarak hızla üzerimi giyindiğimde daha öncelerde mecbur olduğum için yaptığım şeyi yaparak yatağıma yastıkları koymuş üzerine ise yorganı örtmüştüm, eğer amcam odaya kontrol etmek için gelip beni uyuyor sansın diye.

Sonra ise ses çıkartmadan evden çıkmış ve bir taksiye binerek Harry'nin evine gitmiştim.
Gittikten sonra yaşanacak olanlar beni korkutup strese sokarken dudaklarımı dişlemeye devam etmiştim. Harry ile tam aramız düzeldi derken yeniden bir sorun baş göstermişti ve ben aramızda olanların düzelemeyecek bir dereceye gelmesinden deli gibi korkuyordum. Düşüncelerimde boğulacak gibi olduğumda ise nihayet eve gelmiştim, ücreti ödeyip taksiden indiğimde hiç hız kaybetmeden zili çalmış ve Harry'nin açmasını beklemiştim. Kapı yalnızca bir kaç saniye sonra açıldığında ise Harry'yle göz gelmiştim ve onun kızaran gözleri ile karşı karşıya gelmişti gözlerim.

O ağlamış mıydı?

" Hayır... Lanet olsun. " diye geçirdim o an içimden. Ben neye sebep olmuştum böyle? Harry bu zamana kadar asla yanımda ağlamamıştı. Ağlamazdı çünkü o bana hep derdi ki, " Dayanamayacağını biliyorum, çünkü ben ağlarsam sende ağlarsın ve ben senin ağladığını görmemek için ağlamıyorum Lily. " Yutkundum. Ve o an da gözlerimden boşalıp firar eden yaşlarla birlikte hızla ona sarıldım ve, " Özür dilerim. " dedim.
" Ben koca bir aptalım, her şeyi senin için yaptım. Sen özgür ol diye. Seni kurtarmak için. Ama yine başaramadım, yine yarım yaptım bir şeyleri. Ağlamana sebep oldum Harry. Canım çok yanıyor."

Ben hıçkırıklarım arasında konuşuyorken aynı zamanda acımın bir nebzede olsa dinmesi adına Harry'nin ellerinin etrafıma sarılmasını bekledim ama bu gerçekleşmedi ve Harry bana sarılmadı.
Onun yerine geri çekildi ve buz gibi soğuk, aynı zamanda da hiçbir duygu barındırmayan gözleri ile gözlerime bakıp bana yalnızca, " İçeri geç. " dedi.
Bana karşı sert ve acımasız çıkan sesi beni bir kez daha yıkarken ses çıkartmadım. O şuan ne isterse yapabilirdim, sinirini benden çıkartabilirdi. Yalnızca iyi hissetmesini ve beni affetmesini istiyordum. Ben onun karşısında savunmasızdım ve biliyordum ki her zamanda öyle olacaktım.

Ben dediğini yaparak içeriye geçtiğimde arkamdan kapının gürültüye kapanışını duydum ve koluma sertçe sarılan parmaklarla birlikte Harry beni kendine çevirdiğinde yüz yüze geldik. Bana karşı soğuk ve tek bir hissiyat bile barındırmayan gözlerine daha fazla bakamadım ve başımı eğdim.
İşte bundan nefret ediyordum. Bana olan aşkını ve sevgisini bu kadar iyi gizlemesinden nefret ediyordum. Onun tarafından ne kadar merhamete ihtiyacımın olduğunu bilmesine rağmen gizlemesinden nefret ediyordum. Bana ilgisini vermemesinden nefret ediyordum. Tüm bu olanlara rağmen hala daha tek bir güzel söz söylese ona yenik düşeceğimi bilmesinden nefret ediyordum...

" Jackson piçine gidip şikayetini geri çekmesi için konuşmak yerine orada kalmayı tercih edeceğimi biliyordun ama sen bunu bile bile gidip o piç ile konuşup ondan yardım dilendin! " Harry bana bağırdığında başımı kaldırdım ve ona bakarak,
" Senin içindi! " dedim bende, hala kolumu tutuyorken üzerime gelmeye başlarken bana bağırmaya devam etti ve adımları her üzerime doğru geldiğinde benimde adımlarım geriye doğru gitmeye başladı. " Benim için öyle mi? Benim için?! O aklın bunu ne zaman alacak bilmiyorum ama beni sinirlendirecek şeyleri benim için yapmaktan vazgeç! " Diyerek bağırdığında Harry bana, benim en sonunda bacaklarım koltuğa değmiş ve koltuğa düştüğümde Harry yukarıdan bana hala daha ateş saçan gözleri ile bakmaya devam etmişti.

