VI

238 28 12
                                    




Lütfen bol bol yorum yapın güzellerim, sizi seviyorum. 💚

İyi okumalar <3







LİLY:

Okul çıkışında gözlerim Harry'yi arasada onu bulamamıştım. Başımı eğmiş, kaldırımdaki taşlarla ayaklarım ile oynarken başımı iki yana salladım. Onu aramam şuan saçmaydı zaten, dün yapmış olduğumuz kavga öncekilerden çok daha farklı ve büyüktü. Özelliklede Harry'nin bana söylediği o söz dünden beri beynimde acı verici bir ağrı gibi yankılanıyor kalp ağrım hiç dinmiyordu ama yinede ben ona yenik düşmekten asla kurtulamıyordum ve biliyordum ki asla da kurtulamayacaktım.

O benim zayıf noktamdı.

Etrafa inatla, belki gelmiş olabilecek umuduyla bakmaya devam ederken daha fazla orada öylece dikilmemiş ve daha da fazla düşmüş olan yüzümle birlikte eve yürümeye başladım. Bugün otobüse binmeyecektim, onun yerine kulaklarımı takıp favori şarklılarımı dinleyerek eve yürümeyi tercih etmiştim. Fakat eve varmama az kala yanımda duran polis arabasıyla bende durmak zorunda kalmıştım. Arabanın penceresi açıldığında amcamın arkadaşı olan Ashton karşıma çıkmıştı. Kulaklıklarımı çıkarttığımda ona bakmayı sürdürdüm o ise bana her zaman ki, nefret ettiğim yüzündeki gülümsemesi ile bakıyorken dudakları arasından çıkan kelimeler beynimden vurulmuşa dönmemi sağlamıştı.

" Senin serseri sevgilini bu sabah karakola aldılar, senin haberin yok sanırım yoksa bu kadar rahat olmazdın diye düşünmüyorum. "

Yutkundum. Burnum sızlamaya başladığında elimi kalbime götürdüm ve hızlanan soluklarımı kontrol altına almaya çalıştım. Lanet olsun. Jackson Harry'den şikayetçi olmuş olmalıydı. Ben tam yönümü değiştirip karakola gitmek için koşmaya başlayacaktım ki Ashton'nun sesini bir kez daha duydum. " İstersen biz seni bırakalım, hem üzülerek söylüyorum ki amcan Harry'nin başında. Harry'yi çoktan ağlatmıştır. " dediğinde Ashton arabadaki diğer polis arkadaşı ile ikisi kahkaha atmaya başladıklarında burnumdan soluyarak onlara baktım. Tanrım... İnsanlar bizden ne istiyorlardı? Onların Harry ve benimle dertleri neydi?

Neden bizim mutlu olmamıza engel oluyorlardı?

O an sadece Harry'ye kavuşmak istediğim için sorun çıkartmadım ve Ashton'a kafamı sallayarak arabaya bindim ve onlar karakola sürmeye başladılar. Ben donuk bakışlarım ile camdan dışarıyı izliyorken Ashton'nun sesi ile dikiz aynasından bana bakan ona bakmıştım. " İş arkadaşının kafasında şişe kırmış. Lily, senin gibi bir kızın bu serseri ile ne işi var? Yakında sana da zarar verir. " Sinirli bakışlarım ile dikiz aynasından Ashton'nun gözlerine bakıyorken sabırla tek kelime etmedim ve yumruklarımı sıktım. O an da kulaklarımda Harry'nin derin ve güzel sesi yankılandı. " Onların hakkımızda ne düşündüklerinin bir önemi yok Lil, biz ne olduğunu biliyoruz ve önemli olanda bu. Önemli olanda bu. "

Önemli olanda buydu... Bu yüzden sessiz kaldım ve bakışlarımı ondan çekerek bir an önce yolun bitmesi için içimden Tanrı'ya dua etmeye başladım.
Harry'yi bir an önce görmeliydim. Amcamın ona neler demiş olabileceğini çokça tahmin ediyorken Harry'yi oradan kurtarmanın bir yolunu çoktan düşünmeye başlamıştım bile. Çünkü biliyordum amcam asla yardımcı olmaz hatta aksine Harry'nin orada kalması için elinden geleni yapardı. Ve ben buna engel olmalıydım, bir şekilde.

Sonunda karakola geldiğimizde ben hiç vakit kaybetmeden arabadan inmiş ve kapıdan içeriye girecektim ki Ashton'nun kolumu tutmasıyla ona dönmüş ve kaşlarımı çatarak, " Ne yapıyorsun sen? " demiştim. Güldü, tek kaşı havadayken dilini dudakları arasında gezdirdi ve yüzüme yaklaştıktan sonra dudaklarını kulağıma götürdü.
" O piçi içeriye tıkmak için elimden geleni yapacağım. " dediğinde gözlerimi kıstım ve kolumu hızla ondan çekerek, " Sen hiçbir şey yapamazsın. Siz hiç bir şey yapamazsınız. Biz izin vermediğimiz sürece. " dedim ve onun bozulan yüzünü daha fazla izlemeden ona arkamı dönerek içeriye girdim ve tam o esnada amcam karşıma çıktığında olduğum yerde durdum.

Still the one || harrystyles. Where stories live. Discover now