İşaret parmağını bana doğrultu. " Bir şeyleri düzeltmek istiyorsan, bir şeyleri mahvetmekten vazgeç Lily. Vazgeç çünkü eğer vazgeçmezsen bundan sonra hiç istemediğin bir Harry'ye dönüşeceğim. " Harry konuşmasını bitirip bana arkasını döndüğünde ben bana söylediklerinden dolayı şaşkınlık içerinde aralık dudaklarım ile yeri izliyordum. Ardından ayaklandım ve şaşkınlığım hala üzerimdeyken, " Beni tehdit mi ediyorsun? " dedim zar zor. Bana döndü, elleri tutunacak bir yer arıyormuşçasına belinde duruyorken, yüzüme baktı. " Ben yalnızca hareketlerinin oluşturacağı sorunları söylüyorum. " dediğinde, " Aptal. " dedim ona. Artık hıçkırarak ağlıyor ve göz yaşlarım beraberinde bakıyordum ona.

" Aptalsın! Bencil bir aptal! " Ona bağırırken etrafımda döndüm. Lanet olsun! Arkamı döndüm ona sonra, elim koltuğun üzerindeki yastıklardan birine gittiğinde ona fırlatmak için elime aldım ama yapamadan geri yerine koydum. Kıyamadım ona. Kıyamadım... Bunca sinirin arasında, yine onu düşündüm ama bu onu bile göremeyecek kadar bencildi. Ona döndüğümde bana ifadesiz yüzüyle bakıyordu. İşte bu kadar da gururluydu. Bana gelemeyecek kadar. İnatçıydı da. Oysa ondan daha fazla inatçı biri varsa o da bendim. Ama bir tek ona karşı inadım geçmezdi. Ben hep ona yenik düşerdim.

Sonra daha fazla ayakta kalamayacağımı anladığımda koltuğa geri oturdum ve başımı ellerimin arasına aldım. Nefes nefeseyken, soluklarımın düzene girmesini beledim o ise orada öylece ayakta durmayı bıraktı ve karşımdaki koltuğa oturdu. Şimdiyse evde bir ölüm sessizliği hakimdi. İkimizde konuşmamaya yemin etmiş gibi susuyorken benim telefonumun melodisi yükseldi ve bu korkunç sessizliği bozdu. Elimi pantolonumun arka cebine götürdüğümde telefonumu aldım ve ekrana bakıp arayan kişinin amcam olduğunu gördüğümde sıkıntıyla iç çekip gözlerimi yumdum.
Gittiğimi anlamıştı ve ben artık daha ne yapacağımı bile bilmiyordum.


Telefonumu sessize alıp arka cebime yeniden koyduğumda Harry'ye baktım ve onun da bana baktığını gördüm. Bana, " O piç senden ne istedi?
Onun şikayetini kolayca geri çekmeyeceğini biliyorum. " dediğinde Harry, sesi az öncekinden sakin çıkıyordu. Bense yaşlı gözlerimle ona bakmaya devam ederken, " Ben gidiyorum. " dedim ve ayağa kalktım. Az önce bana söylediklerini unutmuş muydu? Benimle birlikte Harry'de ayaklandığında önüme geçti ve, " Sana bir soru sordum. " dedi. Başımı kaldırıp ona baktım ve uzatmamak ve bir an önce gidip yalnız başıma kalmak adına konuştum. " Bir şey istemedi. " dedim. Derin bir iç çekerek, " Daha sonra isteyeceğini söyledi. " diyerek ekledim.

Harry ise güldü ve, " Piç herif. " diye mırıldandı.
Konuşmadım. Kalbim bıçaklar saplanırcasına acıyor ve gerçek anlamda sızlıyordu. Yeniden derin bir iç çektiğimde, " Çekilir misin? " diye konuştum ve o bana bir süre baktıktan sonra önümden çekildi.
Ayakkabılarımı giydikten sonra tam kapıyı açıp çıkacaktım ki bana, " Yarın lunaparkın çıkışına gelme. " dedi. Bense güldüm, yine beni yanında istemiyordu. Her zaman yaptığı gibi o istediği zaman ben ona gelecektim. Yutkundum ama tek bir şey söylemedim. Evden çıkıp kapıyı ardımdan kapattığımda ise ağlayarak bir taksi bulmak amacıyla yürümeye başladım ama Tanrı bana acımadığını bir kez daha gösterdi ve ben yağmur da başladığında karanlıkta eve yürüyerek gittim.

Eve geldiğimde ise, yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuştum ve bu şekilde amcamın karşısına nasıl çıkacağımı bilemezken ben evin kapısını çalmadan kapı açıldı ve amcam bana baktı. Gözleri beni süzdüğünde çenesinin kasıldığını hissettim. Basamaktan inip önümde durduğunda ise amcamın asla yapacağına inanmayacağım bir şey gerçekleşti.

Amcam bana tokat attı ve kalbime bu gece yeni sızılar eklendi.













Gelecek bölüm görüşmek üzere! 💚

Still the one || harrystyles. Where stories live. Discover now